1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Ülkemizi temsilde daima ileriye bakıyoruz
Ülkemizi temsilde daima ileriye bakıyoruz

Ülkemizi temsilde daima ileriye bakıyoruz

Sanmar Yönetim Kurulu Üyesi Ali Gürün, Sanmar’ın gelecek hedeflerini ve bugün geldiği noktayı Deniz Ticareti Dergisi’ne değerlendirdi.

A+A-

Hakkı ŞEN / Deniz Ticareti Dergisi

“Kuruluşumuzun 40. yılındayız. Birikimlerimizle uluslararası rekabette Türk denizciliğini en iyi şekilde temsil etme ve geleceğe taşıma gayretimizi sürdürüyoruz” diyen Gürün, “Üretim gücümüzü her yıl artırıyor ve global pazarda ilk üçte yer alıyoruz. Hedefimiz elbette birinci olmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için çok yüksek standartlı tekneleri inşa etmeyi önemsiyor, yenilikçi projelerle ‘know how’ üreten bir şirket olarak Ar-Ge’ye sürekli yatırım yapıyoruz” dedi.

Bize Sanmar’ın kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz?

Şirketimiz, Yüksek Denizcilik Okulu (İTÜ Denizcilik Fakültesi) Makine Bölümü mezunu Gökçen Seven ve Orhan Gürün ortaklığında gemi tamir-bakım ve römorkör işletmesi üzerine 1976 yılında kurulmuştur. Kurulduğu ilk yıllarda Orhan Gürün denizde çalışırken Gökçen Seven de karada görev alarak şirketimizi bugünlere getiren ilk temelleri atmışlar. Babam Orhan Gürün ve eniştem Gökçen Seven zor deniz şartlarında görevlerini icra eden, çalışkan iki uzakyol başmühendisidir.

Şirketimiz 1978 yılında BOTAŞ’ın Irak’tan gelen petrol boru hattının Ceyhan ucundaki BOTAŞ Terminali’nde römorkör işletmesi ihalesini almış ve 18 yıl boyunca römorkör ve kılavuz botlarının işletmeciliğini yapmıştır. Bu süreç içinde, petrol hattı büyüdükçe ve yeni römorkörlere ihtiyaç doğdukça teknik danışmanlık yapılmaya devam edilmiş ve çeşitli 3 ayrı fazda, toplam 6 yüksek teknolojili römorkörün teknik danışmanlığı yapılmıştır. Sürecin devamında ise; hem römorkör hizmetleri hakkında tecrübelenirken hem de yeni inşa römorkörlerle ilgili dünyanın çeşitli ülkelerine gidilerek işin nasıl yapıldığına dair gözlemleriyle mükemmel bir tecrübe birikimi oluşturulmuştur. Bu birikim ile beraber “Neden römorkör inşa etmiyoruz?” diyerek o yıllarda bakir olan bu alanda girişimci oluyorlar. 1989 yılında M/Tug Sanmar-1 isimli ilk römorkörümüz inşa edilmiştir. M/Tug Sanmar-1, Türkiye’nin özel inşa edilmiş ilk römorkör özelliğini taşımaktadır. O yıllarda tüm römorkör ve kılavuzluk hizmetleri devlet tarafından verilmekteydi. Daha sonra yaptığımız M/Tug Sanmar-1’i çalıştırmak için Yemen dâhil çeşitli ülkelerde, römorkör ile çekim hizmetleri verdik. Bu hizmetlerimiz sonrasında 1 veya 2’şer sene arayla diğer ikinci ve üçüncü römorkörlerimizi de inşa ettik. Bu bağlamda günümüzden o tarihlerde yaptığımız atılımlara baktığımızda; Türkiye’nin ilk, römorkör ve kılavuzluk hizmeti veren şirketi olma nişanını da gururla taşıyoruz.

ali-gurun.jpg

Türkiye’de de bu hizmetleri vermeye ne zaman başladınız?

