Son dönemlerde gündemimizi meşgul eden ve Ermenistan’la yapılan görüşmeler nedeniyle gerilen ilişkilerimizin nereye varacağı düşünülen Azerbaycan, nihayet rahatladı. Başbakanın ziyareti sayesinde yumuşama sağlandı. Azerbaycan artık gündemini değiştiriyor. Bize de Azerbaycan’ı biraz daha yakından tanıma fırsatı doğuyor.
Hazar Denizi kıyısındaki Azerbaycan, bağımsızlığını 1991 yılında kazandı. Petrol, doğalgaz ve demir zengini topraklarının sadece yüzde yedisinde tarım yapılabiliyor. Tarım yapılamaması onlar için kayıp değil, çünkü ülkenin petrol üretimi günlük 600.000 varilin üzerinde. Azerbaycan’ın toplam doğalgaz rezervinin iki trilyon metreküp, petrol rezervinin de sekiz milyar varil olduğu tahmin ediliyor. Ülke sahip olduğu bu zengin kaynaklarını; eğitim, ulaşım ve sanayiye katkı sağlayacak biçimde, ekonominin hızla büyümesi amacıyla kullanıyor.
Başkent Bakü
Ülkenin başkenti Bakü; hem bir sanayi, ticaret, eğitim ve kültür merkezi, hem de bir liman kenti. Şehrin ne zaman kurulduğu bilinmese de, 5 ile 6. yüzyıllara ait Sasani hazinesinin Bakü’de ortaya çıkması, zengin bir geçmişinin olduğunu ispat ediyor. Ortadoğu’nun en büyük şehirlerinden olan Bakü’nün, surlarla çevrili eski yerleşim yerine, “İçeri Şehir” deniyor. İçeri Şehir aslında bir kale. Bölgede bulunan Şirvan Şah’ının sarayı ve Kız Kulesi, 2000 yılında Azerbaycan’ın ilk UNESCO dünya mirası listesine alınan değerleriyle ziyaretçi topluyor.
Bakü, sahip olduğu görünümünü petrol rezervlerine borçlu. 19. yüzyılın sonunda dünya petrolünün yarısı neredeyse Azerbaycan’da üretiliyordu. Bu durum, ülkenin zenginleşmesine ve zengin Azeri iş adamlarının ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Başkent Bakü’de görülebilen ihtişamlı binalar da, bu dönemin zenginliğinin ürünleri… Ülke ekonomisinde başat role sahip olan petrolün varlığı neredeyse 8. yüzyıldan itibaren biliniyor. 10. yüzyılda Arabistanlı seyyah Marudi, doğal yollarla Bakü’den petrol çıktığından bahseder. Petrolün ticari amaçlı kullanımı ise, 1872 yılında olacaktır. 20. yüzyıla gelindiğinde Bakü petrol yatakları dünyanın en büyükleriydi. Karadaki petrol çıkarma faaliyetlerinin ardından ülke, denizdeki petrol yataklarına yöneldi.
Denizin ortasındaki hayatlar
Dünyanın en büyük iç denizi olan Hazar, zengin petrol rezervlerine sahip. Bakü’den 110 km. uzaklıktaki Neft Taşlar, Apşeron Yarımadası’nın 42 km. kuzeydoğusunda yapay bir şehir. Hazar’daki petrol araştırmaları amacıyla 1949 yılında inşa edilmiş olan Neft Taşlar’da, jeolojik ve sismik araştırmalar da yapılmakta. Burada yaşayanlar, denizin ortasındaki yalnızlıklarını, hayatlarını renklendirerek gidermeye çalışıyorlar. Burada bahçeler kuruyor, çiçekler, sebzeler yetiştiriyorlar. Kasaba halini almış olan Neft Taşlar’da meslek okulu, kültür evi, sinema, tiyatro, poliklinik, hastaneler bulunuyor. Denizin ortasında, sert rüzgârların taşıdığı dev dalgaların ortasında, çelik direkler üzerinde hayat tıpkı karadaki gibi devam ediyor.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı
Temmuz 2006’da hizmete giren Bakü Tiflis Ceyhan Boru Hattı da, sadece Azerbaycan için değil, tüm bölge ülkeleri için büyük umutlar vaat ediyor. 1994 yılında imzalandığında “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelendirilen boru hattı anlaşmasıyla, Türkiye Ortadoğu petrolüne bir alternatif oluşturmayı hedefliyor.
Havyar
Ülkenin doğal zenginlikleri arasında havyar da sayılabilir. Dünya pazarında tüketilen havyarın yüzde 90’ı Hazar’da yaşayan mersin balığından elde ediliyor. Ancak kaçak avlanma mersin balığının soyunu tehdit etmekte. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Soyu Tükenmekte Olan Türlerin Uluslararası Ticareti Konvansiyonu, Hazar kıyısı ülkelere havyar üretiminde kota getirdi. Bu da Azerbaycan’ı mersin balığı üretim çiftlikleri kurmaya yöneltti.