Cumhurbaşkanlığı desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsünden bilim insanlarının yürüttüğü proje devam ediyor. Türkiye kıyılarındaki batıkların envanterini çıkarmak üzere yürütülen çalışmada çarpıcı arkeolojik keşiflere imza atılıyor.
Çalışma kapsamında Marmaris-Bozburun bölgesinde Minos uygarlığına ait olduğu tahmin edilen izlere rastlayan bilim insanları, çok az verinin ele geçtiği Tunç Çağı ticaret rotalarına ilişkin bilgileri de arkeoloji dünyasının dikkatine sundu.
Tunç Çağı'nda su seviyesine ilişkin bilimsel çalışma yaptıkları sırada sürpriz şekilde yüzlerce konik kap, fincan, tezgah ağırlıkları, mutfak kapları, gaga ağızlı testilerden oluşan seramikler ile taş baltalara ulaşan ekip, eserlerin milattan önce 18. yüzyıla yani Orta Tunç Çağı'na tarihlendiğini ortaya çıkardı.
Tunç Çağı'ndan günümüze kalan en büyük ve en eski buluntuların yer aldığı tahmin edilen bölgede Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Başkanlığı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş bilimsel danışmanlığında yürütülen çalışmayla Anadolu ve Minos medeniyetleri arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması, dönemin ticaret rotasına ilişkin veriler elde edilmesi bekleniyor.
"ZAMAN DURMUŞ GİBİ..."
Doç. Dr. Harun Özdaş, AA muhabirine, Mavi Miras çalışmalarına Koca Piri Reis Gemisi ile katkıda bulunmaya çalıştıklarını, batıklar ve yerleşim izlerini tespit ettiklerini söyledi. Derin sularda gelişmiş su altı cihazlarıyla su seviyeleri üzerinde çalışırken sürpriz sonucu sığ suda, Ege tarihini değiştirecek buluntuların yer aldığı "fenomen" ile karşılaştıklarını aktaran Özdaş, şöyle konuştu:
"3-30 metre arasında değişen derinliklerde buluntular karşımıza çıktı. Günümüzden 4 bin yıl önceye dayanıyor. Büyük ihtimalle gemilerle, teknelerle taşınmış kargolar, liman ile liman yapıları olduğunu düşündüğümüz bir alanda yükleme sırasında bir nedenle tahribat görmüş. Seramik ve kaba yontu taşların liman kalıntısına işaret ettiğini düşünüyoruz. Tunç Çağı'nın bilinen en eski liman kalıntısı."
Özdaş, buluntuların Minos uygarlığına ait olduğunu düşündüklerini söyleyerek, "İşin enteresan tarafı şu; bölgede zaman durmuş, tıpkı bir batıktaki gibi liman kalıntısı zamanı saklamış. Tunç Çağında Girit-Minos ve Anadolu ilişkisini gösterebilecek bir buluntu haline gelmiş. Bu döneme ilişkin yerleşim, liman izi olarak karşımıza çıkarmış." dedi.
TİCARET ROTASINI ORTAYA ÇIKARACAK
Buluntuların, Minos gemilerinin Anadolu kıyılarındaki ilk durağının Bozburun Yarımadası olduğuna işaret ettiğini anlatan Özdaş, "Buluntular, büyük olasılıkla Girit'te üretilen seramiklerin ihracat için Rodos ve Bozburun Yarımadası üzerinden kuzeye İassos, Milet, Efes ve Truva'ya, Kuzey Ege'ye gittiğini ve bir ticaret rotasının olduğunu gösteriyor. Bu rotaya ilişkin günümüze kadar çok veri ele geçmemişti." dedi.
Buluntuların Türkiye kıyılarında bugüne kadar ele geçen en büyük Minos ve Anadolu Tunç Çağı eserleri olduğunu vurgulayan Özdaş, bilim dünyasına önemli bilgiler kazandırılacağını, su altı çalışmaların genişletilmesi için sponsor desteğine açık olduklarını da sözlerine ekledi.
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da keşfin heyecan verici olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Ege’nin tarihine ışık tutacak bu büyük keşif, Anadolu ile Girit-Minos medeniyetleri arasındaki ticari, sosyal ve kültürel etkileşimlerin gün yüzüne çıkmasını ve dönemin toplumsal hayatının anlaşılmasını sağlayacaktır. Koca Piri Reis Gemisi’nin kullanıldığı araştırmaların ülkemiz ve akademi dünyası adına önemini biliyor, bu noktadaki gayretlerinden dolayı değerli hocamız ve ekibi ile gurur duyuyoruz."
Vira Haber