1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. 'Trafiğin rahatlaması için deniz ulaşımı şart'
'Trafiğin rahatlaması için deniz ulaşımı şart'

'Trafiğin rahatlaması için deniz ulaşımı şart'

İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can Meclis kürsüsünde gerçekleştirdiği konuşmasında deniz ulaşımı için öneri ve eleştirilerini sıraladı.

A+A-

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 2014 yılı Mayıs Ayı Meclis toplantılarında gündem dışı söz alan Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can Meclis kürsüsünde hitap ederek İstanbul’un en önemli sorunu olan ulaşımın “Deniz ulaşımı” konusunda görüşlerini dile getirerek Meclis Üyeleri ve İstanbul halkı ile önerilerini paylaştı.

İstanbul’un bir deniz kenti olmasına rağmen deniz ulaşımında payının toplam ulaşıma göre yüzde 2,5 civarında olduğunu, 15 milyon insan hareketliliğinin yaşandığı kentte deniz ulaşımını kullanan yolcu hareketlilik sayısının yaklaşık 360 bin olduğunu belirten İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can’ın ekte sunduğumuz 6 sayfalık konuşmasında ki bazı satırbaşları şöyle:

“İstanbul bir deniz kentidir. Hem de öyle bir deniz kentidir ki, deniz ve İstanbul birbirinin ayrılmaz bir parçası olarak bütünleşmiş, denizin sarıp sarmaladığı, kent insanının ise adeta deniz olmadan yaşayamayacağı, nefes alamayacağı bir Metropol, bir suyolu geçiş kenti ve iç içe girmiş yaklaşık 400 km sahil bandı var; 2’si kuzeyde, 2’si güneyde, 2’si Boğaz’da ve 2’si de Haliç’te olmak üzere toplam 8 kıyısı olan bir deniz kentinde, yüzde 2,5’luk ulaşım payı gerçekten çok düşük ve İstanbul’un denizci kimliğine yakışmayacak bir paydır. Peki, İstanbul bir deniz kenti olarak, kent içi ulaşımdan payına düşen yükü almakta mıdır? Bir başka ifade ile kent içi ulaşımda İstanbul'un denizinden ne kadar yararlanılmaktadır? Burada vereceğimiz yanıt, yukarıdaki İstanbul tanımı ile taban tabana zıttır. Çünkü İstanbul’un deniz ulaşımının payı toplam ulaşıma göre %2,5 civarındadır. Günde yaklaşık 15 milyon insan hareketliğinin yaşandığı kentte, deniz ulaşımını kullanan yolcu hareketlilik sayısı yaklaşık 360.000'dir. Yerel ve merkezi idarelerin, deniz ulaşım payının çok düşük olduğuna kendileri de kanaat getirmiş ve bunu her platformda dile getirmiş olmalarına rağmen, çözüm üretmeden ve hatta çözüm üretenlerin önerilerini dikkate almadan sadece şikâyetçi olmaları ise, şaşırtıcı ve düşündürücüdür”

“1973 yılından bu yana, birinci ve ikinci köprünün hizmete açılması, Metrobüs ve tüp geçit ulaşım hatları ile merkezi hükümetin politikaları çerçevesinde özel araçların satış ve kullanımının özendirilmesiyle deniz ulaşımının gün geçtikçe kan kaybettiğine şahit olduk ve bugün gelinen noktada deniz ulaşımına düşen payın yüzde 21’lerden 2,5’lara düştüğünü görüyoruz. Tüm bunlara rağmen kara trafiği kargaşası ortadan kaldırılamamıştır. Bunun için deniz ulaşımının yeniden canlandırılması artık elzemdir”

“İstanbul halkının denizle bütünleşmesinin sağlanması için her şeyden önce niyet, proje ve kararlılığa ihtiyaç vardır. Projelendirmeye dönük çalışma stratejisini 10 ana başlıkta şöyle sıralarsak; Deniz ulaşımından sorumlu Deniz Daire Başkanlığı’nın kurulması, toplu ulaşım noktalarında güvenlik görevlilerini görevlendirecek ‘Güvenli Şehir’ , Yaya Erişim Yolları, Tercihli Otobüs Yolları, Otobüs sefer sayılarının yönlendirilmesi, İskele Tesisleri, Hatlara Göre Gemi Tiplerinin Belirlenmesi, Fiyat ve Subvansiyon, Kara ve Deniz Entegrasyonu ve yeni hatların açılması, diyebiliriz”

“Yukarıda ifade ettiğimiz gibi İstanbul’un sahilden 1 km içeriye kadar olan mesafede ve tüm sahil bandına yerleşen nüfus, toplam nüfusun %20 sini teşkil etmektedir. Sadece sahil bandında ikamet eden insanlara denizyolu hizmeti vermiş olsak bile, bu da yaklaşık 3-3,5 milyon kişi demektir. Şüphesiz ki 400 km. sahil bandı olan bir kentte böyle bir nüfusa hizmet vermek için mevcut hatlar haricinde ve bu hatlara ilave olarak yeni iskele ve hatlara ihtiyaç vardır”

“Özetle, Kent içi taşımacılıkta, lastik tekerlekli araçlara ve raylı taşımacılığa ciddi yatırımlar yapılması, özendirilmesi, teşvik edilmesi ve dolayısıyla yolculuk yapan toplumun %97,5 'i tarafından kullanılmış olmasına rağmen, bugün İstanbul’un en büyük sorunlarından birinin Ulaşım ve Kara Trafiği kargaşası olduğu gerçeği ortadan kaldırılamamıştır”

“İstanbul şehri deprem kuşağı üzerinde ve deprem riski ile karşı karşıya bulunan, tarihte deprem ile yıkıntıya uğramış bir liman kentidir. İleride olası şiddetli bir depremde köprüler kullanılamaz hale gelebilir. Bu durumda iki sahil arasındaki ulaşımın ancak deniz araçları ile sağlanılabileceği gerçeğini de ayrıca dikkatinize arz eder, hepinizi saygı ile selamlarım”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

virahaber.com

Bu haber toplam 950 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.