Süvari rütbeli ilk ve tek Türk kadın kaptan
Nildeniz Sütçü Şen (30), dünya denizlerinde ‘süvari’ rütbesiyle görev yapan tek uzak yol Türk kaptanı.
Dev tankerlerin kaptan köşkü onun hem evi hem de iş yeri. Bazen dev dalgalarla boğuşuyor bazen günlerce başka hiçbir gemiye rastlamadan denizde seyrediyor
Nildeniz Sütçü Şen, adından da anlaşıldığı gibi deniz tutkunu bir ailenin çocuğu. Babası sık sık deniz üzerinde vakit geçirir, kızını da yanına alırmış. “Babam denizi çok sevdiği için benim de adımı Nildeniz koymuş. Bana da deniz sevgisini aşıladı. Her yaz Erdek’te babamla birlikte balığa çıkmamız bu aşkı daha da pekiştirdi. Ben de denizi çok sevdim. Bu nedenle de mesleğimi de denizle ilgili seçtim” diye anlatıyor çocukluk günlerini.
Üniversite sınavında da tüm tercihlerini denizcilik üzerine yapmış. 1999’da İTÜ Denizcilik Fakültesi’ne girmiş. 600 erkek ve 6 kız öğrenci olarak başlamışlar eğitime. 2004’te Güverte Deniz Ulaştırma ve İşletme Bölümü’nden mezun olmuş. Şimdi gemilerin en üst kaptanlık makamı ‘süvari’ rütbesiyle çalışıyor. “İlk Türk Süvari kadın benim” diye anlatıyor gururla:
“Denizi o kadar seviyorum ki eşimi de sınıf arkadaşımdan seçtim. Eşim Levent de kaptan. Öğrenim hayatım boyunca birçok gemide stajyer olarak çalıştım. İlk stajımı unutamıyorum. Gemi mürettebatının şaşkın bakışlarını hala gözümün önünde. Mezun olduktan sonra ehliyet sınavına girip, gemilerde 3’üncü zabit olarak görev aldım. Petrol tankerinde çalışmak büyük risk. En büyük sorumluluk da bir kaza durumunda doğaya verilen zarar. Hele tankerin patlaması durumunda yitirecek canların sorumluğu insana uyku uyutmuyor. Neredeyse 24 saat nöbet tutuyorum.”
KADINLIĞINI UNUTUYORSUN
Nildeniz Sütçü Şen, kaptan olarak ilk seferine Singapur’dan yola çıkmış. 165 bin DWT Chem Aries adlı kimyasal yük taşıyan tankerde 25 mürettebatla Singapur’dan demir almış: “Gemi önce Kore’ye uğradı, ardından Pasifik Okyanusu’nu geçti. Küba, oradan da Almanya ve sonra yine Küba’ya ulaştık. İlk günler beni geminin süvarisinin eşi zannettiler. Ben emir vermeye başlayınca şaşırdılar. Ama dediklerimi yapmaya başladılar. Beş ay sürdü yolculuk. Kadınsal her şeyi unuttum. Makyaj yapamıyordum, kuaför zaten yok. Ancak arada sırada limanda saçımı kestirebiliyordum.”
Zorluklar sadece erkek meslektaşlarının ayrımcı bakışlarıyla sınırlı değil. Mesela gemide domates ve beyaz peyniri çok özlüyor: “Sevdiğiniz bir işi yapmak ve bu iş sayesinde geçinebilmek; ikisi bir aradaysa mutluluk oluyor. Denizin ötesine ulaşabilme, öteki dünyaları görebilmek arzusunu seviyorum. Koşulsuz erkek egemenliğindeki bir ortama girdim. Önce yabancı madde gibi baktılar ama alıştılar sonra. Sanki kurulu bir düzeni, olması gerektiğinden farklı bir ortama sürükleyen bir istenmeyendim. Kimisi alışık olmadığından korktu, kimisi de alışkanlıklarının bozulmasına duyduğu öfkeyle karşıladı beni. Bazıları açık açık yüzüme ‘buraya ait değilsin, git’ dedi. Ama benim için en büyük onur, kadın kaptan fikrine karşı çıkanların pek çoğunun sonradan fikirlerini değiştirmesiydi.”
YABANCILAR DA ŞAŞIRIYOR
Gittiği limanlarda görev yapan yetkililerin kadın süvariye çok alışık olmadıklarını anlatırken gülüyor: “Algılamakta zorluk çekiyorlar. Kuzey Avrupa, Asya, Akdeniz, Afrika, Uzakdoğu, Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde gittiğim her yerde mutlak bir şaşkınlıkla karşılandım. Birçoğu yanıma gelip kaptanla görüşmek istediklerini söyledi ama benim kaptan olabileceğimi akıllarına bile getirmediler. Benimle kaptan olarak el sıkışırkenki yüz ifadelerini görmeniz lazım. Hep şunları soruyorlar: Neden deniz? Kadın gemilerde uğursuzluk değil mi? İlginç geliyor onlara bir kadın kaptan görmek.”
KOCAMLA GÖRÜŞEMİYORUZ AMA EVLİLİĞİMİZ YÜRÜYOR
Kendisi gibi kaptan eşi Levent Şen ile iki yıl önce evlenmişler. Birbirlerini pek sık göremiyorlar ama “Sanılanın aksine evliliğimizi yürütmek hiç de zor değil. Ayrı gemilerde çalışıyoruz ama elimizden geldiğince kontrat sürelerimizi denk getirmeye çalışıyoruz. Yılda ortalama 3-5 ay görüşebiliyoruz. Karada çalışan biriyle evli olmak bence çok daha zor. Ancak bu hasret, günlük hayatta değer vermediğiniz ya da görmezden geldiğiniz pek çok şeyin aslında ne kadar değerli olduğunu öğretiyor” diyorlar. Levent Şen son aylarda kaptanlığa bir süre ara vermiş. Yaptıkları işi anlatmak için bir de belgesel film üzerinde çalışıyor. Filmin adı şimdiden belli: Toprağım Deniz.
Hürriyet
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.