Ekonomik krizin özellikle tersaneleri vurduğu şu günlerde Ada Tersanesi’ndeki işçiler iki vardiya çalışıyor. Nazar değmesin diyoruz, şu anda tersanede ne tip gemiler inşa ediliyor?
Şu andaki en yoğun aktivitemiz Norveçli müşterilerimiz için yaptığımız platform destek gemileri (Platform Supply Vessel). Gemilerin dizaynı tanınmış bir Norveçli grup tarafından gerçekleştiriliyor. Dizayn da çok yeni ve inşaatla paralel devam ediyor. Dizayn firması, yeni nesil gövde yapısı ile yüzde 10’lara varan yakıt tasarrufu hedeflemekte. Bizim yeni inşaatta en çok önem verdiğimiz konu, kalite ve sürat. Ayrıca mümkün olduğu kadar yerli malzeme kullanıyoruz. Hem malzeme, hem de ekipmanı yerli üreticilerden seçiyoruz. Diyebiliriz ki gemide kullandığımız malzemenin yüzde 95’i tamamıyla yerli malzeme. Yeni inşa projeleri nedeniyle makine parkında büyük yatırımlar yaptık. Ekipman olarak da TIG ve SAW kaynak makineleri dışındaki tüm kaynak makinelerimiz yerli malı. Tüm ekipmanlardan son derece memnunuz, üreticilerine teşekkür ederiz. Yerli malı ekipman kullanımı bize hem gurur veriyor, hem de gemi inşaat sektörünün yan sanayi ile gelişimine katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.
Ada Tersanesini diğer tersanelerden ayıran, farklı kılan nedir?
Eğitime çok önem veriyoruz. Şu anda tersanemizde yeni inşaat bölümünde yaklaşık 480 işçi çalışıyor. Tamamı kadrolu. Taşeron kullanmamaktayız. Boru, teçhiz, donatım imalat ve montaj tamamen kendi tesisimizde kadrolu elemanlarımız tarafından yapılıyor. Sabit kadro ile işe giriş ve işbaşı eğitimleri vermemiz ve bu eğitimden en yüksek faydayı sağlamamız mümkün oluyor. Mühendis kadromuzda 12 mühendis arkadaşımız var.
Eğitimin çok önemli olduğunu biliyoruz. Siz bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Mühendis kadromuz çeşitli üniversitelerden mezun arkadaşlardan oluşuyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu arkadaşlarımız var. Çoğu gemi inşaat ve makine mühendisi. Hepsini çok başarılı ve gelişime açık buluyorum. Çok özveriyle çalışıyorlar. Sektörde en büyük sıkıntılardan biri ara eleman eksikliği. Mühendisler genelde ara eleman olarak çalışmışlar. Bu anlayışı değiştirmek güç olsa da arkadaşlarımız mühendis nosyonuyla hareket etmekle daha fazla motive oluyorlar. Ada Tersanesi operasyona başladığından beri bunu yerleştirmeye çalıştık.
Tersanede tamir bakım faaliyetleri de yapılıyor mu?
Son üç yıldır 170 gemi tamiri yaptık. Güzel bir rakam olmakla birlikte hedefimiz daha fazla gemi sayısına ulaşmak ve hizmet verebilmek.
Türk Loydu ile de eğitim çalışmaları yürüttünüz. Biraz bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
2008 yılı sonunda Türk Loydu’nda sörveyörlerin vasıflarının geliştirilmesi ve sertifikalandırılması ile ilgili bir proje yürüttük. SVEP- Sörveyör Vasıflandırma ve Eğitim Programı’nı oluşturduk ve yürürlüğe girmesine destek verdik. Sinerjik - Matris Esaslı Yönetim Yapısı ve Değişim Yönetimi konularında da desteklerimiz oldu. SVEP kapsamında sörveyörlerin ihtiyacı olan teorik eğitimlerden öne çıkan 14 başlıkta kurs programları oluşturduk ve başlangıç kursları verdik. Türk Loydu son yıllarda özellikle IACS üyelik başvurusu sürecinde ciddi gelişme kaydetti. Birçok sigorta kuruluşu IACS üyesi ya da Türk Loydu’na klaslı gemi tanımını kaliteli gemi sınıfı için kullanmaya başladı. Bu da çok gurur verici. Katkıda bulunduğumuz için çok mutluyuz.