1995 yılında Türkiye’de römorkör ve kılavuzluk hizmetlerinde gerçekleşen özelleştirmelerle, bizler de mevcut filomuz ve bilgi birikimimizle çeşitli limanlarda hizmetler vermeye başladık. Yeni römorkörler inşa ederken de sürekli olarak araştırmalarımız devam etti. Kanada’nın Vancouver Limanı’ndaki römorkörlerin Türkiye’ye çok uygun olduğunu keşfettik ve orada bir tasarımcı ile tanıştık. Bahsettiğimiz kişi şimdilerde dünyanın en ünlü römorkör tasarımcısı olduğunu, Sanmar’ın da kendisinin ilk uluslararası müşterisi olduğunu belirtmek isteriz. Robert Allan Ltd. tasarımı ile ilk modern römorkörleri 1995 yılında üretmeye başladık. Bundan birkaç yıl sonra da elimizdeki bulunan ikinci el römorkörleri satış sürecine başladık. Bu bir gelişim tabii, yurtdışından, bizim üretimini yaptığımız römorkör ve tekneler ile ilgili ciddi bir ilgi odağı oluştu. Gösterilen bu yoğun ilginin ardından ikinci el yerine yeni inşa römorkörlerimiz satılmaya başlandı. Bir süre sonra römorkör inşa ve ihraç eden aynı zamanda da Türkiye’nin birçok limanında römorkör ve kılavuzluk hizmeti veren bir firma olduk.

Peki, yurtdışı pazarına girişiniz nasıl oldu? Şu anda bu satışlar ne durumda?

Öncelikle ikinci el satışlar gerçekleştirmiştik, fakat üretim kalitemizin duyulmasıyla gelen talepler “Kızaktaki römorkörünüzü alabilir miyiz?” gibi tekliflere çevrildi. 2011 yılına kadar çeşitli tersanelerle beraber çalışarak römorkör inşasını yapıyorduk, 2011 yılında ise şuan Tuzla’da bulunan tersanemizi işletmeye başladık. Türkiye’nin ilk “çevre dostu tersanesi” olma özelliğini taşıyan Sanmar Tersanesi Tuzla’nın açılışından kısa süre sonra yatırımını yaptığımız Tuzla OSB’de bulunan ikinci üretim alanımızı devreye aldık ve 2015 yılında da 50 dönüm alana ve yine tüm çevre dostu özelliklerine sahip ikinci tersanemiz Sanmar Tersanesi Altınova’yı hizmete aldık. Yurtdışına sürekli olarak hizmet verdiğimizden artık ismimizi de “Sanmar Shipyards” olarak değiştirdik ve Türkiye’nin dünyada bir römorkör üreticisi olarak hizmetlerimize aralıksız devam ediyoruz.

sanmarshipyards_1-001.jpg

Yaklaşık 40 yıllık bir geçmişiniz var. Peki, Sanmar hayal ettiğiniz yerde mi?

Evet, şirketimiz hayal ettiğimiz yerde. Bizler de hayallerimizi sürekli olarak yenileyerek yeni hedefler belirliyoruz. Bu durumda aslını söylemek gerekirse, hayal ettiğimizin ötesine de geçtik diyebilirim. Şimdilerde hedeflerimizi gerçekleştirdikçe, yerine yenilerini koyuyor ve gelişen yüksek teknoloji rehberliğinde kendimizle yarışıyoruz. Amacımız ‘daha iyisini üreten neden biz olmayalım?’ sorusuyla vücut buluyor.

Şirketiniz bünyesinde bu zamana kadar kaç adet römorkör üretimi yaptınız?

Yurt dışında ve Türkiye’nin 7 ayrı limanında inşa ettiğimiz 20 römorkörümüzle hizmet veriyoruz, Türkiye’de liman hizmetleri veren müşterilerimize 40 adet yeni inşa römorkör ürettik bunlara ek olarak; yurt dışına ihraç ettiğimiz römorkör sayısı ise 100.

Sanmar’ın son zamanlarda çevreci üretimler gerçekleştirdiğini biliyoruz, bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?

Öncelikle ürettiğiniz ürünün kalitesi, teknolojisi, satış sonrası hizmeti ve performansı ileri seviyede olmalı. Bunlara sahip olmadan rekabet etmeniz mümkün değildir. Dünya standartlarının üzerinde üretimimizle, Türkiye’nin gemi ihracat eden şirketleri arasında özellikle son yıllarda ilk üçte yerimizi koruyoruz. Uluslararası bilinirliğimizi ve saygınlığımızı artıran unsurlardan en önemlisi ise; inşa ettiğimiz römorkörlerin yüksek teknolojiye sahip olması, görev alacak personelin emniyet ve güvenliği ile yaşam konforunun en üst düzeyde bulunmasına verdiğimiz özendir. Tabii ki bunların yanında en önemlilerden birisi de çevre dostu römorkörleri üretmemizdir. Dünyada LNG yakıtıyla çalışan ileri teknoloji römorkörleri üretmemiz ile uluslararası oyuncuların dikkatini Türkiye’ye çekmeyi başardık ve bu da ülkemiz adına ayrı bir övünç kaynağımız oldu.

Bu römorkörlerin Doğal Gaz Sülfür (SOx) emisyonu sıfırdır, partikül atımı ise sıfıra yakındır. Mazota oranla yüzde 26 oranında düşük karbondioksit, yüzde 90 oranında düşük Nox salınımına sahiptir.

Asit yağmuru oluşturabilecek hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Aynı şekilde, şu anda inşa ettiğimiz römorkörlerin tamamı IMO T2 makinelerle donatılmış durumda. Ses seviyeleri hem IMO’nun, hem de MLC 2006 kurallarının çok altında. Üzerinde kullanılan boyadan, teknolojisine kadar her şey çevreye en az zarar verecek şekilde tasarlandı. Eski gemilerde olan ve çevreyi olumsuz etkileyen siyah dumanları bizim römorkörlerimizde görmeniz kesinlikle mümkün değil. Üretimini yaptığımız römorkörlerin çevreye zararının minimize edilmesinin yanı sıra, bunların inşa edilmesi sırasında da çevreye zararın eser seviyede tutulması bizim esas sorumluluğumuzdur, bunu önemsiyoruz. Hedefimiz, bu inşalar gerçekleşirken işçi sağlığı ve güvenliğinin de en üst seviyede olmasıdır. Şirket bünyesinde 8 kişiden oluşan Çevre ve İş Sağlığı ile İş Güvenliği ekibimiz var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve ilgili müdürlükler tarafından denetimlere giriyoruz ve başarıyla bu denetimleri geçiyoruz. Sonrasında ise, bu birimler gösterdiğimiz performans neticesinde bizleri tebrik ediyorlar.

sirapinar.jpg

Öyleyse Sanmar hem üretim sırasında, hem de ürettiği römorkörlerde çevreye çok hassas davranıyor…

Biliyoruz ki gemi inşacılar olarak bu konuda oldukça dikkatli ve özenliyiz. Çevremizi koruyoruz ve sektördeki çalışmaların çok dikkatli yapılması gerektiği bilincindeyiz. Özellikle bizim gibi rakamsal ve boyut olarak büyük gemiler yaptığınız zaman, sistemlerinizin ve atık kontrollerinizin prosedürlere uygun olması gerekiyor. Örnek vermek gerekirse; üretim yaptığımız römorkörler için aldığımız ekipmanların dış kutularını atmak için dahi bir prosedüre sahibiz. Düşünün ki, sadece bir römorkörün inşası sırasında alınan bu ekipmanlar bir kamyonet atık oluştururken, 25 römorkörde ortalama değerle 250 metreküp atık ortaya çıkar. Bahsettiklerimiz sadece beyaz eşya kısmında olanlardır, bunun yanı sıra üretim sırasında yaptığımız bütün atıkların ayrı ayrı toplanması ve ayrıştırılması, çevreye zarar vermeden atık merkezlerine verilmesi de söz konusu.

Bizim atmosfere verdiğimiz veya denize bıraktığımız emisyon değerimiz sıfır olmakla beraber, yağ-yakıt-pis suların da ayrıştırılmama ihtimali sıfırdır. Bahsetmiş olduğumuz bu atıklar çöplere değil, ayrıştırılmış olarak toplama merkezlerine gönderilmektedir. Römorkörlerimizden atmosfere sıfır emisyonumuz var, içeride filtreleme özelliği olan fanlar ve bacalar vasıtasıyla gazlar kurallara uygun şekilde dışarıya çıkartılır. Çevre ile ilgili bir başka önemli konu ise, tersanelerimizde dökülen bir kova su bile denize gitmez. Dökülen o sular belirli yerlerde olan bariyerlerde emilir ve daha sonra dinlenme tanklarına gider. Tanka ulaşan sular orada ayrıştırılarak, kirli olan sular belediyenin ya da bakanlığın onayladığı kurumlara vidanjör vasıtasıyla verilmektedir.

Sanmar’a baktığımızda kurumsallaşmanın güzel bir örneğini sergilediğini görüyoruz. Bu yapı nereden geliyor?

Bizler her şeyi kendimiz yaparak başladık bu işe. Babam ve rahmetli eniştem her dakika işin başında olarak bizleri de sürekli disiplinli ve yoğun çalışmaya alıştırmışlardır. Yapmış olduğumuz römorkör hizmetleri ve römorkör inşalarında tedarikçi dostlarımızdan tek tek almış olduğumuz parçaların her aşamasını kendimiz gerçekleştirdik. Bir noktadan sonra bunun bir ekip çalışması olduğunu fark ettik aslında. Bizimle beraber arkadaşlar çeşitli görev ve departmanlarda çalışmaya başlayınca, sayılar giderek artınca onları gruplandırmaya başladık. Esasında sayı arttıkça bu işin kişisel başarı değil, ekip başarısı olduğunu da anlamış olduk.

Takım arkadaşlarımızı belirlerken özellikle iyi niyetli ve işini iyi yapan kişileri seçmeye özen gösteriyoruz. Başarılı bir grubun içerisinde başarıyı tatmak insanları çok tatmin etmektedir. Şöyle bir gerçek var ki; kişi bir yere iş başvurusu yaptığında, artık sadece maddi yönünü düşünmüyor. İnsanlar maddiyatın yanında ‘bu işte hangi şartlar altında çalışırım, maddi getirisi ne olur, bu geliri ne kadar süre devam ettirebilirim, mesleki tatminim sağlanır mı, mesleki olarak ne kadar gelişebilirim, bulunduğum şirkette yükselme olanağım olur mu?’ gibi değerlemeler de yapıyorlar. Adaylar Sanmar’da görev aldıklarında zamanla başarılı bir takımın ve başarının bir parçası olmanın keyfini yaşıyorlar. Bu, ekip çalışmasının kişisel başarılardan daha önemli olduğunu bize gösteriyor. Şirket içinde başta babam olmak üzere bunu sağlayınca, kurumsallık bir anda ön plana geçti. Şu anda kendimizi, profesyonel bir yönetime sahip bir aile şirketi olarak görmekteyiz. Bizlerin en büyük avantajı ise mühendis ve teknisyen arkadaşlarımızdır. Kendileri iyi niyetli, üretken ve çalışkanlıkları ile özveri sahibiler.

sanmarshipyards_2-001.jpg

Bir değerlendirme yapmak gerekirse 2016 yılınız nasıl geçti? Bize 2017 yılı hedeflerinizden bahseder misiniz?

Gemi inşa sektörü veya özel maksatlı gemi inşa sektörü biraz geriden gelen bir sektördür. Müşterilerimiz uluslararası piyasada söz sahibi firmalar. Kurumsal şirket olduklarından teknik ekiplerinin ülkemize ziyaretlerinde çekimser davrandılar. Buna ek olarak, uluslararası rakiplerimizin bu konuyu kendi ürünlerini satış pazarlama yönetimi olarak aleyhimize kullanması, Türkiye hakkında olumsuz bir durumu büyütmeleri ve Türkiye'deki gemi inşa risklerini büyüterek müşterilerine anlatmaları sebebiyle, bizim 2016 yılımız daha çok müşterilerimizi, ortaklarımızı veya beraber iş yaptığımız firmaları ikna turlarıyla geçti diyebiliriz. Ancak bu konu Türkiye’ye özgü değildir, bu konuyu açıklığa kavuşturmada ve güvenlerini tazelemede her türlü gayreti gösterdik. Başarılı olduğumuzu umuyorum.

Özellikle fiziksel olarak Türkiye'ye çok uzak olan ülkeler, çok fazla endişelendiler. Güney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda'daki firmalar sadece haberlerden gördükleri olumsuzluklarla oldukça çekinmiş durumdalar. Özellikle Türkiye’den banka teminat mektuplarımızın kabul edilmesiyle ilgili bazı sorunlar yaşadık. Tüm sorunları hep birlikte aşacağız. Tüm bunlara rağmen sipariş almaya devam ettik. 2016 yılında 25 römorkör inşa ettik ve tamamladık. 2017 yılına ise 27 römorkör inşası ile başlamış bulunuyoruz. Bizlerin tüm stratejileri, yurtdışı satışları üzerinedir.

Bize biraz da römorkör ve kılavuzluk hizmetlerinizden bahseder misiniz?

