1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Türk Loydu'nun 50. kuruluş yıldönümü
Türk Loydu'nun 50. kuruluş yıldönümü

Türk Loydu'nun 50. kuruluş yıldönümü

Ulaştırma, Denizcilik ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da katıldığı Türk Loydu'nun 50. kuruluş yıldönümü coşku ile kutlandı.

A+A-

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'da Türk Loydu Vakfı'nın 50'nci kuruluş yıldönümü kutlamalarına katıldı. Binali Yıldırım, Türk Loydu'nun deniz ticaret filosunun emniyet standartlarının yükselmesi ve sanayi tesislerinin yapımında önemli bir teknik hizmeti yerine getirdiğini söyledi.

Türk Loydu, 50. yılını verdiği bir yemekle kutladı. 1962 yılında kurulan ve milli klas kuruluşumuz olma özelliğine sahip Türk Loydu Vakfı kuruluş yıldönümü yemeğine başta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere, eski Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Yılmaz, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, Gemi Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kolay, İstanbul Liman Başkanı Mustafa Azman, Şehir Hatları Genel Müdürü Süleyman Genç, Kıyı Yapıları ve Tersaneler Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş bir çok akademisyen ve sektör temsilcileri katıldı.

Programda ilk konuşmayı Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Yılmaz yaptı. Yılmaz, vakfın 103 öğrenciye burs verdiğini belirtirken, bu rakamın 2011-2012 eğitim öğretim yılında iki katına çıkarılacağını söyledi. Yılmaz bu arada bir üniversite hazırlığı içinde olduklarının da sinyallerini verdi.

Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyada son 3 yıl, özellikle 2011 yılı denizcilik sektörü için zor geçti. Türk Loydu sektördeki ve tüm dünyadaki bu olumsuz ekonomik gelişmelere rağmen 2011 yılını çok iyi bir konumda kapattı” dedi.

Son 3 yılda azalan karlılık oranının 2011 yılında yükselen bir eğilim sergilediğini ve son 5 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığını söyleyen Yılmaz şöyle devam etti;

Türk Loydu’nun uluslar arası tanınırlığını önemli ölçüde artıracak olan IACS üyeliği süreci hız kazanmıştır. SGS tarafından bir ön denetim yapılmış ve alınan başarılı sonuç ile 2012 yılı sonunda resmi denetim alınması kararlaştırılmıştır. Kara ve deniz taşımacılığında önemli bir yer edinen Türk Loydu, önümüzdeki dönemde havacılık sektörüne de adım atmak üzere girişimlere başlamıştır.

Yılmaz sözlerini Türk Loydu’nun 50.yılının sektöre ve ülkeye hayırlı olmasını dileyerek tamamladı.

Yılmaz’ın konuşmasının ardından kürsüye sırası ile Türk Loydu eski Başkanlarından ve sektörün duayeni Prof. Dr. Teoman Özalp, GMO Başkanı sman Kolay ve DTO Başkanı Metin Kalkavan gelerek konuşma yaptılar. Yapılan konuşmalarda Türk Loydu Vakfı’nın önemine dikkat çekilerek, 50.yılın sektöre, ülkeye hayırlı olması dileklerinde bulunuldu.

EĞİTİME DESTEK İSTEDİ

Son olarak kürsüye gelen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, vakfın tarihi hakkında kısa bilgiler verdi. Türk Loydu’ndan büyük bir övgü ile bahseden Yıldırım, “Kuruluşların marka olması kolay olmuyor, hele ki klas kuruluşlarının marka olması hiç kolay olmuyor. Türk Loydu, bayrağımızın yurt dışında dalgalanması açısından son derece önemlidir” diye konuştu. Konuşmasında Türk Loydu’nun eğitime verdiği desteğinde altını çizen Bakan Yıldırım “ Eğitime, geleceğe yatırım konusunda yapılan burs sayılarının artması çok güzel, ama yetmez, daha çok olmalı. Bu da Türk Loydu’nun daha çok iş yapması ile mümkün olacak. Bir diğer önemli konu ise bir akademi ile başlayıp, üniversite ile bunu tamamlamaktır” dedi.
Denizcilik sektöründe Türkiye’nin bugün gelinen noktaya da değinen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım sözlerine şöyle devam etti.

