Yazan: Osman Öndeş
Rüstemiye Vapuru Olayı başlıklı makalem bir ay gibi zamanda 2000’e yaklaşan okur tarafından izlendi. Tamamiyle belgelere dayalı olan bu çalışmama deniz ve gemiler aşığı çok değerli dostum Erdem Cever, resim sanatçısı Malkhaz Kochalidze’nin eseri olan Rüstemiye Vapuru tablosu ile daha da değer kazandırdı. Koleksiyonundaki yağlıboya eski Türk ticaret gemileri tablolarından oluşan koleksiyonu ile dünyada konusunda benzersiz olan Erdem Cever’e teşekkür ediyorum. Bu makalemde “Rüstemiye Vapuru Sirkeci’de iken” tablosu ilk kez yayınlanmaktadır.
1930 gibi yılların armatörlerinden İngiliz Hüseyin rüstem’in “Hüseyniye” ve “Rüstemiye” adını verdiği iki yolcu yük vapuru vardı. Mustafa Kemal Atatürk’ün resmî amaçlı olarak Rüstemiye vapuru ile Antalya’da kısa bir seyahat yapmıştır. Bu vapurun ilk adı “Reka” idi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası tarafından yayınlanmış olan 7 cilt Türk Armatörleri Tarihi başlıklı belge eserimin II.Cilt’de Rüstemiye vapurunun armatörü Gelibolu’lu Hüseyin Rüstem’in yaşamı ve sahibi olduğu Hüseyniye ve Rüstemiye vapurları hakkında Lloyd’s Register of Shipping’e dayalı bilgiler var, hem de fotoğrafı mevcut.
Rüstemiye fotoğrafının yer aldığı 24 Şubat 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi.
Rüstemiye vapuru, 1931 yılında Mersin- İstanbul seferini yaparken, meydana gelen gizli bir hastalıktan süvarisi dahil bazı mürettebatının birden ölümü ile aylarca gündemde kalmıştı.
21 Şubat 1931 tarihli Milliyet Gazetesi’nin birinci sayfasında fotoğrafı ile verilen Rüstemiye vapuru haberi. Kaynak: İstanbul Üniversitesi Gazete Arşivi.
Lloyd’s Register of Shipping 1932-1933 yıllığında Rüstemiye hakkındaki bölüm.
Hüseyniye ve Rüstemiye vapurlarının armatörü İngiliz Hüseyin Rüstem “İngiliz” lâkabıyla bilinen Hüseyin Rüstem Gelibolu’lu Hüseyin Hüsnü Efendi ailesinden gelmektedir. Gemi işletmeciliğine İstanbul’lu iki tüccarla başlamıştır. Babası Hüseyin Efendi, Gelibolu’da balık konserveciliği yapmaktaydı.
Ailenin Şii mezhebinden oldukları anlaşılmaktadır
İlk satın aldıkları 1904 inşa gemiye “Edremit” adını vermişlerdir. Daha sonra Rum asıllı Guetonos işletmesinin “Hüdavendigar” isimli gemisine ortak oldular. 1919’da Union d’Enterprise Marocines, Casablanca firmasına satılan Tavignano isimli genel yük gemisi 290 gt. idi. 1919’da Union d’Enterprises Marocineds, Casablanca firma satın almış ve “Cap Bojador” adını vermişti. Bu vapur 1924’de İngiliz Hüseyin Rüstem, Moluvalı Hüseyin ve Galib Bey tarafından satın alındı ve ”Edremit” adı verildi. (Kaynak: Türk Armatörleri Tarihi II. Cilt 218)
1930 yılına ait Rüstemiye ve Hüseyniye Vapuru ilanları - İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları, Mersin - İzmir Postası Rüstemiye 4 Vapuru 2 Kânunsani Perşembe Günü Saat 18’de Sirkeci
