İstanbul Tersanesi KomutanlığıTürkiye’nin ilk milli savaş gemilerinin yapıldığı yer. Tersane Komutanı Tuğamiral Çakır, her türlü suüstü savaş gemisini dizayn edebilecek yeteneğe sahip olduklarını belirterek “Uçak gemisi yapmak bizim için daha kolay” dedi.
Savunma sanayinin gururu ilk milli savaş gemisi projesi MİLGEM’i tasarlayan ve üreten İstanbul Tersanesi Komutanlığı... Tersane Komutanı Tuğamiral Ahmet Çakır, milli harp gemisi sanayiine askeri tersanenin sunduğu katkıları anlattı. Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından MİLGEM Korveti’nin dizaynını gerçekleştirmek için 12 Mart 2004 tarihinde kurulan MİLGEM Proje Ofisi’nde savaş gemisi dizaynı, entegrasyonu ve inşası için gerekli tüm alanlarda yeterli bilgi ve beceriye sahip 50 civarında mühendis, lojistik, kullanıcı, teknik ressam ve idari personel görev yapıyor.
MÜTEVAZI ŞARTLAR HAKİM
Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamak doğrultusunda diğer projelerde de yer almak için ofisin adı 2010 Dizayn Proje Ofisi olarak değiştirildi. Büyük işlere imza atan ofiste çok mütevazı şartlar hakim. Ofis için tersanede yeni bir bina inşaası hazırlığı yapılıyor. Tuğamiral Çakır, 10 yıl önce açılan ofisin şimdi geldiği noktayı şöyle anlattı:
GEMİYE 240 KM KABLO
“2004’te açılan ofise müdürü olarak 2005’te göreve geldim. MİLGEM’in ilk gemisini 2011’de teslim ettik. 7 senede hem dizayn hem inşa gerçekleştirdik. Böyle bir gemiyi defalarca yapan bir tersane için bile çok iddialı bir süre. Tamamen ofisin özgün dizaynı olan gemi 4,5 yılı inşa olmak üzere 7 senede tamamlandı. MİLGEM, Deniz Kuvvetlerimizdeki benzer gemilerdekine oranla en düşük personele sahip. Er dahil sadece 85 personel görev yapıyor. Bu yetenek yüksek otomasyonla gerçekleşmiş. Gemiye yaklaşık 240 km kablo, 9 km boru döşenmiş, yaklaşık 1000 ton yüksek kalitede gemi inşa sacı kullanılmış.”
Tuğamiral Çakır, MİLGEM gibi projelerde insanlara güven kazandırmanın çok önemli olduğunu belirterek, “Yola çıkıldığında herkes ürün istiyordu. O ürünü ortaya koyamadığımız müddetçe kişilerin kafalarındaki endişeleri yok etmek mümkün değildi” dedi. Dizayn ofisinde, bir deniz mayınının gemiye yakın bir mevkide patlaması sonrasında gemide oluşabilecek etkilerini simüle edebiliyorsunuz. Veya geminin titreşim analizlerini özel yazılımlar aracılığı ile yapabiliyorsunuz. Ofis çalışanları kendi alanlarında son derece profesyonel bir konumdalar. Tuğamiral Çakır, bugün gelinen nokta itibariyle teknik altyapı ve insan gücü olarak sahip olduğumuz yetenekler konusunda şu bilgileri verdi:
YABANCILAR HAYRET EDİYOR
“Biz denizaltı konusuna hâlâ temkinli yaklaşmakla beraber önümüzdeki dönem hedefleri içine milli denizaltı dizaynını da koyduk. Halihazırda, her türlü suüstü savaş gemisini dizayn edebilecek yeteneğe sahibiz. ‘Uçak gemisi yapabiliyor musunuz’ sorusuna cevaben ‘Kolay’ diyoruz. Çünkü, büyük gemi dizaynı daha kolaydır. Gemi küçüldükçe kısıtlarınız artıyor, hemen hemen aynı sistemleri daha küçük alan ve hacimlere daha düşük ağırlıklarla yerleştirmeniz gerekiyor. Gelen yabancı heyetler Heybeliada ve Büyükada korvetlerini görünce, bu kadar çok sistemi bu kadar küçük platforma nasıl yerleştirdiğimize hayret ediyor. Bu iki geminin dünyadaki çok maksatlı modern fırkateynlerin sahip olduğu özelliklerden hiç eksiği yok. Yabancı heyetlerin beğenileri bizim ulaştığımız seviyenin en önemli kanıtıdır.”