KURULUŞLARA SAHİP ÇIKALIM

Türk Loydu hakkında söylenecek çok daha fazla şeyimiz olmasını isterdim ancak kuruluşların markalar olması çok kolay olmuyor. Avrupa'ya, gelişmiş ülkelere baktığımızda, belirli bir kulübü oluşturan kuruluşların o hale gelmeleri çok da kolay olmamıştır. Nasıl bu kadar etkin olduklarının biraz detayına indiğimizde şunu görüyoruz; üniversiteleriyle, sanayi kuruluşlarıyla, siyasetçileriyle, sivil toplum örgütleriyle herkes bu kuruluşlara sahip çıkıyor. Çünkü bu kuruluşlar bir anlamda ülkenin bayrak taşıyan kuruluşlarıdır. Türk Loydu mührünü herhangi bir uluslararası sularda sefer yapan bir gemide görmek, Türk Loydu'nun kapasitesini, yeteneğini göstermesinin ötesinde ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandırılması anlamına da gelir. O bakımdan bu kuruluşlar kurulurken, ta kuruluş felsefesinde bir ticarethane gibi değil, bir kar amacıyla değil sadece ve sadece denizciliği geliştirmek, gemi inşaa sanayini geliştirmek büyüyen gelişen Türkiye'nin sanayi tesislerinin ara tesislerinin kalitesini kontrol etmek yetkinliğini onaylamak asıl amaç olarak ele alınmıştır. Tabi buna ilaveten her zaman araştırma ve geliştirmeyi, eğitimi de çok öncelikli bir konu olarak Türk Loydu gündeminde taze tutmuştur. Az önce yönetim kurulu başkanından çok güzel bir şey duydum; Eğitime geleceğe yatırım konusunda aldıkları kararı çok heyecanla öğrendim. 103 olan burs miktarını 2 katına çıkarıyorlar. Bu çok güzel bir karar, yetmez daha da arttırılması lazım. Bunun için neye ihtiyacımız var? Türk Loydu'nun daha da güçlenmesi lazım, gelirlerini daha çok arttırması lazım ki bu alandaki yatırımı daha fazla olsun. İkinci önemli kararları bir üniversite, veya bir akademi ile başlamak ve daha sonra bunu üniversiteye dönüştürmek. Hocam 'orta vade' diye telaffuz etti bunu. Hocam orta vade siyasetçilerin çok sevdiği bir laftır. Kısa, orta, uzun, sınırları muğlak. Sıkıştığımız zaman orta vadeyi 10 yıla kadar uzatabilirsin. Onun için mühendis olarak, analitik düşünen bir camia olarak burada orta vade yerine tarih telaffuz etmek daha kararlı bir hedef koymak zannediyorum Türk Loydu'na yakışan bir iş olur. Bu konuda da bir üniversite, bir araştırma merkezi kurulmuş olması denizciliğimizin gelişmesi açısından da çok ciddi katkılar sağlayacaktır, buna yürekten inanıyorum.

