Usta bir gazeteciyi, bir deniz dostunu daha kaybettik. Vira Dergisi’nin en önemli destekçilerinden olan Mehmet Ali Birand’ı hafta sonu gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurladık. Vira Dergisi’nin ilk sayısında röportaj talebimizi hemen kabul etmiş, çok zor bir yolculuğa çıktığımızı ama her zaman her türlü desteği vermeye hazır olduğunu söylemişti. Her zaman olduğu gibi sözünde de durdu. Ne zaman yardık istesek yanımızda oldu. 2012’nin son ayındaki Vira Dergisi’nde özel bir sayı hazırladık. Mehmet Ali Birand’ın da diğer usta kalemler gibi Vira Dergisi’nde yayımlanan ilk röportajını koymuştuk dergiye. Dergi eline gidince röportajı görüp genel yayın yönetmenimiz Hakkı Şen’i arayıp teşekkür etmişti her zamanki inceliği ile. Ne yazık ki bu bir son konuşma oldu…
TRT’nin tek kanal olduğu dönemlerde başlamıştı televizyon yolculuğum, TRT’ye girmiştim spiker olarak. 2 sene sonra da STAR TV kuruldu. Ondan sonra da özel televizyonlar birbiri ardına açılmaya başladılar. Ve serüven başladı. TRT zamanında 32. Gün programını yapan Mehmet Ali Birand’ın ismi efsane olarak hafızamıza kazılmıştı. Yapılmasını hayal bile etmediğimiz dosyalara imza atmış, inanılmaz röportajlar gerçekleştirmişti. Tabii çok özel bir ekiple yapıyordu bunları. Bir kısmı ile sonradan birlikte çalışma fırsatı bulduğum, bazısı ile çok güzel dostluklar geliştirdiğim bu ekibin içindeki her bir kişi bugün bir marka haline geldi. Mehmet Ali Birand, inanılmaz bir şekilde usta gazeteciler, haberciler yetiştirdi. Geçen yıllar içinde bu isimlerin önemli bir bölümü birbirine rakip oldu. Rakip gazetelerde, kanallarda çalıştı. TRT kültüründen olsa gerek, rakip oldular ama asla düşman olmadılar. Hep dost, arkadaş kaldılar. Birbirlerini geçerken bile saygıya önem verdiler. Birlikte çalıştıkları günleri unutmadılar. Bu ekibin içinden birçok insan da ustaları Mehmet Ali Birand gibi destek verdiler Vira Dergisi’ne, vermeye de devam ediyorlar.
Şimdilerde medya mahallesinde durum nasıl tam olarak bilmiyorum, ama benim televizyon haberciliği yaptığım dönemde de rakiplerimizle aramızda hep saygı olmuştu. Kıyasıya rekabetin içinde bile birbirimizi tebrik etme, alkışlama ve dost kalma başarısını göstermiştik. Birçok kanal gezdiğimiz için birçok arkadaşımız dostumuz olmuştu. Bir sene önce omuz omuza çalıştığımız arkadaşlarımızla bir sonraki sene rakip oluyorduk. Ama dostluklarımız hep devam etti. Çünkü şunu biliyorduk. Gerçek rekabetin özünde saygı olmalıydı. Bizler kim güzel bir iş yapıyorsa, gün bittiğinde onu kutlamasını bildik. Bugün de yaptığımız işte şiarımız yine bu yöndedir.
Biz mesleğimizi yaparken taklitten hep kaçındık. Çünkü ustalarımızdan bunu öğrenmiştik. Şimdi bakıyorum mesleğimize insanlar taklit ustası olmuşlar. Yeni bir iş yapma, bir yeniliğe imza atma çabası yerini taklitlere bırakmış. Yani kolay yol. Hal böyle olunca da taklitler kısa bir süre sonra yok olup gidiyor haliyle. Tabii bu nedenle bu taklitleri uygulayan insanlar bir arada iş yapma kültürü geliştiremiyor, zaten kısa bir süre sonra da yok olup gidiyorlar. Şimdilerde denizcilik medyasında da birçok taklit ustası iş geliştirmeye başladı. Umarım kolay yol, onları kısa bir yola götürmez.
Rekabet biz haberciler için nefes alıp vermek kadar doğal, bir o kadar da güzeldir. Güzel şeyler yapıp, insanlar sizi tebrik ettiğinde aldığınız hazzı başka hiçbir meslekte böylesine alamazsınız. Ama başka hiçbir meslekte de rakiplerinizle böylesine kıyasıya mücadele ederken, her zaman dost kalmayı başaramazsınız. Bizler iş yaşamımızın tamamında bu rekabet ortamında olduğumuz için rekabetin özünde saygı olduğunu iyi biliyoruz. İşte bize bu duyguyu öğreten ustalardan biri de Mehmet Ali Birand ve onun yol arkadaşları oldu. Bir kez daha Mehmet Ali Birand’ı saygı ve sevgi ile anıyor, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Sevgili Mehmet Ali Birand, mekanın cennet olsun, ışıklar içinde uyu…