Fırkateyn projesiyle teknolojik sıçrama olacak
İstanbul Tersanesi Komutanlığı, MİLGEM Projesi ile Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemileri inşa ediyor. Bu proje ile kazanılan tecrübe ve bilgi birikimi sonucu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın hava savunma harbi firkateyni ihtiyacını karşılamak maksadıyla MİLGEM Projesi ile inşa eden gemilerin yaklaşık 2,5-3 katı büyüklükte olacak Hava Savunma Harbi Fırkateyni’nin dizayn ve inşa edileceği TF-2000 Projesi’ne başlandı. Tuğamiral Çakır, TF-2000 Projesi kapsamında yapılacak gemilerin özelliklerini şöyle anlattı:
400 KM MENZİLDEN TESİS
“İnşa edilecek platformlar tanımlanmış hava resmini asgari 400 km menzilden itibaren tesis edebilecek, tahsis edilen uçakların 3 boyutta kontrol edilmelerini sağlayabilecek. Kuvvet hava savunması yapmasına imkân sağlayacak uzun menzilli satıhtan, havaya güdümlü mermi sistemlerine sahip, kendini savunma maksatlı satıhtan havaya güdümlü mermilerle aynı anda taarruz eden çok sayıda satha yakın seyreden güdümlü mermiye karşı savunma sağlayabilecek nitelikte, hava savunma yeteneği yanında, bekasını sağlayabilecek nitelikte denizaltı savunma ve su üstü harbi sistemlerine sahip olacak.”
TF-2000 Projesi kapsamında yapılacak platformun temel algılayıcılarından biri olan çok maksatlı faz dizili radar sisteminin mümkün olduğunca milli olanaklarla gerçekleştirilmesini sağlamak üzere çalışma başlatılmasına karar verildiğini ifade eden Tuğamiral Çakır, bu çalışma kapsamında SSM ile ASELSAN A.Ş. arasında 2 Eylül 2013’te sözleşme imzalandığını belirtti.
8 YIL İÇİNDE TAMAMLANACAK
Tuğamiral Çakır, “TF-2000’in ana sensörü olan ‘Çok Amaçlı Faz Dizili Radar’ın (ÇAFRAD) geliştirme faaliyetlerine başlandı. Projenin ilk safhası olan Teknolojik Gösterim Fazı’nın 60 ay, nihai ürün fazının ise önümüzdeki 8 yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Sadece ABD, Hollanda ve Avustralya gibi ülkeler tarafından üretilmekte olan bünyeye sabit antenlere sahip faz dizinli radarların Türkiye’de üretilmesiyle bu konuda teknolojik sıçrama gerçekleştirilmiş olacak” dedi.
MiLGEM güven oluşturdu
“Neden bugüne kadar milli gemimizi yapamadık” sorusu üzerine Tuğamiral Çakır şunları söyledi: “Türkiye’de çok iyi seviyede yetişmiş, dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmuş çok sayıda mühendis var. Alanlarında dünya çapında projelere imza atıyorlar. Önemli olan bu bilgi ve beyin gücünü organize edip belli bir hedefe yönlendirebilmek. MİLGEM projesi öncesinde bu gücün farkındalığı yeterli seviyede değildi. Farkındalığın yeterli olmaması sebebiyle kendi mühendisimize güven de yeterli seviyede değildi. Bu sebeple milli dizayn bir savaş gemisine sahip olma hedefi sürekli ertelendi. MİLGEM projesinde ilk defa farkındalık ve neticesinde güven tam anlamıyla oluştu ve büyüklerimiz bize bu projeyi gerçekleştirme şansını tanıdı. Bu proje bu anlamda bir dönüm noktasıydı. Gerçekleştirdiğimiz takdirde, bir daha savaş gemisi tedariki için yurtdışı firmalara yönlenmeyecek, kendi özgün dizaynımıza sahip ve tamamen Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmiş savaş gemilerine sahip olacaktık. Aksini düşünmedik bile. Çünkü başarısız olduğumuz taktirde en az bir 10-15 sene daha böylesi bir imkân bize tanınmayacaktı. O yüzden tek alternatifimiz başarmaktı. Gelinen nokta hem bizim hem de ülkemizin geleceği için çok önemli. Sonrası için hedeflerimizi çok iyi belirlememiz lazım. Bu güne kadar gelişmiş ülkeleri yakalamaya çalıştık. Birilerinin peşinden koşmak değil, birilerinin gittiği hedefi görüp o hedefe ilerlememiz lazım. Aksi takdirde hep arkada kalmaya mahkum olursunuz. Bu nedenle ülke olarak kritik teknolojiler açısından hedef belirleyip onların peşinden koşmamız lazım.”
