Marsh Sigorta bundan tam 25 yıl önce Türkiye’ye geldi. Marsh Sigorta Marin Direktörü Kaptan Murat İleri’ye göre o dönemde Türkiye’yi kimse umursamıyorken, Marsh Sigorta Türkiye’ye yatırım yaptı. İyi günde de, kötü günde de burada olacaklarını vurgulayan Murat İleri, Marsh Sigorta’nın 250 çalışanı ile İzmir, Bursa, Ankara ve Gaziantep’te hizmet verdiklerini belirtiyor. Türkiye’nin son 10 yıldır dışarıda da popüler bir ülke olduğu için Marsh Yönetim Kurulu’nun da dikkatini çektiğinin altını çizen Kaptan Murat İleri, büyüyen ekonomi nedeniyle Türkiye’nin dünyada da öne çıkan bir ülke olduğunu söyleyerek, buradaki pazar paylarını arttırmak için daha aktif çalışacaklarını dile getirdi. Kaptan Murat İleri ile hem denizcilik sektörünü, hem de deniz kültürünü konuştuk.
Bize kendinizden ve Marsh Sigorta’dan bahseder misiniz?
Yüksek denizcilik okulundan mezunum. Yaklaşık 10 yıldır sektördeyim. Daha önce denizdeydim, fakat evlendikten sonra karada bir hayatı tercih ettim. İş hayatına Anadolu Sigorta’da başladım. Nakliyat kısmında çalıştıktan sonra, yedi yıldır Marsh Sigorta’nın Marin departmanında bulunuyorum. 12 arkadaşla beraber bir operasyon yürütüyoruz. Marsh Sigorta Türkiye’de bulunan uluslararası bir sigorta ve brokerlik firması. Bir kaç şirketten oluşan bir firmanın parçasıyız. Marsh Sigorta’nın merkezi New York’ta bulunuyor. Dünyanın büyük şehirlerinde ofisi bulunan sigorta ve brokerlik firmasıyız. Marsh Sigorta; Türkiye’de yaklaşık 250 çalışanı ile İzmir, Bursa, Ankara, Gaziantep’teki ofisleriyle hizmet veriyor. Yaptığımız iş sigorta brokerliği.
Denizcilik sektöründe hangi alanlarda varsınız?
Marsh’ın içinde kendi alanında uzmanlaşmış birçok ekip var, denizcilik de bunlardan biri. Denizcilikle ilgili aklınıza gelecek her alanda hizmet veriyoruz. Belli başlı konular; tekne sigortaları, P&I sigortaları, liman sigortaları, gemi, tersane sigortaları, offshore, enerji projeleri, süper yatların sigortaları ve profesyonellerin sorumluluk sigortaları.
Denizcilik sektöründeki hizmetlerinizden bahseder misiniz?
Denizcilik sektörüne genel olarak baktığımda bizim aldığımız payın yüzde 20 gibi olduğunu düşünüyorum. Dünyanın her yerinde farklı sigortalar var. Bizim müşterilerimize sağladığımız en temel kolaylıklardan bir tanesi, dünyanın her yerinde ofisi olan bir şirket olmamızdır. Tek adresiz. Bizimle çalışırsanız, tek bir muhatabınız olur. Bizim dışımızdaki birçok sigorta-brokerlik firması, farklı ülkelerde farklı patronlarla çalışıyorlar. Dolayısıyla daha fazla para ödüyorsunuz. Bilmediğiniz kişiler araya giriyor. Siz sigortayı sonuçta huzurlu bir yaşam sürdürmek için yaptırıyorsunuz. Her şeyin şeffaf olması gerekiyor. Bu bizim birinci avantajımız. Bir kişiyle muhatap oluyorsunuz. Sonuçta bu, global bir iş. Marsh Sigorta global anlamda büyük bir firma. Bizim daha fazla müşteri menfaatine yönelik avantajlar sağladığımızı düşünüyorum. Şirket olarak müşterilerimizle uzun dönemli ilişkiler kurmak istiyoruz. Kısa dönemde fazla kar edeyim diye bir düşüncemiz olamaz. Açıkçası uzun bir ilişki bizim için çok daha önemli.
Marsh Sigorta’nın 2014’teki hedefleri konusunda neler söylemek istersiniz?
