Küresel Isınma Kurultayı'nın 'Küresel Isınma ve Medya' konulu oturumunda konuşan Özdebir, küresel ısınmanın sonuçlarından kaynaklanan şikayetler nedeniyle konunun gündeme geldiğini, son dönemde yaşanan aşırı ısınma, kuraklık, sel felaketlerinin de küresel ısınmanın sonuçlarından olduğunu söyledi.
Küresel ısınmanın hükümetlerin tek başına çözebileceği bir sorun olmadığına dikkati çeken Özdebir, bu konuda tüm insanlığa görev düştüğünü ifade etti.
Dünyayı korumanın, gelecek nesillere yaşanabilir bir şekilde teslim etmenin herkesin görevi olduğunu belirten Özdebir, şöyle devam etti:
'Peki sanayileşmeyecek miyiz? Sanayileşeceğiz. Sürdürülebilir bir sanayi anlayışı içinde de sanayileşmemizi devam ettireceğiz. Düşük karbon emisyonu ile sanayileşme konusunda üzerimize düşen görevleri yapacağız. Alternatif çareler arayacağız. Yenilenebilir enerji kaynaklarını daha iyi değerlendireceğiz.'
Karbondioksit emisyonu konusuna da değinen Özdebir, sanayileşmeden çok, kullanılan araçların, otomobillerin atmosfere daha fazla karbondioksit emisyonu saldığına işaret etti.
Çevreyi daha iyi algılamak için toplum bilincinin artırılmasının önemini vurgulayan Özbedir, bu konuda medyaya da önemli görevler düştüğünü söyledi.
| ||
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, küresel ısınmaya bağlı olarak 2100'lerde Türkiye'de 6 dereceye yakın sıcaklık artışları olabileceğini, özellikle Akdeniz kuşağında kış yağışların azalabileceğini, Doğu Anadolu'daki kar kalındığının da 10-30 santimetre arasında azalabileceğini bildirdi. |
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından DSİ Konferans Salonunda düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı'nda konuşan Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, uzun yıllar ölçümlerine bakıldığı zaman Türkiye'de ve dünyada küresel ısınmanın gözlemlenebileceğini söyledi.
Küresel ısınmanın birçok alanda değişik etkilerinin bulunduğunu, bunlardan birinin de yağış miktarlarının değişmesi olduğunu anlatan Çağlar, küresel ısınmayla birlikte dünyanın bazı coğrafyalarında yağış miktarları azalırken, bazı coğrafyalarda da arttığını kaydetti. Çağlar, Türkiye'ye bakıldığı zaman Doğu Karadeniz kıyıların yağış artışı olduğunun görülebileceğine dikkati çekti.
Bir diğer etkinin de deniz seviyelerindeki artış olduğuna işaret eden Mehmet Çağlar, son yüzyılda deniz sevilerinde 17 santimetre civarında yükselme olduğunu bildirdi.
Kuzey yarım kürede buzulların azalmasının da küresel ısınmanın bir sonucu olduğunu belirten Genel Müdür, yapılan araştırmalar sonucunda iyi senaryoya göre 2100 yılına kadar küresel ısınmanın 1,8 derece, kötü senaryoya göre de 4 derece artmasının, deniz seviyelerinin ise iyi senaryoya göre 20 santimetre, kötü senaryoya göre de 59 santimetre yükselmesinin söz konusu olduğunu kaydetti.
Küresel ısınmanın Türkiye'ye etkilerini değerlendiren Çağlar, kış mevsiminde yağışlarda özellikle Akdeniz Bölgesinde azalma olduğunu, Türkiye'de deniz seviyelerinde son 10 yılda 12 santimetre civarında bir yükselme olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Önümüzdeki yıllarda Türkiye'de ne olacağına yönelik de çalışmalar yapıldığını ve senaryolar üretildiğini anlatan Genel Müdür, 2100'lerde Türkiye'de 6 derece varan sıcak artışları olacağını, özellikle Akdeniz kuşağında yağışların azalmaya devam edeceğini, Doğu Karedeniz Bölgesinde ise artacağının, Doğu Anadolu'daki kar kalınlığının ise 10 ile 30 santimetre arasında azalmasının söz konusu olabileceğini dile getirdi.
