ICS üyeleri Somalili deniz haydutlarının Hint Okyanusu’nda oluşturduğu ve devam etmekte olan tehdidi değerlendirmiştir. ICS, Somalili deniz haydutlarının günümüzdeki gücünün şu ana kadar olduğundan çok daha büyük olduğunu göz önünde bulundurarak, denizciliğin En İyi İdari Uygulamalara etkili şekilde uyumu ile devamlı ve daha girişken askeri müdahalenin deniz haydutlarının başarı oranını düşürdüğüne inanmaktadır. Ancak, 200 denizcinin halen korkunç şartlarda rehin tutulduğu ve binlercesinin sürekli korku içinde tehlike bölgesinden geçmek zorunda olduğu mevcut durum tamamen kabul edilemez bir durumdur.
ICS ulusal kuruluşları, krizin önümüzdeki yıl içinde düzgün ve kararlı bir şekilde ele alınabilmesi amacıyla, deniz haydutluğu sorununun yeteri kadar siyasi ve ulusal dikkat çekmesini sağlamak için çalışma karar almıştır.
ICS Başkanı Spyros M. Polemis şunları söylemiştir:
“Son zamanlardaki basın raporları Somali açıklarındaki deniz haydutluğu seviyesinin azalmakta olduğu izlenimini verebilir. Ancak birçok gemi sahibi, bunun mevcut durumun doğru bir yansıması olmadığının farkında olacaktır. ICS Yönetim Kurulu bu nedenle üç hedef belirlemiştir. Orduyu, saldırıyı doğrudan deniz haydutlarına yöneltirken bir yandan da ticaret gemilerini en iyi şekilde savunması için görevlendirmeleri konusunda hükümetler ikna edilmelidir. İkinci olarak, deniz haydudu olduğu anlaşılan herkes tutuklanmalı, mahkemeye sevk edilmeli ve suçlu bulunması halinde cezaevine gönderilmedir. Üçüncü olarak hükümetler, dünyanın neresinde olursa olsun tespit edildiklerinde, deniz haydutluğuna para yatıran suçlu yatırımcılara karşı yasal yaptırımlar uygulayarak bu finansal zinciri kırmalıdır.”
ICS, 23 Şubat’ta İngiltere’de yapılacak olan uluslararası Somali konferansını memnuniyetle karşılamış ve üye ulusal kuruluşlarının, uluslararası konferanstan önce hükümetleri ile ICS tarafından belirlenen bu üç temel hedef konusunda yakın şekilde lobi yapmasına karar vermiştir.
CO2 Salınımlarının Azaltılması
ICS Yönetim Kurulu, Temmuz 2011’de IMO’da (Uluslararası Denizcilik Örgütü) varılan uluslararası kararın bir parçası olarak kabul edilen ve 2013 itibariyle yeni gemiler için geçerli olacak olan Enerji Verimliliği Dizayn Indeksi (EEDI)’nin geliştirilmesi ve IMO’da muhtemel Piyasa Bazlı Önlemler (MBMs) üzerine yapılan görüşmeler dahil olmak üzere, IMO’da denizcilikten kaynaklanan CO2 salınımlarına ek önlemler getirme konusunda gösterilen gelişme anlamında endüstrinin durumunu gözden geçirmiştir. ICS ayrıca mevcut gemiler tarafından alınmakta olan ve endüstrinin, 2020’ye kadar ton/km başına verimliliğini %20 oranında arttırma hedefini destekleyen operasyonel ve teknik önlemleri de gözden geçirmiştir.
ICS, EEDI’nin mevcut gemilere uygulanmasına tamamen karşı çıktığını belirtmiştir.
Polemis, “EEDI’nin geliştirilme amacı bu değildir. Yeni gemilerin tasarımı için belirlenen hedefler ve bunlar için geliştirilmiş olan karmaşık formüller, var olan gemiler için hiçbir şekilde uygun değildir. ICS, önümüzdeki IMO Deniz Çevresini Koruma Komitesi (MPEC) toplantısında, endüstrinin bu konudaki görüşünü açıklığa kavuşturacaktır.” demiştir.
ICS ayrıca, Bahamalardan IMO’ya yapılan ve bireysel gemiler için (yakıt harcamalarına göre belirlenecek ve zamanla giderek düşürülecek olan) CO2 salınım limitleri belirlenmesi önerisine de şiddetle karşı çıktığını belirtmiştir.
Polemis, “Belirlenmiş olan zaman zarfında bir geminin izin verilen CO2 salınım miktarı aşılır ise, kiranın sonlandırılması ve yerine ikinci bir geminin kiralanması gerekir. Sorun, tamamen aynı iki geminin yakıt tüketiminin, gemilerin ticari yapılarına ve hava şartları gibi diğer değişkenlere göre çarpıcı şekilde değişiklik gösterebilmesi gerçeğiyle birleşmektedir. ISC üyeleri, bu yaklaşımın son derece endişe verici olduğunu ve bu yaklaşıma kararlı bir şekilde karşı çıkılması gerektiğini dile getirmiştir.” şeklinde konuştu.
