Karadeniz bölgesinde arzu edilmeyen gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek konuşmasına başlayan Kıran, ilk adımı Ukrayna’nın doğusundaki iki şehrin bağımsızlığını tanıyarak atan Rusya’nın 24 Şubat tarihinde de Ukrayna’ya yönelik askeri harekat başlattığını hatırlattı. Aradan geçen süreçte yaşanan gelişmelerin ve ülkede yaşayan sivil halkın durumunun endişe verici olduğunu söyleyen Kıran, şöyle devam etti: “Ticaretimizin yoğun olarak devam ettiği bir bölge olan Karadeniz’de çok sayıda gemimiz hizmet veriyor. Krizin ilk gününden itibaren Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde kurulan ana arama kurtarma merkezi ile yakın irtibat kurarak gelişmeleri çok yakından izledik, izlemeye devam ediyoruz. Bölgeye ilişkin ulusal ve uluslararası uyarıları yazılarımızla üyelerimize duyurduk. Son olarak 27 Şubat Pazar günü Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Azak Denizi limanları ile Ukrayna ve Rusya’nın Karadeniz Limanlarına uğrayacak ve bu limanların açıklarında seyir yapacak Türk bayraklı gemilerin güvenlik seviyesinin en üst seviyeye yükseltildiğini açıkladı.”
Gerginliğin Merkezinde 48 Adet Türk Sahipli Gemi Bulunuyor
Gelinen noktada Türk sahipli yabancı bayraklı bir gemiye yapılan saldırı dışında Türk gemilerine bir saldırı yaşanmadığını açıklayan Kıran, Ukrayna ve Rusya limanlarında operasyonların durmuş vaziyette olduğunu ancak bu durumun her dakika farklılık gösterdiğini söyledi. Bu limanlarda bugün itibariyle tespit edebildikleri kadarıyla 48 adet Türk sahipli gemi bulunduğunu açıklayan Kıran, “Bu gemilerin güvenli şekilde bölgeden ayrılmaları tabi ki en büyük dileğimizdir. Bölgeye yakın seyreden gemilerimizin de güvenlik uyarılarına en üst düzeyde riayet etmelerini önemle hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki Rusya’nın Ukrayna operasyonu ile başlayan son jeopolitik gelişmeler küresel büyüme ve enflasyon üzerinde yeni ve önemli bir risk olarak karşımıza çıkmış durumdadır. Avrupa’nın merkezine yakın bir bölgede yaşanan bu sıcak savaş ortamı başta bu bölge olmak üzere tüm dünyada ekonomik aktiviteyi yavaşlatma riski taşımaktadır. Süreç ne kadar uzarsa ticaret ve büyüme üzerindeki risklerde o kadar artacaktır” dedi.
“Türkiye olarak 2022 yılında ekonomimizin sanayi üretimine dayalı ihracata yönelik ivmelenmeyi sürdürme aşamasında iken hemen yakınımızda çok iyi dış ticaret ortaklarımız olan iki ülke arasında savaş başlaması bizim açımızda hiç arzu edilmeyen bir durumdur” diyen Kıran, önümüzdeki süreçte savaşın gidişatına bağlı enerji, gıda ve turizm başta olmak üzere negatif etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin ve dünyanın güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil eden iki ülke arasındaki bu savaşın bir an önce sonlanmasının en büyük temennisi olduğunu dile getiren Kıran, “İnşallah bir an önce barışı sağlayacak adımlar atılır ve özellikle can kayıplarına son verilir” dedi.
Ekonomik değerlendirmede bulunan ve hafta başında açıklanan verilere göre beklentilere paralel olarak Türkiye ekonomisinin 2021 yılının son çeyreğinde yüzde 9.1, yılın tamamında ise yüzde 11 büyüdüğünü kaydeden Kıran, “Böylece OECD ülkelerinin, hatta dünya ekonomisinin ortalama büyümesinin oldukça üzerinde bir büyüme başarıldı. Açıkça ifade etmeliyiz ki küresel ekonomik büyüme oranını ikiye katladık. Daha da önemlisi genelde yüksek cari açık vererek büyüdüğümüz bir sendrom yerine bu sefer cari açık 2020 yılındaki 35 buçuk milyar dolardan 14.9 milyar Dolara indirilmişken tarihi önemde bir büyümeye imza attık. Özellikle belirteceğimiz bir konuda Türkiye ekonomisinin küresel ticaretteki canlanma ile korelasyonu yüksek bir büyüme sergilediği bu anlamda dış ticaretimizin ana taşıyıcısı olan denizcilik firmalarımıza büyük görev düştüğüdür” diye konuştu.
