Seabird Havayolları, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki gözde seyahat merkezlerine, 19 kişilik deniz uçakları ile hizmet veriyor. Suya, toprağa, piste, buza inebilme özelliğine sahip Twin Otter uçaklarını Türkiye’ye ilk kez getiren ve Türkiye’nin bu alandaki ilk deniz havayolu şirketi olan Seabird, İstanbul, Ege ve Akdeniz’de hava ulaşımı yapılmayan önemli kıyı kentlerini güvenli bir şekilde buluşturmayı hedefliyor. Haliç’ten İstanbul seyir turu düzenleyerek turizm alanında yepyeni bir hizmete imza atan Seabird’ün Genel Müdürü Kürşad Arusan, tatil bölgelerine keyifli uçuşlar düzenlediklerini ve yolcular için tatilin aslında uçağa bindikleri anda başladığını ifade ediyor. Yayla turizmi ve göllerle ilgili projeleri de yaşama geçireceklerini aktaran Kürşad Arusan ile Seabird’ü masaya yatırdığımız keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Seabird olarak öncelikli amaçlarınız ve hedefleriniz neler?
Deniz-kara entegre havayolu taşımacılığını Türkiye’de ilk kez hayata geçiren Seabird Havayolları olarak amacımız, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde İstanbul, Ege ve Akdeniz’in birbirleri arasında hava ulaşımı yapılmayan önemli kıyı kentlerini güvenli bir şekilde buluşturmak. Kış turizmine yönelik olarak da hedefimiz, bölgesel havacılık çatısı altında en kısa zamanda karadan ve denizden uçulmayan noktaları güvenli bir şekilde bir araya getirmek. Seabird Havayolları olarak, iş ve tatil amaçlı seyahat eden ve daha önce böyle bir segmentte hizmet almamış veya çok az hizmet almış yolculara rahat, ekonomik ve ekolojik bir alternatif sunmayı planlıyoruz. Bununla birlikte dünyanın hemen hemen her yerinde sayısız yolcuya, keşfetmenin heyecanını hissettiren, güzelliği, zarafeti, sağlamlığı ve çok yönlülüğü ile uçmanın keyfini yaşatan Twin Otter uçaklarını Türkiye'ye ilk kez getiriyor olmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Güven ve kalite ile birlikte bu farklı hizmeti müşterilerimize uygun fiyatla sunmayı hedefliyoruz.
Deniz kara entegre hava taşımacılığını Türkiye’de ilk siz yaptınız. Yolcular açısından ne gibi avantajları oldu?
Her şeyden önce zaman, sonra trafik açısından avantajları oldu. Bu havayolunu bir nevi ortadan kaldırmakla alakalı… Tabii havaalanına gitmemenin getirmiş olduğu vakit avantajı var ve özellikle Haliç’ten uçmamız bir farklılık yarattı. İlk sene başlattığımız önemli hatlardan biri Alaçatı idi. Alaçatı’da zaten havaalanı yok. Seabird ile Haliç’ten Alaçatı’ya olan mesafeyi 1 saat 40 dakikaya indirdik. Haliç’ten kalkıp direk Alaçatı’ya gidiyorsunuz. Tatil, Seabird uçağına bindiğiniz anda başlıyor zaten. Deniz uçağına binmenin ayrı bir keyfi var. Deniz üzerinde alçak uçuş yapıyoruz ve az yolcuyla uçuyoruz. İlk sene Bozcaada’ya uçuş gerçekleştirdik. Bozcaada’nın en büyük dezavantajı ulaşımın zor olması idi. İstanbul’dan 6, 6 buçuk saat sürüyor. Türkiye’de Bozcaada ve Gökçeada dışında başka bir ada yok. Gökçeada’ya havaalanı yapıldı, ama Bozcaada’da yok. Biz o yüzden Bozcaada’yla başladık ve büyük bir talep gördük. Uçuşumuz 1 saat 10 dakika sürüyor. Alternatifsiz bir hat… Sabah 10’da giden yolcularımız en geç 11 buçukta orada oluyor. Bunun haricinde Alaçatı-Bodrum arasında da uçuşlarımızı yaptık. Bunlar tabii yazlık hatlarımızdı. Sonra Bursa devreye girdi. Servis yapılmayan veya yeterli servis yapılamayan hatları takip ediyoruz. Amacımız zaten uçuş yapılamayan hatları desteklemek.
Twen Otter uçaklarını siz getirdiniz Türkiye’ye. Nedir bu uçakların özellikleri?
