1. YAZARLAR

  2. Osman Öndeş

  3. Geride Kalan Bir Fotoğraftır Nazım Kalkavan Ailesinin Öyküsü
Osman Öndeş

Osman Öndeş

Gazeteci, Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Geride Kalan Bir Fotoğraftır Nazım Kalkavan Ailesinin Öyküsü

A+A-

Nâzım Kalkavan ve oğlu Rıza Kalkavan.

Kaynak: Nuyan Kalkavan arşivi.

 

2016 yılında Nâzım Kalkavan’ın eşi ve aile dostumuz Nuyan Kalkavan’ı Suadiye’deki evinde ziyaret ettiğimde, kendisi ve oğlu Rıza Kalkavan’la uzun bir sohbet yapmıştık. Armatör Nâzım  Kalkavan belgesini  yakın yıllarda  “Bu dünyadan bir Armatör Nazım Kalkavan geçti” başlığıyla yayınlamıştım. Nuyan Kalkavan ve kızı Billur Kalkavan da vefat etmiştir.

Bu çalışmamı ailenin  son ferdi Rıza Kalkavan’ın  27 Aralık 2024 Cuma günü okuduğum vefat haberini de ekleyerek yayınlıyorum.

Rıza Kalkavan  sessizlikler içinde bir İstanbul efendisi idi. Yaşamı boyunca annesi Nuyan Kalkavan ile  Suadiye Tonozlu  Sokak, 10 No.Dede Apartmanı’nın üst katındaki dairelerinde  annesine destek olacak şekilde yaşadı  ve çalıştığı herhangi bir işi bulunmuyordu.

“Kalkavan ailesi” dersek, Kalkavan soyadı taşıyan ailelerin çok yaygın ve farklı kollardan gelen aileler olduğunu da görmek gerekir. Nâzım kalkavan, babasından intikal eden armatörlük yaşamını  bir  süre sonra sonlandırmış çok renkli  bir şahsiyettir.

 

Nazım Kalkavan’ın eşi Nuyan Kalkavan, Germiyanoğlu ailesinden geliyordu ve annesi Meymenet Germiyanoğlu- babası  Celalettin Germiyanoğlu , erkek kardeşi Mimar Y. Müh. İsmail Germiyanoğlu’dur. İsmail Germiyanoğlu  eşi Belis Germiyanoğlu ile  1970 sonrasındaki yıllarda  California Beverly Hills’e yerleşmiştir ve halen orada yaşamaktadırlar.

 

Rıza Kalkavan’ın  kardeşi  Billur Kalkavan 15 Ekim 2022 tarihinde İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede akciğer kanseri sebebiyle 59 yaşında hayatını kaybetmişti. Billur Kalkavan için 17 Ekim'de düzenlenen törende Rıza Kalkavan'ı okuldan sınıf arkadaşı Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç  yalnız bırakmamıştı.

 

 

Nuyan Kalkavan ve Rıza Kalkavan’ı ziyaret ettiğim evleri, Bağdat Caddesi’nde Marks & Spencer ‘den sağa  Demiryolu alt geçidine kadar devam eden kısa sokak/caddeden sonra hemen sağa ve Ekber Sokak’tan  sonra sola dönüldüğündeki Tonozlu Sokak’ta sağdaki ilk Dede Apartmanı No.10   üst katında idi. Nuyan Hanım  eşini ve yaşamlarını bana bu evdeki sohbetimizde anlatırken Rıza Kalkavan da   zaman zaman  bu anılara katkıda bulunmuştu. 

 

Rıza Kalkavan vefat haberlerinde  “Gönlü insanlık dolu, yalnızlığın insanı”  tanımlamak  da daha doğru olacaktır.  Rıza Kalkavan Dede Apartmanı’ndaki evinde  25 Aralık gecesi  Saat 02.00 sıralarında rahatsızlanınca    Koç Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılmış,fakat  Hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı.

Bunalımdaydı ve  Zor Bir Dönemden Geçiyordu

Son yılları “Aile yakınlarını, annesi Nuyan ve ablası Billur ile teyzesini kaybetmişti. Bekardı ve çocuğu yoktu. Yalnızlığını kedisiyle paylaşıyordu. Bunalımdaydı.. Son olarak da kedisini kaybetmişti. " diye anlatılmıştır

Arkadaşı spor yazarı Asena Özkan , “Aile yakınlarını kaybettikten sonra bunalımdaydı. Ruhi olarak çöküş yaşadı” demiştir.

İlkokul arkadaşı Zeki Kadirbeyoğlu ise, Beraber büyüdük. 62 yaşındayım 55 senem bu aile ile geçti. Rıza, kardeşim gibiydi. Kardeşimi kaybetmiş gibi üzüldüm. Birbirine çok bağlı bir aileydiler. Nâzım Amca, Nuyan Teyze ve Billur'u peş peşe kaybettik. O da zor bir dönemden geçiyordu” diye  yakın dostu ve sınıf arkadaşını anlatmıştır.

Rıza Kalkavan’ın  cenazesi 26 Aralık 2024 Perşembe günü Zincirlikuyu Camii’nde kılınan  öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Eyüpsultan Mezarlığı’nda aile kabristanında toprağa verildi.

 

Bilinmeyen bir çağrışım

Yarım asırlık aile dostlarımızdan Belis Germiyanoğlu, Beverly Hills’den AKL’den sınıfı arkadaşı eşim Mutlu Meriç Öndeş’le  20 Aralık 2024 akşamı  telefonda sohbet etmiş  ve İsmail Germiyanoğlu  da  hal hatır sorarak benden babası Celalettin Germiyanoğlu‘nun  yaşam belgeleri konusunda araştırma yapmamı rica etmişti. Hatırlatmak isterim; Nuyan Kalkavan, Celalettin Germiyanoğlu ailesinin kızıdır. Kardeşi de İsmail Germiyanoğlu’dur.

