Ne iş yapıyorsunuz sorusuna Sanayi dalgıcıyım cevabı verince soran kişinin şaşkın yüz ifadesi düşünceli bir hal alır, zihninde işin içinden çıkamayınca duraklamanın ardından ne iş yaparsınız peki? sorusu gelir.
Genelde tüm sanayi dalgıçlarının bu soruya verdiği cevap aynıdır. Sualtı boru hatları, Sualtında kaynak ve oksijen kesim işi, gemi altı kontrol ve video cekimi, petrol platformları, batık gemi çıkartma, liman kazık anotları ve bakımı .Yani anlayacağınız karada yapılan tüm iş ve işçilikleri bizler sualtında yapabiliyoruz cevabıdır bu. Ardından benim bir tanıdığım var o da dalgıç diye gelişir sohbetler.
Profesyonel dalgıç, sanayi dalgıcı, sualtı adamı veya ticari dalgıç gibi isimlerle bilinen bu lisans eğitimi Üniversitelerin iki yıllık bölümlerinden yada askeriyede deniz kuvvetlerindeki özel eğitimleri başarı ile bitirerek alma hakkı kazanılır.. Eğitim tamamladığında alınan diplo ve sualtı hekimliğinden alınan sağlık raporu Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığına gönderilerek profesyonel sualtı adamı lisansı alınıp mesleğe ilk adım atılır.
Lisanslardan en çok bilinen üç lisans profesyonel balıkadam, 2.sınıf dalgıç ve 1.sınıf dalgıç lisanslarıdır. Bu lisanslara sahip dalgıçlar her yıl denizlerimizde çalışıp her biri birbirinden önemli projelerde kilit adam görevini başarıyla yapmaktadır. Türk dalgıçların başarısı dünyada hiç bir ülkenin dalgıçları tarafından elde edilemeyecek seviyede ve kalitededir.
Türk Sanayi Dalgıçlarının tehlikeli dalışları başarıyla yapabilmesinin en önemli sebebi Türk insanının özgür ve azimli karakteri, bir takımın parçası olma, yapılan projede ‘benimde tuzum var’ deme arzusu dur. Mesele hiç bir zaman sadece dalgıçlık değildir.
Yaplan işin önemini, projelerin maddi büyüklükleri ile manevi önemini daha iyi vurgulamak için İstanbul Marmaray, Avrasya tüneli, Dubai'yi Palmiye Ada ve Dubai'deki diğer projeler, Katar, Umman, Arabistan, Basra körfezi, Libya, Güney ve Doğu Afrika ülkeleri, Pakistan, Çin kısaca şu anda dünyanın herhangi bir yerindeki Türk dalgıçların çalıştığı önemli projeleri örnek olarak verebiliriz. Kısaca Türk Sanayi dalgıçları dünyanın neresinde olursa olsun imkansız denilen derin ve karanlık sularda yüzlerce tonluk beton bloğun montajını santimlerle hassasiyetle yapar çıkar.
Ancak bu kadar zorlu bir işte çalışmalarına rağmen hiç gocunmayan dalgıçları en büyük sıkıntısı mesaisinin bitmesini bekleyen öğretmen zihniyeti. bitsin diyen memur zihniyeti.
Sanayi dalgıcı yetiştiren sualtı teknolojisi bölümü olarak akla ilk gelen üniversitenin akla geliş sebebi verdiği kaliteli eğitim değil, bu bölümün ilk o üniversitede açmış olmasıdır. Türkiye'de bu bölümün olduğu üniversitelerde " Sualtı Teknolojileri" adı var ancak ne ekipmanı, ne eğitmeni ne de bir eğitim sistemleri var. Güneydeki bir dalış merkezinin ekipmanı ve dünya ile iletişimi daha fazla. Bu kötü eğitimi düzeltmek ve kaliteyi arttırmak için Barcın Akkoca’nın bireysel çabaları ve özverisi ile ciddi bir kıpırdanma oldu. Ne yazık ki o da bir üniversiteyle kısıtlı kaldı ve bürokrasi ile boğuşuyor. Murat Kulakaç’ın da sualtı kesim ve kaynak eğitimi çabaları aynı şekilde bürokrasi yüzünden bir destek bulamadığı için bir seviyeye gelemedi. Bu insanlar hala vazgeçmiş değiller çaba harcamaya devam ediyorlar.
