Tartışmalara son noktayı koydu
Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (Sür-Koop ) Genel Başkanı Ramazan Özkaya, son dönemlerde balıkçılık camiasında bölünme ve tartışmalara neden olan Çinekop balığı av yasağı konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (Sür-Koop ) Genel Başkanı Ramazan Özkaya, son dönemlerde balıkçılık camiasında bölünme ve tartışmalara neden olan Çinekop balığı av yasağı konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Durumu analiz eden konuşmasın da süreci anlatan Özkaya, denizlerimizdeki balık stoklarında azalma görüldüğünü belirterek "Bu azalmanın nedenlerini aşırı avcılık, deniz kirliliği, kaçak avcılık, kayıt dışı avcılık olarak sıralayabiliriz. Balık stoklarının yeniden eski haline gelmesi için balık avcılığında öncelikle arz talep dengesini kurmalıyız" dedi
ÇİNEKOP BALIĞI
Balıkçıların lüfer balığına boylarına göre defne yaprağı, çinekop, sarı kanat, lüfer kofana şeklinde değişik isimler verdiğini belirten Özkaya, genellikle 10 cm olan lüfer balığına defne yaprağı, 11 cm ile 18 cm arasındakilere çinekop, 18 cm ile 25 arasına sarı kanat, 25 cm ile 30 cm arası lüfer ve 30 cm üstü olanlarında kofana olduğunun bilgisini verdi.
BALIKÇILAR ÇİNEKOP YASAĞINA İTİRAZ ETTİ
21/8/2008 tarih ve 26974 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ'in "Denizlerde avlanabilecek türler" başlıklı 13'üncü maddesindeki avlanma boyları yeniden düzenlenerek çinekop balığının 14 cm'den 20 cm'e yükseldiğine ve gerekçesi olarak da lüfer balığının ergenlik boyunun 24.5 cm olduğu ve bu boyda yumurta bıraktığı tezinin bilim adamları tarafından açıklandığını anlatan Özkaya, "balıkçılarımız avcılık sırasında çinekop balığının diğer balıklarla birlikte çıkacağını ve bundan ötürü yapılan denetimlerde cezaya maruz kalacaklarını söyleyerek tebliğde yapılan düzenlemeye itiraz ettiler" dedi.
Su Ürünleri Merkez Birliği'nden konuya çözüm bulunması yönünde balıkçıların yoğun talebi olduğunu anlatan Özkaya, bu konuda balıkçıların ikiye bölündüğünü, bir grup balıkçıların ruhsatlarının ellerinden alınmasına kadar gidecek cezalara maruz kalacaklarını ifade ettiğini, diğer balıkçıların ise tebliğ değişikliğinin uygulanmadığı her yerde çinekop balığının satıldığını belirterek çıkan tebliğ değişikliğinin uygulanması için gerekli girişimlerin Merkez Birliği tarafından yapılmasını istediklerini dile getirdi.
KONU YARGIYA İNTİKAL ETTİ
"Balıkçıların sorunlarını dinlemek, çözüm yollarını araştırmak ve sorunlara çözüm bulmak Su Ürünleri Merkez Birliği'nin görevidir" diyen Özkaya, bu görevle birlikte merkez birliğinin çıkan tebliğlerin ve tebliğ değişikliklerinin uygulanmaları konusunda da görevleri olduğunu söyledi.
"Tebliğ yanlış çıkmış olabilir ama tebliğ şu an uygulamadadır onun için eğer değişiklik yapılacaksa yapılana kadar balıkçılarımızın çinekop yakalamaları cezai işlem gerektireceği için çinekop yakalamamaları gerekmektedir" diyen Özkaya, zaten balıkçıların bu tebliğ değişikliğinin durdurulması için yargıya başvurduğunu, mahkemenin sonucunun herkesi bağlayacağını anlattı.
Denizlerimizde ve dünya denizlerinde balık stoklarında azalma görüldüğünü belirten Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu azalmanın nedenlerini aşırı avcılık, deniz kirliliği, kaçak avcılık, kayıt dışı avcılık olarak sıralayabiliriz. Balık stoklarının yeniden eski haline gelmesi için balık avcılığında öncelikle küresel ısınmayı da göz önüne alarak arz-talep dengesini kurmalıyız."
BALIKÇILAR YAPTIĞI YATIRIMIN YOK OLMASINI İSTEMEZ
AB müktesebatına uyumu ile Türkiye balıkçılığında olacak değişim ve dönüşümlerinde gözardı edilmeden yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirten Özkaya, şunları söyledi: "Ayrıca, balıkçılık filomuz çok gelişmiş avlanma gücü artmıştır. Denizlerimiz bu filoya az gelmeye başlamıştır. Belirli bir program ve proje kapsamında balıkçılık filomuzun belirli bir kısmı devlet destekli olarak uluslararası sulara yönlendirilmeli, balıkçılık faaliyetlerini buralarda devam etmeleri sağlanmalıdır.
Balıkçılık faaliyetinden
ayrılmak isteyen balıkçılarımızın teknelerinin gerçek değeri üzerinden ödeme yapılarak balıkçılık filosunun küçülmesi desteklenmelidir. 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu acilen günün şartlarına uygun olacak şekilde değiştirilmelidir.Çünkü, gün geçtikçe yakalanan balıklarda azalma ve boylarında küçülme gözlenmektedir."
Özkaya, istatistiki bilgilere bakıldığında, balıkçılarımızın giderleri artarken yakaladıkları balıklarda azalma olduğu buna rağmen yakalanan balıklarında 10 yıl önceki fiyatlardan satıldığının görüldüğünü söyledi.
Balıkçıların her geçen gün borçlarının artmakta, adeta kullandığı teknelerin kendilerinde emanet gibi durduğunu anlatan Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durumdan çıkmak için ilk görev balıkçı reislerimize düşmektedir. Çünkü, denizleri koruma görevi STK'lardan, Bakanlıktan ve diğer kuruluşlardan önce reislerimizin ve denizden ekmek yiyen herkesin görevi olmalıdır. Denize yapılan bütün yatırımların ana nedeni balıktır. Denizlerimizde balığın yok olması demek denize yapılan yatırımların yok olması demektir. Hiçbir balıkçı yapmış olduğu yatırımın kısa sürede yok olmasını istemez."
Yerelgündem
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.