Rıhtımından Hareketle: (Gelibolu, Çanakkale, İzmir, Güllük, Bodrum, Fethiye, Antalya ve Mersin) e azimet ve ayni iskelelere uğrayarak Avdet edecektir. Yük ve yolcu için Eminönü Reşadiye Caddesinde 12 Numaralı İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları idarehanesine, Müracaat. Telefon: İstanbul 2876
Bu gemi 1926’da İzmirli Kerim Ağazâde Mehmet tarafından satın alındı ve “Aslan II” adı verildi. Ayşe Mihriban Avşaroğlu ve Celatettin Paker arasında 1970 yılına kadar çalıştırılan gemi 26 Nisan 1963 günü Sinop açıklarında kayboldu.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Hüseyin Rüstem, Guetenos vapur işletmesinde yeraldı ve “Hüdavendigar”ı Türk bayrağına geçirdi. 1926’da İzmir - İstanbul hattında posta seferleri yapan Hüseyniye ve Rüstemiye adını verdiği gemileri satın aldı. Hüseyniye bu hatta çalışan en yüksek süratlı ve konforlu posta vapuru idi. Bu gemi 1931 yılında Hantalzâde Tayyar’a satılmıştır. Geminin satışından sonra diğer özel vapurculuk şirketleri gibi İngiliz Hüseyin Rüstem de gemisini devlet elinde toplanması kararı uyarınca devlete devretti ve gemi sonra da satıldı. Hüseyin Rüstem gemi işletmeciliğini terk ederek yol müteahhitliği yapmaya başladı. Fakat bir nedenle vurularak öldürüldü.
24 Şubat 1931 arihli Vakit Gazetesi’nin birinci sayfasında yeralan Rüstemiye vapuru fotoğraflarından biri daha.. Ve Rüstemiye vapuru hakkında birinci sıradan verilen haber.
Çok iyi İngilizcesi olan Hüseyin Rüstem’in kayıtlı şirketi “İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları” dır. Bu şirketin “Hüseyniye” ve “Rüstemiye” isimli vapurları posta seferleriyle İzmir ve Antalya - Mersin muntazam seferleri yapardı. İlanlarda “İngiliz Hüseyin Rüstem” denilmesine karşın bazı söylentilerle İngilizlikle veya Kıbrıslı olmak gibi bir aile kökenli yoktu. Rüstem ve Ali isminde iki oğlu bulunuyordu. Her iki oğlu da firmada çalıştığı gibi Hüseyniye ve Rüstemiye vapurlarının hissedarlarıydı. Oğullarından Ali gemilerinde kaptanlık yapardı.
Hüseyniye vapuru Seyyar adıyla Sirkeci’de. Kaynak: Kaynak: Türk Armatörleri Tarihi C.II, İMEAK Deniz Ticaret Odası yayını.
Hüseyniye ve Rüstemiye adı nereden geliyor
Hüseyin Rüstem sahibi olduğu vapurlardan birine “Hüseyniye” adını vermekle, şii mezhebinden olduğunu ortaya koymuştur. Hüseyniye, Muharrem ayında Şiilerin matem törenlerini icra ettikleri yerlerin genel adıdır.
Rüstemî kelimesi kökende Farsça’dır. Armatör kimliği ile Hüseyin Rüstem ikinci gemisine “Rüstemiye” vermiştir. Rüstemî adı kurucusu olan İran asıllı Abdurrahman’ın babası Rüstem’den gelmektedir.
Hüseyniye ve Rüstemiye Vapurları
Hüseyniye vapuru İzmir Postası; Gelibolu, Çanakkale ve doğru İzmir’e azimet ve Sirkeci’ye avdet ederdi. Rüstemiye Postası’yla da Gelibolu, Çanakkale, Alanya, Antalya ve Mersin seferleri yapılırdı.
Adresi şöyleydi; Eminönü Reşadiye Caddesinde 12 Numaralı İngiliz Hüseyin Rüstem İdarehanesi, Tel: 2876. 1 Ocak 1930 tarihli gazetelerde hemen tüm posta vapurculuk şirketlerinin ilanları yer almaktadır. Zaten posta vapurlarına ait ilanların 1935 yılına kadar hemen her hafta gazetelerde yer aldıkları görülür.
