Tersane ve şantiyeler başta olmak üzere pek çok sektörden binlerce çalışanın iş kazalarına maruz kaldığı Türkiye'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 3 Nisan'da Bakanlar Kurulu'nca TBMM'ye sevk edilen "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı"nın 30 Haziran'a kadar yasalaşacağını ifade etti. Yani 1 milyon 436 bin işletmeyi ve 11 milyon çalışanı kapsayan Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) standartlarına uygun olarak hazırlanmakta olan bu tasarı yasalaşırsa, işverenlere iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili her türlü tedbiri alma yükümlülüğü getirilecek. İşverenler bu yükümlülüklerini yerine getirirken risklerden kaçınılması, risklerin analiz edilmesi ve risklerle kaynağında mücadele edilmesi gibi "önleyici bir yaklaşım" sergilemek durumunda kalacak.
Ayrıca işyerlerinin tasarımı, uygun ve tehlikesiz iş ekipmanının seçimi, teknik gelişmelere uyum sağlanması, uygun çalışma şartları da işverenin yükümlülükleri arasında yer alacak. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre son 12 yılda Türkiye'deki iş kazalarında 12 bini aşkın işçinin hayatını kaybetti ve her gün ortalama 172 iş kazasının meydana geldi. Dünyada ise her yıl milyonlarca çalışan iş yerindeki kazalar sonucu yaralanıyor, binlercesi de hayatını kaybediyor. 2005 yılında yayımlanan İnsan Onuruna Yakışan İş-İş Güvenliği, Dünya İş Güvenliği ve Sağlığı Konferansı Raporu'na göre, işyeri kazalarındaki yaralanmaların maliyetinin dünyadaki gayrisafi milli hasılanın yüzde 4'ü olduğu tahmin ediliyor. Her yıl yaklaşık 2.2 milyon iş kaynaklı ölüm meydana geliyor. Her gün küresel işgücünün yaklaşık yüzde 5'i iş kaynaklı yaralanmalar sebebiyle işe gidemiyor.
Güvenlik kültürü önemli
Böyle bir ortamda Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) ve Towers Watson'ın PERYÖN üyeleri arasında yaptığı "İş Sağlığı ve Güvenliği" anketine göre, şirketlerin çoğunluğunun iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tanımlı prosedürleri ve uygulamaları bulunuyor. Çoğu şirket işyerindeki güvenliği artırmak için çeşitli prosedürler ve eğitimler düzenliyor, sorumlu personel atıyor ama iş sağlığı ve güvenliği açısından istenen performansa ulaşılamıyor. Bunun nedeniyse şirketlerde güvenlik kültürünün yeterli olmamasıyla açıklanıyor.
Şirketlerde eksikler var
104 şirketten orta ve üst düzey yöneticilerin katıldığı ankette, şirketlerin yüzde 39'u imalat, yüzde 38'i hizmet, yüzde 7'si gıda, yüzde 5'i inşaat ve yüzde 21'i de diğer sektörlerde faaliyet gösteriyor. Katılımcıların yüzde 40'ı yılda 150 milyon TL üzerinde ciro yapıyor, yüzde 55'i 250'nin üzerinde eleman çalıştırıyor. Şirketlerin yüzde 84'ünde ise mavi yakalı çalışan bulunuyor. Ankete göre, şirketlerin çoğunluğunun iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili uygulamaları var. Ancak şirketler iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili önlemleri çoğunlukla tek taraflı bir iletişimle çalışanlarına aktarıyor. Şirketlerin yüzde 29'unda bu uygulamalar çalışanlara seminer ve çalıştaylar, yüzde 22'sinde panolara asılan duyurular, yüzde 17'sinde e-posta, yüzde 9'unda ise hazırlanan kitapçık ve broşürler aracılığıyla duyuruluyor. Şirketlerin yüzde 13'ü ise iş güvenliği konusundaki önemlerle ilgili çalışanlarla iletişimde bulunmuyor. Sonuçlar, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili ölçümlerin şirket genelinde veya departmanlar bazında performans hedeflerine yansıtılmadığını ortaya koyuyor. Şirketlerde iş sağlığına yönelik uygulamaların var olduğu görülse de, bu uygulamalar şirketlerin yüzde 45'inde işletme genelinde veya departman bazında hedeflerle ilişkilendirilmiyor.
Güvenlik kültürü nasıl oluşturulur?
Risk, kaza ve hastalıklar hakkında bir kurumun bütün üyeleri tarafından paylaşılan inançlar ve fikirler olarak tanımlanan güvenlik kültürünü oluşturmada birçok faktör önem taşıyor. Bu faktörlerin başlıcaları şöyle sıralanıyor: Yönetimin (tüm yöneticileri) güvenlik kültürü kararlılığı; Güvenliğe yönelik değerler, tutumlar ve bağlılığın geliştirilmesi; Yetkin çalışanlar ve güvenli davranışa yönelik sürekli eğitim; Yönetim ve çalışanlar arasında karşılıklı güven ve adil yaklaşım; İşletmede risk değerlemesi, uygun tasarım ve düzenli ekipman bakım; Her türlü iş kazası ve iş kazası oluşturacak tehlikeli durumların yaşanması halinin raporlanması...
Kurumlar istenilen yerde değil!
Anket sonuçlarını değerlendiren PERYÖN ve Towers Watson yetkilileri, Türkiye'de çalışan sayısı fazla olan, kurumsal kabul edilebilecek şirketlerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha hassas olduğunu söylüyor. Küçük şirketlerin; iş sağlığı ve güvenliği farkındalığının daha düşük olduğunu dile getiren yetkililer, kanunların daha etkin uygulanması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca değerlendirmede kayıt dışı çalıştırılanların iş sağlığı ve güvenliğinden bahsedilmesi söz konusu değilken, konuya ciddi yaklaşan şirketlerin getirilen kontroller ve düzenlemeler nedeniyle bir anlamda cezalandırıldığının da altı çiziliyor.
Yetkililer, çoğu şirketin işyerindeki güvenliği artırmak için çeşitli prosedürler ve eğitimler düzenleyerek, sorumlu personel atamaları gerçekleştirmesine rağmen, iş sağlığı ve güvenliği açısından istenilen performansa ulaşılamadığını belirtiyor. İş sağlığı ve güvenliği standartlarının istenilen seviyelere ulaşılamamasının nedeni şirketlerde güvenlik kültürünün oluşmamasına bağlanıyor uzmanlarca. Türkiye'de olduğu gibi dünya genelindeki uygulamalara bakıldığında en çok odaklanılan önemler arasında; teknik altyapı anlamında daha güvenli çalışma ortamının oluşturulması, çalışanlara fiziksel çalışma ortamıyla ilgili eğitimlerin verilmesi ve çalışanların regülasyonlara uygun şekilde iş yapmasını sağlayacak prosedürlerin oluşturulmasının yer aldığı görülüyor. Ancak alınan bu önlemler belirli seviyede bir etki oluşturmakla birlikte tam bir çözüm sağlayamıyor.