Cari Milli Gelir 6 Yılın Ardından Yükselişe Geçti
Açıklanan büyüme oranının yanı sıra Dolar bazlı olarak cari milli gelirin 6 sene sonra yeniden yükselişe geçmiş olmasının dikkate değer olduğuna vurgu yapan Kıran, şöyle devam etti: “2020 yılında 717 milyar Dolar olan gayrisafi yurtiçi hasıla 2021 yılı sonunda yüzde 12 artışla 802.7 milyar Dolara yükselmiştir. Böylece aynı zamanda kişi başına düşen gelir kayda değer yükselişle 9 bin 539 Dolar düzeyine gelmiştir. Yılın genelinde mal ve hizmet ihracatımız ve hane halkı tüketimi büyümede öncü oldu. Dış ticaretin katkısına gelince 2021 yılında ihracatımız yüzde 24.9 artarken, ithalat sadece yüzde 2 arttı. Bütün bu pozitif gelişmede itici güç ne diye baktığımızda sanayi kesiminin etkisini taktir ile ifade etmeliyiz. Sürdürülebilir büyüme için yıllardır ifade edilen sanayi sektörümüz 2021 yılının gayrisafi hasılası içindeki payı bir önceki yılki yüzde 22.6’dan yüzde 26’ya yükseldi.”
“Küresel Likitide Kontrolü Dönemi Başlıyor”
Küresel olarak yüksek seyreden enflasyonun Türkiye’de de halen stres oluşturduğunu dile getiren Kıran, “Enflasyon tarafında önemli bir yükseklik yaşanmakla birlikte bu kez ciddi bir ekonomik büyümeyi hem sanayimiz hem ihracatımızdaki muazzam gelişme ile başardık. Yine bu yıl için asıl kaygı noktası Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası FED’in faiz attırma kararına ilişkindir. Geçtiğimiz 80 yılda neredeyse en geç 20 yılda bir yaşanan likitide krizleri faiz oranlarının hızla yükselmesine takiben gelmiştir. En son 2007-2008 yıllarında yaşanan küresel finans krizini hepimiz hatırlıyoruz. Şu an görünen o ki ABD ve diğer ülkeler faiz attırma kararını yine geciktirmek zorunda kaldı. ABD Merkez Bankası FED tam da mart ayında faizi attırmaya başlayacağını ifade ederken araya savaş girdi. Bu doğrultuda tahminimiz FED’in mart ayı toplantısında beklendiği kadar yüksek bir faiz artışına gitmeden sözünü tuttuğunu göstererek bir artış oranında kalacağıdır. Ancak önemle belirtmek isterim ki netice itibari ile küresel likitide kontrolü dönemi başlıyor. Bizlerde orta vade için daha tedbirli olmak zorundayız" diye kaydetti.
Denizcilik Piyasalarında Son Durum
Denizcilik piyasasında genel olarak Şubat ayında pozitif gelişmeleri izlediklerini, 2022 yılına düşüşle başlayan dökme yük navlunlarının Şubat ayının son haftasında toparlanarak Ocak ayının ilk haftası seviyelerine çıktığını belirten Tamer Kıran, konteyner piyasası için 2021 yılını etkileyen liman sıkışıklıkları ve lojistik aksamaların, 2022 yılı başlarında da devam ederken, bu durumun yıl boyunca devam edebileceğinin öngörüldüğünü söyledi. Bununla birlikte 2022 yılına yüksek seviyelerle başlayan konteyner piyasasının, Şubat ayında tüm zamanların en yüksek rakamlarına ulaştığını bildiren Tamer Kıran, buna paralel olarak konteyner yeni gemi inşa piyasasında, Ocak ayında, toplam tahmini yatırım değeri 3,8 milyar dolar olan 311 bin TEU'luk 34 geminin sipariş edildiğini kaydetti.
