1. YAZARLAR

  2. Atilla Akbaş

  3. Üretim / Lojistik / Liman Döngüsü
Atilla Akbaş

Atilla Akbaş

Lojistik Yönetim Uzmanı
Yazarın Tüm Yazıları >

Üretim / Lojistik / Liman Döngüsü

A+A-

21. Asırda güç dengelerinin değişmesiyle gardını çoktan almış olan Türk Denizciliği de belli sektörlerde beklenen sıçramayı yaptı.

Limanlar nereye gidilirse gidilsin büyük rakamların konuşulduğu yatırımlar olarak öne çıkarlar.

Bir fizibilite raporu hazırlatıp özel bir liman kurdunuz diyelim.

Her şey çok iyi gitse ve ticaret marjı yukarılara doğru tırmanmaya başlasa bile sizin bu işten kazancınız ancak 20 sene sonra artı olarak hanenize yazmaya başlayacaktır.

 

İşte öylesine büyük zaman dilimlerine ihtiyaç duyar Deniz ve Liman İşletmeciliği.

 

Sektör 2008 krizini henüz atlatamasa da üstüne koyarak büyümeye devam ediyor.

 

Ülke içindeki Tersanelerin, Armatörlüğe soyunmasıyla başlamıştı sınırlarımızdaki kriz. Hâlâ da o etkinin izleri silinebilmiş değil.

 

Alıcısı olmadan, satılır anlayışı ile açığa yapılan gemiler elimizde patlayınca işin işletme tarafındaki beklenen kâra ulaşılamamış ve kendi ayağımıza baltayı vurmuş gibi olmuştuk.

 

İşin moral bozucu kısmıysa; hayata geçirilen hamlelerin sürekli  üst perdeden yürümesi acil çözüm bekleyen Türk Denizcilerinin meslekten kopmasına kadar gitmişti.

 

Tabandan tavana yayılacak bir reçete beklenirken büyüklerimizden, her defasında yukarıdan aşağı inilmesi ben bu filmi görmüştüm dedirtti sektör çalışanlarına.

 

Bizim kuşak için belki ama, yeni nesil denizcilerin bu işi başaracaklarına dair inancımı yitirmediğimden bir şeylerin değişmesi için umudumu ayakta tutmaya çalışıyorum.

İçi tam anlamıyla doldurulmamış olan Denizcilik ve Lojistik Bakanlığımızın önderlik yapacak süreyi düşürmesini bekliyorum.

Yeni lojistik bağlantılarını göz ardı edemeyiz onlar elbette bu sektörün umut ışığıdır.

Rusya ve Türk Cumhuriyetlerindeki ticari emtiaların Rus limanlarına, oradan Türk kıyılarına, ardından karayoluyla Akdeniz’e, Akdeniz’den de Ro-Ro taşımacılığıyla Arap yarımadası ve Afrika’ya inme olasılığı her Türk’ü heyecanlandırıyor.

Ancak böylesi hedefi vuran plânlarla dünya ticaretine hükmeden başat ülkeler arasına girebilirdik zaten.   

Fakat ne yazık ki ülkemizde tam anlamıyla Temel Lojistik olgusunu yerine oturtamadığımızdan sektörün borçlandırılarak büyümesine de seyirci kalıyoruz.

Halen uygun kredi koşulları ve kampanyalar karşısında bir tavır sergileyemediğimizden şirketlerimizin geleceğini bilinçsiz yatırımlarla maalesef öteliyor hatta prangalıyoruz. 

Lojistik oluşumlarımızın koordinasyonu istenilen seviyede değil. Mod’lar arası dengeler tutturulamıyor ve beklenen seviyenin altında seyrediyoruz.

İçi adam akıllı doldurulmuş Denizcilik ve Lojistik üst kurulu oluşturmanın vakti geldi de geçiyor.

Tepeden aşağıya gelişmeyi hayal etmekle hedef ıskalandığı gibi; sektör de de durgunluklar ve kopmalar da baş gösteriyor.

Denizcilik ve Lojistik kavramı birbirleriyle kardeş olsa da;  farklı fakat birbirinden haberdar bakanlıklar olarak ele alınmalı.

Mesela, öncelikle Karayollarını kuşatan yük hacmini hafifleterek bağlantılı Demiryolları hatlarıyla limanlara inmeliyiz.

Bu yöndeki çalışmaları göz ardı etmiyorum fakat artık bu anlamda yapılan işlerin yanında kilometrelerin kifayetsiz kalması gerek.