Celalettin Germiyanoğlu  İETT’nin kurucusu sayılan, hudutsuz değerde saygı görmüş bir kurmay asker ve bürokrat idi. Yaşamına ait belgelerden bazılarını bana Fatih Sultan Kar sağ olsun İETT arşivinden süratle iletti. Bu belgeler, İETT tarafından neşredilmiş İETT’nin tarihi başlıklı eserlerde yer almakta..

 

Rıza Kalkavan’ı anne tarafından

Dedesi Celalettin Germiyanoğlu ile anmak

Mehmet Celalettin Germiyanoğlu (d. 19 Eylül 1889- v. 9 Ocak 1970 )  İETT'nin kurucusu sayılan, İstanbullulara uzun yıllar hizmet vermiş bir bürokrattır. Kurumda önce Zat İşleri Müdürü, daha sonra da Genel Müdür Muavinliği yaptı. 1923'ten 1950'li yıllara uzanan 30 yılı aşkın hizmet süresi boyunca bir uzman teknokrat olarak kabul edilmiş, önemli görevler almıştır. Babası Zülüflü İsmail Paşa 1857 yılında dünyaya gelmiştir. Babası Sultan Abdülmecit ve  Annesi  Feleksu Hanım idi. 1925’de 68 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir. Çocukları: Celalettin Germiyanoğlu ve Ali Haydar Germiyanoğlu idi.

 

Celalettin Germiyanoğlu; 19 Eylül 1889 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası, Atatürk'ün Harbiye yıllarında Mektep Nazırlığı yapmış (2. Abdülhamit'in hafiyesi ve onun saray dışı doğan kardeşi olarak bilinen) Zülüflü İsmail Paşa, annesi ise Ahmet İzzet Furgaç'ın kardeşi Fatma İsmet Hanım'dır.

 

Zülüflü İsmail Paşa Germiyanoğulları soyundandır; aile kökeni Kütahya'ya dayanır. Ali Haydar Germiyanoğlu (Sultan Vahdettin'in kızı Fatma Ulviye Sultan'ın ikinci eşi) adında ikiz kardeşi vardır. Celalettin Germiyanoğlu'nun eşi Meymenet Hanım'dan Nuyan adlı bir kızı ve İsmail adlı bir oğlu doğmuştur. Kızı Nuyan, Nazım Kalkavan ile evlenmiş ve bu evlilikten oyuncu Billur Kalkavan dünyaya gelmiştir.

 

İstanbul Harbiye Mektebi'nden ve Erkan-ı Harbiye (Kurmay) Mektebi'nden mezun oldu; Fransızca ve Almanca öğrendi. Muhtelif kıta komutanlıklarında, Erkan-ı Harbiye hizmetlerinde, Erkan-ı Harbiye Mektebi Müdür Muavinliği ve muallimliklerinde, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda vekaleten 2. ve 6., asaleten 13. ve 17. fırkalar erkan-ı harb reisliklerinde bulunduktan sonra önyüzbaşı görevinden istifa ederek, ordudan ayrıldı. Ancak, İETT'deki görevinin yanında, 1939 Temmuz'una kadar Harp Akademisi'nde bir sene fahri olarak, dört sene de ücretle, Tank ve Motorize Birlikler ve Hava Tabiyeleri mütehassıs mualiminin muavinliğinde çalıştı.

 

Akademi'deki Alman mütehassıslar, hükûmetlerinden aldıkları emir üzerine kontratlarını feshetmiş bulunduklarından bu o dönemde son derece önemli bir görev haline gelmişti. Bu nedenle dönemin Harp Akademisi Komutanı Korgeneral Fuat Erden 1939 yılında kendisine bir teşekkür belgesi vermiştir. Harp Tarihi, Sunufu Muhtelife Tabiyesi, Tank ve Motörlü Birlikler ve Hava Tabiyesi hakkında telif ve tercüme eserleri vardır.

 

Celalettin Germiyanoğlu, 8 Aralık 1923 tarihinde İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Memurin Müdürlüğüne tayin edildi. Önce yabancıların elinde olan Tramvay Şirketi'nin Milli İdareye intikalinde görev aldı. Tramvay İdaresi'nin İstanbul Belediyesi'ne intikali üzerine de İdari Müdür Muavinliğine getirildi, kısa bir süre sonra da Genel Müdür Yardımcısı olarak kariyerini bu sıfatla sürdürdü.

1949 Temmuz'unda yaş haddini dolduran Celaleddin Germiyanoğlu'nun görev süresinin uzatılması, zamanın Vali ve Belediye Reisi Muavini Necati Çiller (Tansu Çiller'in babası) (İstanbul'da vilayet ve belediye 1957 yılında ayrılmıştır) tarafından teklif edilerek onaylandı. 1954 yılına kadar bu müsaade ile İETT'de çalışmaya devam etti. Bundan sonra da, Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Germiyanoğlu'nun görevini bir kez daha uzattı. Germiyanoğlu bir süre sonra kendi isteğiyle emekli oldu. 9 Ocak 1970 tarihinde öldü. 10 Ocak 1970 tarihinde Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Vefat ilan 10 Ocak “970 tarihli millyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Eşi Meymenet Germiyanoğlu ve çocukları; Nuyan Kalkavan ve İsmail Germiyanoğlu’dur.

