Türk orkinosları Japon sofralarını süslüyor
Akdeniz'in uluslararası sularında mayıs-haziran aylarında yakalanarak Türkiye kıyılarındaki çiftliklere getirilen Orkinoslar, "Suşi" yapımında kullanılmak üzere Japonya'ya ihraç ediliyor.
Akdeniz'in uluslararası sularında mayıs-haziran aylarında yakalanarak Türkiye kıyılarındaki çiftliklere getirilen Orkinoslar, "Suşi" yapımında kullanılmak üzere Japonya'ya ihraç ediliyor. Yaptıkları yatırımlar ve satın aldıkları başka ülkelerin kotalarıyla orkinos pazarının önemli aktör haline gelen Türk üreticisi, orkinos ihracatını bu yıl 100 milyon dalara ulaştırmayı hedefliyor.
Japonya'nın ünlü yiyecekleri suşi ve saşiminin yapıldığı orkinoslar, bilinçsiz avlanma sebebiyle nesli tükenme tehlikesi altında olarak değerlendirilerek, Uluslararası Atlantik Balıklarını Koruma Komisyonu'nca (ICCAT) kota kapsamında avlanmasına izin veriliyor.
İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nedim Ambar, Türkiye'nin orkinos üretim ve ihracatı konusunda AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Akdeniz'de avlanan orkinosların Türkiye kıyılarındaki çiftliklerde 6-8 ay beslendiklerini, daha sonra da kilosu 18-19 Avro'dan Japonya'ya ihraç edildiklerini bildirdi.
Orkinos yetiştiriciliğinde 10 yıllık bir geçmişi bulunan Türkiye'nin, bu alanda son yıllarda adından önemli ölçüde söz ettirmeye başladığını belirten Ambar, ICCAT'ın Akdeniz'deki yıllık av kotasının yüzde 4'ünün Türkiye'ye tanıdığını, Türk balıkçıların 550 ton orkinos avlayabildiği bildirdi. Türkiye'nin sadece kendi kotasından olan miktar besleyerek ihraç etmediğini dile getiren Ambar, "Başka ülkelerden, çoğunlukla da Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Mısır'dan orkinos ithal ediyor ya da avlanma kotasını alıyoruz. Canlı olarak ithal ettiğimiz balıkları besliyor, olgunlaşmalarının ardından Japonya'ya ihraç ediyoruz" dedi.
Çiftliklere alınan balıkların hasad dönemine kadar yaklaşık yüzde 50 oranında büyüdüğünü belirten Ambar, besleme sebeplerinin balığı yağlandırmak olduğunu, bu dönemde balığın ortalama yüzde 50 oranında kilo aldığını, 100 kilogramlık bir balığın hasat döneminde 150 kilograma çıkabildiğini dile getirdi. Bu balıkların Japonya'dan gelen işleme gemilerine verildiğini bildiren Ambar, yılda ortalama 75 milyon dolarlık 3 bin ton civarında ihracat gerçekleştirdiklerini, bu yıl orkinos ihracat tutarının 100 milyon dolara ulaşmasını beklediklerini söyledi.
Akdeniz'deki kotanın yüzde 56'sı AB'nin
ICCAT'ın Akdeniz'deki avlanma kotasının yüzde 56'sının Avrupa Birliği'ne tanıdığını bunun da yüzde 50'sini Fransa, İtalya ve İspanya'ya verildiğini Ambar, "AB'nin kotası için 'geçmişten gelen bir avcılık hakkı' deniyor ama çok adaletsiz bir yaklaşım. Türkiye 2003'ten bu yana ICCAT'a üye, her yıl da bu kotaya itiraz ediyor. Yavaş yavaş bir düzelme var. Türkiye'nin başlanığıçta yüzde 3 olan kotası yüzde 4'e yükseltildi, hakkı ise yüzde 8-10 arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bürokratları bunun için uğraşıyor" bilgisini verdi.
Sektörde ciddi bir rekabet var
Avlanma kotası sebebiyle orkinos sektöründe ciddi bir rekabetin yaşandığını dile getiren Ambar, Türk firmalarının Fransa, İtalya ve İspanyol firmalarınca ciddi rakip olarak görülmeye başlandığını ifade etti. Türkiye'nin Kuzey Afrika ülkelerinin kotasını satın almasının rekabet gereği olduğunu ifade eden Ambar, "Sizde almak istiyorsunuz onlar da almak istiyor. Argümanı kuvvetli olan, uygun ilişkileri sağlayan alım yapıyor. Herşey illa ki para değil. Tunus'tan, Fas'tan, Libya'dan diğer ülkelere nazaran daha ucuza alım yaptığımız oluyor. Bu karşılıklı güvenden kaynaklanıyor. Bize inanıp güveniyorlar ve bizi tercih ediyorlar" diye konuştu.
Balık çiftliklerinin denizde kirlenmeye yolaçtığı yönündeki şikayetlere de değinen Ambar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın koymuş olduğu kriterlerde, çevre duyarlılığıyla hareket ettiklerini söyledi. Kirliliğe yolaçtıklarına dair bilimsel bir rapor ortaya konmadığını belirten Ambar, balığı balıkla beslediklerini ve farklı noktalardaki balık havuzlarını rotasyonlu sistemle kullandıklarını ifade etti. Ambar, "Balık çiftliği bulunan gruplar aralarında işbirliği yapıyor. Ildırı açıklarında, Gerence Körfezi'nde ve Karaburun Yarımadası'nın batısında üç ayrı çiftliğimiz var. Her yıl birinde üretim yapıyoruz, diğer ikisini rotasyona bırakıyoruz. Rotasyon çiftliklerin çevreye olan etkileri en aza indiriyor. Bizim üretim için yaptığımız rotasyonu dünyada yapan başka bir ülke yok" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yılda iki kez bağımsız kurum ve kuruluşlara çiftliklerin çevresinin analiz ettirildiğini, bu güne kadar olumsuz bir sonuç çıkmadığını dile getiren Ambar, evsel ve sanayi atıklarının daha büyük zararının bulunduğunu söyledi.
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.