"Türkiye'de denizi görmeyen insanlar var"

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'de denizi ömrü boyunca hiç görmeyen binlerce vatandaşın bulunduğunu belirtti.

11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası hazırlık çalışmaları için düzenlenen Deniz Emniyeti ve Güvenliği Çalıştayı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ve Bakanlık Bürokratlarının yanı sıra ilgili kamu, kurum kuruluş ve üniversite temsilcilerinin katılımı ile yapıldı. Bakan Yıldırım, Deniz Emniyeti ve Güvenliği Faaliyetleri Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin hep denizci ülke olarak bahsedildiğini, gerçekte bunun böyle olmadığını, denizci ülke denizci millet olmanın denize açıldığında belli olduğunu söyledi. Denize karşı koyulmayacağını ancak tabi olunacağını belirten Yıldırım, bunun aksini yapmaya çalışanların hayatlarının en büyük riski ile karşı karşıya kalacaklarını dile getirdi.

Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte 2013 yılının Piri Reis yılı ilan edildiğini, PTT'nin bu doğrultuda pullar bastığını ve çeşitli etkinliklerin düzenlendiğini kaydederek, Piri Reis'le ilgili Akdeniz'de bir program yapma fikrinin de çok anlamlı olduğunu, bu projenin gerçekleştirilmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduklarını ifade etti.

Vaktiyle gemilerini sadece denizden değil karadan da yürütmüş Fatih'in torunlarının, denizci millet denizci ülke hedeflerinde son 100 yılda istediği sıçramayı yapamadığını vurgulayan Yıldırım, ''1900'lü yılların başına kadar dünyada denizcilikte başa güreşen bir ülkeden, 2000'li yılların başında denizcilikte limanlarımızdan çıkıp başka limanlara gidemeyen, kara listeye alınmış bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyaydık. Geçtiğimiz 10 yıl içinde bu olumsuzlukların tamamı geride kaldı. Artık Türk denizciliği kara listede değil beyaz listenin de en üst sıralarında yerini aldı'' diye konuştu.

Bakan Yıldırım, denizcilikteki ilerlemelerin altını çizerek, filonun 2003 yılına göre adet bazında yüzde 62, tonaj bazında da yüzde 32 artış gösterdiğini belirtti. Türkiye Cumhuriyeti bayraklı veya Türk sahipli gemilerin toplam tonajının bugün 23 milyon deadweight tona (DWT) ulaştığını kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye, dünya deniz ticaretini kontrol eden 30 ülkenin arasında 15'inci sırada yer alıyor. Türkiye yavaş yavaş denizci ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bunun arkasında denizcilikte yaptığımız destekler var. 2004 yılında ÖTV'nin kaldırılması özellikle kabotaj hattında, yolcu yük taşımacılığının artması için bir milat oldu. Bugüne kadar sektöre yaklaşık 3 milyar lira destek verdik ve bunun semeresini de gördük. Yük miktarında yüzde 52, yolcu miktarında yüzde 57 artış sağladık.''

Sadece zenginlerin teknesi olur imajını da ortadan kaldırdıklarını, tekne sahiplerini yabancı bayrak çekmeye zorlayan uygulamaları değiştirdiklerini ancak istenilen başarının tam anlamıyla yakalanamadığını söyleyen Yıldırım, ''Bitmek üzere olan balıkçılık uygulamalarla hayat buldu, Türkiye bugün Avrupa'nın levrek ve çipura ihtiyacının yüzde 25'ini karşılar hale geldi. 600-700 bin tona kadar balık üretimi yapılıyor'' ifadelerini kullandı. Yıldırım, tersanecilikte de son yaşanan kriz hariç önemli gelişmelerin bulunduğunu, Tuzla'da sıkışan gemi inşaat sanayinin bütün kıyalara yayıldığını kaydederek, 2003 yılında 37 olan tershane sayısının 71'e çıktığını, kurulu kapasitenin 550 bin DWT'den 3 milyon 600 bin DWT'ye yükseldiğini belirtti.

Türkiye'nin gemi inşaatında 20'nci sıradan 5-6'ncı sıraya kadar yükseldiğine dikkati çeken Yıldırım, ''Yat inşaatında Türkiye bir marka ülke haline geldi. Özellikle megayatlarda dünya 3'üncüsü olduk. Kruvaziyer turizm de bu dönemde çok gelişti, sadece 2 limanda yapılan bu turizm, bugün 11 farklı limanda yapılıyor ve buradan 2 milyondan fazla yabancı misafir geldi'' açıklamasında bulundu. Bakan Yıldırım, başlanıp tamamlanamayan birçok balıkçı barınağını da tamamlandıklarını ve sayısını 235'e çıkardıklarını ifade etti.

Akdeniz'deki yat potansiyelinin de altını çizen Yıldırım, ''Akdeniz'de 750 bin - 1 milyona yakın tekne dolaşıyor, yat konaklama kapasitemiz 9 bin civarındaydı, bu sayı 17 bine çıktı. Hedefimiz 50 bin. En azından Akdeniz'deki bu potansiyelden daha fazla pay almak istiyoruz. Akdeniz'i 23 ülke paylaşıyor ama bu işin kaymağını tabiri caizse İspanya, İtalya ve Fransa yiyor. Türkiye, en uzun sahil bandına sahip olmasına rağmen buradan yeterince pay alamıyor'' dedi.