 

Murat Bardakçı  Billur Kalkavan’ın vefatı günlerinde “Allah rahmet eylesin “ diyerek “Billur Kalkavan'ın Sultan Abdülmecid'e uzanan akrabalık bağlantısı” başlığı altnda bir yazı yayınlamıştır. Bu makalesi şöyledir; “Onunla hiç karşılaşmadım ve tanışmadım ama annesi rahmetli Nuyan Hanım ile değişik mekânlarda uzun müddet beraber bulundum. Özellikle de Sultan Vahideddin’in torunlarından rahmetli Hümeyra Özbaş “Hanımsultan”ın sahibi olduğu Kuşadası’nın bir zamanlar en güzel mekânı olan Kısmet Oteli’nde yaz aylarında senelerce aynı günlerde kaldık.

Kısmet, bir “aristokratlar mekânı” idi... Misafirleri arasında sadece Osmanlı hanedanının değil, Avrupalı kraliyet ailelerinin mensupları da olurdu; hattâ İngiltere Kraliçesi Elizabeth, kocası Prens Philip ile beraber seneler önce Türkiye’ye ilk gelişlerinden birinde Kısmet’te kalmıştı.

 

Celâleddin Germiyanoğlu’nun 10 Ocak 1971 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan vefat ilânı. Germiyanoğlu kardeşlerin Sultan Abdülmecid dışında kalan bütün aile bağlantıları ilânda görülüyor.

Saray görmüş sultanların, şehzadelerin ve hâlen iktidarda olan yabancı hanedan mensuplarının yaz aylarındaki uğrak yeri olan Kısmet’te seneler boyu çok güzel zamanlar geçirdik. Tarihin bizzat içerisinde bulunmuş kişilerle geçmişin hakikatleri üzerinde sohbetler etmek, kitaplara girmemiş konulardan bahsetmek, bütün bunları aristokratik bir ortamda ve aristokratik espriler içerisinde senelerce devam ettirebilmek hakikaten büyük şans idi...

Bu akraba, sohbet ve dost halkasında Billur Kalkavan’ın annesi Nuyan Hanım da vardı; zira sözünü ettiğim sultanlar ve şehzadeler ile çok yakın akraba idi, hattâ onlarla birinci dereceden kuzen oluyordu!”

 

İETT Arşivindeki Celalettin Germiyanoğlu

sicil dosyası 

Adı ve Soyadı: Celâlettin Germiyanoğlu

Babasının adı: Müteveffa General İsmail

Anasının adı: Fatma İsmet

Doğduğu yer: İstanbul

Doğum Tarihi. 20 Eylül 1305 (1889)

Tahsil derecesi: İstanbul Harbiye Mektebi’nden ve Erkânı Harbiye Mektebinden  (Şmidiki adıyla Harb Akademisi ) mezunudur. Beyoğlu Askerlik Şubesi’nin İhtiyat Zabit Defteri’nin 5/4 Numarasına kayıtlıdır.

Bildiği lisanlar: Fransızca, Almanca.

Sicil dosyasında diğer bilgiler Ek’teki evrakta yazılıdır

 

Bu satırlardan itibaren 2017 yılında tamamladığım ve “Türk Armatörleri Tarihi” başlıklı 7 cilt olan ansiklopedik eserimdeki  “Rıza Kalkavan” yaşam öyküsü ile devam edeceğim;

Nâzım Kalkavan’ın eşi ve aile dostumuz Nuyan Kalkavan’ı Suadiye’deki evinde ziyaret ettiğimde, kendisi ve oğlu Rıza Kalkavan’la uzun bir sohbet yapmıştık. Neşredilmemiş ve çok ilginç bir eserle de karşılaşmıştım. Nuyan Kalkavan’ın anlattığına göre Bülent Sapankaya isimli mühendis bir bey senelerce çalışarak Nâzım Kalkavan’ın hayatını belgeleyen bir eser meydana getirmiş. Oğlu Rıza Kalkavan 900 sayfa ve 3 büyük cilt tutan dosyaları getirdiğinde hayretler içersinde kaldım. Bu dosyaları incelediğimde, sadece Kalkavanzâde Rıza Kaptan’ı ve Nâzım Kalkavan’ı değil, fakat Kalkavanzâdeler’i içersine alan ve Nâzım Kalkavan’ın vefatına kadar geçen seneler boyunca tanık olduğu tüm cemiyet haberlerini de içeren muazzam bir romanla karşılaştığımı gördüm. Bu eserin olası hatalı kısımlarını Nuyan Kalkavan düzeltmiş, eklemeler yapmış ve notlar düşmüş. Derim ki bu eser bir yayımevi tarafından neşredilmelidir. Adı “Kalkavanların Prensi - Nâzım Kalkavan” olarak konulmuşsa da, birbaşka sayfada “Bu dünyadan Nâzım Kalkavan Geçti” başlığıyla da karşılaştım.

 

Nâzım Kalkavan dostlarıyla - (Soldan) Orhan Kalkavan, Nâzım Kalkavan, Metin Baran,

Avni Nuri Meserretçioğlu ve Bankacı. Kaynak: Aslan Nuri Meserretçioğlu arşivi.

 

Nuyan Kalkavan, eşi Nâzım Kalkavan’ı şöyle anlatmıştı; “1914 İstanbul’da dünyaya gelen Nâzım Kalkavan’ın babası Kalkavanzâde Rıza Kaptan İstanbul’a geldiğinde Süleymaniye’de büyük bir konak satın alıyor ve uzun seneler aile burada oturuyorlar. 1924’te Beylerbeyi’ndeki Edip Bey Yalısı’na taşınıyorlar. İlk ve ortaokulu Galatasaray’da yatılı okuyor. Sonra High School’a ve Robert Kolej’e devam ediyor. Arkasından da babasının arzusu hilâfına annesinden para alarak İngiltere’ye gidiyor. Hatta sünneti sırasında armağan edilen altınları da döviz olarak bozdurarak yanına alıyor. 1935’de Oxford’a girip edebiyat okuyor ve 1939’da mezun oluyor.

