İzvestiya yazarlarından Natalya Savisko, “Bilinmeyen Türkiye” başlıklı makalesinde, kendi Ankara ve Konya deneyimini anlatıyor. Türkiye’yi daha yakından tanımak için denizden biraz uzaklaşmak gerektiğini ifade eden Rus gazeteci, “Uzun zamandan beri Türkiye sahillerinde, lüks otellerde tatil yapmaya alışık olan Ruslar, gerçek Türkiye’yi, ülkenin sahip olduğu gelenekleri, edebiyatı ve tarihî geçmişi pek bilmiyor. Türkiye’yi tanımak için, denizden ve “her şey dâhil” hizmet veren otellerden sıyrılmak, ülkenin içlerine doğru ilerlemek gerekiyor” diyor.

"ANKARA DAHA FAZLA İLGİYİ HAK EDİYOR"

İlk olarak Ankara’ya dair izlenimlerini anlatan Rus gazeteci, buraya genellikle Avrupalı ve Amerikalı turistlerin ilgi gösterdiğini, Rus turistlere ise pek sık rastlanmadığını söylüyor. Natalya Savisko, yazısına şöyle devam ediyor: “Renkli bir dokuya sahip olan Ankara, haksız yere unutuluyor. Ankara’nın pek çok yönüyle tipik bir Avrupa kentinden farklı olmadığını söyleyebilirim.” Ankara Kalesi’nde yaptığı gezintiye ayrı bir yer ayıran Rus gazeteci, tepeye tırmanırken gördüğü, hâlâ kömürle ısınan “köhne evlerin” kendisini çok etkilediğini belirtiyor.

"MEVLANA’NIN ŞEHRİ KONYA MUTLAKA GÖRÜLMELİ"

İzvestiya yazarı Natalya Savisko, Konya seyahatinin de üzerinde özel bir his bıraktığını ifade ediyor. “Konya’nın sokakları, eski camilerin duvarlarına oyulmuş sureler; kısacası her şey Mevlana’yı anımsatıyor. Buradaki Mevlana Müzesi’ni her yıl 1,5 milyon insan ziyaret ediyor,” diyen gazeteci, Konya’ya özellikle Mevlana Festivali için geldiğini, sema geleneğinin kendisini çok etkilediğini yazıyor. Konya’nın her yıl dünyanın farklı köşelerinden binlerce turist ağırladığını anlatan Rus gazeteci, “Doğrusunu söylemek gerekirse, diğer turistlerin arasında Rusya’dan gelenlerin sayısı az kalıyor. Bana göre, denizden biraz uzaklaşmak ve buraları da görmek gerek” diyor.

virahaber.com