Kuzey Kutbu’nda küresel ısınma sonucu buzulların erimesiyle ortaya çıkacak kanalların yeni nakliye rotalarına dönüşeceğini belirten Çin, 68 ülkeyi ilgilendiren ‘Kuşak ve Yol Projesi’nin devamında Polar İpek Yolu’na adım atacaklarını bildirdi. Milliyet’in haberine göre Piri Reis Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Norveç eski Askeri Ataşesi emekli Deniz Kurmay Albay Barbaros Büyüksağnak, “Türkiye 98 yıl önce imzalanan Svalbard Anlaşması’na taraf olmalı. 400 yıldır farklı ülkelerden insanlar balıkçılılık, balina avcılığı, madencilik ve turizm için Svalbard ile ilgilenmişler. Türkiye’nin de ilgilenme zamanı geldi” dedi.
‘Kuzey Okyanusu diyelim’
“Beyaz kıta Antarktika’da Türk bilim bayrağını dalgalandırmak ve bir bilim üssü kurulması fikri heyecan verici” diyen Büyüksağnak, Kuzey Kutbu’nun önemini Milliyet’e değerlendirdi: “Türkiye, Kuzey Kutbu’yla da ilgilenmeli. 14 milyon kilometrekarelik Kuzey Kutbu yılın 9 ayı buzla kaplı. Atlantik ve Pasifik okyanuslarını bağlayan ve kutbun yarısını oluşturan Kuzey Buz Denizi, Uluslararası Hidrografi Teşkilatı’nca beş okyanustan biri kabul ediliyor. Biz de artık buraya ‘deniz’ yerine ‘Kuzey Okyanusu’ ya da ‘Arktika Okyanusu’ demeliyiz. Dünyanın neresinde olursanız olun, yaşamın devamını sağlayan ekosistem kanalı ile Kuzey Kutbu’na bağlısınız. Buzulların erimesi okyanusların dengesini bozarak küresel ısınmayı artırabilir. Kuzey Kutbu’nda olup bitenler tüm dünyayı etkiliyor. 1994’ten beri her yıl 40 bin kilometrekarelik buz alanı eriyor.”
‘Petrol var’
Kuzey Kutbu’nun gelecekte herkesi ilgilendireceğini söyleyen Büyüksağnak, “98 yıl önce imzalanan Svalbard Antlaşması’na taraf olmalıyız. Yeryüzündeki hidrokarbon rezervlerinin dörtte birinin Kuzey Kutbu’nda olduğu tahmin ediliyor. Bilim adamları, bölgede 90-130 milyar varil arasında petrol olduğunu düşünüyor. Yani dünyanın en az üç yıllık petrol ihtiyacı. Hint Okyanusu üzerinden Japonya-Yokohama’dan Hollanda-Rotterdam’a gemi yolculuğu 11 bin deniz mili. Buzulların erimesi ve kuzeydoğu geçitlerinin açılmasıyla Rusya’nın kuzeyi üzerinden 6 bin 500 deniz mili. Yani en az 20 gün tasarruf ediliyor. Yiyecek stoklarının hızla azaldığı günümüzde bölgedeki zengin deniz ürünleri de pek çok ülkeyi ilgilendiriyor” dedi.
Stratejik adalar
Kuzey Buz Denizi’ndeki Svalbard (Spitsbergen) Adaları’nın jeostratejik açıdan önemli olduğunu vurgulayan Büyüksağnak şunları söyledi: “Norveç’e bağlı 63 bin kilometrekarelik adaları vali yönetiyor. 400 yıldır farklı ülkelerden insanlar balıkçılık, balina avcılığı, madencilik, araştırma ve turizm için Svalbard ile ilgilenmişler. Svalbard uluslararası anlamda herkese serbest, hiçbir kuralı, düzenlemesi ve mahkemesi yok. Kömür madenlerinin bulunmasıyla 1920’de Norveç’e bağlandı. Norveç’in Svalbard politikası, takımadaları büyük güçlerin çatışmalarından uzak tutmak üzerine kurulu. Bu Svalbard Antlaşması’na bağlı kalınarak başarıldı. Svalbard 98 yıldır yürürlükte olan nadir antlaşmalardan biri. Türkiye 45 devletin imzaladığı antlaşmaya taraf olmalı ve taraf devletlerin kazanacağı haklardan yararlanmalı. Böylece önemli gelişmelerin yaşanacağı Kuzey Kutbu’na ilgimizi göstereceğiz. Ayrıca, Antarktika’da olduğu gibi Arktika’da da bilimsel araştırma istasyonu kurulabilir. Svalbard Üniversitesi’ne öğrenci gönderilebilir.”
Svalbard Antlaşması ne getiriyor?
Norveç’in takımadalar ve karasuları üzerinde tam egemenlik hakkı bulunmakla birlikte, antlaşmaya taraf olan devletlerin vatandaşlarına eşit haklar veriliyor. İmza atan devletin vatandaşları Svalbard takımadalarına, karasularına, fiyortlarına ve limanlarına giriş, adalarda oturma, balıkçılık ve avlanma, denizcilik, madencilik, mal-mülk ile ilgili hakların edinilmesi ve kullanımı hakkı kazanıyor.
Vira Haber