 

Aynı sene arkadaşı Nasuhi Ertegün kendisini yazı birlikte geçirmek üzere Washington’a davet ediyor. Yaz sonunda tam Türkiye’ye dönecekken II. Dünya Harbi başlıyor. Bunun üzerine Nâzım Kalkavan onüç yıl gibi uzun müddet Amerika’da kalıyor. Bu senelerde Hollywood’da harple ve casuslukla ilgili birçoğu İstanbul’da geçen filmler yapılıyor. Nâzım da Hollywood’a giderek Türkiye hakkında yapılan bu filmlere hem danışmanlık yapıyor, hem de Türkçe konuşulan sahnelerin dublajını gerçekleştiriyor.

1945’te harp biter bitmez Türkiye’ye dönüyor. Sonra tekrar Los Angeles’e giderek daha evvel tanıştığı Camille Chappell ile evlenip Beylerbeyi’ndeki yalıya gelin getiriyor. 7 sene evli kalıyorlar, ama çocukları olmuyor ve birsüre sonra ayrılıyorlar.”

 

Nâzım Kalkavan, 1 Mayıs 1961’de Mehmet Celalettin ve Meymenet Germiyanoğlu’nun kızı Nuyan Germiyanoğlu ile evleniyor. Bu tarihte Nâzım Kalkavan ilk eşi Camille Chapell’den ayrılmış bulunmaktadır. İkisi de ikinci evliliğini yapmışlardır ve Nuyan Kalkavan’ın Armatör Nâzım Kalkavan ile evliliğinden kızı Billur Kalkavan ve oğlu Rıza Kalkavan dünyaya geliyor.

 

Nuyan ve İsmail Germiyanoğlu’nun babası Celalettin Germiyanoğlu 20 Eylül 1889 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası, Atatürk’ün Harbiye yıllarında Mektep Nazırlığı yapmış Zülüflü İsmail Paşa, annesi Fatma İsmet Hanım’dır. Beylerbeyi Camii yanındaki yalıda otururlardı ve bu yalı “Zülüflü İsmail Paşa Yalısı” adıyla tanınmıştır. Aile Germiyanoğulları soyundandır ve aile kökeni baba tarafından Kütahya’ya dayanır. Sultan Vahdettin’in kızı Fatma Ulviye Sultan’ın ikinci eşi Ali Haydar Germiyanoğlu ikiz kardeşiydi.

 

Nuyan Germiyanoğlu’nun erkek kardeşi İsmail Germiyanoğlu, yine Üsküdar Amerikan Koleji’nden akrabası Belis Germiyanoğlu ile evlenip California - Beverly Hills’e   yerleşmişlerdir.

Nuyan Germiyanoğlu önce General Şükrü Kanatlı’nın oğlu Dr. Selçuk Kanatlı ile evlenir. Kayınvaldesi Recep Raci ve Adviye Tamer’in kızı olan Nigar Hanım’dır. Nuyan - Dr. Selçuk Kanatlı çifti Taksim Eskrim ve Dağcılık Klübü’nün müdavimlerindendir. Nâzım Kalkavan da aynı klübün üyeleri arasındadır ve Dr. Selçuk Kanatlı İngiltere’nin West Yorkshire’deki Leeds Hospital’de görevli olduğu yıllarda Nâzım Kalkavan da Londra’ya gelmiştir. Yolları birzaman sonrasında kesişecektir.

 

Nâzım Kalkavan’ın ilk eşi Amerikalı Camille Chappell bir vesile ile annesini ziyaret amacıyla Amerika’ya döndükten sonra geri gelmemiş ve ayrılma isteği üzerine eşler ayrılmışlardır.

Nuyan Germiyanoğlu ile Nâzım Kalkavan ikinci evliliklerini Beylerbeyi’ndeki Kalkavan Yalısı’ndaki (Faik Bey Yalısı) nikah töreniyle yaparlar. Nuyan Germiyanoğlu’nun şahidi Mimar Veysel Selimoğlu, Nâzım Kalkavan’ın şahidi Ömer Zaimoğlu olmuştur. Nuyan Kalkavan’ın saygın bir hanım olduğunu belirttiği Camille Chappell, Los Angeles’te Santa Monica’da yaşamını sürdürürken Dr. Gilbert Jorgensen’le evlenmişti. Bayan Camille ve eşi Dr. Jorgensen vefat etmişlerdir.

 

Nâzım Kalkavan’ın sayıları yüzü aşan dostları arasında çok yakın arkadaşlarından biri Galatasaray Lisesi’nden Selahattin Beyazıt ve eşi Ayşe Beyazıt, diğeri Londra’da yaşayan Avni Nuri Meserretçioğlu, Amerika’ya yerleşmiş olan Ahmet Ertegün ve Nasuhi Ertegün idi. Abidin Dino ile aynı sınıfta Abidin Dino’nun Robert Kolej’deki sınıf arkadaşlarından biri, belki en birincisi Nâzım Kalkavan’dır.