Armatörlere ait posta vapurlarının devletleştirilmesi ve yolcu vapurculuğunun devlet tekeline alınmasıyla bu ilanlar da kaybolmuştur.
Seyyar ( Eski adı – Hüseyniye) Vapuru Sirkeci’de. Kaynak: Cumhuriyet ve Vakit Gazetesi arşivi.
Mustafa Kemal Atatürk Antalya sahillerini Rüstemiye vapuruyla gezdi.
İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları ilanlarının en yoğun olduğu yıllar 7 1930 - 1931 yıllarıdır. Yeni yazıyla ilk ilan 1 Ocak 1930 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’inde yeralmıştır. Bu ilanda şöyle denilmektedir; İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları, Mersin - İzmir Postası. Rüstemiye Vapuru 2 Kanunusâni Perşembe günü Saat 18.00’de Sirkeci Rıhtımı’ndan hareketle Gelibolu, Çanakkale, İzmir, Güllük, Bodrum, Fethiye, Antalya ve Mersin’e azimet ve ayni iskelelere uğrayarak İstanbul’a azimet edecektir. Yük ve yolcu için Eminönü Reşadiye Caddesi’nde 12 Numaralı İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları idarehanesine müracaat. Tel: İstanbul 2876.
Mustafa Kemal Atatürk Antalya sahillerini Rüstemiye vapuruyla gezdi. Kaynak: Antalya Atatürk Devrimleri Müzesi arşivi.
Antalya Halkı Mustafa Kemal Atatürk’ü Bağrına Bastı
1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir’deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya’nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü.
4 Mart 1930 günü, İzmir’den Aydın treni ile hareket eden Atatürk, 5 Mayıs 1930’da Aydın’a geldi. Aynı gün akşam Denizli’ye hareket eden Mustafa Kemal Isparta, Burdur ve ardından 6 Mart 1930 günü 16.00’da Antalya’ya geldi. Karşılama töreni bittiğinde köşke geçildi. Köşkün önünde biriken halkın bitmeyen sevgi gösterileri nedeniyle, Atatürk balkona çıkarak halkı birkez daha selamladı. Akşam onuruna verilen akşam yemeği sırasında Türk Ocağının düzenlediği gösterileri izledi.
Heyecan Doruğa Çıktı
07 Mart 1930 Cuma günü tüm ilçe ve köylerden Gazi’yi görmek, saygılarını sunmak için gelen heyetler köşkün etrafını doldurmuştu. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet’in ilanından beri ilkkez Antalya’ya geliyordu. Köşkün balkonundan Antalya’lılara kısa bir konuşma yaptı. Akşam üzeri şehirde otomobil ile bir gezinti yapıldı ve Tophane yolu ile buz fabrikası ve Türk Ocağı’na gitti. Ocak kütüphanesi, sinema ve diğer salonları gezerek, ocak reisinden durumları ile ilgili bilgiler aldı. 08 Mart Cumartesi günü Arap suyunda pirinç ziraatı yapılan Mursi çiftliğine gidildi. O tarihte henüz Konyaaltı’nda yol olmadığı için buraya Rüstemiye gemisi ile gidilmişti. Atatürk yanında, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa, Vali Faik Bey ve mebuslar bulunuyordu.
Burada öğle yemeği yenildi. Ardından Gazi ve yanındakiler vapur ile Antalya sahillerini gezdi ve özellikle büyük şelaleyi gördüler. “
Rüstemiye Vapuru’nun fotoğraflarından biri ile Milliyet’teki haber. Kaynak: Milliyet Gazetesi, 24 Şubat 1931.