Yıldırım, Ulaştırma Şurası'nın 11'incisini bu yıl 5-6-7 Eylül'de yapacaklarını hatırlatarak, bu şurada, konulan hedeflerin gözden geçirileceğini, 2023 hedeflerinin revize edileceğini ve 2035 hedeflerinin de yine bu şurada gündeme geleceğini bildirdi. Buradaki çalışmaların özünün denizde can ve mal emniyeti konularına yoğunlaşmak olduğunu kaydeden Yıldırım, ''Safety comes first(Emniyet en önce gelir)'' kuralında rehavete meydan vermeyeceklerini, çünkü emniyetin zaafa uğraması durumunda insan hayatının da zaafa uğraması ihtimalinin oluşacağını söyledi.

Yıldırım, emniyetin kabul edilebilen risk seviyesi olduğunu da vurgulayarak, burada oluşabilecek herhangi bir hatanın doğrudan insan canıyla ödendiğini, buna çok önem verdiklerini dile getirdi. Türkiye'nin denizcilik camiasında itibarı yüksek bir ülke haline geldiğini ifade eden Yıldırım, ''Türkiye, edilgen değil etken, kuralların oluşmasına katkı sağlıyor, gerektiğinde yanlış kuralları da önlemeye çalışıyor, bölge ülkelerinin menfaatlerini de savunuyor'' dedi.

Yıldırım, amatör denizciliğin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, amatörlüğün acemilik olmadığını, denize aşık olmak, denizi sevmek olduğunu söyledi. Göreve geldiklerinde Türkiye'de 4 bin amatör denizcinin bulunduğunu anımsatan Yıldırım, şu anda bu rakamın 100 bine çıktığını ancak yeterli olmadığını, bu rakamın milyonları aşması gerektiğini ifade etti. Yıldırım, denizciliğin erişilemez bir şey olmaktan çıkartılması gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Bugün tekne otomobilden çok daha ucuz. İnsanlar teknesini alıp hafta sonu çoluğuyla çocuğuyla açılmalı, stresini atmalı, daha sonra teknesini karaya alıp işine devam etmeli. Yerleşim yerlerinde yanaşma yerleri gerekiyor, sahillerimizi işgal altından kurtarmamız lazım. Ya oteller çeviriyor ya spor kulüpleri ya da başka yerler çeviriyorlar. Sahiller erişilemiyor, erişilecek yerde de yol yok. Bu millet nasıl denizci millet olacak- Denizi ömrü boyunca hiç görmeyen binlerce vatandaşımız var. Bu kadar nimetlere sahip bir ülkede mutlaka her vatandaşımız nasıl uçağa bindiyse, mutlaka denizle de tanışması gerekiyor. Deniz insanlara sabrı, hoşgörüyü, ufuk genişliğini öğretiyor.''

Yıldırım, Antarktika'ya giden ilk Türk denizcisi olan ''Uzaklar 2'' Gemisi Kaptanı Osman Atasoy'u tebrik ederek, bugüne kadar çocuklara hep Evliya Çelebi'nin karada seyahatinin anlatıldığını, bundan sonra bir de Osman Atasoy ve ekibinin hikayesi olduğunu ancak bu hikayenin denizdeki seyahatten oluştuğunu ifade etti. Osman Atasoy ve ekibinin yaşadıkları tecrübelerin Türk denizciliğine de katkı yapacağına dikkati çeken Yıldırım, ''Çelebilik makamı 3-5 günlük gezmeyle, yörenin yemeklerini temaşa etmekle değil, ancak ve ancak gittiğiniz yerin dokusuyla birleştiğiniz, orayı iyice özümsediğiniz zaman mümkün oluyor. Dolayısıyla 3,5 sene boyunca 22 bin deniz milini kat ederek açık denizlerin acımasızlığı karşısında yılmadan Antarktika'ya ulaşmanız ve bayrağımızı orada dalgalandırmanız Türk denizciliği ve Türk belgesel sektörüne yeni bir ufuk kazandırmıştır'' diye konuştu.

Türk kaptan ve Türk yapımı tekne ile buralara ulaşmanın büyük Türk denizcilerinin ulaştığı zirve günlerini tekrar anımsattığını söyleyen Yıldırım, ekibin bundan sonraki faaliyetlerini destekleme ve Antarktika'ya araştırma merkezi yapma konusunda ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi.

virahaber.com

GÜNCEL Haberleri

M/TUG Timur Bey, Türk Bayrağı Altındaki İlk Operasyonunu Gerçekleştirdi
Türk P&I Sigorta’nın Yeni Kıdemli Hasar Müdürü: Sezer Tanju Öner
Romanya ve Ukrayna’dan Gelen Kimyasal Atıklar Karadeniz ve Marmara’yı Etkiliyor
İLKFER’den Biyoyakıt Kitabı Geliyor
Şehit Mustafa Kemal Öz İçin Uğurlama Töreni Düzenlendi