Bahalamarın önerisi, IMO’da teklif edilen diğer Piyasa Bazlı Önlemlere bir alternatif olma amacıyla yapılmış gibi görünmektedir. ICS, bazılarının bunu, bir Piyasa Bazlı Önlemin kabul edilmesini engellemenin cazip bir yolu olarak görmesinden endişe duymaktadır.
Polemis, “Bahamaların önerisi, endüstrinin büyük bir kısmına oldukça zararlı olmanın yanında, eşit şartları değiştirir ve rekabeti bozar,” uyarısında bulundu.
ICS Yönetim Kurulu, Durban’da yapılan ve gelişmekte olan ülkeler için, 2020’ye gelindiğinde yılda 100 milyar $ hedefleyen bir Yeşil İklim Fonunun oluşturulmasına karar verilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın sonuçlarını ve Dünya Bankası’nın, bu paranın çeyreğinin denizciliğin katkılarıyla toplanması teklifini değerlendirmiştir.
Polemis, “ICS Yönetim Kurulu, birçok hükümetin, teknik ve operasyonel önlemler aracılığıyla salınımlarımızı azaltma konusunda kat etmekte olduğumuz aşamadan çok, denizcilik sektöründen ne kadar para toplanabileceği ile ilgileniyor gibi görünmektedir. Daha önce söylediğimiz ve tekrar söyleyeceğimiz gibi; denizcilik sadece kar sağlama amacıyla bakılacak bir araç değildir ve hiçbir zaman bu şekilde görülmemelidir. Bu şekildeki görüşler denizciliğin rekabet edebilirliğine ciddi şekilde zarar verecek ve tersine, tüketiciyi büyük ölçüde etkileyecektir.” uyarısında bulundu.
Polemis sözlerine şunları ekledi: “IMO’nun, denizciliğin CO2 salınımlarını daha da azaltma önlemlerini tartışmak için uygun platform olduğu uluslararası olarak kabul edilmiştir. Avrupa Birliği’nin denizcilik endüstrisi için bölgesel bir Emisyon Ticaret Planı kabul etmesi zarar verici olur ve eşit şartları etkiler. Burada odak, küresel bir yaklaşım için ortak tartışmalar üzerinde olmalıdır.”
Costa Concordia
ICS Yönetim Kurulu, Costa Concordia trajedisini değerlendirmiş ve felaketin, IMO’nun yapılacak düzenlemelere ilişkin gündemini şüphesiz etkileyeceğine ve endüstrinin görüşmelere yapıcı şekilde katkıda bulunacağına karar vermiştir. ICS, kazanın soruşturmalarının mümkün olan en kısa sürede yayınlanmasını istemektedir.
ICS, endüstrinin güvenlik performansının gözden geçirileceğini, ancak kaza soruşturmasının ayrıntılı sonucunun ne olacağını bilmek için henüz çok erken olduğunu, bu nedenle ICS’in kaza ile ilgili kesin yorumlar yapmasının uygun olmayacağını dile getirmiştir. ICS, denizde can güvenliğinin her zaman sektörün en büyük önceliği olduğunu ve ICS’in IMO ya da başka düzenleme organlarında bu büyük kaza nedeniyle yapılan görüşmelere tam ve yapıcı olarak katkıda bulunacağını tekrarlamaktadır.
Kargo sıvılaşması
ICS Yönetim Kurulu, son zamanlarda Hindistan, Filipinler ve Endonezya’da yüklenen nikel cevheri/demir cevheri taşıyan birçok geminin, kargonun büyük ölçüde yer değiştirmesine neden olan kargo sıvılaşmasına bağlı olarak batması ile ilgili ciddi endişe duyduğunu belirtmiştir. ICS üyeleri özellikle yakın zamanda 22 mürettebatın, Endonezya’da nikel cevheri yükledikten sonra trajik bir şekilde hayatlarını kaybetmesinden üzüntü duymaktadır.
ICS konuların karmaşık olduğunu kabul etmekle birlikte sorunun kökünde bazı gemicilerin, bağımsız araştırmacıların IMO gereklilikleriyle uyumlu olarak kargo testi yapma randevularını geri çevirmeleri ve gemi kaptanlarına, genellikle uzak yerlerde güvenli olmayabilecek kargoları kabul etmeleri için yapılan ticari baskı yatmaktadır.
ICS Yönetim Kurulu, benzer olayların önlenmesinin en öncelikli konu olduğunu ve IMO, sigortacılar ve sorunların yaşandığı ülkelerin hükümetleri ile işbirliği yaparak gemi sahiplerine ve gemi kaptanlarına güvenli olmayan kargoları kabul etmemeleri konusunda yardım sağlayacak bir çözüm bulmak için çabalayacaktır.
virahaber