Piri Reis Üniversitesi, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ekonomiye yansımasının boyutlarını, yayımladığı EKONOMİ DEKLARASYONU" ile kamuoyuna duyurdu.
Piri Reis Üniversitesi tarafından kamuoyuna açıklanan EKONOMİ DEKLARASYONU aynen şöyle;
“Türkiye Ekonomisinin Gücünü ve İstikrarını Sürdürme Yönünde Öncelikler”
Türkiye demokrasisine yönelik yapılan alçak saldırının boyutlarının sadece silahlı bir girişim ve siyasi tercih olmayıp, ekonomi alanında da saldırıların söz konusu olacağı göz ardı edilemez.
1960’tan bu yana yaşanan darbe ve darbe girişimlerinde dikkati çeken husus, Türkiye ekonomisine verilen zarar ve hasarlardı. 15 Temmuz gecesi yapılan hain darbe girişimi de ekonomik istikrarımızı bozmaya yönelik nitelik taşımaktadır. Öyle ki, küresel ekonominin de çalkantılı olduğu bir dönemde Türkiye ekonomisine birçok kanaldan saldırılar gerçekleştirilebilir. Türkiye ekonomisinin öteki gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi kırılganlıkları bulunmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinin güçlü olduğu özelliklerini unutmamak gerekir. Nitekim, 15 Temmuz ve sonrasında 4 gün boyunca yaşananlar göstermiştir ki;
• Türkiye ekonomisi makro ekonomik dengeler ve finansal piyasalar açısından gerektiği yeterlilikte gücünü ortaya koymuştur. • Kamu dengesi gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkeden daha iyi durumdadır; cari denge riskli sayılan oranların oldukça altındadır; ekonomik büyümemiz dünya ortalamasının belirgin şekilde üstünde seyretmektedir.
• Öte yandan; bankacılık sektörümüz görece yüksek sermaye yeterliliği ve dövize karşı korunmuş pozisyonu itibariyle yeterince güvendedir.
• TCMB’nin gerek etkin likidite yönetimi, döviz rezervi politikası ve gerekse gösterdiği iradeli duruş piyasalara güven verici nitelikte olmuştur.
• Hane halkımızın servetleri yapısı itibariyle, özellikle döviz değerlenmesine karşı yeterince korunmuş durumda olduğu, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduat oranındaki payındaki yükseklikten açıkça görülmektedir.
• Nitekim, 15 Temmuz gecesi tarihi bir darbe girişimi yaşanırken halk da buna karşı kahramanca mücadele gösterirken; ABD Dolarının değeri o sırada işleme açık olan dünya piyasalarında ancak ve ancak 3,04 TL seviyelerine görmüştür. Türkiye’de piyasaların açılmasıyla birlikte de 2,93 TL’ye kadar gerilemiştir.
Hal böyle iken; ekonomik gücü korumak ve istikrarısürdürmek açısından dikkat edilmesini değerlendirdiğimiz hususlar bulunmaktadır:
• Türkiye ekonomisine yönelik güvenin en iyi şekilde sürdürülmesi ve anlamsız bir paniğe fırsat verilmemesi gerekir. Bu konuda bugüne kadar Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve ilgili tüm otoriteler tarafından hassasiyetle başarılan güven algısının güçlenerek devam ettirilmesinin önemi büyüktür.
• Uluslararası normlarda olmak üzere demokrasinin tüm kurumlarının işletileceğine olan mevcut inancın sürdürülmesinin önemi büyüktür.
• Makro ekonomik dengeler ve piyasa güveni sürerken “derecelendirme” kuruluşlarının subjektif öngörülere bağlı aceleci bir değerlendirme içine girmeleri yerine; makul bir süre beklemeleri ve rasyonel değerlendirme yapmaları yerinde olacaktır.
• Derecelendirme kurumlarının piyasaları tetikleyecek yön verecek bir konumda olmaması beklenmelidir.
• Türk halkının her zaman olduğu gibi sağduyu göstererek, Türkiye ekonomisine ve varlıklarına güvenerek sahip çıkması çok önemlidir.
15 Temmuz’dan 16 Temmuz sabahına giderken Türkiye demokrasisi bir güç kazanmıştır. Böyle bir durumda; bu ortamın sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadede gelişimine önemli katkı sağlayacaktır.
Piri Reis Üniversitesi"
ViraHaber.com