Sultan 2. Mahmut’un Kayıp Hazinesi
Osmanlı tebaasının ıslahatları nedeniyle ‘Gavur Padişah’ adını verdiği Sultan 2. Mahmut’un kayıp hazinesinin Silivri’de olduğunu söylesem ne dersiniz. Biz iyisi mi hazinenin değil, Padişah’ın gemisinin peşine düşelim.
Reşat Ekrem Koçu, “Tarihimizde Garip Vakalar” kitabının 135’nci sayfasında, Silivri açıklarında bir batıktan bahseder. Bu batık Sultan 2 .Mahmut’un vapurla Gelibolu’ya seyahati sırasında kaybolan saltanat kayığı ile ilgilidir.
Kitapta aynen söyle yazmaktadır: “Silivri açıklarında denizin dibinde en az sekiz on bin altın lira kıymetinde elmas vardır. Hikayesi şudur; II. Mahmut vapurla Gelibolu’ya kadar bir seyahate çıkmıştı. Dönüşte gemi Silivri açıklarında bir fırtınaya tutuldu ve geminin arkasına bağlı olan saltanat kayığı içindeki kıymetli eşyalar ile birlikte battı. Bu eşya arasında Padişahın sapı elmaslarla donatılmış şemsiyesi de vardı.”
Bu kez kaynak benim kitabım
Bu hikayeyi okuyunca, çeşitli kaynaklar araştırdım ama Silivri Haber sitesi dışında bu habere rastlamadım. Hikayenin gerçek olduğu Reşat Ekrem Koçu tarafından yazıldığı için belliydi. Ama en azından hangi vapurla Gelibolu’ya gittiğini araştırmak istedim. Son kitabım olan “Osmanlıda Yaptırılan İlk Buharlı Gemiden Son Buharlı Gemiye (1837-1897)kitabımda bahsettiğim Osmanlı’ya gelen ilk buharlı gemi olan Swift’in Padişah’ın Silivri’ye seyahat ettiği gemi olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu gördüm.
Osmanlı’ya gelen ilk buharlı gemi
Osmanlı donanmasının 1827’de Navarin’de yakılmasının ardından 1828’de bir İngiliz tüccarı olan Black’tan aldığı Swift gemisi (“Sürat” ya da halkın deyimiyle “Buğu Gemisi” ve ardından Hilton Joliffe vapurları, buharlı gemi teknolojisinin Osmanlı İstanbul’undaki ilk örneklerini oluşturdu.
(Swift)Sürat gemisi Hüsnu Tenyüz “Osmanlı Bahriyesi Mazisi”
Halk Buğu ismini verdi
Bu gemilere buharla çalıştığı için halk arasında” Buğu “gemisi olarak da isim takılmıştı. Hüsnü Tenyüz’ün ”Osmanlı Bahriyesi Mazisi” kitabının 68 sayfasında Buğu gemisi için şunları yazmaktadır: “Osmanlı’nın ilk vapuru 1828 de İngiltere’den satın alınmıştır. Bu vapur hem yelkenli, hem çarklı, hem de buharlı bir gemi idi. İstanbul halkı o zamana kadar dumanlar çıkaran bu vapuru hiç görmemişti. Hele yan tarafındaki çarkların suları döverek deniz üzerinde akıp gitmesi onlar için yepyeni bir seyir vesilesi idi. Bu vapur ne zaman denize açılsa, Boğaziçi’nin iki yakasındaki insanlar onu seyretmek için sahile koşarlardı. Hatta o yıllarda İstanbul hanımları, “marifetli çark gemisi/İngiliz’den gelir iyisi” diye de bu vapur için türküler yakmışlardır. Bu vapur sadece Padişah’a mahsustu. Sultan 2.Mahmut bu vapurla zaman zaman Boğaziçi ve Marmara’da kısa seferler yapıyordu.”
Bu bölümden de anlaşıldığı gibi, 2.Mahmut’un Silivri’ye gittiği ve dönüşünde yedeğindeki Saltanat kayığının battığı vapurumuz “Swift” yani Buğu gemisi olduğu doğrulanmış oluyor.
Silivri de batan 2.Mahmut’un saltanat kayığının temsili tablosu (Clara Mayer’in Pera Müzesi)
Gavur Padişah demişlerdi
Sultan II. Mahmut, Osmanlı tarihinin belki de en büyük ıslahatçısıydı. Her alanda bir çok ıslahat yaparak Osmanlı’yı tam anlamıyla bir dönüşümün içine soktu. Yaptıkları o kadar köklü değişiklerdi ki, Osmanlı tebası ona ‘Gavur Padişah’ bile demişti.