Hem güvenlik, hem de operasyon kabiliyetleri bakımından bütün dünyada kendini ispatlamış, Kanada yapımı De Havilland DHC-6 Twin Otter ile gerçekleştiriyoruz uçuşlarımızı. Seabird olarak uçakların Türkiye ve Ortadoğu’da tek satıcısı konumundayız. Türkiye’ye bu uçakların girişi bizim üzerimizden yapılıyor. Biz Avrupa’da da tekiz. Bu uçaklarla uçuş yapan tek firmayız. Seabird olarak tek motorlu uçaklar kullanmıyoruz. Güvenlik adına çift motorlu uçaklar kullanıyoruz. Uçaklardan bu zamana kadar 850 tane üretilmiş ve bunların 725 tanesi hala aktif olarak çalışmakta. Bu rakam uçakların ne kadar güvenilir olduğunu kanıtlıyor. Bu uçaklar büyük uçaklar gibi değil, belli periyotlarla bakımları yapılıyor. Bu bakımlarla uçak yeniden yapılmış gibi oluyor. Çok ciddi bakımlara giriyor uçaklar. O yüzden hava taşımacılığı daha pahalı zaten. Bu uçaklar dünyanın kısa mesafelerine giden en aktif uçaklardır ve bugüne kadar bilinen belli bir problemleri yok. Toprak, çim, karlı zeminlere inişler yapabiliyoruz. Uçaklarımız amfibik olabiliyor. Hem tekerlek, hem flot operasyonu var. Uçağımızın askeri versiyonu da var. Uçakların üç ayrı alanda kullanım opsiyonu olduğu için bir anda kara yoluna dönebiliyoruz.
Bize uçakların kapasitesinden de bahseder misiniz?
19 yolcu kapasitesine sahip. Ama uçakların maksimum kalkış ağırlıkları var. Mesela Bursa’ya olan uçuşumuz 20 dakika sürüyor. Ona göre de aldığımız yakıtla az yolcu alıyoruz. Daha hafif bir uçakla neredeyse full kapasite uçabiliyoruz. Alaçatı’ya 14, Bozcaada’ya 15 yolcu ile uçuyoruz. Ama uçaklarımız teknik olarak 19 yolcu kapasitesine sahiptir.
Uçuşlarınız genellikle turistik yerlere gerçekleştiriliyor. Bunun turizme nasıl bir katkısı oluyor?
Operasyonlarımız turizm ağırlıklı başladı. 1 Nisan’dan beri başladığımız Bursa uçuş sayımız 1500’e yaklaştı. Toplam yolcu sayımız 12.500’ü geçti diyebiliyorum. Haftada yedi gün Bursa’ya uçuyoruz. Sadece turizm bölgelerine değil, sanayi ve ticaret bölgelerine de uçuyoruz. Bursa da bunun bir örneği oldu. Önümüzdeki ay, yetiştirebilirsek Kocaeli’ni de devreye sokmaya çalışıyoruz. Çanakkale Kabatepe de planlarımız arasında var. Ama turistik bölgeler bize farklı bir ivme kazandırdı. Turizmde bakanlığımızın da desteği var. İstanbul şehir turlarına başladık. 15 dakika Boğaz turu yapıyoruz ve 20 otelle anlaşma gerçekleştirdik. Seabird olarak yapmak istediğimiz iş dünyada üç beş yerde yapılıyor. Turistlerin bu turları İstanbul’a geldiklerinde yapılacaklar listesine koymalarını istiyoruz. İnanılmaz bir görsellik var… 18-19 kişi full kapasite uçuyoruz. Efes için de bir çalışmamız var ve bunun alt yapısını hazırlıyoruz. Bunun haricinde Kabatepe’ye iniş izni aldık. Kazak Koyu Bölgesi’ne özellikle Avustralyalı turistler çok talep gösteriyor. Bergama’da Dikili’ye iniş iznimiz var. Amacımız İstanbul’a gelen turistleri vakit kaybetmeden bu noktalara ulaştırabilmek. Tekerlek operasyonlarında da Kapadokya, Selçuk, Efes gibi büyük havayollarımızın uçamadıkları yerlere gitmeyi amaçlıyoruz. Gelen turistleri bu noktalara uçuracak daha butik bir servis olarak çalışmak istiyoruz ki, bu da uçak sayımızı genişleterek yapabileceğimiz bir şey.
Bütün bunların dışında başka bölgelere de uçma planlarınız var mı?
Evet, ilerleyen zamanlarda yayla turizmini de dahil edeceğiz planlarımıza. Özellikle Karadeniz Bölgesi’nden ciddi bir talep var. Göllerle ilgili olarak da projelerimiz var. Bu uçakların doğaya hiçbir zararı yok. Bu uçaklar göllere ve durgun sulara sudaki oksijen hareketliliğini sağlamak için indiriliyor. Sapanca’yı istedik ama bazı sıkıntılar oldu. Kuş gözlemcilerinden tepki geldi. Biz markamızın bir misyonu olmasını istiyoruz. Raporlarımızı verdik beklemedeyiz. Göller açıldığında bambaşka bir platforma geçeceğiz. Trabzon, Artvin, barajlar, Rize… Bugün Samsun-Trabzon arasında uçak seferi gerçekleşmiyor. Küçük uçaklara ihtiyaç var. Bu işin en heyecan verici yanı Türk turizmine katkı sağlamak. Yunan adaları ile ilgili çalışmalarımız var. Projemizin denizlerle çok ilgisi var ve bize en büyük desteği Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka verdi. İç Sular Genel Müdürlüğü ve liman başkanlıkları ile entegre olmadan bu işin olması mümkün değildi. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bize çok büyük destek veriyor. Seabird olarak İstanbul için çok önemli olduğumuzu, farklılık getireceğimizi düşünüyorum. Seneye Ayvalık, Bodrum, Göcek, Marmaris şeklinde yavaş yavaş diğer bölgelere de yayılmak istiyoruz.