Gemideki esrarengiz ve ölümcül hastalık
23 Şubat 1931 tarihi itibarıyla gazeteler Rüstemiye Vapurunda ortaya çıkan esrarengiz hastalık haberini vermektedirler. Haberlerden biri şöyledir; “Dank Hastalığı; Süvarisi Kaptan Tevfik Bey’in vefatıyla esrarlı bir hastalığa sahne olan Rüstemiye vapuru dün saat onbir’de limanımıza gelmiştir. Hasta olan ikinci ve üçüncü kaptanlarla mürettebat ve yolcuların bazıları çıkmasını müteakip tedavi ve istirahat için evlerine gitmişlerdir. Konulan teşhise göre, bu esrarengiz hastalık sıcak memleketlerde görülen “Dank” hastalığıdır. Vapur Mersin’den gelirken bu hastalığı taşıyan sivrisineklerin vapur yolcularını sokmak suretiyle hastalığı aşıladığı anlaşılmıştır. Şimdi ise vapurda ölenlerin sayısı üçe yükselmiştir. Tayfalardan hafif hasta olanların vefat etmelerinden korkulmaktadır.”
23 Şubat 1931 tarihli Yarın Gazetesi’nde “Rüstemiye Vapurunda 6 kişi zehirlendi” başlıklı iki haber.
Çarkçıbaşı ve Süvari de aniden vefat ediyor
24 Şubat 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi “Dank mı, Değil mi?” başlığıyla esrarengiz hastalığı sorgulamakta ve şöyle devam etmektedir; “Çarkçıbaşı Hidayet ve Serkamarot Ali Beyler de dün vefat ettiler; Rüstemiye Vapuru Süvarisi Tevfik Bey’in ölümüyle neticelenen esrarlı hastalığa sahne olan Rüstemiye vapuru dün saat 10’da İstanbul Limanı’na gelmiştir. Hasta olan ikinci ve üçüncü kaptanlarla mürettebattan bazıları yolcuların çıkmasını müteakip tedavi ve istirahat için evlerine gitmişlerdir. Bu esrarengiz hastalığın nasıl başladığını geminin kâtibi Remzi Bey şöyle anlatmıştır; “Mersin’den hareket ettik. Taşucu’na geldikten sonra bazı mürettebatta hastalık belirtileri görülmeye başladı. Mide bulanması, ishal gibi alâmetlerle beraber otuz dokuz dereceye kadar çıkan ateş rahatsızlıkları vardı. Taşucu’ndan hareketten sonra hastalananların sayısı artmaya başladı. Vapur sahiplerinden Ali Kaptan Bey de şiddetle hastalandı. Antalya’ya kadar hem hastaların sayısı arttı ve hem de daha korkutucu oldu. Antalya’da askeri doktorlardan Adil Bey vapura davet edildi. Hepimizi muayene etti ve ilaçlar verdi. Kurşun emlahile (etkisi ile) zehirlenmiş olduğumuzu söyledi Antalya’dan hareket ettik. Rodos’a geldik. Bundan sonra Çarkçıbaşı Hidayet ve Serkamarot Ali Beyler hastalandılar. Ertesi gün vapur süvarisi Fethi Bey de şiddetli ateşle beraber bulantı ile karışık maraz alâmetleri gösterdi. Vapurda bulunan yolculardan hiçbirisi hastalanmamıştı. Bu maraz gûya vapurculara musallat olmuştu. Nihayet ben de hastalandım. İzmir’e muvasalat ettik. Vapur süvarisi Fethi Bey ‘Aman ben fena oluyorum’ diyerek güverteye çıktı; Bir sandalye verdik ve kıvrana kıvrana orada vefat etti. İzmir’e geldiğimizde Sıhhıye Dairesi’ne haber vermiştik. Doktorlar yetişinceye kadar hastaların durumu ciddileşti. Çarkçıbaşı ile serkamarot hastaneye nakledildiler. İzmir Müdde-i Umumisi tahkikat yaptı.
