Denizleri korumak için bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir, turistlere ve halkımıza çevre dostu davranışları teşvik edilebilir. Örneklendirmek gerekirse; sevimli deniz canlılarını içeren afişleri otobüs duraklarına, metrolara koyulabilir vatandaşlarımızı ve turistleri bilgilendirebiliriz. Deniz kirliliğini azaltmak için atıkları doğru şekilde bertaraf edip geri dönüşüme tekrar kazandırılmalıdır. Deniz canlılarına zarar vermemek için mercan resiflerine ve diğer hassas ekosistemlere zarar veren faaliyetlerden kaçınılmalıdır. Denizlerde yapılan su sporları ve dalış etkinliklerinde doğal yaşamı korumak için sürdürülebilir uygulamaları benimsemek gerekir. Denizleri en çok kirleten unsurların başında kanalizasyon borularının doğrudan denize aktarılması, petrol arama ve oluşan sızıntılar, uluslararası balık avlanma kurallarına uymayan devletler, bilinçsiz avcılar ve kaçak avcılar denizlerin eko sistemini her geçen olumsuz etkilemektedirler. Uluslararası zorunlu ve katı kurallar ve denetim mekanizmasıyla bunlar önlenmeli ve denizlerdeki doğal kaynakları korumak için yerel yetkililer ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapılmalıdır. Denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak için koruma alanları oluşturulmalı ve koruma programlarına destek verilmeli. Denizlerde avlanmayı sürdürülebilir bir şekilde yapılması ve yasa dışı avlanmaya karşı mücadele edilmesi gerekiyor. Denizlerde enerji verimliliğini artırmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmeli.
Bu adımlar, turizm sektöründe denizleri korumak için atılabilecek bazı temel adımlardır. Her biri deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliği için önemlidir.
Deniz Kirliliği…Pollution, Under the ocean, Ocean pollution
Deniz kirliliğini azaltmak için plastik kullanımını en aza indirin ve plastik atıklarını önlemek için geri dönüşüm programları oluşturun. Denizlerde gemi ve tekne trafiğini kontrol etmek için sürdürülebilir ulaşım politikaları benimseyin. Denizlerde yapılan inşaat projelerinde çevresel etkileri minimize etmek için doğa dostu tasarım ve inşaat yöntemleri kullanın.
Denizlerde su kaynaklarını korumak için su tüketimini azaltmaya yönelik tedbirler alın, su tasarruflu sistemler ve teknolojiler kullanın. Denizlerdeki doğal yaşamı korumak için yasak bölgeler belirleyin ve bu bölgelerdeki denetimleri sıklaştırın.
Denizlerdeki ekosistemlerin izlenmesi ve araştırılması için bilimsel çalışmalara destek verin ve verileri paylaşın. Denizlerde yapılan turistik faaliyetlerde rehberlik hizmetlerinde çevre eğitimi sağlayın ve turistlerin doğayı koruma bilinciyle hareket etmelerini teşvik edin.
Denizlerimizdeki canlıları etkileyen bir diğer problemde kopan balık ağları, kopan misinalar buda sudaki canlılığı olumsuz etkilemektedir.
Denize bırakılan balık ağları, denizlerde birçok zarara yol açabilen önemli bir çevresel sorun olarak kabul edilir. İşte balık ağlarının zararlarına dair ayrıntılı bilgiler:
1. Balık Popülasyonlarına Zarar: Terk edilmiş veya kayıp balık ağları, av hayvanlarının (balıklar, deniz memelileri, deniz kuşları vb.) yanlışlıkla bu ağlara takılarak ölmesine veya yaralanmasına neden olabilir. Bu durum, balık popülasyonlarının azalmasına ve ekosistemin dengesinin bozulmasına yol açabilir.
2. Denizaltı Ekosistemine Etki: Balık ağları, deniz tabanı gibi denizaltı habitatlarına zarar verebilir. Ağlar, resifler, mercanlar ve diğer denizaltı yapılarına takılıp onları tahrip edebilir. Bu durum, denizaltı ekosistemlerinin bozulmasına ve biyoçeşitlilik kaybına yol açabilir.
3. Uzun Süreli Plastik Kirliliği: Birçoğu plastikten yapılan balık ağlarının terk edilmesi veya kaybedilmesi, plastik kirliliğinin denizlere katkıda bulunur. Bu ağlar yıllarca denizde kalarak çevredeki sucul yaşamı tehdit eder ve denizdeki plastik kirliliğinin artmasına neden olur.