 

Mihri Belli, “İnsanlar Tanıdım” başlıklı anılarının birinci cildinde bir yerde şöyle yazmıştır: “1929 yazı sonu, Boğaz’daki Amerikan Koleji (Robert Kolej) giriş sınavlarına katıldım. (..) Yatılı hazırlık üçüncü sınıf öğrencisi olarak kaydımı yaptırdım. 1929 sonbaharında Abidin’le Macit Bey’in Türkçe dersinde aynı sırada oturuyorduk. O uzun pantolonluydu, ben kısa pantolon giymiştim. Bize göre daha iri yarı ve daha yaşlıydı. O yıllarda Robert Kolej’in protestanlığı yaymaya yönelik misyoner yönü Kemalist iktidarın radikal laikliği sonucu artık gündemden düşmüştü. Rahattık ve Robert Kolej’de Anadolu, bilhassa Karadeniz Bölgesi doğumlu pek çok çocuk ve genç vardı. O günlerde İstanbul’a yerleşmeye başlayan yeni zengin Karadenizliler çocuklarını Robert Kolej’e gönderiyorlardı.

Abidin Dino’nun Robert Kolej’deki sınıf arkadaşlarından biri, belki en birincisi Nâzım Kalkavan’dır. Abidin’in yaşam serüveninin değişik safhalarındaki arkadaşları gibi, Nâzım Kalkavan da Abidin’in yaşamının başka birçok sahnesinde Abidin’le birliktedir ve bu iki sıkı ve kadîm dost birçok şeyi kardeşçe paylaşıyorlar; Oxfort’ta, Paris’te ve Fransa’nın Akdeniz sahillerinde. Bu arkadaşlık çok sıkı, çok derin bir arkadaşlıktır çünkü. Burada işin en ilginç yönü ise Nâzım Kalkavan’ın şu özelliğidir; Nâzım Kalkavan Sevim Tarı’nın dayısıdır ve Karadeniz’in zengin ailelerinden birindendir. Buradaki Sevim Tarı hepimizin bildiği Sevim Belli’den başkası değildir. Nâzım Kalkavan 1951 Tevkifatında Sevim Tarı’yı, daha sonra ‘Tabutluk’ adı verilecek işkencehanede, Sansaryan Han denilen rezillik mekanda, ziyaret etmekten de çekinmeyecektir. O da işte böyle bir adamdır. Bilinmesinde yarar var.”

 

Nâzım Kalkavan’ın son derece renkli ve macera yüklü yaşımında 25 Haziran 1961 Pazar günkü bir kaza derin izler bırakmıştır. Ziya Kalkavan’a ait 60 tonluk Babacan isimli motor Karadeniz’de batık olan Asar-ı Tevfik ganbotunun enkazını çıkarmak için denize açılmış ve Rumeli Feneri’ne 3 - 4 mil mesafede ve kıyıdan 500 metre açıkta infilak etmesi sonucu kaptanı Tahsin Kalkavan ve beş mürettebatı ölmüştür. Tahsin Kalkavan, Hakkı Kalkavan ve Hacı Cemile Kalkavan’ın oğlu, Ahmet ve Halim Kalkavan’ın kardeşi, Avni ve Suat Meserretçioğlu ile Kemal Sadıkoğlu’nun dayısıdır. Bir diğer derin üzüntü dolu anısı, yeğeni Orhan Kalkavan’ın 18 Şubat 1964 Salı günü elim bir trafik kazası sonucu 35 yaşında vefat etmesi olmuştur.

 

Nuyan Kalkavan yaşamının bir dönemini şöyle anlatmıştır; “Benimle evlendiği tarihte Ian Fleming’le  zaten tanışıyorlardı. Ian Fleming ‘From Russia With Love’isimli romanının film çekimi için İstanbul‘a geldi ve kocamla buluştular, ama ben o esnada çocuk beklediğim için maalesef bu buluşmalara katılamadım. Seneler sonra John Pearson isminde bir İngiliz yazar ‘The Biography of James Bond’ diye aslında Ian Fleming’in biyografisini yazarken, Fleming’in evrakı arasında Nazım’ın mektuplarına rastlıyor. Bunun üzerine İstanbul’a gelerek Nâzım’la uzun saatler röportaj yapıyor ve kitabının bir bölümünü de Nâzım’a ayırıyor.”

Bilinen, Ian Fleming’in Nâzım Kalkavan’ı “Darko Kerim” kimliğiyle “007 Rusya’dan Sevgilerle” kitabının kahramanlarından biri yaptığıydı. Darko Kerim, İngiliz gizli servisi MI6 hesabına çalışan bir casustu ve Bond’un İstanbul serüveni sırasında hemen her konuda kendisine yardımcı olmuştu. Fleming biyografisini yazan John Pearson da “Darko Kerim - Nâzım Kalkavan” benzerliğine dikkat çekiyor ve bu tipin, Fleming’in neredeyse taptığı nadir kahramanlardan biri olduğunu söylüyordu. Pearson’a göre, Nâzım Kalkavan’la Fleming arasındaki ilişki arkadaşlıkla sınırlı değildi ve paylaştıkları başka değerler de vardı. Ne var ki, bunlar meçhul olan veya meçhul kalmasından fayda umulan şeylerdi.

 

Fleming, beraber geldiği İngiliz heyetiyle ülkesine dönmemiş, birkaç gün daha İstanbul’da kalarak, Nâzım Kalkavan’la birlikte kentin altını üstüne getirmişti. Ian Fleming, dostu Nâzım Kalkavan’ın armağan ettiği içi tıka basa Türk yiyecekleriyle dolu bir sepetle İstanbul’dan ayrıldığında, yaşanmış güzel günlerin yanısıra arkasında 6 - 7 Eylül’de yanmış yıkılmış bir kent de bırakmıştı.