Sualtı adamı yetiştiren bölümlerimizdeki eğitim kalitesinin kötü olması, ekipman eksikliği ve dünyadan uzak olmalarının dalgıçlar üzerindeki etkisi yurt dışındaki projelerde çalışmak istendiğinde daha net ortaya çıkıyor.
Türkiye'deki üniversite bölümlerinden ve Sualtı ve Kurtarma Komutanlığından alınan eğitim sonrasında, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının onaylayarak dalgıçlara verdiği "profesyonel sualtı adamı" lisansı Arap ülkeleri dahil dünyanın hiç bir ülkesinde tanınmıyor ve geçerliliği yok.
Bu durumdan hiç bir kurum ya da kuruluşun rahatsız olmaması, bunun için bir çaba harcamaması çok üzücü.
Profesyonel sualtı adamı olarak yurt dışında çalışabilmek için o ülkenin tanıdığı X bir lisansın Türkiye'deki temsilcilerinden 10 bin dolar ve üzerinde para ödeyerek alıyorlar. Bu X lisansın için her yıl için de belli bir ücret ödenmesi gerekiyor.
Devletin imkanları ile kurulmuş üniversite bölümleri, öğretmenleri ve personelleri, zorluklar içinde yıllarca okuyup sınav ve seçmeler ile katılabilen çocukların zorluklarla 2 yıl da bitirip aldığı lisans yurt dışında hiç bir şey. Daha can sıkıcı olan kısmı tüm dünyadaki sanayi dalgıçları kendi ülkelerinden aldıkları lisanları ile Türkiye'de gelip çalışabiliyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Sualtı bölümleri bulunan üniversiteler uluslararası tanınan bu X dalgıç lisansı veren kurumlarla iletişime geçerek Türkiye’deki sanayi dalgıcı eğitim ve ekipman seviyesini bu uluslararası düzeye getirmeli. Türk Sanayi dalgıçları eğitim aldıkları kurumdan uluslararası kabul gören bu lisanslarla mezun olmalı en azından denkliğini verebilir seviyede olmalı.
Denizcilik müsteşarlığı ve üniversiteler uluslararası tanınan bu sanayi dalgıçlığı sistemleri içinde aktif ve işbirliği halinde olmalılar.
Ayrıca Sualtı bölümleri üniversite imkanlarını kullanarak dalgıç ekipmanı, hidrolik, pünomatik, sonik sualtı aletleri ve iş makineleri. Deniz teknolojilerinde kullanılacak ölçüm cihazları üreterek uluslararası lisanslandırmalıdır. Dünya denizlerinde sualtında sadece insan iş gücü olarak katkı sağlamaktan dağa fazlası yapılabilir.
Türkiyede bu bölümlerden mezun olan çocuklar hayal kurma ve başarma arzusu en üst seviyede fakat, ne yazık ki sadece iş gücü olarak, çalışacak bir projeye girebilirse esas eğitimi yabancı teknolojileri kullanarak o şantiyede çalışan kendilerinden daha eski Türk dalgıçlardan, kaptanlardan, gemicilerden, işçilerden yani şantiye ortamında alarak kendilerini yetiştiriyorlar.
Ayrıca sualtı bölümleri üniversite imkanlarını kullanarak dalgıç ekipmanı, sualtı iş makineleri ve deniz teknolojilerinde kullanılacak ölçüm cihazları üreterek uluslar arası lisanslandırmalıdır. Kısaca Türk Dalgıçlar tüm dalışlarını ülkemize ait deniz teknolojileri ekipmanları ve ekipleriyle yapma arzusunda…
Vira Haber