Bilindiği üzere ülkemizde spesifik maksatla kabotaj sahamızda konuşlanan yerli ve yabancı sahipli özel gemilerin sayıları gün geçtikçe artmaya başlamıştır. İki adet sismik araştırma gemisi, kiralanan drilling rig ‘’sondaj gemisi’’, FSRU ‘’ Floating Storage Regasification Unit’’ yüzer gaz depolama çevrim tesisi; son olarak siparişi yabancı bir firmayla ortak olarak verilen FSU ‘’ Floating Storage Unit’’ gaz depolama tesisi bunların başlıcalarıdır.
İlk sismik araştırma gemisinde bilindiği üzere ehliyetli sismik araştırma yapacak yetişmiş ehil Türk personel bulunamayınca maalesef 3 yıllığına işletmesi yabancı bir firmaya verilmişti.
Diğer taraftan Aliağa’da ilk FSRU terminalimizin faaliyete başlamıştı. Ülkemiz adına çok önemli bir adım ve memnuniyet vericidir. Heogh LNG’den GDF Suez Neptune 2.5 yıllığına özel bir kurum tarafından kiralanmıştır. Norveçlilerden kiralanan bu yüzer tesiste gaz tecrübesine haiz yabancı personel görev yapmaktadır. Şu anda Kore’deki Hyundai tersanesine ‘’HHI’’ 173.000 m3’lük benzer bir FSRU özel iştirak tarafından sipariş edilmiştir. Konu gemi suya indirilmiştir ve Nisan 2019 tarihinde tesliminin yapılması öngörülmektedir. Bu tarz bir projede kiralamaktansa demoraj problemi ile karşı karşıya kalmamak, yüksek kiralama giderleri adına satın alma yoluna gidilmesi uzun projeksiyonda daha uygundur. Bu tip projelerde operasyonel, teknik, coğrafi koşullar dikkatlice etüt edilmeli ve maker-üretici listeleri, teknik özellikler, ekipmanlar gemi ve işletme maliyetleri göz önünde bulundurularak seçilmelidir.
Diğer taraftan Dörtyol terminalinde FSRU Challenger, Japon MOL firmasından kiralanmıştır. Bu FSRU Kore’de DSME tersanesinde yapılmıştır. MOL FSRU 263.000 m3’lük olup dünyanın en büyük FSRU’sudur. Bu hususta değişen dünya koşullarında Ülkemiz adına mühim bir yapıtaşı olmuştur. Konu ile ilgili olarak kiralanan FSRU’nun yerine Kore’nın Hyundai ‘’HHI’’ tersanesine Tersane’nin yeni bir FSRU sipariş edilmiştir.
Şu anda Saros körfezinde yapılması planlanan lng-fsru terminali için ÇED süreci devam etmektedir. Akabinde başlanacak olan inşaat aşamasında terminal dizaynı eğer başka iskele vb. var ise diğer gemilerin yanaşmalarına yönelik manevra alanları, otomatik yangın söndürme, emniyet, alarm sistemleri, terminal manevra simülasyonu OCIMF, ISGOTT ve SIGTTO, IGF, Regas, TMSA kuralları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Yüksek kira bedelleri gemilerin-tesislerin atıl durumda kalmaması için çok titiz bir kontrat, planlama yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde önemli bir ilave maliyet ve uygunsuzlukların doğması kaçınılmazdır.
Bir başka noktayı da vurgulamak gerekirse FSRU tesisinde yaklaşık 30 kişi görev yapmakta ve yıllık olarak 3 milyon usd’dan fazla bir meblağ yabancı gemi adamlarına ödenmektedir. Yabancı işletme firmaları bu pazarı bırakmak istemediklerinden, sigorta kapsamını, vb. öne sürselerde, bunun dünya üzerinde birçok örnekleri vardır. 3 yıllık süreçte iyi bir organizasyonla tersaneden plan onay sürecinden başlanarak işletme ekibinin en baştan itibaren koordine edeceği projelendirme ile kolaylıkla sorunlar bertaraf edilebilir. Şu anda benzer şekilde Brezilya’nın MODEC FPSO projesinde ilk başta personelin yüzde 30’unun Brezilyalı olması şartı konulmuş ve 3 sene sonunda ’da personelin yüzde 90’ı Brezilyalıya geçilmiştir. Milli sermayenin ve dövizin ülkemizde kalması adına gerekli adımlar atılmalıdır.
Sonuç itibariyle Ülkemizde bahsi geçen sismik araştırma gemilerinin, gaz ve sondaj gemilerinin millileştirilmeleri, hem öz kaynaklarımız hem de bilgilerin gizliliği açısından elzemdir. Bu gemiler için Ülkemizde eğitim kurumlarının oluşturulması, olası Klas kuruluşlarından personel istihdamı, staj konusunun DP kısmı için düzenlenmesi, DP yeterliliğine haiz personelin sevki-idaresi, Türk çalışanların olduğu yabancı firmalar ile belirli sınırlı süreli iş birlikteliği ‘’joint venture’’ yapılması, Denizcilik Fakültelerinde müfredatlarının revize edilerek bu spesifik, çok maksatlı gemilere uygun hale getirilmesi ve yurtdışında kendi bireysel çabaları ile yabancı offshore firmalarında çalışan yetişmiş Türk personelin bir araya getirilmeleri ( MOL, Thome, BSM, Vships, Modec,vb. gibi FSRU-FPSOLNG-LPG, Drilling Rig) sağlanmalıdır. Bu gemilerin tersanelerde inşaatları sırasında Türk Bayrağı; Türk Loydu IACS kurumu üyesi olmasa da mutlaka dual Klas olarak Tersane’de gerekli gözetimleri yapmalı ve konuyla ilgili tüm çalışmalara katılmalıdır. Daha önce yurtdışında farklı ülkelerde yaptırdığımız 10’larca farklı tipteki gemilerde uyguladığımız dual Klas ya da Türk Klas sörveyörlerinin görevlendirildiği anlaşmalara defalarca imza attık. İlave olarak kardeş ülkemiz Kore’ye yaptığımız ve üst düzey yetkilerle görüşmelerimiz neticesinde STCW, IMO Model, COC kısaca ehliyet denklik sorununu Kore ile çözersek ehil personel yetiştirmek için Ülkemizdeki altyapıyı tamamlayana kadar geçiş sürecini yönetmek kolaylaşacaktır. Böylelikle sektörümüzün önünü daha da açmak adına çok mühim bir hamle hayata geçmiş olacaktır.
DTO’nın katkılarıyla önümüzdeki hafta TURDEF tarafından düzenlenecek olan 4. Denizcilik Çalıştayın bu bağlamda çok önemli olduğu inancındayım.
Gürhan Burak ALKOÇ- Pearl Naval Kurucusu
Vira Haber