 

Nâzım Kalkavan Türkiye’ye avdetinde sahibi olduğu hampetrol tankerinin işletmeciliği için Ömer Zaimoğlu’nu şirketine davet ederek, burada da genel müdür gibi bir görev vermiştir. Hatırlanacak olursa; ikisi de Galatasaray Lisesi’nden mezundur.  (Mihri Belli , “İnsanlar Tanıdım - Mihri Belli’nin Anıları” Doğan Kitap Yayınları, İstanbul, 2002. Türk Armatörleri Tarihi IV. Cilt 268)

 

Nâzım Kalkavan Yalısı (Mabeynci Faik Bey Yalısı)

 

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasındaki Beylerbeyi semti, adını padişah III. Murat’ın Beylerbeyi Miriâlem Mehmet Paşa’dan almıştır. Bu güzel semtte bulunan Mabeyinci Faik Bey Yalısı unutulmaz bir güzelliktedir. İlk sahibi Mabeyinci Faik Bey’di ve 1890’da inşa ettiği yalı “Mabeynci Faik Bey Yalısı” olarak Beylerbeyi’nde dillere destan bir güzellik yarattı. Mabeyinci Faik Bey, Sultan Abdülaziz dönemi yalı anlayışına hayran olduğundan çağının modasına uymadı ve yalının içini eski Osmanlı zevkine göre yaptırdı. Yalının her iki ucunda yeşil külahlı iki kulesi vardır. Yalı 1950’lerde yapılan restorasyonda yıkılıp yeniden yapıldığından bazı özellikleri kaybolsa da tıpkı iki katlı cumbası gibi eski Osmanlı zevkinin ağırlığını ve azametini halen taşımaktadır. Mabeyinci Faik Bey’den sonra Nâzım Kalkavan’ın babası Rıza Kaptan sahip oldu ve oğlu Nâzım Kalkavan’a intikal etti.

 

Yalı Nâzım Kalkavan’ın maruz kaldığı ekonomik sıkıntılar karşısında son halife Abdülmecid Efendi’nin kızı Dürrüşehvar Sultan’ın oğlu Haydarabad Nizamı Bereket Jah ile ilk eşi Esra Birgen’e satıldı. Yalı son olarak Sabancı Ailesi tarafından satın alındı.

Nâzım Kalkavan çocuklarıyla Beylerbeyi’ndeki Nâzım Kalkavan Yalısı’nda

Kaynak: Nuyan Kalkavan arşivi. Türk Armatörleri Tarihi IV. Cilt 271

 

 

Osmanlı devrinin seçkin devlet adamlarından Mabeyinci Faik Bey, Bolulu Lütfi Ağa ile sarayda yetişmiş, güzelliğiyle tanınmış bir Çerkes kızı olan Hüsnümelek Hanım’ın oğludur. Faik Bey, uzun boylu, siyah saçlı ve yakışıklı bir adamdı. Hariciye Nezareti’nde (Dışişleri Bakanlığı) çalışırken zekâsıyla dikkat çektiğinden 20’li yaşlarındayken saraya alındı. 1909’da II. Abdülhamit tahttan indirilene kadar padişahın en yakın ve en güvenilir isimlerinden biriydi. Mabeyincilik, padişahı korumaktan, hükümet ile saray arasındaki ilişkileri yürütmeye varıncaya kadar kapsamı geniş bir görevdi. Üstelik II. Abdülhamit döneminde devletin yönetimi hükümetin değil sarayın elinde olduğundan Mabeyn Dairesi devletin en güçlü kurumuydu.

 

Nâzım Kalkavan(Solda) ve Ömer Zaimoğlu.

 

Mabeyinci Faik Bey’in çocukları devrin en tanınmış sanatçı ve öğretmenleri tarafından eğitiliyordu. Yalıda köşklerde ise büyük hattatların, sanatsever paşaların katıldığı edebi sohbetler yapılıyor, geceleri dillere destan musiki fasılları düzenleniyordu. Ama bu ışıltılı hayat 1909’da II. Abdülhamit’in devrilmesiyle sona erdi. İttihat ve Terakki’nin sert yönetimiyle Mabeyinci Faik Bey’in zarafeti uyuşmadı ve yurtdışına çıkmasına neden oldu. Mabeyinci Faik Bey Mısır’dan İsviçre’ye kadar uzanan bir sürgün hayatı yaşadı. I. Dünya Harbi sonunda servetinin büyük kısmını kaybetti ve ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında geri dönebildi. Kalan gayrimenkullerini satarak geçinen Faik Bey, 1937’de vefat etti.

Nâzım Kalkavan’ın yaşamıyla yakından tanık olan bir isim Ömer Zaimoğlu olmuştur. Ahmet ve Hrisanti’nin oğlu Ömer Zaimoğlu 1918’de İstanbul’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi’nden sonra İktisat Fakültesi’den mezun olduktan sonra Osmanlı Bankası’nda görev aldı. Birsüre bankacılık yaptıktan sonra memur maaşının yetersiz olduğunu görerek, bankadan verilen maaşın çok üzerindeki bir maaşla Armatör İsmail Kalkavan, İbrahim Kalkavan ve Nâzım Kalkavan kardeşlerden Armatör İbrahim Kalkavan’ın şirketine katıldı. Birdönem sonra bu şirkette müdür oldu.

Nuyan Kalkavan ve Nâzım Kalkavan. Kaynak: Nuyan Kalkavan arşivi.

