"Yılın sporcusu Vira'ya konuştu"
Milliyet gazetesi tarafından yılın sporcusu seçilen Şahika Ercümen'le Çanakkale Savaşı'nın 100. yıldönümünde gerçekleştireceği rekor denemesi öncesi keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
İnanmak ve inancınız uğruna çalışmak aşılması imkansız görünen engelleri ne kadar da gözümüzde büyüttüğümüzü anlamamızı sağlar. “Benim için hayat ilk nefesimi aldığımda değil, ilk nefesimi tuttuğumda başladı” diyen Şahika Ercümen de, astım hastalığını dalma tutkusunun önünde bir engel görmedi ve inancıyla engelleri altüst etti. Milli gururumuz Şahika Ercümen hem uluslararası arası alanda kazandığı derecelerle hem yurt içinde gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle örnek bir sporcu. Çanakkaleli olan Şahika Ercümen denizle iç içe bir çocukluk geçirmiş ve dalma tutkusu da o zamanlar oluşmaya başlamış. Çanakkale Savaşı’nın 100. yılında yeni bir rekora hazırlanan Şahika Ercümen’le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Dalış sporuna başlama hikayenizi anlatabilir misiniz?
Astım hastalığı olan bir çocuk olduğum için spordan uzak duruyordum. Bir okul gezisi esnasında Çanakkale Su Sporları’yla tanıştım ve yüzmeye başladım. Hocalarım suya olan yatkınlığımı fark edince de hemen takıma alındım. İlk zamanlar yüzme, sonra sualtı hokeyi derken kendimi en son dalışta buldum.
Çanakkalelisiniz geçmişinizde denizle aranız nasıldı?
Bizim yüzdüğümüz zamanlarda Çanakkale’de havuz olmadığı için yaz kış demeden denizde antrenman yapardık. Anlayacağınız denizle aramızdan su sızmıyor.
Benim için hayat ilk nefesimi tuttuğumda başladı diyorsunuz, derinlere denizin karanlığına doğru ilerlemek, dalmak tutkusu nasıl bir his?
Dışarıdan görünenin aksine huzur dolu bir his. Derin mavi bambaşka bir dünya. Sonsuz bir sessizlik ve sessizliğin getirdiği bir huzur var.
Türkiye’de Türk insanının deniz kültürünün yeterli olmadığına dair bir inanış var sizce ülkemizde deniz kültürünün ve sevgisinin geliştirilmesi için neler yapılabilir?
Üç tarafımız denizlerle çevrili olduğu halde denize ve yüzmeye çok yatkın bir kültürümüz olmadığı doğru. Ailelerin yapılabilecekleri en iyi şey çocuklarına henüz küçük yaşlardan yüzme dersleri aldırmaları olabilir. Yüzme; tüm vücut kaslarını çalıştıran birkaç spordan biri. Yüzmeyi seven herkes denizleri de sever. Denizlerimiz aynı zamanda soluduğumuz havayı da temizliyor. Bu temel bilgi ve bunun gibi önemli bilgileri de denizlerimizin önemi adına çocuklarımıza aktarmalıyız ki onlar da doğamıza sahip çıksınlar.
Şahika Ercümen’in adını yazdırmak istediği yeni rekor denemeleri var mı yeni dalış stillerinde denemeler olacak mı?
Olmaz mı? Bu yıl 91 metre ile kırdığımız dünya rekorunu Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılında 100 metre ile kırmak istiyoruz.
Dalış dışında isminizi hangi projelerde göreceğiz?
Şahika’nın Mavi Dünyası programının sunuculuğunu yapıyorum ve çeşitli reklam, sinema filmleri deneyimlerim var. Sualtı belgeselciliğini ise tam kendime göre buluyorum. Aynı zamanda sunuculuk konusunda da yeni projelere devam etmek istiyorum.
Sosyal sorumluluk sahibi bir sporcusunuz ve yaptığınız dalışlarda bu tarz mesajlar veriyorsunuz, sizce sporcuların böyle bir sorumluluğu var mıdır?
Sadece sporcular diye sınırlandırmamak gerekli. Keşke herkes bir sosyal sorumluluk projesinin bir yerinden tutsa ya da en azından sadece bir kişiye bile olsa, yardım eli uzatsa.
Sizce Türkiye’de dalış sporu yapmak isteyenler için yeterli altyapı var mı?
Bizim ülkemizde en çok Futbol gündemde. Futbolu, basketbol ve voleybol takip ediyor. Bizler de kırdığımız dünya rekorlarıyla, yaptığımız spora sahip çıkarak bu sporun daha geniş kitlelere yayılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Ancak maalesef bu konuda henüz yeterli bir altyapı yok.
Türkiye’de bu sporun yapılabilmesi için uygun yerler nereler var, bu yerler artırılabilir mi? Özellik sualtı turizminin Türkiye’de yaygınlaştırılması hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye bu konuda tam bir cennet. Almanya, Avusturya gibi ülkelerde dalgıçlar buldukları su birikintisine dalarken biz masmavi sularımızın kıymetini bilmiyoruz. Özellikle Kaş ve Bozburun bu konuda benim için çok özel. Dalış ve su sporlarını küçük yaşlardan itibaren ulaşılabilir sporlar haline getirilmeli ve gençlerimize bu sporlarla tanıştırılması sağlanmalı diye düşünüyorum.
8333 km sahil şeridi olan bir ülkeyiz ama her yıl onlarca çocuğumuz boğularak ölüyor, hala yüzbinlerce çocuğumuz hayatında hiç deniz görmemiş bunu neye bağlıyorsunuz?
Eğer aileler sudan ve yüzmekten korkuyorsa, çocuklarını da bu spora yöneltmeyebiliyorlar. Suyun kaldırma kuvveti olduğu için hiç kıpırdamadan dursanız bile, suyun üzerinde kalabiliyorsunuz. Boğulmaların asıl sebebi, genelde bilgisizlikten dolayı panik yapmak.
Devletin bu spora yaklaşımını ve ilgisini nasıl buluyorsunuz bir destek söz konusu mu?
Ülkemizde bu sporlarda alınan başarılar henüz çok yeni. Yeni rekorlar için devletimizden destek sözü aldık, dönüş bekliyoruz.
Dalış esnasında başınıza ne gibi zorluklar geliyor? Yaptığınız spor dışardan biraz insanüstü gibi gözüküyor, bu zorlu spora nasıl hazırlanıyorsunuz?
Dalış sporu aslında ekstrem sporlar arasında yer alıyor. Dalış esnasında başımıza zorluklar gelmemesi ve herhangi bir sorun çıkmaması için de çok sıkı güvenlik önlemleri alıyoruz. Her dalış antrenmanımda benimle birlikte mutlaka bir güvenlik dalgıcı dalıyor. Yoğun antrenman dönemlerimde günde iki kere antrenman yaptığım oluyor. Onun dışında koşu, meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri yapıyorum.
Dalış dışında ilgilendiğin başka alanlarınız var mı? Şahika Ercümen’in bir günü nasıl geçiyor?
Sosyal sorumluluk projeleri, konuşmacı olarak katıldığım seminerler ve sunuculuk derken günlerim koşuşturma içinde, dolu dolu geçiyor. Boş zamanlarımda ise bol bol kitap okur, sinemaya giderim. Her gün de düzenli spor yaparım.
Röportaj: Kemal Can Kayar
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.