"Kendi denizlerimizde kendi ellerimizle bir zamanlar kaybetmiş olduğumuz haklarımızı uzun ve zorlu mücadelerden sonra 1 Temmuz 1926’da tekrar kazandık. Kabotaj Kanunu ile “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmü getirildi ve bu sayede Osmanlı Devleti zamanında yabancılara kaptırılmış olan bu önemli hak geri kazanıldı. Eskiden yabancıların elinde olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarınca yapılabilmesi sağlandı.
Kendi karasularınızda hakimiyet kuramazsanız ne denizciliğinin gelişebilir ne ticaretiniz. Kara sınırlarından fazla deniz sınırları olan bir ülke için başkası düşünülememez zaten. 8000 kilometreyi aşkın sahil şeridimiz ve üç yanı denizlerle çevrili ülkemiz için en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü deniz taşımacılığıdır. Peki biz geçen yıllarda neler yaptık, denizlerdeki hakimiyetimizi geliştirebildik mi? Deniz sınırlarımızın uzunluğunu bir avantaja döndürebildik mi?
Unutmayalım ki haklarınızı korumak için güçlü olmalısınız. Savunma sanayiniz güçlü ve de bağımsız olmalı. Zira gerçek bağımsızlık savunma sanayinizin bağımsız ve güçlü olmasından geçer. Kendi imkanlarınızla yapabildiğiniz hücumbotlarınız, fırkateynleriniz, çıkartma gemileriniz, roketleriniz, denizaltılarınız ve hatta uçak gemileriniz varsa ancak gerçek bağımsızlıktan bahsedebiliriz. Aksi takdirde bağımsızlığınız yalnızca ilk ambargoya kadar sürer. Tarihin acımasız yapraklarına göz gezdirirseniz şiirleri ile, edebiyat gücü ile, sanatı ile yükselip ayakta kalmış bir uygarlık göremezsiniz. Elbette ulvi değerler önemlidir ve yüksek ahlakın bir gereğidir ancak ayakta kalmanın ön şartı savunma sanayinden geçmektedir. Unutmayalım ki tarihi güçlü olanlar yazar.
Türkiyemiz son yıllarda gerçekleştirilen önemli savunma sanayi hamleleri ile gerçek bağımsızlık yolunda hızla ve güçlü bir şekilde ilerlemektedir. Kendi denizlerimizde olan hakimiyetimizi, karasularımızın haklarını gerçek anlamda pekiştirmekteyiz.
Ancak ticari alanda da ilerlemeler gerekmektedir. Kabotaj Kanunu ile kazanmış olduğumuz bu önemli avantaj, her fırsatta, her şekilde denizcilik sektörümüzün tüm alanlarında kullanılmalıdır. Şüphesiz hem yük hem yolcu taşımacılığında denizyollarını kullanmada şu andakinden çok daha iyi, çok daha verimli hareket edebiliriz.
“Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutladığımız bu önemli günde doğru denizcilik stratejileriyle, iyi planlanmış kısa ve uzun vadeli ama ayağı yere basan denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını daha da canlandırmanın yollarını hep birlikte aramalıyız. Artık yabancı hayranlığına son vermeli, kendi değerlerimizi kendimiz yaratabilecek güçte olduğumuzun farkında olmalıyız. Türk Loydu bir milli kuruluş olarak Türk Denizciliğinin gelişmesi için elinden gelen desteği vermektedir, vermeye de devam edecektir. Elbette Türkiye’nin gelişmesi bazılarının hoşuna gitmemektedir, zayıf ve muhtaç bir ülke yerine güçlü bir Türkiye olmanızdan çok rahatsız olanlar vardır.
Ancak ne olursa olsun “Durmak yok, mücadeleye devam” diyoruz. Birlik olursak ülke olarak aşamayacağımız engel, başaramayacığımız zorluk yoktur.
Yüreği denizden geçen tüm vatandaşlarımızın Denizcilik ve Kabotaj Bayramını gönülden kutlarım.
Cem Melikoğlu - Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı"
ViraHaber.com