Hem Marsh Sigorta, hem Marsh İstanbul, hem de Marin bölümü olarak Her yıl yüzde 15 gibi bir büyümemiz var. Büyüme hedeflerimiz hiçbir zaman yüzde 15’in altında değildir. Yıl içinde bu hedefleri tutturuyoruz. Ama bizim için asıl önemli olan marin için yılda, yüzde 30-35 büyüme hedefini tutturmaktır. 2012 yılında 500 bin gemi sigortalıyorduk, şimdi de 500, 550 bin gemi sigortalıyoruz. Sadece sigortalama bedeli 2012 yılında 4 milyar dolarken, şimdi 3 milyar dolar oldu. Sigorta priminin azalması demek, sigortalanacak şeylerin de azalması demektir. Bu da bizim işlerimizin azalması anlamına geliyor. Adet ve müşteri bakımından büyüyorsak da, piyasa şartlarında gelir anlamında daha az büyüyoruz. Marin olarak yüzde 30’luk bir büyüme rakamı söz konusu. Ama finansal olarak yüzde 15’lik bir büyüme var. Büyüme konusunda her zaman hazır bir şirketiz. Marsh’ta her zaman “Krizi nasıl avantaja çevirebiliriz?” konusu konuşulur. “Sigorta müşterilerinin neye ihtiyacı var, krizi nasıl realize edebiliriz” bunları konuşuyoruz. Hep bir büyüme hedefimiz vardır. Türkiye son 10 yıldır dışarıda da popüler bir ülke olduğu için Marsh Yönetim Kurulu’nun da dikkatini çekmiş bir ülkedir. Büyüyen bir ekonomi var burada, bu nedenle Türkiye dünyada öne çıkan bir ülke. Buradaki pazar payımızı arttırmak için daha aktif olmalıyız.
Denizcilik piyasasına dönersek, sizce bu kriz ne kadar sürer?
Kişisel öngörüm önümüzdeki üç yıl içinde sektörün düzlüğe çıkacağı yönünde. 20 yıldır denizciliğin içindeyim. Bir önceki gibi bir krizin hiçbir zaman olmayacağını düşünüyorum. Belli bir seviyede olacağını düşünüyorum. Krizin asıl nedeni yüksek finansmandı. Bankalar denizciliği aşırı şekilde finansman ettiler. Dönen paralar çok büyük olmaya başladı. 10 gemilik bir filoyu 1980 yılında bir milyon dolara kurabilirdiniz. Bu o kadar abartıldı ki, banka bana 80 milyon dolar para çıkarıp verse alırım haline geldi. Armatörü suçlamıyorum. Asıl sorun gemilerin aşırı derecede değerlenmesi idi. Onun sonucunda oluşan finansman sorunu ve hepsinin birbirini tetiklemesi büyük sıkıntılar yarattı. 1990’daki krizde bankalar birçok armatörün gemisine el koymuştu. Bugün onu da yapamıyorlar. Çünkü 500 milyon dolar kredi var.
Sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarınız nelerdir?
Kısa süreli olarak vakıflara desteğimiz oldu. Ama global anlamda bir projede yer almak istiyoruz. Marsh’ın şöyle bir prensibi var; çok fazla görünür olmamak ve reklam vermemek. Bu sigorta dünyasında olmak ve sigortanın saygınlığıyla alakalı bir şey... Çok uzun süre önce verilmiş bir karardır bu.
Biz daha çok denizin kültürü ile ilgileniyoruz. Sırtımızı denize dönmüş toprak soylu bir milletiz. Deniz kültürünün gelişmesi için ne yapmak lazım?
Bir kültür oluşturmak, zaman gerektiren bir konu. 5-10 yılda olan bir şey değil. Uzun vadeli planların yapılması lazım. Biz bence 50 yıl sonra denizle içli dışlı olacağız. İstanbul’da 20 milyon kişi yaşıyor. Bu insanların 12-13 milyonu sonradan İstanbul’a geldi. Uzun vadeli planlamalar yapmak lazım. İkincisi, devletin kıyılarını halka açması gerekiyor. Bu bugünkü gibi devam ederse denizle içli dışlı bir ülke olamayacağız. Çanakkale’den başlayın Antalya’ya kadar hiçbir yerde denize elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremezsiniz, teknenizi bağlayamazsınız. Tayland’a üçüncü dünya ülkesi dersiniz, dünyanın en lüks otelleri vardır. Ama o otelin önündeki deniz halka açıktır. Herkes girebilir. Otel müşterisi olmanıza gerek yok. Marinalar artıyor. İnsanların denizle ilişkisi artıyor. Bu, ekonomi ve insanların gelirlerinin artmasıyla da ilgili bir şey…
Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Biz Marsh olarak Türkiye’de çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sigorta sektöründeki en önemli iki şey; saygınlık ve güvendir. Geleceğe taşıdığımız şirket kültürümüz, Marsh Sigorta’yı rekabet anlamında diğer şirketlerden ayırıyor. Türkiye finansal olarak son 10 yıldır ciddi aşama kaydetti. Bu da bizim gibi şirketler için bir avantaj. Marsh olarak iyi bir noktadayız. Asıl takdir edilmesi gereken şey şu, Türkiye’ye birçok brokerlik firması gelip yatırım yapacak. Oysa biz Türkiye’yi kimse umursamıyorken buradaydık, bundan 25 yıl önce geldik. Dolayısıyla iyi günde de, kötü günde de burada olacağız.
virahaber.com