'Yedi Renkli Göl' tek renk kalmasın
Isparta'da bazı gün ve saatlerde farklı renklerde görüldüğü için 'Yedi Renkli Göl' olarak adlandırılan Eğirdir Gölü, çevresindeki tarımsal faaliyetler nedeniyle kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya.
Isparta'da bazı gün ve saatlerde farklı renklerde görüldüğü için 'Yedi Renkli Göl' olarak adlandırılan Eğirdir Gölü, çevresindeki tarımsal faaliyetler nedeniyle kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya.
Eğirdir Gölü, Göller Bölgesi'nin en büyük doğal zenginliklerinin başında geliyor. Adını Eğirdir İlçesi'nden alan göl, 468 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin 4'üncü büyük gölü. Deniz seviyesinden yaklaşık 917 metre yükseklikte bulunan tektonik göl, ortalama 14 metre derinliğe sahip. En derin noktası ise 16,5 metre civarında. Genelde camgöbeği renginde olan göl, bazı gün ve saatlerde farklı renklere büründüğü için halk arasında 'Yedi Renkli Göl' olarak anılıyor.
Zengin balıkçılık ve kerevit potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimi bakımından da büyük önem taşıyan gölden, çevredeki tarım alanlarının sulanmasında yararlanılıyor. Kovada Gölü'nü de besleyen, 'Kovada l' ve 'Kovada 2' hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacını karşılayan Eğirdir Gölü, Isparta'nın içme suyu ihtiyacının da bir bölümünü karşılıyor. Özellikle piknik yapılan 'Can Ada' ile üzerinde Ayastefanos Kilisesi gibi tarihi zenginlikler bulunduran Yeşilada'nın da içinde bulunduğu Eğirdir Gölü, bölgedeki tarımsal ilaçlama nedeniyle risk altında.
KİMYASALLAR GÖLÜ YOK EDİYOR
Eğirdir Gölü'nde 1992 yılından bu yana incelemeler yapan su ürünleri uzmanı biyolog Sedat Karakoyun, göl çevresindeki elma bahçelerine yapılan ilaçlamanın büyük tehdit oluşturduğunu söyledi. Eğirdir Gölü'ndeki kirlilikle ilgili uyarılarda bulunan Karakoyun, bölgedeki tarımsal faaliyetler nedeniyle yılda 15 kez ilaçlama yapıldığını kaydetti. Bunun yanında suni ve hayvansal gübreleme yapıldığına da işaret eden Karakoyun, vahşi sulama nedeniyle kimyasal atıkların göle aktığını iddia etti. Eğirdir Gölü'nün kritik noktasının elma yetiştiriciliğinin fazla olduğu Gelendost bölgesi olduğunu anlatan Karakoyun, "Bölgede 4 bin 500 çiftçi, 5 bin 500 hektarlık alanda elma üretiyor. Burada geçen yıl 98 bin kilo zirai ilaç, 2 milyon 874 bin kilo kimyasal gübre kullanıldı. Bu kimyasallar vahşi sulama nedeniyle göle ve yeraltı sularına karıştı" dedi.
ARITMA KURULMALI
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, tehdit altındaki Eğirdir Gölü'nü korumaya alma amacıyla 2 yıl önce özel hüküm belirleme çalışması yaptı. Bu çalışma kapsamında Eğirdir Gölü çevresindeki bazı yerleşim birimlerine arıtma sistemi ve ekolojik köyler kurulması öngörülmekteydi. Biyolog Sedat Karakoyun, göl çevresindeki bu yerleşim birimlerine halen arıtma tesisi kurulmadığını hatırlattı. Cumhurbaşkanlığı dahil pek çok makam ve kuruma şikayette bulunduğunu vurgulayan Karakoyun, "Acil önlem alınmazsa yedi renkli göl, gözümüzün önünde yok olacak" diye konuştu.
ORGANİK TARIMA MUTLAKA GEÇİLMELİ
Gölün korunması anlamında ilk başta organik tarıma geçilmesi gerektiğine dikkati çeken Karakoyun şunları söyledi :
"Eyüpler ve Boğazova'da damla sulamaya ciddi yatırım yapıldı ve tarımda büyük gelişme sağlandı. Aynı uygulamanın hiç vakit geçirilmeden Gelendost'ta da uygulanması şart. Çünkü Gelendost'ta göle yakın bahçeler var. Elma bahçeleri yılda 10 ile 15 defa ilaçlanıyor. Vahşi sulamayla birlikte bahçedeki kimyasal ilaç hızla göle sızıyor. Bu da ciddi tehdit oluşturuyor ."
MODERN SULAMA ŞART
Göldeki kirliliğe ilişkin yaptığı araştırma sonuçlarının Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK tarafından yapılan araştırmalarla desteklendiğini aktaran Karakoyun, "Yedi renkli gölün korunması için zirai ilaçlama daha kontrollü yapılmalı. Daha az gübre kullanılmalı. En önemlisi modern sulama teknikleri, yani damla sulamaya geçilmeli" dedi.
ISPARTA'NIN ÖNCELİKLİ SORUNU
Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından göl suyunun kalitesinin araştırılması konusunda çalışma yapıldığını belirten Karakoyun şöyle konuştu :
"Isparta'nın en öncelikli konusu Eğirdir Gölü ve göl suyunun kalitesidir. Suyun kalitesini muhafaza edemediğimiz takdirde bütün dengeleri de kaybetmiş sayılırız. Şu anda analiz çalışmaları devam ediyor. Umarım riski yönetiyoruzdur. Eğer bu risk krize dönüşürse, dönüşü olmayan bir yola girmiş olacağız."
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.