Oylamaya beklendiği üzere Almanya Başbakanı Angela Merkel katılmadı. Oturumda hükümet sıralarının çoğu boş kaldı. Dışişleri Bakanı Walter Steinmeier ve Sosyal Demokrat Parti lideri Sigmar Gabriel de oylamada bulunmadı.
Oylama öncesinde Parlamento’da temsil edilen partiler adına söz alan vekillerin konuşmaları 1 saat 15 dakika kadar sürdü.
Toplantıyı Türkiye adına Berlin Büyükelçiliği Müsteşar Yardımcısı Gül Özge Kaya takip etti.
Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, çağrılı olduğu Meclis’e gitmedi.
Özdemir: İlişkilere katkı sağlayacak!
Sözcü Almanya Temsilcisi Ali Gülen‘in haberine göre; Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir, kürsüde yaptığı konuşmada, “Buradaki Ermenileri, Keldanileri, Pontuslu Rumları ve Türkleri selamlıyorum” dedi.
Konuşmasında Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in suikast sonucu öldürülmesine yer veren Özdemir, tasarının hazırlanmasında emeklerinin geçtiğini belirttiği Cumhurbaşkanı Gauck, Meclis Başkanı Lammert ve kiliselere teşekkür etti.
I. Dünya Savaşı'ndaki olaylar nedeniyle Alman yetkililerin o zamanki değerlendirmelerini okuyan Özdemir, bu kararın Türk-Ermeni ilişkilerine katkı sağlayacağını savundu. Aynı şekilde, günün birinde Balkanlar'da katletilen Müslümanlar ve Çerkeslere yapılan katliamların da ‘soykırım’ olarak kabul edilmesini umduğunu belirtti.
Amacımız ilişkileri bozmak değil
Meclis Başkanı Norbert Lammert oturumu açarken, önce tasarıyla ilgili bilgi verdi ve “Amacımız başka ülkelerle ilişkileri bozmak değildir. Bugünkü hükümeti de 101 yıl önceki olaylardan sorumlu tutamayız. Ancak bu tasarıyla ilgili çalışan bazı arkadaşlarımıza ölüm tehditleri geldi. Bu tür tehditler yüzünden Alman Meclisi'nin farklı çalışacağı beklenemez” dedi.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'e, tasarının öncülüğünü yaptığı için tehditler geldiğini ima etti.
Demoktarik eylemleri haklı buluyoruz ama...
Ardından ilk sözü Sosyal Demokrat Parti'den Meclis Grup Başkanvekili Rolf Mützenich aldı. Mützenich, bu konunun ortak bir tasarı olarak Meclis’e gelmesinden duyduğu memnuniyeti anlattı. Mützenich, konunun Türkleri rahatsız etmesinden duyduğu rahatsızlığı, “Bu bir ceza davası dilekçesi değildir” şeklinde anlatttı ve şöyle devam etti:
“Bu tasarıya karşı olan demokratik eylemleri haklı buluyoruz. Ama Alman Meclisi de, kendi fikirleri doğrultusunda karar vermekte haklıdır. 2009'da Türk hükümeti ile Ermenistan arasında imzalanan Zürih Protokolü'nün iki ülkenin meclisleri tarafından onaylanması arzumuzdur. Ayrıca, Almanya'nın bu suça ortaklığı söz konusudur. Bu, geçmişte yaşanan Ermeni Soykırımı’nı anmakır. Yoksa Erdoğan'ı mahkûm etmek değildir.”
Mützenich, bu tasarının kabulünün demokratikleşmeye ve ilişkilere katkı sağlayacağını da savunarak, “Erdoğan ve AKP politik İslam’ı temsil ediyor. Erdoğan ve AKP'ye soruyorum. Bir gün çoğunluğu kaybederseniz, iktidarı bırakacak mısınız? Merkel'e son gezisinde, Erdoğan'a bazı demokratik değerleri hatırlattığı için müteşekkirim. Türkiye, ayrıca Almanya'da Nazi zulmünden kaçan Yahudileri kurtardı. Bunun için onlara teşekkür borçluyuz. Ama tarihinin karanlık bölümüyle de yüzleşmeli” diye konuştu.
Almanya'nın katliamlarını da gündeme getirelim
Ardından Sol Parti adına Gregor Gysi söz aldı. Öncelikle, Ermeni olaylarını ‘soykırım’ olarak niteleyen çeşitli ülkeleri sayan Gysi, “Sadece 1915-16 yıllarındaki Hıristiyan kurbanları değil, Almanya'nın Güney Afrika'da 1904-1908'de yaptığı katliamı da gündeme getirelim” dedi.
Türkiye'nin göçmenleri kabul etmesinin takdire şayan olduğunu belirten Gysi, ancak 100 yıl geçmesine rağmen, Türkiye'nin neden Ermeni olayları ile yüzleşmekten kaçındığını anlamadığını söyledi. Gysi, ayrıca Cem Özdemir'e tehditler gelmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
ViraHaber.com