Türkiye’de siyaset maalesef bazı önceliklere ket vuruyor. 

Ancak üretimi açığa çıkarıp cilalayıpta lojistiği yanına yerleştiremezsek, hedefler yerini bulmakta gecikebilir.

Yaşadığımız dönem itibariyle Avrupa; en yaşlı insanların barındığı bir kıta konumuyla genç üreten nüfuslara karşı teslim bayrağını çekmek üzere.

Dolayısıyla avantajlı yanlarımızın yanına orta vadeli bir koyarak elimizi güçlendirmeliyiz.           

Uzun mesafelerin Denizyolu-Havayolu ve Demiryolu; kısa hatların ise Karayolu ile sınırlandırılması gerek.

Günümüzde, özellikle denizcilikte yerleşen taşıma şekli Konteyner Taşımacılığı.

Konteyner Taşımacılığı yükü homojen hale getirerek elleçlenmesini kolaylaştırdığı için, dünya ticaretinde bir devrime imza attı.

Bu taşımacılık şekli geleneksel kargo taşımacılığına kıyasla ortalama 6 kat daha verimli.

Denizyolu ile taşınan genel kargo yüklerinin % 56’sını Konteyner tipi taşımacılık oluşturuyor. Bu oran sanayileşme sürecinde belli bir ivme kazanmış devletler arasında ki ticarette % 80’i aşmış durumda.

Çeyrek asırlık geçmişe bakıldığında ise, Konteyner Pazarının Globalde 20-25 şirket tarafından kontrol edildiğini görüyoruz.

Ekonomilerin öne çıkmasıyla gemi kapasiteleri artarken, gemilerin direkt uğradığı liman sayısı azaldı.

Bulk Carrier tipi yüksek hacimli gemilerin uğradığı az sayıdaki limanlara, feeder denilen daha küçük tip gemilerle yüklerin dağıtımının yapıldığı transit merkezler oluşturuldu.

Bu aktarmalı buluş şekli, konteyner elleçlemelerinin artışını da hızlandırdı.

Türkiye’de sayıları az olsa da Lojistiğin gelişiminde Demiryollarının payını görmezden gelmek gelecek adına ihanettir.

1950’lerden sonra özellikle Karayolları lehine bozulan yatırım dengeleri, bilinçli iktidar politikalarıyla tekelleştirildi.

1980’lerle başlayan dönem ise Karayollarının serbest piyasa ekonomisinin lokomotifi, Demiryollarının ise komünist sistemin tercihi olarak tanımlandığı bir yaftayla itibarsızlaştırıldı.

Global Dünya’ya uyum sürecinde kamunun tüm alanlarında hızlı adımların atıldığı günümüzde, tüm sektörlerin parlayan yıldızının lojistik hizmetler olduğu yadsınamaz.   

Lojistik biliminin artık karasal coğrafyalardaki ayrılmaz bileşeni Demiryolu Ağları olarak kabul görüyor. Özellikle, 400 km’nin üzerindeki mesafelerin lojistik çözümlerinde Demiryolu Taşımacılığı son derece önem arz ediyor.

Binali Yıldırım hocam ile aynı düşünce yapısındaki Lucien Arkas bu alanda öncü kişiliklerdir. Limanlara tren katarlarıyla ulaşılması gerektiğinin altını çizen duayenlerdir.

Aynı şekilde kendi bölgem olan Gemlik’teki TOGG yerli otomobil üretim sahası Askeri Hara olarak devam ederken bir denizci gözüyle bölgeyi inceleyen Binali hoca durumu süzgecinden geçirmiş ve bugünlere taşımıştır.

Bu kıyıda üretilen otomobillerin üretim bandından iner inmez Ro-Ro Gemilerine yüklenmesi masrafları kısacağından örnek bir üretim/liman/lojistik başarı hikayesi yazacaktır.  

Bu hamleyle yıllardır Türkiye’nin gelişmesinin önün de duran ters rüzgârlar savuşturulmuş; bütün vesayet zincirleri kırılıp atılmıştır.

1915 Çanakkale Köprüsü, duble yollar dev asa tüneller, hızlı tren hatları, hava limanları ve daha bir çok programlı çalışmayla ülkenin dört bir yanı yeniden imar edilmesi gelecek hamlelerinde habercisidir.

Bu anlamda yapılan işleri can-ı gönülden alkışlıyor, çözüm bekleyen sıkıntıların kapısının da bir an önce aralanmasını umuyorum.

Bu yazı toplam 1311 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar