Ülkemize ve insanlarımıza karşı sorumluluğumuz var
Port Alaçatı Marina Genel Koordinatörü Yaşar Yılmaz, 2016 yılında turizmde yaşanan daralmaya rağmen, “Bu durumu moralimizi bozmadan aşmalı, tanıtıma, yatırıma, iyileştirmeye ve yenileştirmeye hız vererek büyümeliyiz,” diyor.
Elif Mutlu / Vira Deniz Kültürü Dergisi
Dünyada yatçılık yükselişte. Peki, sizce bizim seçimimiz nedir? ''Geride kalmak mı, yoksa oyunda yerimizi almak mı?''
Dünyada, deniz turizmine göz atalım: 20 bin civarında marina var. Bunlardan 16 bini ABD'de, geri kalanı ise diğer kıtalara yayılmış durumda. Kendi bölgemizi irdeleyelim: Akdeniz çanağında 700 binin üzerinde yat dolaşıyor. Fransa’da 300 binin üzerinde, İtalya 200 bine dayanmış, İspanya 150 binin üzerine çıkmış, Hırvatistan 20 binlere gelmeye çalışıyor, Yunanistan ise 12 binlerde.
Türkiye 8333 km kıyı uzunluğu ile birinci konumda. Bizi 6500 km ile İtalya, 5835 km ile Hırvatistan, 3427 km ile Fransa izliyor. Denizde kıyı şeridi olan bu ülkelerin iklim şartları da yatçılığa uygun. Biz ise hem kıyı şeridi, hem de iklim koşullarında onlardan çok daha avantajlı olduğumuz halde nüfusun tekne sayısına oranına baktığımızda, 1/2000 ile Avrupa’nın en sonunda yer alıyoruz. Denize kıyısı olmayan Avusturya ve İsviçre’nin bile gerisinde olmamız durumu net olarak betimliyor. Elbette bu durumun gelişmişlik, ekonomik refah gibi etkenleri var. Ancak nereden bakarsak bakalım, maalesef olmamız gereken yerde değiliz.
Denizlerimizden faydalanmayı mı bilmiyoruz, denizci olup olmamaya karar mı veremiyoruz?
Deniz turizmi ülkeye önemli girdiler sağlıyor. Veriler yayınlanıyor, okuyoruz, konuşuyoruz, duyuyoruz. 2016 yılının ilk üççeyreğinde turizmden 17,3 milyar dolar gelir sağlanmış, bunun 3,46 milyar doları deniz turizminden elde edilmiş. Payımız yüzde 20. Deniz turizmi sektöründe yaklaşık 100 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Yat çalışanları, yat limanları çalışanları, malzeme tedarikçileri, bakım onarımcılar, organizasyoncular vb. bu istihdamın içinde. Bu bilgileri toparlayıp yayınlayan kurum ve kuruluşlar önümüzü görmemizi ve planlama yapmamızı sağlıyorlar. Bu veriler ışığında doğru kararlar verebiliriz.
Marinaların bulundukları çevreye katkıları nelerdir?
Yat limanları, yatçılara ve yatlara üst klasmanda hizmetler sunuyor. Sosyal alanlarında misafirlerine yeme, içme, eğlence, alışveriş hizmeti sağlıyor. Denizi ve deniz kültürünü yakın plandan sunarak denize ilgiyi artırıyor. Emlak sektöründen inşaat piyasasına kadar çevresini etkiliyor. Yat imalat sektörünü tetikliyor. Kısacası bir cazibe merkezi oluşturuyor. Deniz sporlarına ev sahipliği yaparak, değişik ülkelerden gelen, değişik yaşam kültürüne sahip insanları bir araya getirip kaynaştırıyor. Atık yönetimi ile sıvı ve katı atıkların çevreyi kirletmesine engel oluyor. Gelecek nesillere sürdürülebilir temiz bir çevre bırakıyor. Ayrıca marinalar çevresinin markalaşmasına da katkı sağlıyor.
Deniz turizmine katkı ağlamak adına marinalara düşen görevler neler sizce?
Marnalar hizmet sektörünün tepe noktasını hedef almalı. Personel eğitimine önem vermeli, her noktadan kaliteli hizmet vermek için uygun tesisler yapmalı. Çevresel duyarlılık ve uygulamalardan taviz vermemeli. Yöredeki tarihi mekânları, doğal güzellikleri tanıtıp, yöre kuruluşları ile iletişim kurmalı ve dolayısıyla bölgeye girdi sağlamalı. Uluslararası aktiviteler ile ülke tanıtımına katkı sunmalı. 2016 yılı turizmde daralma yılı oldu. Gelen veriler yüzde 40-50 arası bir rakamı işaret ediyor. Bu gerilemeyi moralimizi bozmadan aşmamız lazım. Tanıtıma, yatırıma, iyileştirmeye ve yenileştirmeye hız vererek büyümeliyiz.
2017 yılını nasıl görüyorsunuz?
2017 yılının, bölgesel şartlara bakınca zor bir yıl olacağı öngörülüyor. Ülkemiz, turizmimiz hakkında olumsuz algı yaratılmaya çalışılıyor. Özellikle rakiplerimiz ve zarar görmemizi isteyenler yurt dışından bastırıyor. Oysa denizlerimiz ve marinalarımız güvenli. Her noktadan çaba ile bu olumsuz algıyı bertaraf etmeliyiz. Evet, charter firma misafirlerinde düşüş var. Bu sektörden girdi sağlayan firmaları etkiliyor. Komşu ülkelerle bağlama fiyatlarında rekabet edemiyoruz. Girdileri minimize etmemiz ve özellikle farklılığımızı anlatmamız lazım. Yüksek gelirli insanlar denize, yata yöneldi. Yatçılığa para harcıyorlar. Yatçılık ve yat turizmi dünyada yükselecek deniliyor.
“Bu sektörü birilerini geriden takip ederek mi yakalamaya çalışalım yoksa hızlı ve akılcı yatırımlarla tarzımızı yaratarak belirleyici mi olalım'' buna karar vermemiz lazım. Ülkemizde yabancı bayraklı yat kaynıyor. Niçin ülkemin insanı yabancı bayrak taşıyor, neden Türk bayraklı yatlar dışarıda konaklamasın? Bence bayrak denizdeki yerin ve gücün göstergesidir.
Tekneler çoğalsın sonrasında marina yapıp uygun fiyatlarla, güzel imkânlarla tekne sahibi olmayı tetikleyelim. Öyleyse mevzuatı kolaylaştıralım, vergi ve harçların oranlarını düşürelim. Teşvik verelim, kira bedellerini indirelim. Sonuçta yine istihdam ve vergi yaratılacak. Azdan çok kazanmak yerine, çoktan çok kazanmak bir sürü insanı paydaş yapar. Biz deniz turizmine, ekonomik olaylara marinamızın penceresinden değil, ülkemizin ve insanlarımızın penceresinden bakmak zorundayız. Buna ''mecburuz". Ülkemize ve insanlarımıza karşı sorumluluğumuz var. Denizden kazandırmak bize düşen bir görevdir diye algılıyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.