Sevgili dostlar çok değil, günümüzden 100 yıl geriye gittiğimizde denizlere hakim olan cihana hakim olur diyen bir ecdadız. Barbaros Hayrettin Paşa’nın bu tarihi sözleri ve hedefi ile denizcilikte dünyanın birinci ulusu olması. Akdeniz’i Türk denizi haline getirmişiz ama geçtiğimiz yüzyılda bütün dünyada yaşanan olaylar, imparatorlukların yerini daha küçük devletlere demokratik rejimlere bırakması sonucu bizde Akdeniz’den Anadolu topraklarına doğru çekilmişiz ve bugün denizciliğimizin tabii ki istediğimiz noktada olduğunu düşünmüyorum, hiçbirimiz geldiğimiz bu noktayı yeterli görmüyoruz. Bu salondaki herkes denizcilik, denizcilik eğitiminde, yeni inşa alanında, deniz turizminde,balıkçılıkta velhasıl denizcilikle ilgili her türlü konuda Türkiye'nin tarihsel birikimi,insan kaynağı ve kapasitesi ve ülkemizin jeostratejik konumu göz önüne alındığında geldiğimiz bu nokta önemli olmakla beraber yeterli değildir çünkü deniz hudutlarımızın uzunluğu kara hudutlarımızdan neredeyse 3 kat fazladır. Karadeniz,Marmara dünyanın en stratejik ve en zor su yolu boğazlarımız ege akdeniz bunları dikkate aldığımızda etrafımızda bir buçuk milyar insan 25milyonluk yıllık pazarın olduğu bir bölgeden bahsediyoruz ve bu bölgede ister kuzeyden güneye ister doğudan batıya gidin mutlaka ve mutlaka Türkiye topraklarından, Türkiye'nin sularından geçmek zorundasınız. Havadan giderseniz hava sahalarımızı kullanmak zorundasınız. Bu kadar dünyanın üreten ve tüketen cazibe merkezlerinin geçiş noktasında olan Türkiye bir çok alanda olduğu gibi denizcilikte de elde ettiğiyle yetinmeyecek çok daha fazlasını başarmak için her türlü gayreti gösterecektir.

Burada tabi her şeyi Türk Loydu'ndan bekleyemeyiz. Türk Loydu teknik bir kuruluş. 100 tane elemanı var mühendisi araştırmacısı var. Her gün koşuşturuyorlar. Biraz benim de tecrübem var. Türk Loydu'nda ben staj yaptım o zaman Kabataş'taydı merkezi. Tersanelere giderdim orada çekiç alet edavatlarını taşırdım yaşlı ve tecrübeli insanların. Bu gün az önce yönetim kurulu başkanımızın da ifade ettiği bir husus çok dikkatimi çekti sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk Loydu'nun bu seneki performansı yani 2011 yılı performansı 2007 - 2008 yani küresel kriz öncesi performansından da öne çıkıyor. Hem ciro bazında, hem de karlılık bazında bunun önemli bir başarı olduğunu düşünüyorum. Ama yani hala 20 milyon gibi rakamlar çok mütevazi rakamlar. Böyle bir kuruluşun yıllık cirosu en az bunun on katı olmalı. Türk denizciliğinin potansiyelini düşündüğümüzde bu cirolar çok küçük cirolar. neden bunu söylüyorum, değerli dostlar şöyle düşünelim şimdi Türkiye'nin Türk armatörünün kontrol ettiği ciro miktarı dünyanın toplam cirosunun yüzde 86'sını oluşturan 30 ülke içinde Türkiye 15. sıradadır. aslında Türkiye denizcilikte hiç de ihmal edilemeyecek konumdadır. Bu gün 20 milyon yabancı devlet bayrakta olan toplam üyemizdir. Dünya klasının yüzde 86’sını oluşturan 30 bayrak ülkesinde 15.yiz. Yani aslında Türkiye, dünyanın 16. büyük ekonomisi olmuş, denizcilikte de dünyanın 15. büyük ülkesi olmayı başarmıştır. Bu başarı şüphesiz ki önemli bir başarıdır. Tabi denizciliğimizin son 10 yılına baktığımızda yapılan çalışmalar ortadadır. Doğrusu bunları hatırlatayım mı diye düşünüyorum. Hazır sessiz ve dikkatli bu dinleyici topluluğunu bulmuşken müsade edin biraz da anlatıyım. Elde edilen başarılar hiçbir zaman gelecek başarılar için bir ölçü olamaz. Ancak şunu izah edeyim, elde ettiğimiz bir başarı varsa bu şu anlama gelir. daha büyük başarılara daha büyük hedeflere yönelebilirsiniz. Yapılanları o yüzden de öyle ya da böyle anlatmak takdir etmek, geleceğe yönelik hedefleri beklentileri sağlıklı belirlemek açısından çok önemlidir diye düşünüyorum.