Şu anda 4’ü inşa halinde olmak üzere, 16 sabit römorkörümüzle Türkiye'nin en büyük ve en güçlü filolarından biriyiz. 16 römorkörümüzün 9’u ASD modeli dediğimiz çok üstün standartlarda, yüksek teknoloji römorkörlerdir. Genel olarak yaş ortalaması üçtür ancak bu 9 römorkörümüzün yaşları ikinin altındadır. Bu römorkörlerimizin Norveç, Danimarka, Almanya, Kanada'da sattığımız römorkörlerimizle aynı, hatta daha yüksek standartlarda olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de 7 ayrı limanda (Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz) römorkör ve kılavuzluk hizmetleri veriyoruz. Sanmar’ın Türkiye’nin römorkör inşasında yurtdışındaki güçlü bir markası olmasının en önemli sebeplerinden biri de bu konudaki hizmetlerimizdir.

Verdiğimiz römorkör ve kılavuzluk hizmetlerinden almış olduğumuz tecrübeler tersaneye entegre edilirken, bu hizmetlerden olan gelirler ihracata göre çok düşük olsa bile sabit bir nakit akışını sağlarken, bizim günlük finans yükümüzde de çok büyük bir avantaj sağlamaktadır. Birkaç haftalık gecikmeler sizin nakit akışınızda değişmelere sebebiyet verir ve dolayısıyla bu durumlarda etkilenirsiniz. Bunu römorkör ve kılavuzluk hizmetleri ile entegre edebildiğimiz zaman süreç ilerleyebiliyor. Bizler de dolayısıyla bunu çok önemsiyoruz.

sanmarshipyards_3.jpg

Daha çok hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

Antartika dışında römorkör ihracatı yapmadığımız kıta kalmadı. Ortadoğu'da, Avustralya’da, Güney Amerika’da  satış ekiplerimiz var.  Denize kıyısı olan her yer hedefimiz.

Son olarak özellikle altını çizmek istediğiniz bir konu var mı?

Uluslararası rekabette Türk denizciliğini en iyi şekilde temsil etme gayretindeyiz, üretim gücümüzü artırarak global Pazarda ilk üçte yer almaktan mutluyuz, hedefimiz elbette birinci olmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için çok yüksek standartlı tekneleri inşa etmeyi önemsiyor yenilikçi projelerle ‘know how’ üreten bir şirket olarak ar-ge’ye sürekli yatırım yapıyoruz. Edindiğimiz bu bilgileri, kendi römorkör hizmetlerimizden öğrendiklerimizle birleştirerek daha iyi ürünler ortaya çıkartıyoruz. Daha sonra bu römorkörler filomuza katılıp çeşitli limanlarda hizmetler veriyor.

Altını çizmek istediğimiz nokta, 16 römorkörümüzle 777 tonluk toplam bir çekme kapasitesine ulaşmış durumdayız. Filoya katılacak 20 römorkörümüzle beraber 925 ton çekme gücüne ulaşacağız ki bu iyi bir seviyedir. Türkiye’deki limanlarda çok güvenli ve 20 yılda sıfır kaza istatistiği ile bu hizmetleri veriyoruz. Römorkör inşası başarısının, römorkör ve kılavuzluk hizmetlerinin birleşimiyle olduğu için bunu özellikle belirtmekte fayda görüyoruz.

UDH Bakanlığımız çok önemli konularda güzel adımlar attı. Türk Uluslararası Gemi Sicili’nin meçhul kalan bir kaç noktasının düzeltilmesi, tersane izinlerinin 49 yıla çıkarılması, tersanelerin kirası için Milli Emlak’a verilen ücretlerin değerlendirilmesi, kişisel olarak gezi teknelerinin ve yatlarının Türk bayrağına geçişleri için yapılan destekler, Eximbank’ın son zamanlarda aldığı ve oluşturduğu krediler ve idaremizin desteği bizleri özellikle römorkör inşasında çok daha istekli konuma getirmiştir. Bu destek ile bizler motivasyon kazandık ve ciddi atak yaptık. Şu anda Amerika, Ortadoğu ve Avustralya’da satış müdürlerimiz dünyanın her tarafında müşterilerimizi ziyaret ederek Sanmar ürünlerini hem pazarlıyor, hem ihalelere giriyor, hem de satış sonrası hizmeti veriyorlar. Bize düşen gerekeni yapmak ve bu değerli destek ve bürokratik anlamdaki çözümlerin ışığında daha da ileriye bakmak diye düşünüyorum.

Röportaj: Hakkı ŞEN / Deniz Ticareti Dergisi

Bu haber toplam 14697 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.