İzmir’de iki gün kaldık. İstanbul’a geldik. Ben iyileştim. Fakat hastalığın etkisi hâlâ üzerimdedir. Herhalde zehirlendik. Fakat şurası gariptir ki Kaptanla mürettebat ayrı kaplarda yemek pişirirler ve yerler. Buna rağmen nasıl oluyor da hastalık hepimize sirayet ediyor? Buna hepimiz hayret ettik. Akşama doğru bir felaket haberi daha gelmiş daha önce vefat etmiş olan Birinci Kaptan Tevfik Bey’den sonra Çarkçıbaşı Hidayet ile Serkamarot Ali Bey hastanede vefat etmişlerdir.” (Kaynak: Türk Armatörleri Tarihi II. Cilt, Sf.222) Rüstemiye Vapuru’ndaki Zehirlenme başlığı ile 3 Mayıs 1931 tarihli son Posta Gazetesi’ndeki haberde; Adli Tıp Müessesesi tarafından cesetler üzrinde yapılan incelemede uzvi ve gayri uzvi bir ağı ile zehirlenme belirtisi tespit edilememiştir. İleri sürülen en kuvvetli tahmin gıda maddelerinin bozulmasından doğan (Pitomania) denilen zehirleriyle veyahut Amerika sabık Başkanı M. Harding’i öldüren İstakozda bulunan Basil Butilik ile ölmüş olmasıdır… Bu gidişle iş ebedi bir sır halinde kalacaktır. Adli Tıp Kurumu muayene ettiği ahşadan( Ceset) bir kısmını mühürleyerek altı ay saklamak mecburiyetindedir. İzmir’den yeni bir talep olursa ikinci inceleme yapılabilecektir.” denilmektedir.
Milliyet Gazetesi’ndeki haber Hastalık deniz gribi imiş
Rüstem Bey kendisine gelen bir telgrafı gösterdi.Bu telgrafta aynen şu cümleler yazılı idi; “Kaptanın yapılan otopsisinde gripten öldüğü anlaşılmıştır.Bu telgrafta “Deniz gribi” diye bir hastalığın bulunduğundan bahsedilmektedir.
Sıhhıye Müdürü ne diyor
Sıhhıye Müdürü Ali Rıza Bey şimdiye kadar Deniz Gribi diye bir hastalığın işitilmemiş olduğunu söyleyerek şöyle devam etmiştir; “Bu yeni bir hastalıktır ve bunun hakkında bir şey söyleyemem. Bu hususta inceleme yapılmaktadır.”
Osman Şerafettin Bey’in değerlendirmesi
Diğer taraftan Emrazı sariye mütehassısı olan Osman Şerafettin Bey hastalık hakkında demiştir ki; “Grip denen hastalık deniz ve kara diye ikiye ayrılmamıştır.Deniz gribi diye böyle bir hastalık yoktur.
Vapur kaptanının ölümüne sebep veba gibi bir hastalık olması daha ziyade muhtemeldir.”
Serkamarot da öldü
Geç vakit aldığımız habere göre Rüstemiye Vapuru’ndaRüstemiye Vapuru’nda zehirlenenlerden ve İzmir Memleket Hastanesi’nde tedavi altında olanlardan Serkamarot Ali Efendi de vefat etmiştir. Diğer mürettebatın ölmelerinden endişe edilmektedir.
Dr.Tevfik Sağlam Paşa “Dank Hastalığı” diyor
Rüstemiye Vapuru’ndaki esrarengiz hastalık yeni bir münakaşa nedeni olmuştur. İstanbul’a gelen mürettebatı muayene ve tedavi eden Dr. Tevfik Salim Paşa’nın (Prof. Dr. Tevfik Sağlam) hastalığın Dank hastalığı olduğu yönünde koyduğu teşhise karşılık, Operatör Cemil Paşa, Cumhuriyet Gazetesi’ne gönderdiği bir mektupta bu hastalığın Dank hastalığı olmasını tasavvur edemediğini, bunun konservelerden ileri gelebilecek bir zehirlenme olabileceğini ileri sürmüştür. Cemil Paşa, mektubunda özellikle şu nokta üzerinde durmaktadır: “Vapurun kahvecisi Ali hastalanmamıştır. Kaptan ve Mürettebat gemi Mersin’den hareket ettikten sonra yemek yemişler ve hastalanmışlardır. Halbuki kahveci Ali Antalya’da vapura binmiş ve bu yemekten mahrum kaldığından dolayı hastalanmamıştır.”