KARA LİSTEDEN KURTULDUK

Türk denizciliği 2003'den 2008'e kadar çok parlak bir dönem yaşadı. Bunda hepimizin bildiğini biliyorum. Amerika'da başlayan 2008 sonundaki küresel krize kadar dünyada denizcilikte işler iyi gitti ama bizde dünyadakinden daha iyi gitti. Bizim denizlerimiz daha cesur hereket edildi daha önemli kararlar aldı. 2008 sonu 2009 ve devam eden yılları biraz sonra anlatacağım ama 2008'e kadar şöyle bir hafızalarınızı tazelemekte yarar olduğunu düşünüyorum. Denizciliğimizin en önemli sorunlarından bir tanesi ticaret filomuzun bayrağımızın uluslararası sularda çok da iyi bir itibarı yoktu. Limanlarımızdan çıkan her 4 gemiden bir tanesi mutlaka tutuluyor. Bu bizim ülkemiz için doğrusu çok ama çok sıkıntılı çok zor bir durum. önce hedef dedi ki mutlaka Türkiye bu kaçmazdan kurtulmalı, bu kara liste belasından kurtulması lazım. Bunun için arkadaşlarımızla kapsamlı bir plan yaptık. Hedef 5 yıl içerisinde kara listeden çıkmaktı. 2006'da gri listeye 2008de beyaz listeye geçmeyi başardık. Ne oldu bu sefer oran tersine döndü her 25 gemiden bir tanesi tutulur hale geldi yani uluslar arası standartların için bir payda gelişti bir iyileştirme süreci yakalanmış oldu. Bunu nasıl başardığımızı biliyorsunuz. burada insana yatırım yapmayı öncelikli hedef olarak kabul ettik. önce denizcilerimizi en uç noktaya kadar yaydık. arkadaşlarımızı limanlarımızda görevlendirdik. Merkezimizde meslekten gelen tecrübeleri, uluslararası yetkinliği olan arkadaşlarımızı görevlendirdik. Tabi insan olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Onun için Ak Parti hükümeti olarak hep baştan beri yüceltiyoruz; insanı yücelt ki devlet yücelsin.

Bugün dünyada yaşanan krizlerin gerçek sebebi insanı ihmal ederek, insanı üretim aleti olarak gören anlayıştır. Bir makine gibi üretimin bir parçası gibi insan görüldüğünden dolayı dünyada toplumlarda, ülkelerde insanların mutsuzluğu yıldan yıla artmıştır ve bu da ülkelerin krize sürüklenmesine neden olmuştur. Önemli diğer bir işimiz denizde yakıtın ucuzlatılmasıdır. Şimdi bunlar yapıldı geçti o zaman tarihi değere ve bu güne kadar sektöre 2.7 katrilyon destek sağlandı. Bakın Türkiye'de yakıtın ÖTV sinin kaldırılması hiçbir sektörde yok ve bu konuda çok ciddi de baskılar lobiler talepler olmasına rağmen ama bunu biz denizcilikte başardık neden çünkü bunun sıkıntısını biz yaşadık.