Çağlar, ''Bunların yanı sıra tatlı su kaynaklarında azalmalar olabilecek. Kasırga ve sellerin miktarları artabilecek. Ormanlarda etki alanları oluşabilecek, tarım alanları ve hayvan türlerine de etkileri olabilecek. Orman yangınlarının artması, ekolojik bozulmalar söz konusu olacak'' diye konuştu.
Genel Müdür Çağlar, küresel ısınmaya bağlı olarak denizlerin ısınmasının turizm sektörünü olumlu etkileyebileceğine de dikkati çekti.
AR-GE faaliyetleri büyük önem taşıyor
Kurultayda konuşan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkan Yardımcısı Vedat Gün, ABD ve Avrupa merkezli ülkeler ekonomik gelişmesini ve sanayi yapılaşmasını tamamladıktan sonra, kişi başı gelirlerini belirli bir seviyenin üzerine getirdikten sonra, dünyada küresel ısınma ve çevre etkilerinin inanılmaz büyük bir boyutta sunulduğunu, bunun da bu açıdan çok ilginç olduğunu söyledi.
Çevrenin temiz tutulması, küresel ısınmanın önüne geçilmesi gibi söylemlerin insanların kulağına hoş geldiğini kaydeden Gün, gelişmiş ülkelerin bu konuyu gündemlerine taşırken bir taraftan da enerji yoğun sektörlerine ötelemeye ve gelişmekte olan ülkelere doğru kaydırmaya başladıklarına işaret etti.
Türkiye'nin hala kişi başı 2 bin 500 kilovatsaat enerji tüketen bir ülke olduğunu, aynı ürünü üretmek için gelişmiş ülkelere göre 4 kat fazla enerji tükettiğini belirten Gün, şöyle konuştu:
''Bizim 100 bin megavatın enerjinin 25 bin megavatını yenilenebilir kaynaklardan sağlama gibi bir hedefimiz var. Bu hedefi koyarken, yüzde 75'lik tarafı da asla unutmadan bunu konuşmamız lazım. Biz yüzde 25'i yenilenebilir ile sağlayalım. Fakat kalan yüzde 75'in küresel ısınmaya olan etkisini minimize edecek çalışmalarda da bulunmak gerekiyor. Bunun için AR-GE faaliyetleri büyük önem taşıyor. Bugün bir termik santralin kendi içinde harcadığı enerji ürettiği enerjinin yüzde 15'ini bulabiliyor. Yani üretim kaynaklarının düzgün tasarlanmasından başlayarak, tüketiciye kadar uzanan talep tarafının çok iyi yönetilmesine ihtiyaç var.''
Su kaynaklarını dikkatli kullanmak gerekiyor
DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker ise sanayinin gelişmesine paralel olarak atmosferde insan kaynaklı sera gazı birikimlerinde sürekli artış gözlendiğine, bunun da çevreyi olumsuz etkilediğini ve sıcaklığın her geçen gün artmasına neden olduğunu kaydetti.
Küresel ısınmanın etkisini yeryüzünün tüm coğrafyalarında gösterdiğini ifade eden Koçaker, bu nedenle su kaynaklarını israfa yol açmadan kullanmanın büyük önem arz ettiğini söyledi.
DSİ olarak 2023 yılına kadar su kaynaklarının tamamına değerlendirmek için planlama yaptıklarını belirten DSİ Genel Müdürü, bugün Türkiye'de işletmede olan 213 adet HES'in 60'ının DSİ tarafından inşa edildiğini, bu tesislerden de yağışlara bağlı olarak yılda yaklaşık 52 milyar KWH enerji üretilebileceğini bildirdi.
Kurumun iklim değişikliği ve uyum konusunda çalışmalarını ilgili kurumlar ile birlikte yürüttüğünü belirten Koçaker, Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi ve Türkiye'nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planının Geliştirilmesi gibi projelerin geliştirildiğini, küresel ısınmanın etkilerinin asgariye indirilmesi konusundaki diğer çalışmaların da tüm hızıyla devam ettiğini sözlerine ekledi.
Virahaber