“Her şey dahil” konseptte 5 yıldızlı bir tatil köyündesiniz ama bu bildiğiniz tatil köylerinden değil, suyun üzerinde yüzüyor… Valiz aç-kapa derdi olmadan bir hafta içerisinde farklı şehirlere, ülkelere, hatta kıtalara gidiyorsunuz. Başka bir deyişle 7 farklı ülkeyi görme imkanınız var. Çalışanlar emrinize amade, her istediğiniz anında yapılıyor. İsterseniz 12 bin canlı bitkinin olduğu büyük bir parkta yürüyüş yapabilir, buz pateninde kayabilirsiniz. Soluklanmak isterseniz İstiklal Caddesi’ni aratmayacak cadde üzerinde bir cafede soğuk biranızı yudumlayabilirsiniz... Duty free dükkanlar, Uzakdoğu mutfağından Meksika’ya, İtalyan mutfağından Yunan mutfağına kadar çok çok farklı tatları bulabileceğiniz restoranlar da cabası. Gece ise muhteşem bir Braodway şovu sizi bekliyor. Dünyadaki en büyük gemilerden Oasis Class’ta tüm bunları yaşamanız mümkün. Royal Caribbean Türkiye Ofisi Genel Müdürü Bülent Tatlav, kurvaziyer turları ve daha fazlasını Vira’ya anlattı.
Sizi ve firmanızı biraz tanıyabilir miyiz?
Ben kendimi bildim bileli turizmin içerisindeyim aslında. 38 yaşındayım ve 17 yaşından beri turizm sektöründeyim diyebilirim. Sektöre girişim yurtiçi ve yurtdışı turizm ile başladı. O dönemde turizm içime işlemişti. Daha sonra Marmara Üniversitesi turizm işletmeciliği bölümünü kazandım. Üniversitede okurken Arkeoloji Müzesi’nde çalıştım. Müzede stant başında yabancı turistlere kitap satıyordum. Bu süreçte farklı şirketlerde kısa süreli çalıştım diyebilirim. Pera Palas Oteli’nde gece santralde ve resepsiyon bölümünde çalıştım, The Marmara Oteli’nde de bir süre çalıştım. Yine bir Fransız tatil köyünde barmen olarak çalıştım. Hepsi birbirinden çok farklı işlerdi.
Daha sonra Ulusoy Turizm şirketinin yurtiçi departmanında çalışmaya başladım. Bu sırada Amerikan’dan bir iş teklifi aldım ve yaklaşık üç yıl Los Angeles’da Avusturalya-Yeni Zellanda departmanında çalıştım. Orada çalışırken şirketimin bana sağladığı bursla iki yıl pazarlamada okudum. Sonra 2000’li yıllarda Türkiye’ye döndüm ve bir seyahat acentesinde operasyon müdürü olarak bir süre çalıştım, ardından askere gittim. Döndüğümde RoyalCaribbean’ın Türkiye ofisi açıldı. Yaklaşık 6 yıldır burada çalışıyorum.
Tam olarak neler yapıyorsunuz? Biraz işinizin içeriğinden bahseder misiniz?
Biz burada küçük bir ekibiz aslında. Tam anlamıyla bir operasyon yapıyoruz. 6.katta ve kenarda bir ofis olmamızın da sebebi bu. Bizim bir tüketicimiz yok, sokaktaki müşterilere çalışmıyoruz. Biz daha çok Türkiye’deki seyahat acenteleriyle çalışıyoruz. Gazete ilanında görebileceğiniz her seyahat acentesi ürünlerini vegemi programlarını genel olarak bizden alıyor. Arkadaşlarım ve ben genellikle paket programları oluşturuyoruz. İnternette on-line bir sitemiz var. O site üzerinden paketlerimizi pazarlıyoruz. Tabii bu uzun soluklu bir iş. Biz insanlara sadece bu seyahatleri pazarlamıyoruz aynı zamanda gemi seyahatinin ne olduğunu ve insanların gemi seyahatiyle ilgili sorularına cevap vererek ön yargılarını kırmaya çalışıyoruz. İnsanlar Roma, Fransa veya Viyana turunamı gitsinler ya da Antalya’da beş yıldızlı bir otele mi gitsinler?Seyahat şirketlerinin arasındaki farklar nelerdir? Bu sorulara cevap veriyoruz. En genel tabirle gazete ilanlarında gördüğümüz “Ah o gemide bende olsaydım” ya da “bavul aç kapa derdi olmadan tatil yapabilirsiniz” gibi kavramları biraz daha detaylandırıyoruz. Tam olarak da yaptığımız bu. Uzun soluklu ve çok yol katedilmesi gereken bir iş. Bizimde yedi seneden beri yapmaya çalıştığımız iş bu.
Aynı zamanda seyahat acentelerine bilgi veriyoruz, üniversite öğrencilerine işi öğretmeye çalışıyoruz. Türkiye’ye daha çok geminin gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Daha çok tanıtım yaparak pek çok insana kariyer imkanı veriyoruz. Acentelere gemi seyahatlerinin Antalya’daki otellerden daha pahalı olmadığını ve gemide de yapılacak çok fazla aktivitenin olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Aslında gemi seyahati de çok güzel bir tatil şekli. Bunlardan bahsetmeye çalışıyoruz. İşimizin zorlukları da var, çok keyifli yanları da…
Royal Caribbean Türkiye ofisi olarak bizim üç firmamız var. Bunlardan biri Azamara şirket. Azamara’nın Azamara Quest ve Azamara Journey olmak üzere iki tane gemisi var. Bu gemiler diğer gemilerden çok daha pahalı. Bu da en yeni gemi bizde olsun, en pahalı gemi bizde olsun anlayışından kaynaklanıyor. Geminin en küçüğü 690 kişilik. Fiyatları 4 bin Euro’dan başlıyor. Biz bu gemilerin neden daha popüler olduğunu anlatıyoruz.