DENİZCİLİĞİN GELECEĞİ PARLAK

99' depreminde başında bulunduğu İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi, Marmara depreminde çok büyük görev yaptı. o günün başbakanı rahmetli ecevit yardım talebinde bulunmuş ve biz 1 hafta boyunca bütün hizmetleri seferleri bırakarak depremzedelerin yaralıların yardımına koştuk. Bize dendi ki hiç düşünmeyin, gidin yapın, ne kadar masrafınız varsa vereceğiz. Yaptık, önemli değildi masraf mesele değil, o günün rakamı 2 trilyon bir ilave faturamızla Ankara'ya gittik, tabi artık acılar dinmiş, hayat normale dönmüş dedik ki böyle böyle. Hiç oralı olan yok. Bir hayal kırıklığı yaşadık ve bu gün orada karar noktasında olan arkadaşlarımızdan bir tanesi ana muhalefet partisinin grup başkan vekili. Ve bizi geri çevirdi. Şimdi bu çok ağırımıza gitti ve orada bir şeye karar verdik. Eğer bir gün cenabı hak nasip ederse o işi biz yapacağız. Ve geldik ilk işimiz buydu. e bu kararı aldık çünkü bizim şansımız şuydu. Denizden geldik. Babası kaptan olan bir başbakanımız vardı. Halden anlayan, olayları bilen, başımızda bir kaptanımız vardı ve bizim işimiz onun için kolaydı. Bu gün artık kabotajda yakıt denizde hiç ama hiç büyük bir mesele haline gelmedi, normal uygulamaya döndü. tabi zaman zaman bu uygulamanın haksızlıkla olduğu bazı yasal olmayan yollardan bu yakıtın kullanıldığı yönünde çok ciddi beyanatlar oluyor ama burada benim denizcilik camiasından önemli bir ricam, önemli bir talebim var; bu konuda üzerimizde hiçbir şaibenin kalmaması için azami dikkat göstermemiz lazım. Bu konudaki olumsuz dalgalanmaları etkisiz hale getirecek, aksini ortaya koyacak gayreti göstermemiz lazım. Veya çok az da olsa tevessül edenler varsa bunlara da mani olun. Bunun denizciliğimiz için, geleceğimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum.

2003 yılında Türkiye taşımalarının parasal değer olarak 60 milyarı deniz yoluyla yapılıyor idi. 2011 sonu itibari ile 196 milyar, Türkiye toplam 320 milyar civarında ihracat yapıyor, 196 milyarlık kısmını deniz yoluyla yapıyor. Neredeyse 3'de 2'si. Oransal olarak artış var. Deniz taşımacılığının toplam ticaretimiz içerisindeki payı önemini kaybetmemiş aksine artmaya da devam etmiştir. Türkiye büyüme hedeflerini kararlılıkla sürdürmeli. Küresel ticaretin vazgeçilmez aracı deniz yoludur. Ne yaparsanız yapın, hangi teknolojiyi geliştirirseniz geliştirin, küresel anlamda deniz aşırı taşımalarda deniz yolunun alternatifi yoktur. O yüzden denizciliğimizde kısa süreli krizler yaşanmış olsa da uzun dönemde mutlaka denizciliğimizin ufku açıktır, geleceği parlaktır, bunun mutlaka bir yere not edilmesi gerekir.

Limanlarımızdaki yük artışı yüzde yüzü buldu. Yeter mi? Bana göre yetmez. Burada daha iyi bir performansı yakalamamız lazım ama yakalayamıyoruz, neden, burada özeleştiride yapacağız. Türkiye'de 184 tane liman, limancık var. Böyle bir ülke yok, böyle bir denizci ülke yok. Sadece İzmit çevresinde 37 tane liman ve iskele var.Bu ölçek ekonomisine uyan bir şey değil. Dünya'da Peru'ya gidin, Singapur'a gidin, Çin'e gidin, Hollanda'ya gidin, Rotterdam'a gidin bir liman 30 milyon - 40 milyon konteyner eder. Sizin bütün limanlarınız onun yarısı bile değil. Bu yapısal bir sorundur. Başlangıçta maalesef bizim sanayicilerimiz, tesisler kurarken herkes kapalı ekonomideki gibi fabrikam var önünde bir de liman olsun, arkasında bir de yolu olsun, bir de devlet demir yolları getirirse oh ne ala olur. Bunun ulaşımdaki kesintisizlikle, ulaşılabilirlikle, sürdürülebilirlikle bir alakası yok. Mutlaka toplama limanlarımız olacak. Ayrıca bir besleyici limanlarımız da olacak. Türkiye en azından 2023 - 2035 hedeflerinde, bu konsolda sınırı mutlaka yapmalıdır. Yapamazsa o büyük hedeflere erişme şansımız gittikçe zora girer. Bunu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu gün gördüm her bir yapıda IPS toplantısı var. Bir anlamda ulaştırmanın BIOS'u dediğimiz bu toplantı Almanya'da yapıldı ve orada bu senenin teması kesintisiz ulaşım. Zaman tasarrufu, ulaşım maliyetlerinin azaltılması gibi önemli konular bugün dünyanın gündeminde.