Tamer Kıran, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dış ticaret verilerine göre, 2021 yılında ülkemizin toplam ihracatının 179 milyon 261 bin ton, toplam ithalatının 230 milyon 947 ton olduğunu, buna göre ihracatımızın 144,9 milyon tonunun, ithalatın da 213,1 milyon tonunun denizyoluyla yapıldığını kaydederek, “böylece 2021 yılında ihracat ve ithalatın toplamının yüzde 87,5’i denizyolu ile gerçekleştirilmiştir.” dedi.
İklim Değişikliği Tedbirlerinin Türk Sahipli Filoya Etkileri
Odamız bünyesinde geçen yıl başlatılan “Deniz Ticaretinde İklim Değişikliği Tedbirlerinin Türk Sahipli Gemi Filosuna Etki Değerlendirme Analizi” projesini tamamladıklarını belirten Tamer Kıran, projenin sonuçlarını paylaştıktan sonra şunları söyledi: “Sonuç olarak tüm bu kurallara Türk sahipli filonun uyum sağlayabilmesi için özellikle AB uygulamalarını bizim de hayata geçirmemiz gerekmektedir. Bu çerçevede aynı AB’de olduğu gibi bizim de kendi Emisyon Ticaret Sistemimizi kurup, ülkemiz limanlarına gelen gemilerden bedel almamız, elde edilecek gelirden pay ayrılarak Türk sahipli filoyu desteklemek için emisyon azaltıcı projelerde kullanılması büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de de benzer bir sistemin kurulması için çalışmaların olduğunu biliyoruz dolayısıyla önümüzdeki dönemde üzerinde çalışmamız gereken önemli konulardan birinin bu olacağını belirtmek isterim.”
Piri Reis Üniversitesi gemisinin satışına ilişkin bilgi veren Tamer Kıran, geminin alımından bugüne kadar ki süreçte maddi, manevi desteği ve emeği olan herkese teşekkür ederken, “Diğer taraftan öğrencilerimizin de staj sorununun farkında olarak sorunun çözümüne yönelik hem üniversitelerimizle hem de İdaremizle görüşmelerimiz devam etmekte olup farklı bir yaklaşımla sorunun çözümüne yönelik çalışmalarımız devam ederken, yeni bir staj gemisinin ikame edilmesi konusunda uygun zaman ve şartların oluşması, günümüz teknolojilerine sahip çevreci ve işletme maliyetleri mevcut gemimize göre daha makul olacak bir geminin bulunması halinde Mütevelli Heyetimizin değerlendirmesine açık olduğunu belirtmek isterim.” diye konuştu.
Şubat ayının son günlerinde maalesef, Türk iş dünyası ve denizcilik sektörüne büyük emekleri geçmiş, Odamızın Kurucu Meclis Üyesi ve Eski Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bir önceki Yönetim Kurulu Başkanı ve Odamız Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Faruk Miras’ın babası Fuat Miras’ın vefatının çok derin üzüntüsünü yaşadıklarını belirten Tamer Kıran, merhum Fuat Miras’ın bilgi ve tecrübesiyle Odamızın kuruluşunda çok büyük emek sarf ettiğini söyledi.
Tamer Kıran, “Devleti iyi tanıyan, Ankara nezdinde Odamızı ve sektörümüzü fevkalade iyi temsil eden, son derece yardımsever, bu meziyetleri sayesinde sektörümüzde ve Anadolu iş dünyasında Fuat ağabey olarak anılan bir isimdi. Vefatıyla maalesef denizcilik sektörünün tarihinden bir yaprak daha kopmuştur. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesi, yakınları ve tüm denizcilik camiasına başsağlığı diliyorum.” dedi.
Tamer Kıran, 8 Mart’ta Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla denizcilik sektörü başta olmak üzere tüm çalışan kadınları kutladı.
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanımız için canını feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anan Tamer Kıran, 17 Mart Perşembe akşamı idrak edilecek Berat Kandili’nin ülkemize, İslam alemine sağlık, huzur ve hayırlar getirmesini diledi.
Vira Haber