Sizin bir de AKEL diye bir firmanız var. Bu firma hangi alanlarda çalışıyor?
Akel, denizcilik sektöründe risk yönetimi, eğitim, finans planlaması gibi konularda danışmanlık hizmetleri veriyor.
Risk yönetimi anlamında neler yapıyorsunuz?
Hem denizcilik firmalarında, hem kara tesislerine risk değerlendirme, risk yönetimi gibi konularda çeşitli hizmetler veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Türk Loydu bünyesinde denizcilik firmalarına yönelik “Risk Yönetimi” kursları verdik. Risk yönetimini hayatın önemli bir parçası olarak görüyoruz. Ada Tersanesi’nin bugünkü performansını devamlı olarak sürdürdüğümüz Risk Yönetimi anlayışı ile yakaladığımızı düşünüyorum. Risk Yönetimi risk almamak değil, alabileceğin riskleri almak ya da riski azaltıp alınabilir hale getirmek olarak görülmeli.
Tabii bu noktada en önemli konu finansal riskler herhalde…
Sürekli finansal risk hesaplamaları, performans ölçümleri ve farklı vadeler için oluşturduğumuz finansal hedefler doğrultusunda karar verip uyguluyoruz. Krizin en çetin olduğu dönemlerde bile finansal başarımızın altında bu anlayış var. İstikrar ve sürdürülebilir finansal program ile tüm zorlukların altından kalkmak mümkün. Tabii ki her dönem için geçerli iki anlayış daima hakim olmalı: “ayağını yorganına göre uzat” ve “ak akçe kara gün içindir”. Tabi ki sıkı para politikası ve tutumluluk her dönemde geçerli temel finansal modeldir: “Elbiseni yama, yüz yıl giyersin”.
Son olarak Türkiye’deki gemi inşaatını değerlendirirsek, sizce neler yapılmalı?
Özellikle 2006-2008 döneminde gemi inşaat sektörü tarihi zirvesini yaptı. Bu süreçte hemen hemen tüm tersaneler alt yapılarını geliştirdiler. Ancak sektörün zayıflaması ve tersanelerin son dönemde çok fazla sıkıntıya girmesinin nedenleri spekülatif gemi yapımı. 2008 yılı sonlarında yüksek maliyetlerle imal edilen geminin dünya piyasasındaki fiyatı maliyetinin çok altına düştü. Bu, özellikle satmak amacıyla kendisine gemi yapan tersaneleri zor duruma soktu. Şu aşamada piyasa koşulları ağır. Rakiplerimiz Çin, Kore. Bu şekilde düşünüp ona göre orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı. Hedef gemi tipi imalatı için iş gücü vasıfları arttırılmalı. Maliyetlerin düşürülmesi için özellikle kaynak israfı önlenmeli, verimlilik arttırılmalı. Doğru planlama çok önemli. Olayın finansal boyutu çok iyi analiz edilmeli ve planlanmalı. Finansal planlama, nakit akışı, inşaat termini çok iyi kurgulanmalı. Verimliliğin arttırılması gereksinimi vazgeçilmez bir gerçek. Tuzla kendisini yenilemeli. İş emniyeti ve gemi inşaatı birlikte yürümez zihniyeti herkes tarafından terk edilmeli. Rüzgar altında gaz altı kaynağı yapılmaz. Tersaneler rekabet koşullarına uyum sağlamak için önce verimliklerini arttırmalı, sonra fiyat indirimine gitmeliler.
virahaber