DENİZCİLİK BAKANLIĞI

Yıldırım denizcilik sektörü ile ilgili konuşmasını şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin artık bir denizcilik bakanlığı var. Denizciliğimizi Müsteşarlık seviyesinden Bakanlık seviyesine yükselttik. Bunu yaparken bizi eleştirenler de oldu, bakan her şeyi kendine bağlıyor denildi. Falan ülkede bu alanlarda 5 ayrı bakanlık var dediler. Evet doğrudur, var. Ama bu birimlerin bir çatıda toplanması, entegre ulaşımın en temel gerekliliğidir. Türkiye 2023 hedefleri doğrultusunda büyürken bu büyümenin öncülüğünü ulaştırma sektörü gerçekleştirecek. Türkiye’nin büyüme eğrilerine baktığımda ulaştırma sektörünün büyüme eğrilerinin daha altında olduğunu görüyorum. Biz bu büyümeleri gerçekleştirirken aynı zamanda istihdamı da ciddi oranda destekliyoruz.

TÜRKİYE'DE ULAŞIM AKILLANACAK!

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, konuşmasında elektronik sistemlerle akıllandırılmış yollar için eylem planının hazırlığına başladıkları müjdesin de verdi. Yıldırım Türkiye'nin çağdaş, modern ve gelişmiş ülkelerin standardında kara, hava, deniz ve demiryollarına sahip olduğunu belirterek, ''Ancak, kaliteli yolların olması tek başına yeterli değil, kaliteli yolların yanında, elektronik sistemlerle akıllandırılmış yollara ihtiyaç var'' dedi.

Yıldırım, 10 yılda 15 bin 200 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını belirterek, ''Şimdi de yolları daha akıllı hale getirecek çalışmalara başladık. Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Stratejisi ve Eylem Planını hazırlıklarına başladık'' diye konuştu.

Yolların son 10 yılda hızla yenilenerek, Türkiye'nin çağdaş, modern ve gelişmiş ülkelerin standardında kara, hava, deniz ve demiryollarına sahip olduğunu ifade eden Yıldırım, ancak, kaliteli yolların olmasının tek başına yeterli olmadığını, kaliteli yolların yanında, elektronik sistemlerle akıllandırılmış yollara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

''Yolları daha akıllı hale getirecek çalışmalara başladık'' diyen Yıldırım, ancak Türkiye'de birbirinden bağımsız küçük çaplı akıllı sistemlerin kullanıldığını, bu sistemlerin birleştirilmesi ve akıllı ulaşım sistemlerini yöneten bir birliğin oluşturulmasının zorunlu olduğunu ifade etti.

Bakanlığın yanı sıra üniversitelerin, belediyelerin, Emniyet Genel Müdürlüğü'ün ve Ar-Ge faaliyeti yürüten firmaların yer aldığı bir birliğin oluşturulmasının zorunlu olduğunu bildiren Yıldırım, ''Herkesin kendine göre yaptığı akıllı sistemlerin boşuna masraf olduğunu, birbirini tanımayan, birbirinden habersiz sistemlerin yetersizliği görüldü. Şimdi bunun çalışmalarını yapıyoruz. Bu birliği oluşturup sistemi hayata geçirdiğimizde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, belediye ekipleri aynı sistemden faydalanarak, ortak planlamalar yapabilecekler'' diye konuştu.