 

Ömer Zaimoğlu bu görevinde Mobil Oil’e kiralanmış olan “Rıza Kaptan”, “Üsküdar”, “Mete” ve “Nâzım” isimli tankerlerle ilgili sorumlulukları üstlenir. Bu şirketteki yaşamında yurtdışına çok sık seyahatleri olur ve denizcilik dünyasından pek çok önemli yöneticiyle tanışır. Şirkette çalışan Süreyya ve Saadet Sirmen’in kızı Renan Sirmen’e aşık olur ve birbirlerini seven iki genç 1957 yılında evlenirler.

 

 Armatör Nâzım Kalkavan, Rami Seferoğlu ve Mustafa Demirel’in daveti üzerine 1960 yılında kurdukları İstanbul Vapurculuk isimli şirketle “Demirel” isimli bir geminin ortağı olur ve armatörlük yaşamına katılır. Rami Seferoğlu, Nâzım Kalkavan’ın şirketinde Liman Kaptanı olarak çalışmaktadır.

 

Kanada’da New Wancouver Burnard DD Tersanesinde inşa edilerek 27 Ocak 1944 ‘de hizmete giren 7,160 grt’lik Liberty sınıfı gemisinin ilk adı “Fort Dearborn” du. 1947’de “Navigator”, 1949’da “Aloe”1955’de “President Steyn” ve 1962’de Nâzım Kalkavan, Rami Seferoğlu ve Mustafa Demirel ortaklığına satılarak “Demirel” adını almıştır.

 

2 Kasım 1971 - Rıza Kalkavan’ın doğum günü kutlaması.

 Nuyan ve Nâzım Kalkavan, Rıza ve ablası Billur Kalkavan.

Kaynak: Nuyan Kalkavan arşivi. Türk Armatörleri Tarihi IV. Cilt 272

 

Armatör olarak Nazım Kalkavan

Nâzım Kalkavan’ın ortaklarıyla satın alarak “Mete” adını verdiği 1910 A. Rodger & Co. Glasgow inşa 3258 grt. genelyük gemisi “Nigretia” adıyla  inşa edildi. Satıldı ve “Tjömö” adını aldı. Nâzım Kalkavan ve ortaklarına intikal edinceye kadar ikikez daha eldeğiştirdi ve “Torlak Skogland” ve “Scarlet Tower” adlarında sefer yaptı. 1933’de Rıza Kalkavan ve Oğlu İsmail Vapurculuk Şirketi’ne satıldı ve “Mete” adı değiştirilmedi.

 

S.S Mete; Ex - Tjömö, Ex - Torlak Skogland; Ex - Scarlet Tower,

Ex - Nigretia. Nazım Şilebi Sirkeci’de Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi.

 

SS. Christian Holm - Christian Tjömö, Ex - Torlak Skogland; Ex - Scarlet Tower, Ex - Nigretia.

 

Nâzım Kalkavan’ın babasının ismini verdiği 9,119 grt.’lik “Rıza Kaptan” asvalt ve ürün tankeri, 1927 yılında Burmeister & Wein, Kopenhag tersanesinde Det Danske Petroleum A/A Kopenhag armatörlük firması adına inşa edildi. Tankerin ilk adı “Christian” dır. Tam boy 500 ft., genişlik 64.ft ve çift parvenelidir.

• 1930’da Det Danske Petroleums A/S (C.F. Holm) Nyborg’a satıldı ve “Christian Holm” adı verildi.

• 5 Şubat 1941 günü Paria Körfezi girişinde ’da II. Dünya Harbi koşullarında Hollanda fırkateyni Van Kinsbergen tarafından enterne edildi.

• 1941’de Anglo - American Esso grubuna devredildi ve II. Dünya Harbi yıllarında MOWT adına askeri yakıt ikmal tankeri olarak hizmet verdi.

• 1945’de yeniden Det Norske Petroleums A/S Kopenhag firmasına devredildi ve Danimarka bayrağına tescil edildi. 1953’de Nâzım Kalkavan tarafından satın alındı ve “Rıza Kaptan” adı verildi.

• 1959 Eylül - Ekim aylarında Nâzım Kalkavan ve Mahmut Kızılkaya ortaklığında söküldü. Rıza Kaptan tankeri devrin gazetelerinin birinci sayfasında haber olarak yer almıştır.

 

SS Demirel

 

25 Mart 1953 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki haber şöyledir: Armatör Nâzım Kalkavan Danimarka’dan 15 bin tonluk motörlü büyük bir tanker satın almıştır. Türk Deniz Ticaret filomun en yüksek tonajında olan bu tankere “Rıza Kaptan” ismi verilmiştir. Sürati 12 mil olan tanker, martın 31.inci günü İstanbul’a gelecek ve ilk olarak İtalya ile Türkiye arasında seferlere başlayacaktır.

 

Kanada’da New Wancouver Burnard DD Tersanesinde inşa edilerek 27 Ocak 1944’de hizmete giren 7,160 grt’lik Liberty sınıfı gemisinin ilk adı “Fort Dearborn” du. 1947’de “Navigator”, 1949’da “Aloe”, 1955’de “President Steyn” ve 1962’de Nâzım Kalkavan, Rami Seferoğlu ve Mustafa Demirel ortaklığına satılarak “Demirel” adını almıştır.  “Demirel” gemisi  1964’de şiddetli bir lodos sırasında karaya sürüklenerek karaya vurur ve  o kadar karaya sürüklenir ki, yolu bile kapatır durum meydana gelir. Hukuken tam kayıp sayılan gemi nedeniyle şirket iflasını talep eder ve Ömer Zaimoğlu beklenmedik şekilde işsiz kalır. Nâzım Kalkavan’daki çalışmaları ve ortaklığı sona eren Ömer Zaimoğlu 1964 - 65 döneminde Ömer Zaimoğlu Vapur Acenteliği adıyla ilk gemi acentesini kurar.