4. Deniz Hayvanlarına Tehdit: Balık ağları, deniz memelileri, deniz kaplumbağaları, deniz kuşları ve diğer deniz canlıları için ciddi bir tehlikedir. Bu hayvanlar ağlara takılarak boğulabilir, yaralanabilir veya açlıkla karşı karşıya kalabilir. Ayrıca, ağlara takılmış olan hayvanlar diğer yırtıcılar için de kolay hedef haline gelir.
5. Ekonomik Etkiler: Balıkçılık endüstrisi için ciddi ekonomik kayıplara neden olabilir. Terk edilmiş veya kayıp ağlar, balıkçı teknelerinin ekipmanlarını hasara uğratabilir veya kaybetmelerine yol açabilir. Ayrıca, ağların denizaltı yapılarına zarar vermesi, balıkçılık faaliyetlerini engelleyebilir veya azaltabilir.
Bu zararların önüne geçmek için, denize bırakılan balık ağlarının kontrol edilmesi, düzenlenmesi ve geri dönüşümü için önlemler alınmalıdır. Balıkçılar, sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları benimsemeli ve kayıp ağları geri toplama ve bertaraf etme yöntemleri geliştirilmelidir. Ayrıca, plastik kirliliğiyle mücadele eden geniş çaplı çözümler ve bilinçlendirme kampanyaları da önemlidir.
Denizler ve okyanuslar için bütün olumsuz etkileri en aza indirgemenin, denizlerdeki doğal yaşam alanlarını, tarihi ve kültürel özelliklerini koruyarak deniz kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamanın bir yolu denizlerde etkin yönetilen doğal rezervler oluşturmak.
Yüzyıllar boyunca, bazı alanlar balık stoklarının korunması ve arttırılması için dönemsel ya da tamamen balıkçılığa kapatılmış bu sayede bu kaynağın tüketilmesi engellenerek balıkçılık sektörünün devamlılığı sağlanmış.
Yirminci yüzyıl içinde ise, balık stoklarının korunmasının yanı sıra denizlerdeki biyolojik değerlerin de korunabilmesini ve yöre halkına alternatif gelir kaynakları oluşturulmasını amaçlayan ve ülkeden ülkeye adları “Deniz Milli Parkı”, “Deniz Rezervi” gibi değişkenlik gösteren deniz koruma alanları oluşturulmaya başlandı. Türkiye kıyılarında 31 Deniz ve Kıyı Alanı yasal olarak korunmakta.
Türkiye karasularının yaklaşık %4’ü koruma altında bulunmaktadır.
WWF-Türkiye, 2001 yılından bugüne ülkemizin deniz koruma alanlarının etkin yönetimine katkı sağlamak için, alandaki tüm paydaşların katılımı ve ilgili kamu kurumlarıyla işbirliği içinde, Likya kıyılarında başlayan çalışmalarına, Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi deniz koruma alanının denizel yönetim planı izleme ve uygulamaları, sürdürülebilir turizm ve küçük ölçekli balıkçılığın desteklenmesi çalışmaları kapsamında devam etmektedir.
Su Yosunları
Su yosunları, sucul ortamlarda yaşayan basit bitkisel organizmalardır. Bu organizmalar, fotosentez yoluyla güneş enerjisini kullanarak karbon dioksiti ve suyu besin maddelerine dönüştürürler. Su yosunları, tatlı su göllerinden denizlere kadar çeşitli su kütlelerinde bulunabilirler.
Su yosunlarının önemli bir işlevi, ekosistemlerde besin zinciri içinde temel üreticiler olarak görev yapmalarıdır. Fotosentez yaparak oksijen üretirler ve çevrelerindeki suyun oksijenlenmesine katkıda bulunurlar. Aynı zamanda besin kaynağı olarak diğer organizmalar için önemli bir rol oynarlar.
Su yosunları, sucul ortamların ekolojik dengesini korurken, su kalitesini ve berraklığını da etkileyebilirler. Aşırı miktarda su yosunu büyümesi, suyun oksijen seviyesini azaltabilir ve diğer organizmaların yaşamını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, su yosunlarının kontrol altında tutulması veya dengeye getirilmesi önemlidir.
Bazı su yosunları ayrıca endüstriyel kullanımlara da sahiptir. Örneğin, bazı su yosunları biyoyakıt üretiminde kullanılabilir veya gıda takviyeleri ve kozmetik ürünlerinde kullanılan alg özleri elde etmek için kullanılabilir.
Genel olarak, su yosunları sucul ekosistemlerde önemli bir rol oynarlar, besin zinciri içinde temel üreticiler olarak görev yaparlar ve su kalitesi üzerinde etkileri olabilir. Ancak, aşırı büyümeleri kontrol edilmelidir.
Denizlerimizi korumak, sadece turizm sektörünün değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.