Vira Yayın Grubu'ndan DTO Seçim Analizi
3K FORMÜLÜ VE 3 AYRI ROTA: Denizcilik sektörünün üç önemli ailesi; Kalkavanlar, Kaptanoğulları ve Kıranlar Deniz Ticaret Odası seçimlerinde kendi rotalarını çizerek bu kez birlikte değil, birbirlerine karşı ciddi bir rekabet içine girecekler.
İlk kez denizcilik sektöründe böylesi bir durum yaşanması aslında sektörün daha da ileriye gitmesi, yeni ufuklara açılması, yeni stratejiler oluşturulması için bir şans olabilir.
Haziran ayında Deniz Ticaret Odası’nın şu andaki yönetim kurulu başkanı Metin Kalkavan, yeni dönemde de yönetim kurulu başkanlığı için adaylığını açıklamıştı. Temmuz ayında ise Salih Zeki Çakır KOSDER Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan istifa ederek ortak akıl değişim grubuyla birlikte çalışma yapacağını ve bu çalışmanın sonuçlarını meclis üyeleriyle paylaşacağını duyurmuştu. 10 Ağustos’taki son meclis toplantısında ise Tamer Kıran’ın sürpriz bir şekilde adaylığını açıklamasıyla seçim sürecinde köşeler biraz daha netleşti. Ortaya çıkan tablo denizcilik sektöründe yeni bir dönemin başlangıcının sinyallerini veriyor. Çünkü kim kazanırsa kazansın, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Son meclis toplantısında DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’ın da söylediği gibi artık “Ağabey” dönemi kapanmış bulunmaktadır.
Denizcilik sektörü uzun yıllardır 3K formülü ile yönetilmiştir. Kaptanoğlu, Kalkavan ve Kıran aileleri uzun yıllar bu formülle denizcilik dünyasına yön vermiştir. 2013 yılı Deniz Ticaret Odası seçimlerinde ilk kez Salih Zeki Çakır’ın kendi listesiyle aday olmasına kadar, aslında seçimlerde heyecan ve rekabet yaşanmıyordu. Tek listeyle yapılan seçimlerde ne bir heyecan, ne de bir yarış yaşanıyordu. Çakır’ın adaylığı denizcilik sektöründe ezberi bozan bir gelişme olmuştur. Bugün son gelişmelerle gelinen noktada artık bu üç ailenin birbirinden farklı rotaları tercih ettiği göze çarpmaktadır. Bu gelişmenin denizcilik sektörü ve 35 yıllık Deniz Ticaret Odası tarihi açısından bir dönüm noktası olduğuna inanıyoruz. Üç ailenin kendi rotalarını ilan etmesi; hem sektörün önünü açacak, hem de daha katılımcı, daha çoğulcu bir sektörel platform oluşması için katkıda bulunacaktır. Bu yarışın tüm denizcilik camiasına hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Türk denizciliğinin 2008 yılı sonrasında derinleşen kan kaybı halen devam etmektedir. Ulusal ve uluslararası arenada sektörün hak ettiği yere gelmesi ve büyük başarılara imza atabilmesi adına sektörün önünün açılarak daha yenilikçi, daha vizyoner, daha rekabetçi bir rota çizilmesi şarttır. İhracatının çok az bir kısmını kendi gemileriyle taşıyan ülkemizde, bu rotanın yeniden çizilebilmesi için yeni stratejiler geliştirecek, devlet ile hukuki ve operasyonel sorunlarda hızlı çözümler üretebilecek bir yönetim tüm denizcilik camiasının arzusudur. Bu da farklı düşüncelerin ortaya çıkması, ifade edilmesi ve bu düşüncelere saygı gösterilmesi ile mümkündür. Seçimlere üç ay gibi kısa bir süre kalmıştır. Adayların ve aday adaylarının bu süreci barış ve saygı ortamına zarar vermeden, kırıp dökmeden, sonradan geri alınamayacak zararlar vermeden geçirmelerini diliyoruz. Bunun yerine vizyonu, stratejisi ve projeleriyle öne çıkan adaylar görmek tüm sektörün arzusudur. Bugün sektörün temel ihtiyacı somut, sürdürülebilir, uluslararası rekabette sektörün önünü açacak, yurt içinde etkinliğini çok daha yukarılara taşıyacak, ayakları yere basan projelerdir.
2013 yılında Salih Zeki Çakır’ın aday olması denizcilik sektörü için bir dönüm noktası olmasına karşın, bu süreç aynı zamanda sektör oyuncuları arasında küskünlükler yaratmış ve hatta kimi zaman şirketler arasındaki ticari ilişkileri zedeleyecek boyutlara da ulaşmıştır. Bu kez seçim yarışında bu tür kırgınlık ve küskünlüklerin olmamasını diliyoruz. Bu bir yarış; taraflar bel altından vurmadan, kırıcı olmadan, vizyonları ve misyonları ile yarışmalı, her şey bittiğinde ise bir ve beraber olarak denizcilik sektörünün geleceği için çalışmaya devam etmelidirler. Biz böyle düşünüyor, bunu umut ediyoruz. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz…
Seçim sonrasında ise kılıçların kılıfına geri sokulması, seçimin kaybedenlerinin dışlanmaması ve sektöre hizmet etmeye devam edebilecekleri bir platformun oluşturulması sektörün tüm tarafları için büyük bir kazanç olacaktır. Yeni yönetimin belirlenmesinin ardından, denizcilik sektörü yeni kaptanının idaresinde aynı gemide olduğunun bilinciyle tek yumruk olarak, ama içeride ortak akla, farklı görüşlere de dikkat ederek, bu görüşlere de kulak kabartarak yoluna devam etmelidir. Adaylara ünlü müzisyen ve gitarist David Russell’in sözünü hatırlatmak isteriz: “Hayattaki en zor şey; geçeceğin köprülerle, yakacağın köprüleri ayırt etmektir”.
Vira Yayın Grubu olarak 13 senedir olduğu gibi tüm yayın organlarımızda, bağımsız, ilkeli, özgür bir yayıncılık anlayışıyla bu süreçte adayları, projeleri ve gelişmeleri yakından takip edecek, sorgulayacak ve analizlerimizle sektöre ışık tutmaya devam edeceğiz. Noktayı ünlü tarihçi ve yazar Thomas Carlyle’nin ünlü bir sözüyle bitirmek istiyoruz: “Bizim hayattaki en önemli işimiz; belli belirsiz, puslu şekilde uzaklarda bulunan şeyleri görmeye çalışmak değil, gözümüzün önünde apaçık halde duran şey için ne yapacağımıza karar vermektir”…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.