Sultan 2. Mahmut’un bu kadar köklü ıslahatlar yapmasının iki genel amacı vardı. Bunlardan ilki sarsılmış durumdaki merkezi otoriteyi yeniden tesis etmek, bir diğeri ise çağın gerisinde kalmış devlet teşkilatını düzenleyerek işler hale getirmek.
Sultan 2. Mahmut’un yaptığı başlıca ıslahatlar şunlardı:
– Sened-i İttifak: 2. Mahmut ile merkezi dinlemeyen eyalet valileri “ayanlar” arasında yapılan sözleşmedir. Bu sözleşmeyle ilk kez Osmanlı Sultanı’nın haklarına sınırlama getirilmiştir. Bu sözleşme ile Sultan, Ayanların varlığını ve haklarını tanımıştır. Bu durum Osmanlı Sultanının ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıfladığını gösterir. Ayanlar da kendi bölgelerinden devletin asker ve vergi toplamasına yardım edecektir.
– Yönetim alanında yapılan ıslahatlar: Divanı Hümayun kaldırıldı. Yerine, Avrupalı devletlerde olduğu gibi kabine sistemi yani nazırlıklar kuruldu. Buna göre, oluşan tablo şöyleydi:
ESKİDEN | II. MAHMUT DÖNEMİNDE | BUGÜN |
Divan-ı Hümayun | Heyet-i Vükela | Bakanlar Kurulu (Hükümet) |
Sadrazam | Başvekil | Başkan |
Sadaret Kethüdası | Dâhiliye Nazırı | İç işleri bakanı |
Reisülküttap | Hariciye Nazırı | Dış işleri bakanı |
Defterdar | Maliye Nazırı | Maliye bakanı |
Kazasker | Adliye Nazırı | Adalet bakanı |
– Askeri Alanda yapılan ıslahatlar: Eşkinci Ocağı Kuruldu. (Nizam-ı Cedid benzeri) Yine bir yeniçeri isyanı sonucu Kaldırıldı. Sekban-ı Cedit Ocağı kuruldu. Yeniçeriler yine ayaklandı. Talim terbiye istemezlermiş, onun için bu ocak da kapatıldı. Halk bu ayaklanmalardan bıktı. Vakayı Hayriye ile Yeniçeri Ocağı kaldırıldı.
Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir ordu kuruldu.
İçeride bu kadar olumlu gelişmeler yaşanırken, Yeniçeri Ocağının kaldırıldığı, yerine yeni ordunun kurulduğu dönemlerde. Özellikle Yunan İsyanı ve Mısır meselesi sırasında Osmanlı devleti dışarıda oldukça sıkıntılı bir süreç yaşamıştır.
– Eğitim ve Kültür alanında yapılan ıslahatlar: 19.yy başlarında Osmanlı’nın eğitim sistemi çağın ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmişti. II. Mahmut açtığı okullar ve yaptığı ıslahatlarla bu durumu düzeltmek istedi. Medrese eğitiminin yanında yeni anlayışla eğitim yapan okulların açılmasına öncelik verdi. İstanbul da kız ve erkek çocuklarına ilköğretim zorunlu hâle getirildi İşlevini kaybeden Enderun’un yerine devlet adamlarını yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye açıldı. Tercüme odaları kuruldu. İlk defa yurt dışına öğrenci gönderildi. Mektebi tıbbiye (Tıp Fakültesi) açıldı Mektebi Harbiye (Harp Okulu) açıldı. Mızıkayı hümayun (Bando ve Mızıka Okulu) açıldı. Mektep-i Ulum-u Edebiye ve Rüştiye adlı orta dereceli okullar açıldı.
– Ekonomi alanında yapılan ıslahatlar: Ticaret nezareti kurularak tarım ve ticaret işleri düzene sokuldu. Ayrıca açılan imalathane ve fabrikalarla ülke sanayisini canlandırmak istedi. Yerli malı teşvik edildi. Feshâne kuruldu. Bakırköy de bez fabrikası açıldı. Osmanlı tüccarlarının Avrupalı tüccarlar ile rekabet edebilmesi için gümrük vergilerine kolaylık sağladı.