Yolcu profiliniz kimlerden oluşuyor? Gelir grubu açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Deniz uçağı daha önce insanların filmlerden gördüğü, belirli ünlülerin kullandığı bir servisti. Yapılan servisleri birbirinden ayırmak lazım. Kocaeli’ye Bursa’ya uçan yolcu profili ile turistik yerlere uçan yolcu profili arasında farklar var. Karşılanabilir bir lüks sunmak istedik. Bu ucuz bir operasyon değil. Bölgesel havayollarının ucuz havayolu olarak düşünülmemesi lazım. Biz Türkiye’de doğru bir bölgesel havayolu olmak istiyoruz. Seabird’in misyonu, yolculara alternatif havayolu hizmeti sunmaktır. Türkiye insanı deniz uçağına binme hakkına sahip olmalı. Bizim amacımız Türkiye halkının ulaşabileceği bir rakam sunmak. Başka türlü yapmamız da mümkün değil. Her vatandaşın bu uçakları kullanabileceğine inanıyorum. Hizmetin en önemli unsuru insanlara alternatif sunabilmektir. Belki fiyatlarımıza göre Bursa’ya 5 kere gidersiniz ama öyle bir gün gelir ki bizimle Bursa’ya 15 dakikada gidersiniz. Bursa Belediyesi de biletlerde kolaylık sağlıyor. Yolcular 100 TL’ye uçuyorlar. Herkes bizim müşterimiz olabilir. Şehir turumuza da katılabilirsiniz. Otellerimizle anlaştık. 95 Euro fiks fiyatı var. Bu özel bir tur ve ulaşılabilir bir rakam. Fiyatın kendi kontrolümüzde olmasını istedik.
Filonuzda kaç uçak var?
Türkiye’de 3 tane uçağımız mevcut. İkisi suda, bir uçağımız suya inecek. Dördüncü uçağımız da Çorlu’ya inecek. Bir uçağımızı Kanada’ya bakıma yollayacağız. Üç uçağımızla kışın devam edeceğiz. Yaz sezonuna en az 4 uçakla girmeyi hedefliyoruz. Yeni jenerasyon uçakların teslim tarihi 2015 olarak gözüküyor. Bursa’da bu ay çok ciddi bir doluluk oranı yakalandı. Kocaeli’nde farklı bir destek alacağız. Biletleri kendimiz satacağız. Bursa modelinden farklı olacak. Çanakkale de kış planlarımız arasında. Anadolu jet entegrasyonu da olabilir. Önümüzdeki günlerde bu konuda açıklama yapabiliriz.
Son olarak, uçuş emniyeti ve müşteri memnuniyeti açısından yaklaşımınızı değerlendirir misiniz?
Uçuş emniyeti bir havacılık kültürüdür. Hiçbir şey bir günde olmuyor. Çok mu mükemmeliz? Güvenlikte evet. Güvenlik konusunda dünyadaki en büyük firmayla çalışıyoruz. Bakım desteğini onlardan alıyoruz. Haliç’e inmek kolay değil. Bu çok ciddi bir eğitim programıyla mümkün ve biz bunu başarıyoruz. Bizim bu uçakları öğrenmemiz gerekiyordu. İyi pilotlarla, işi bilerek, doğru bakımlarla emin olduğumuz bir sektördeyiz. Seabird uçuşlarında güvenliği her şeyden önde tutuyoruz. Birçok insan büyük uçağı tercih edebilir. Ama bizi tercih eden yolcuların tekrar bize geldiğini görüyoruz. 2012 yaz sezonu içinde 4500-5000 yolcu taşıdık. Terslikler de oldu, ama daha önce uçan yolcumuzun yine bizi tercih ettiğini görebiliyoruz. Bu da bazı şeylerin doğru yapıldığını gösteriyor. Her yeni şey gibi ilk bindiğinizde farklı bir heyecan oluyor, ama sonra insanlar alışıyor. Haliç’te artık deniz uçağı rahatsızlık yaratmıyor. Deniz uçağının inmesi de normal bir hal aldı. Bunun yapılabildiğini göstermemiz, dikkatli olmamız, etrafımızla ilişkimizi iyi tutmamız önemli. Konu bizde bitiyor; bakım, eğitim, iyi pilotlar ve doğru seçimler… Güvenliği sağlayan en önemli unsurlar bunlar.
virahaber.com