Sivil tersanelerden hiçbir şey esirgemiyoruz
Askeri tersanelere olan ihtiyacın hiçbir zaman bitmeyeceğini söyleyen Tuğamiral Çakır, 2001 yılında MİLGEM ihalesine ilk çıkıldığında hiçbir Türk firmasının özgün dizayn ile tek başına ihaleye girmediğini kaydederek şöyle konuştu:
MİLGEM MANTIĞINA AYKIRI
“Hepsinin ortağı yabancı tersane veya dizayn firmasıydı. Ve o ihale MİLGEM mantığına aykırı olduğu için iptal edildi. Bu girişimin başarısız olması sonrasında Deniz Kuvvetleri, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile beraber önemli bir sorumluluğu alıp MİLGEM sürecine başladı. Aslında, ben bu süreci 1923’te yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan karara benzetiyorum. O kongrede de sanayi devriminin gerisinde kalındığı, ivedilikle sanayileşme atağının yapılması gerektiği belirtilmiş ancak özel sektörde sanayileşme atağını gerçekleştirecek sermaye olmaması nedeniyle devletin belli sektörlerde öncü olması kararı alınmıştır. MİLGEM projesinde de devlet bu sektördeki boşluğu dolduracak şekilde öne çıkarak bir ilki gerçekleştirmiştir. Milli olarak gerçekleştirilecek projelerin öncüsü, lokomotifi olduk. Ülkede bu projelerin ve daha nicelerinin gerçekleştirebileceğine dair güveni oluşturduk. Sivil tersane yöneticilerinin önlerindeki belirsizliği yok ederek daha kolay risk almalarını sağladık. Sivil tersanelerle, karakol botu ve çıkarma gemisi projelerinde MİLGEM projesi esnasında elde ettiğimiz deneyimleri ve bilgileri hep paylaştık, her konuda destek verdik. Hiçbir şeyi esirgemiyoruz. Bu topyekûn bir kalkınma projesi. Daha büyük hedeflere hep birlikte erişeceğiz.”
Sivil kurumsal kültür oluşturmalı
MİLGEM projesinin 5, 6, 7 ve 8. gemilerinin sivil tersanede yapılacağını hatırlatan Tuğamiral Çakır, sivil sektörde büyük projelere imza atılabilmesi için kurumsal kültürün oluşması gerektiğini kaydederek şöyle dedi: “Sivil tersanelerimiz bu gemileri yapabilecek seviyede. En önemli unsur insan gücü. Altyapıda eksikleri yok ancak insan kolay yetişmiyor. Deniz Kuvvetleri’nin 40 yılı aşkın eğitim ve personel politikalarının sonucu olarak MİLGEM gibi iddialı projeyi başarıyla yaptık. Sivil tersaneler de personel yetiştirilmesine önem vermeli, kurumsal kültürün oluşması için ciddi adımlar atmalı. Türkiye’nin en iyi mühendislerini bir araya getirip uzay gemisi yapalım diyemiyorsunuz. Tuğlaları üst üste koyarak bir yere geliniyor.”
185 parça yüzer unsura 7/24 hizmet
İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nın sadece askeri tersanelere gemi inşa faaliyetleri icra etmediğine dikkat çeken Tuğamiral Çakır, “Bizim iş gücümüzün yaklaşık yüzde 65-70’i, sorumluluğumuz altındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait 185 parça yüzer unsurun onarım, tadilat ve modernizasyon faaliyetlerine ayrılmıştır. Bakım ve onarım hizmeti sadece tersane ortamında kalmayıp yurtiçinde ve yurtdışında yüzer birliğin bulunduğu her mevkide başarıyla gerçekleştirilmektedir” dedi.
Bir başka deyişle 7 gün 24 saat, dünyanın her bölgesinde gemilerimize kesintisiz onarım hizmeti verildiğini vurgulayan Çakır, “ABD ve Almanya’dan gelen heyetler dahil, gemiyi ve tersanemizi gezen askeri heyetler ‘Endüstriniz çok gelişmiş bile olsa Deniz Kuvvetleri olarak bu birikiminizi mutlaka muhafaza edin. Biz bunu yapmadık ama şimdi çok pişmanız ancak süreci geri döndüremiyoruz’ diyor. Tüm bu sebeplerden dolayı, askeri tersanelerimiz Deniz Kuvvetlerimiz’in bekası için son derece önemli bir husustur” diye konuştu.
Bugün