Türk Deniz Ticareti Hukuku'nda Taşıyanın Kanuni Sorumsuzluk Halleri

Türk P&I yetkililerinden avukat Elif Kaçar Özşahin, "Türk Deniz Ticareti Hukuku'nda Taşıyanın Kanuni Sorumsuzluk Halleri" adlı makalesiyle düşüncelerini sektörle paylaştı. İşte o makale:

Taşıyan kural olarak eşyanın yalnızca denizyolu ile taşınmasından değil aynı zamanda muhafazasından ve zamanında tesliminden de sorumludur. Birden fazla tarafın dahil olduğu taşıma işlerinde taşıyanın sorumluluk limitlerinin belirlenebilmesi için gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse uluslararası düzenlemelerle, taşıyanın sorumlulukları belli şartların gerçekleşmesi koşuluyla sınırlandırılmış ve hatta ortadan kaldırılmıştır. Bu sebeple uluslararası  deniz ticaretinde en esaslı hususlardan biri taşıyanın sorumluluğunun ve sorumsuzluk hallerinin belirlenmesi konusudur.

1800'lü yılların sonuna kadar, donatanların sorumsuzluk kayıtlarını içeren düzenleme ve kayıtlar hakim olmakta ve donatanın sorumluluğu yalnızca teslimden ve konşimento düzenlenmesi halinde buradaki bilgilerin doğruluğundan mütevellitti. Bu nedenlerle, ticari hayata iştirak eden beher aktörün hayatta kalabilmesini temin etmek için, emredici bir takım kaideler getirme gereği hasıl olmuştur. Amerika'daki 1873'te yürürlüğe giren Harters Act donatanın sorumsuzluk kayıtlarına yük ilgilileri lehine sınırlar öngören ilk düzenleme olmuş ve "ticari kusurdan" kaynaklanan zararlardan sorumluluğu kısıtlayan sözleşmeler yapılmasını yasaklamıştır. Bu gelişmeleri takiben Avrupa'da ise Lahey Kuralları ve devamında ortaya çıkan konvansiyonlar, taşıyan ve yük ilgilisi arasındaki güçler dengesini temin etmeyi hedeflemiştir. Mehaz Alman Ticaret Kanunu'ndan iktibas edilen Türk Ticaret Kanunu da, Lahey Kurallarını esas almakta olup, donatanın mutlak sorumsuzluk hallerini buna paralel olarak düzenlemiştir. İlk bakışta, Lahey Konvansiyonu'nu takip ederek hazırlanmış olduğu ve bir taşıyan lehine bir takım özellikler barındırdığı düşünülse de (örneğin; TTK madde 1180/2: Tereddüt halinde zararın teknik yönetiminin sonucu olmadığının kabul edilmesi), Türk Ticaret Kanunu'nun, Lahey Kuralları içerisinde yer almayan ve Hamburg Konvansiyonu ile düzenlenmiş olan "Gecikme" dolayısıyla sorumluluk hükümlerini de kanunlaştırmış olduğu görülmektedir. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre taşıyanın en asli sorumlulukları, i) Yüke ilişkin sorumluluklar (Özen yükümlülüğüne aykın olarak gerçekleşen ziya, hasar ve Hamburg Kuralları'na paralel olarak geç teslime ilişkin sorumluluklar) ve ii) Geminin başlangıçtaki denize, yüke ve yola elverişsizliğinden kaynaklı zararlara ilişkin sorumluluklardır. (TTK madde 1178 vd ile TTK madde 1141)

TTK sistematiğinde, taşıyanın sorumsuzluğuna dair hükümler yer yer sorumluluğun istisnası şeklinde düzenlenmiş olup taşıyanın sorumsuzluğuna dair istisnaya madde içerisinde yer verilmiştir. Örneğin, TTK madde 1141 hükmüne göre taşıyan, "tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle" yükümlüdür. (Madde içeriğinde "harcamak" kelimesi, "göstermek" olarak tercüme edilmesi daha isabetli olurdu.) Ancak aynı maddede istisnai olarak, sorumluluktan kurtulma hali de  düzenlenmiş olup, taşıyanın "eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkan bulunmamış" olduğu hallerde doğan zararlardan sorumlu olmayacaktır.

Kanun içerisinde bir kısım sorumsuzluk halleri ise, istisna hükümleriyle değil, doğrudan ve münferit maddeler  halinde  düzenlenmiştir. Bunlar, taşıyanın mutlak sorumsuzluk halleri olan teknik kusur ve yangın, denizde kurtarma ile muhtemel sorumsuzluk halleri olan denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları, harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina sınırlamaları, mahkemelerin el koyma kararlan, grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri, yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve niteliği, ambalajın yetersizliği, işaretlerin yetersizliği durumlarıdır. Bunun yanı sıra Lahey Kuralları, 4. Maddesi uyarınca eşyanın cins veya değerinin taşıtan veya yükleten tarafından kasten yanlış bildirilmesi  ve can veya eşya kurtarmak amacıyla ya da diğer haklı bir nedenle rotadan sapılması hallerini de taşıyanın  sorumsuzluk  hallerinden saymıştır.

Özetle, ispat yükü kendisine ait olmak üzere, yukarıda sayılan durumların  gerçekleşmesi halinde taşıyanın sorumluluktan kurtulması söz konusu olabilir, meğerki sorumluluğu doğuran olayın kendisi veya personelinin kusuru kaynaklı gerçekleşmediği ve taşıyanın Türk Ticaret Kanunu madde 932'ye göre gemisini denize, yola ve yüke elverişli tuttuğunun  ispat edebilsin.

Vira Haber

SEKTÖRDEN Haberleri

Doğuş Marine Services, D-Marin Turgutreis’te hizmete başladı
ABS’den AB Emisyon Ticaret Sistemi Semineri
12. Ulusal Gemi ve Yat Tasarım Yarışması Sonuçlandı
CII Derecelendirmesinin Charterer ve Armatörler Arasında Yaratacağı Sorunlar Konuşuldu
GBD Cumhuriyetin 100. Kuruluş Yıldönümünü Büyük Bir Organizasyonla Kutladı