Doktorlar arasında münakaşa çıkıyor
Gemi mürettebatını muayene ve tedavi eden Tevfik Salim Paşa’nın hastalığa “Dank” teşhisi koymasına karşın, operatör Cemil Paşa da hastalığın Dank olmayıp sıradan gıdai bir zehirlenmeden ileri geldiğini söylenmiştir. Bu hususta Dr. Tevfik Salim Paşa tekrar bir açıklama yapmış ve demiştir ki; “Paşanın dediği gibi bir gıda zehirlenmesi değildir.”
Dr. Cemil Topuzlu Paşa
5 Ağustos 1934 tarihi itibarıyla İstanbul İthalat Gümrüğü Müdürlüğü bir ilan neşrederek limanda metruk halde yatan
Rüstemiye vapuru hakkında genel bir duyuruda bulunmuştur. Bu ilanda şöyle denilmektedir; “Limanda metruk halde bulunan Rüstemiye Vapuru’nun ahara satılmış olmasından nâşi İstanbul İthalat Gümrüğü Müdürlüğü’nden cer edilmek suretiyle Romanya’ya götürüleceğinden bahisle bir vesika verilmesi müdürlüğümüzden baiistida ile talep edilmiş olduğundan icap eden yerlerde tahkikat yapılmış olması üzerine bu vesika verilmiştir. Ahiren yapılan tahkikatta mezkûr vapurun ihrakiye kaçakçılığı meselesinden ilişkili ve 1918 Numaralı Kanunun kırk sekizinci maddesi mucibince neticei hükme kadar limanda mevkuf kalacağı anlaşılması üzerine sahibinden talep edilmişse de iadeden imtina etmiş olduğundan verilen bu vesikanın hükmü olmadığı ilan olunur.”
Rüstemiye’deki bu esrarengis ve ölümcül hastalık hakkında kesin bir teşhis konulamamış ve zamanla unutulup gitmiştir.
Lloyd’s Register kayıtlarından örnek olarak kaydettiğim Rüstemiye vapurunun sicil bilgileri şöyledir;
S.S Rüstemiye
• Genel yük gemisi (HBPD)
• 1883’de J.Austrico - Ungario Lloyd, Trieste Tersanesi’nde Oesterricheische Lloyd, Trieste adına “Reka” adıyla inşa edildi.
• 1084 gt. ve ana makinesi 2 genişlemeli idi. Tam boy 221.9 ft,
Kaimeler arası genişlik 31.5 ft., Derinlik 21.7 ft. ölçülerdeydi.
• 1894’da Hacı Davud Farkuni, İzmir’e satıldı ve gemiye “Aphroditi” adı verildi.
• 1905’de Hacı Davud Farkuni geminin adını “Alexandria” olarak değiştirdi.
• 1910’da Archilepago - American Steamship Co., İzmir (Hacı Davud Farkuni) gemiyi ABD bayrağına tescil etti.
• 1918’de Fransa hükümeti el koydu ve “Victoire” adını verdi.
• 1923’de Pire merkezli Ph.Cavounides satın aldı ve “Efstratios Cavounides” adını verdi.
• Kasım 1928’de İngiliz Hüseyin Rüstem, İstanbul satın aldı ve “Rüstemiye” adını verdi.
• Gelibolulu Hüseyin Hüsnü Mahdumu Rüstem Bey’e intikal edinceye kadar altı kez armatör değiştirmişti ve 45 yaşındaydı!
• 1 Ocak 1933’de devletleştirme baskısı nedeniyle Türk Sosyete Vapurculuk TAŞ’ne devretti.
• 1933’de Haliç’te Hüseyin İlhami Söker’e satıldı ve Ekim 1935’de Balat’ta söküldü.