 

Bir ömrün sonuna doğru

 

Sohbetimiz sırasında Nuyan Kalkavan’ın fotoğrafını çekmiştim.  Duvarda “Demirel” gemisinin küçük ölçekli de olsa yağlıboya tablosu vardı.

 

Iron Crab- Demir Yengeç

James Bond’un yaratıcısı  Ian Fleming’in mezar taşında oval bir levha vardır. Kitabesinde Latince “Omnia perfunctus vitae praemia, marces” yazılıdır. Bu cümle; “Hayatın tüm nimetlerinin tadını çıkardıktan sonra, şimdi çürüyorsunuz” şeklinde tercüme edilmiştir.

Fleming, yarattığı karakter Bond için şöyle demiştir;

“Sadece iki kere yaşarsın:

Bir kez doğduğunda

Ve bir kez ölümün yüzüne baktığında.”

 

Ian Fleming’den bir öykü

James Bond dizilerinin  yazarı Ian Fleming, 1955'te ilk başta “Olağanüstü derecede sıkıcı" bulduğu bir Interpol konferansı için İstanbul'a gitti. İstanbul’da şehrin Rum azınlığına karşı bir hareket olmuştu.  Meraklı bir Fleming, otelinden sıvışarak şehre indi ve orada “Nefretin patlak verdiğini ve sokaklarda lav gibi aktığını” bildirdi. Ertesi sabah Nazım Kalkavan adlı bir Türk armatör, şiddetin yarattığı izlenimden dehşete kapılmış  Interpol delegelerini Boğaz'daki villasına davet etti. O gün Nâzım Kalkavan ve Ian Fleming çok yakın arkadaş oldular. Oxford eğitimi almış Türk'ten o kadar etkilendi ki Nâzım Kalkavan'ın söylediklerinin bazılarını kaydetti  ve ardından çoğunu bir sonraki romanında Darko Kerim karakterine kelimesi kelimesine verdi. “From Russia with Love- Rusya'dan Sevgilerle” böyle yazılmıştır.

Nâzım Kalkavan Ian Fleming için “Rusya’dan Sevgilerle” romanındaki Darko Kerim’dir. Bu sözler sonunda filme de şöyle aktarılmıştır;  “Hayata karşı açgözlüyüm. Her zaman her şeyden fazlasını yapıyorum. Aniden bir gün kalbim duracak. Demir Yengeç, babamı yakaladığı gibi beni de alacak. Ama Yengeç’ten korkmuyorum. En azından onurlu bir hastalıktan ölmüş olacağım. Belki de mezar taşıma ‘Bu Adam Çok Yaşamaktan Öldü’ yazacaklar.”

https://hekint.org/wp-content/uploads/2019/05/Ian_Flemmings_grave_-_geograph.org_.uk_-_1139008.jpgRıza Kalkavan’ın  “Iron Crab - Demir Yengeç” ifadesi, Fleming’in içinde korkular yaratmıştır. 
1946 sonbaharında, kalbindeki  ağrıdan şikayet ederek, günde yetmiş sigara içtiğini ve en az çeyrek şişe cin içtiğini itiraf ettiği New York’lu bir uzmanı gizlice ziyaret etmişti. Doktor ona sigarayı ve içkiyi bırakmasını söyledi, Fleming ise  bunu görmezden geldi. Daha sonra bir arkadaşı, “Ian her zaman o kadar güçlü ve o kadar hayat doluydu ki sağlığını tamamen hafife aldı,” demiştir.
Yengeç, Fleming’in dünyadaki ilk hayatını bekliyor olabilirdi; İkinci yaşam için, olabilecek tek şey ahtapottu.

 

Nâzım Kalkavan’ın çok renkli ve hatta maceralarla yüklü yaşamı kalbinde beliren sıkıntılarla 1990 yılı sonlarından itibaren değişmiştir. Sonunda Haydarpaşa Numune Hastahenesi’ne yatırılır ve 1 Ağustos 1991 Perşembe günü sabaha karşı kalp yetmezliğinden fâni dünyaya veda eder.

Şöyle bir anıyı hatırlarlar; 1955 yılı Eylül ayı başlarıdır. Nâzım Kalkavan İstanbul’da bir başka ölümsüz dostu Ian Fleming’e “Mezartaşıma ‘This Man died from Living too much - Bu Adam çok yaşadığı için öldü’ diye yazacaklar” der.

Bu sözünü âni kalp krizinden vefat etmiş dostları Fuat Divitçioğlu ve Ercüment Karacan için de söylemişti.

 

Rize eşrafından Mehmet Rıza Kalkavan ve Zeliha Kalkavan’ın oğlu, İbrahim Kalkavan, İsmail Kalkavan, Ayşe (Kalkavan) Tarı, Hüsniye Kalkavan’ın kardeşi, Sabahat, Zeki, Orhan Kalkavan, Kayhan Kalkavan, Mete Kalkavan’nın Nebean (Kalkavan) Sunguroğlu’nun amcası, Sevim Belli, Gül Demirağ, Güner Sakarya ve Yüksek Tarı’nın dayısı, Billur Kalkavan ve Rıza Kalkavan’ın babası, Nuyan Kalkavan’ın otuz yıllık sevgili eşiydi.

 

3 Ağustos 1991 Cumartesi günü Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazını müteakiben cenazesi Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı’nda defnedildi.

Artık Nâzım Kalkavan, eşi Nuyan Kalkavan, çocukları Billur Kalkavan ve Rıza Kalkavan sonsuzluğa ulaşmışlardır. Geride kalan ise bir aile fotoğrafıdır.

 

Bu yazı toplam 671 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.