Yolların kalitesi kadar elektronik ve sinyalizasyon sistemlerinin de önemli olduğuna dikkati çeken Yıldırım, yolların konforunu akıllı sistemlerin artırdığını söyledi.

''AKILLI ULAŞIM SİSTEMLERİ ÇALIŞTAYI"

Devlet ve kent yolu ağına tesis edilmesi düşünülen Akıllı Ulaşım Sistemlerinin nihai şeklini alabilmesi için önce Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Stratejisi ve Eylem Planının hazırlanması gerektiğini belirten Yıldırım, eylem planının belirlenmesinde 25-26 Mayıs tarihlerinde yapılacak Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı'nın önem taşıdığını söyledi.

Akıllı Ulaşım Sistemlerini yaygınlaştırmak amacıyla kurumsal yapılanmanın gerçekleştirildiğini, Karayolları Genel Müdürlüğünde Trafik Güvenliği Dairesi Başkanlığı ve ilgili ünitelerin oluşturulduğunu anlatan Yıldırım, ''Oluşturulacak sistemin trafik yönetim sistemi merkezlerine bağlı çalışan, birbiriyle uyumlu entegre bir yapı oluşturması hedeflendi. Trafik yönetimi ve sürücü bilgilendirmeyi esas alan sistemlere ihtiyaç duyuldu. Kurulacak entegre yapı bünyesinde her Karayolları Bölge Müdürlüğünde Trafik Yönetim Sistemi Merkezi olmak üzere toplam 17 bölgesel, merkez ve Genel Müdürlükte bu bölgesel merkezlerin bağlı olduğu Ana Trafik Yönetim Sistemi Merkezi bulunacak'' dedi.

Karayolları Bölge Müdürlüklerine kurulacak Trafik Yönetim Sistemi Merkezi binasının projesinin hazırlatılması için geçen yıl başlatılan proje çalışmasının tamamlanma aşamasında olduğunu ifade eden Yıldırım, bu sistemlerin yaygınlaştırılması için karayolu ağına iletişim altyapısı tesis edilmesi ihtiyacının bulunduğunu kaydetti.

Yol, araç ve araç sürücüsünün birbiriyle sürekli etkileşim halinde olduğu bir sistemden söz ettiklerini belirten Yıldırım, sistemin içinde yolların durumunu, kazaları, sensörlerle hava koşulları ve diğer durumları izleyen, kaydeden, ulaşımdaki emisyonları azaltan, yenilenebilir enerji kullanan sistemler, çalışma yapılan yollarda kullanılan sistemleri de içinde barındırdığını söyledi.

Akıllı yol sistemlerinde, kurum veya kuruluşların, birlik kurarak hareket etmeleri gerektiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

''Güvenli ulaşımı hedefleyerek, olay/kaza yönetimi yapan, yol-araç arası bilgi paylaşımını sağlayan, araç-araç arası iletişimi ve araç içi elektronik sistemleri geliştiren, trafiğin tek merkezden yönlendirilebilmesini sağlayan sistem, seyahat edenlere rota, yol üstünde destek ve yol hakkında anlık bilgi sağlacak. Akıllı yol sistemleriyle ilgili yerli teknolojilerin, yerli ürünlerin kullanılmasını ve gelişmesini istiyoruz. Hatta yerli ürünlere yönelik ve Ar-Ge çalışmaları için bir takım destekler de sağlanacak.''

Konuşmasının ardından Bakan Yıldırım’a Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Yılmaz tarafından bir teşekkür plaketi takdim edildi.

loyd2.jpg

1_20120505114102.jpg

2_20120505114112.jpg

3_20120505114120.jpg

5_20120505114135.jpg

7_20120505114305.jpg

8_20120505114314.jpg

9_20120505114323.jpg

11_20120505114413.jpg

12_20120505114421.jpg

13_20120505114430.jpg

 14_20120505114439.jpg

15_20120505114447.jpg

16_20120505114454.jpg

17_20120505114502.jpg

virahaber.com

 

Bu haber toplam 2052 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.