Savunma sanayiinde yaptığı ataklarla tüm dünyanın dikkatini çeken Türkiye, ürettiği yerli malı teknolojik harikalarla yeni sipariş takvimleri belirliyor.
Güney Asya'nın sessiz ve derinden büyüyen devi Hindistan, Deniz Kuvvetlerine destek almak amacıyla kapımızı aşındırıyor.
Bir devlet şirketi olan Hindistan Tersanesi, ülkemizden transfer edeceği teknolojiyle Hint donanmasını yenilemek istiyor.
Projenin 2 milyar dolar civarında olduğu konuşulurken, teknolojik transfer Tuzla'dan start alarak Hint yarım adasında vücut bulacak.
Bu ittifak ile Hindistan deniz yeteneklerini son teknolojilerle donatarak yenidünya düzenine kendini hazırlıyor.
Projede birkaç Hint tedarikçisinin de yer alacağı belirtilirken Türk Tersanelerinin uzun bir süredir dolu olması nedeniyle gemilerin yapımına Türk Mühendisler eşliğinde Hindistan'da devam edilmesine karar verildi.
Geçmişte benimde birçok defa sefer attığım zorlu deniz bölgelerinden Hint yarımadası, coğrafi konumu ve jeopolitik yapısı nedeniyle denizden gelecek tehditlere karşı savunmasız bir kara parçası olmasıyla bilinir.
Hindistan yüzölçümü açısından oldukça geniş ve yaygın bir ülke olsa da; mevcut yapı karasal bir ordunun hareket kabiliyetini alabildiğine kısıtlayacak nitelikte.
Bu durumu gözeterek denizciliğini güncellemek isteyen ülkeler yeni devlet politikaları üreterek, yeni anlaşmalara kapı aralamışlar.
Çünkü önümüzdeki dönemlerde Hindistan ve civarı en önemli rekabet alanlarının başını çekecek öneme ulaşacak. Bunun sebebi de dünya ticaretinin Asya-Pasifik hattı üzerinden yürüyecek olması.
Bu arz ve talep karşısında hazırlıklı olma seçeneğini güçlendirmek isteyen Hindistan Denizciliği içinde olduğu hoşnutsuzluklara karşı gardını alma telaşında.
Proje 75 programı ile Hindistan Donanması Scorpone sınıfı 6 adet yeni nesil saldırı denizaltısının2022'ye kadar tamamlanması konusunda Türkiye ile iş birliği yaptı.
Hindistan Deniz Kuvvetleri yeni denizaltılarını; alan gözetlemesi, istihbarat toplama, denizaltı karşıtı muharebe, su üstü ve altı savaşı ve mayınlama operasyonları için kullanmayı plânlamakta.
P-75 Scorpone sınıfı denizaltıların tasarım ve özelliklerine kısaca değinecek olursak; bu sınıf denizaltıların basınçlı gövde ve üstün görünmezlik özelliğine sahip olduğu esası ile karşılaşırız. 25 ile 31 arası mürettebat ve 14 muharebe dalgıcını bünyesinde barındırabiliyor olması ise en büyük artısı. 67 metre uzunluğa, 6,2 metre genişliğe ve 1 550 tonluk su altı deplasmanı ile seyir yapan bu Scorpone'lerin hareketleri ise dümen ve kanatçıklar yönlendirme sistemi ile kontrol edilmektedir. Bünyesinde 18 ağır silah, 6 torpido fırlatma tüpü, MBDA SM-3 EXCOSET Gemi sayar füzeleri ve hassas güdümlü silahlarla donatılmışlardır. Hızları azami 20 knot'tır (37km/sa.) ve su altında 21 gün hiç yüzeye çıkmadan durabilir ve 350 metre derinliğe dalabilirler.
Türkiye, Savunma Sanayinde ilk defa denizaltı gibi ileri teknoloji gerektiren bir alanda mühendislik ihracatına yönelerek, sağladığı güvenle dünya pazarında Bölgesel Süper Güç olmayı aşıp, Süper Güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Ülkemiz, benzer Teknoloji ile daha önce de Torpido Karşı Tedbir Sistemleri ve Akustik Ölçüm Sensörleri ile Pakistan Denizaltılarını da yeniden donatmak üzere anlaşmıştı.
Modernize edilecek yeni dizaynlar ile denizaltıların tüm Sonarları, Periskop Sistemleri, Komuta Kontrol, Radar ve Elektronik Destek Sistemleri yeniden kurgulanarak düşmana karşı caydırıcılığın arttırılması hedeflendi.
Üstün manevra kabiliyetleri ve sessizlikleri ile ün salan bu dip deniz araçları, kendi sınıfında dünyanın en gelişmiş teknolojileri olarak bizleri gururlandırmaktadır.
Askeri terminolojiye göre denizaltılar kendi tahrik sistemiyle su altında bağımsız hareket edebilen savaş gemileri olarak tanımlanırlar.
Zira denizaltı seçimleri, ülkelerin coğrafi yapılarına göre farklılıklar gösteren en önemli deniz savunma unsurlarıdır.
Herhangi bir ülke için isabetli olan bir denizaltı modeli, bir başka coğrafyadaki ülke için doğru tercih olmayabilir.
Burada, önceki yazımda ele aldığım "Dönüşen Dünya'nın Demodeleri Uçak Gemileri" mantığında hareket etmenin doğru bir kanaat olacağını düşünenlerdenim. Çünkü denizaltı tipi savunma gemilerinin yıllık bakım maliyetleri dahi 10 milyonlarca $ seviyelerindedir. Bu tablo ülkeleri ve dolayısıyla kurumları mecburen ince eleyip sık dokumaya itiyor.
Stratejik avantajları iyi kullanmak ancak yaşanılan coğrafyanın gereklerini iyi okumakla mümkündür.
Ayrıca kendi gücünün farkında olmak ve geleceğe yönelik askeri yatırımları iyi plânlamak, kendine yatırım yapacak ülkelerin en büyük kazanımı olacaktır.
Bu durum, dengelerin değiştiği kendini yeniden güncelleyen asrımızda, her ülke için geçerli olan doğru savunma strateji biçimidir.