Yük gemileri Karadeniz'i tehdit ediyor
DÜ BİYOM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yağlıoğlu: ''Gemilerin dengeyi korumak için kullandıkları balast su tankları, farklı canlı türlerinin taşınmasına sebep oluyor'' dedi.
Düzce Üniversitesi (DÜ) Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜ-BİYOM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Deniz Yağlıoğlu, gemilerin dengeyi korumak için kullandığı balast su tanklarının, farklı canlı türlerinin taşınmasına sebep olduğunu belirterek, "Dışarıdan gelen canlılar, geldikleri yerin ekolojik ortamını boş buluyor. Çok rahat yerleşip üreme fırsatı bulabiliyor" dedi.
Biyoçeşitlilikteki değişikliklerin ve küresel iklim değişikliklerinin Akdeniz'i öldürdüğünü ve insanların buraya müdahele edebileceği boyutları geçtiğini kaydeden Yağlıoğlu, 50 yıl önce Akdeniz'in ölmesinden bahseden bilim adamlarının, aynı zamanda Karadeniz'in Akdenizleşmesinden de bahsettiğine, Karadeniz'in kurtarılması için bazı önlemler alınmasının şart olduğunu söyledi.
"Dünya üzerinde 150 bin civarında tür yaşamakta. Bu sayının sadece yüzde 27'si endemik yani kendi bölgesinde özgü türler" diyen Yağlıoğlu, şöyle konuştu :
"Türler sürekli yer değiştiriyor. Her ortamda üreme ve yaşama şansı bulamıyorlar. Örneğin geçtiğimiz günlerde bir yük gemisi ile gelen mavi yengecin Karadeniz'e gelmesi belki iyi olabilir. Ancak mavi yengecin yaşam bulduğu yerlerde hangi türlerin kaybolduğunu da bulmamız ve önlem almamız gerekir. Koyulmuş çözüm önerilerine de uymamız gerekiyor ."
Akdeniz'in her bölgesinin kendisine has mevsimsel özelliklerinin varlığından söz eden Yağlıoğlu, Doğu Karadeniz'deki tatlı su, ırmak girişlerinin Batı Karadeniz'de görülemeyeceğini, bunun da bölgelerin ortam koşullarının değişmesine sebep olduğunu vurguladı.
Farklı bölgelerden gelerek Karadenizden geçen yük gemilerinin bazı türlerin taşınmasına neden olduğunun aktaran Yağlıoğlu, şunları söyledi:
"Gemilerin dengelerini korumak için kullandıkları balast su tanklarının, farklı canlı türlerin taşınmasına sebep oluyor. Dışarıdan gelen canlılar, geldikleri yerin, ekolojik ortamını boş buluyorlar. Çok rahat yerleşip üreme fırsatı bulabiliyorlar. Yük gemileri iklim değişikliklerinin ekolojik ortamda artmasına sebep oluyor. Bununla ilgili dünya genelinde projeler yürütülmekte Yıllar önce açık denizlerden gemilerin balast su depolarında gelen Taraklı deniz anası türümüz var. Amerikadan geminin balast suyuyla Karadenize taşınıyor. Binde 3.5 ile binde 75 arası tuzlulukta yaşayabiliyor. 1.3 ile 32 derece arası sıcaklıkta yaşayabiliyor. Bu canlı hamsi yumurtalarıyla besleniyor. Günde ağırlığının on katı kadar besin tüketebiliyor. Fazla olan gıdayı da tekrar dışarı atıyor. Kısacası Karadeniz'deki ekolojik dengeye zararlı bir tür."
Biyoçeşitlilik ile ilgili dünya düzenlemeleri
"Ülkemizde koruma altına alınan birçok orman alanı ve milli parklar var ama tamamen koruma altına alınan deniz koruma alanımız yok" diyen Yağlıoğlu, 1992 yılında Brezilya'da düzenlenen Dünya zirvesinde küresel iklim değişikliği, çölleşme ve biyoçeşitlilik konularında üç temel sözleşmenin ele alındığını, Türkiye'nin ise biyoçeşitlilik sözleşmesini 1996 yılında onaylayarak, 1997'de yürürlüğe soktuğunu anımsattı.
Sözleşme ile birlikte Türkiye'nin 2020'ye kadar iç sularının yüzde 17'sini, deniz alanlarının ise yüzde 10'unu koruma altına alacağını taahhüt ettiğine dikkati çeken Yağlıoğlu, şöyle konuştu :
"Zaman kısaldı ancak Karadeniz'de bir metre bile koruma altına alınan yer yok. Akdeniz okyanuslara kapısı olan bir deniz ancak Karadeniz öyle değil. Hiçbir uygulama yapılmazsa Karadeniz'in kaybı Akdeniz'in kaybından daha kolay olur. Karadeniz'de deniz koruma alanları ilan etmemiz şart. Avrupa, Yedinci Çerçeve Programında 9 Milyon Euro ile dünyanın şimdiye kadar yapılmış en büyük ikinci çevre programını faaliyete geçirmiş. 22 okul, 39 kurul, 200 akademisyen görev yapıyor.
Karadeniz'de koruma alanı ilan etmezsek balıkçılıkta büyük darbeler oluşacak. İşin ekonomik boyutu ikinci planda düşünülmeli. Öncelilkle ekolojik dengeyi korumalıyız. Türlerden birinin kaybolması ekonomik yönden ülkeyi zarara uğratacaktır. Balık türleri, üreme şansı ve alanı verilmezse birkaç yıl içinde hızla kaybolabilir ."
Akdeniz'de maydana gelen bazı sıkıntıların Karadeniz'de görülmesinin de muhtemel olduğuna dikkati çeken Yağlıoğlu, Karadenizin biyoçeşitliliğinin sürekli takip edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.