Kurvaziyer turizmi özellikle Avrupa ülkelerinde çok yaygın. Daha çok 55-60 yaşlar kişilerin bu seyahatlere ilgi gösterdiği biliniyor. Ancak son zamanlarda Akdeniz ve Karadeniz boğazları da dünya genelinde ilgi görmeye başladı.
Türkiye kurvaziyer turizminde pek ilerlemiş değil. Bunun sebebi nedir?
Aslında Türkiye’nin bu konuda daha tam olarak işe başladığını söyleyemem. Halen daha çok çok başındayız işin. Bunun birçok sebebi var. Öncelikle bu iş daha çok Amerikalıların elinde diyebiliriz. Mesela, 15 milyon kişi gemi ile seyahat ediyorsa, gemi şirketlerinden yüzde 75-80’inin Amerikan menşeili olduğunu söyleyebiliriz. Amerikalılar da biz Türkler gibi önce kendi limanlarından, kendi şehirlerinden başlıyorlar cruise turuna. New York’a yakın olan limanlar, Los Angeles’a yakın olan limanlardan hareket ediyorlar, Yunan Adaları’na program yapıyorlar. Daha sonrada diğer bölgelere açılıyorlar. Diğer bir deyişle; dünyada 15 milyon kişi kurvaziyer gemileriyle seyahat ediyorsa bunun 10 milyonu Amerikalı. Geri kalanını da İtalya, İngiltere ve Çin gibi ülkeler oluşturuyor.
Kurvaziyer turizminin yeni yeni Karadeniz’e açılmasının sebebi de bizim öyle öngörmemizden kaynaklanıyor. Genellikle Türk misafirler bir haftalık tatil paketlerini tercih ediyorlar. Yunan Adaları, Karadeniz veya Kuzey Avrupa gibi... Ama dünyada henüz o aşamaya geldiğimizi düşünmüyorum. Bu konuda kararı genellikle Amerikalılar veriyor ve pek çok farklı limanı öne çıkarıyorlar. Burada “Hangi liman daha kaliteli?, Hangi limanda oteller daha lüks?, Hangisinde trafik daha sorunsuz?, Hangisinin havayolu daha iyi?” gibi çok farklı konular düşünülüyor. Önce gemi seyahatini tanıyorlar, ondan sonra farklı limanlara yönelmeyi tercih ediyorlar.
Size göre Türkiye, kurvaziyer limanları ve turizmi konusunda ilerlemek, büyümek ve dünyada gelişen bu sektörden payını almak için neler yapmalı?
Bu konuda doğru yolda olduğumuzu düşünüyorum. Önce sizin ülkenizin ve şehirlerinizin iyi olması gerekiyor. Bu noktada İstanbul marka olma yolunda çok ciddi bir yolda, çok fazla argüman var. Gemi gelişlerinin sigorta şirketleri tarafında bu limanlara izin vermesi ve herkesin söylediği gibi liman kalitesi önemli. Mesela biz, firmamızın ortaklığında 4-5 tane gemiyi aynı anda getirebiliyoruz İstanbul’a. Böyle bir çalışma var. Burada liman kalitesi ikinci sırada, üçüncü sırada da ulaşım geliyor. Kurvaziyer turizmde nasıl ulaşacağınız sorusunun cevabı, havayolları çok önemli bir etken. Mesela, RoyalCaribbean’ı önce günübirlik geliş ve dönüş olarak düşünüyorlardı. Geçen yıl İstanbul’dan sınırlı sayıda sefer koydular. Bunlardan çoğu Karadeniz ve Doğu Akdeniz’e uğrayan gemilerdi. Bu yıl biraz daha arttırdılar. Eylül-ekim-kasım başlarına kadar Karadeniz programları var. Gelecek yıl biraz daha artabilir.
Biz nisan ayı itibariyle 2014 yılı Ağustos sezonunu açtık. Programlar bütün dünyada satışta. Burada bizi umutlandıran bir konu var; bu yıl hem Türk hem de dünya satışı bir örnek oldu. Bu programlar oldukça pahalı. Türkiye’de geç rezervasyonlar yaptığımız için programlar çoktan doldu. Bu durum bize şöyle bir umut verdi; İstanbul’dan başlattığımız bir turu yüzde 90 Amerikalı ve Avrupalılarla doldurabiliyoruz. Bu bizi çok mutlu ediyor. Çünkü cruise turuna İstanbul’dan başlıyorsunuz ve bu insanlar geziden bir-iki gece önce geliyorlar, otelde kalıyorlar, bir sürü harcama yapıyorlar. Pek çok insan bu işten para kazanıyor. Gemi işletmeleri ve devlet de para kazanıyor. Devletin liman vergileri ve otellerden vergi alma gibi bir imkanı oluyor. Bu gelirler her geçen gün daha fazla olacak.
Türk milleti olarak istiyoruz ki bir deniz kenarına gidelim, kumsalda uzanalım, güneşlenelim. Kurvaziyer turizminin pahalı bir hizmet olduğunu zannediyoruz. İnsanlar sizi niye tercih etsin?
Gemi seyahatinde klasik bir kara tatili programına göre valiz aç-kapa derdi olmadan bir hafta içerisinde 5-6 hatta 7 liman birden görme imkanı var. Karada yaptığınız tam pansiyon bir tatile göre gemideki tatil de tam pansiyon ve buna gemide yapılan animasyonlar, gösteriler de dahil. Bir anlamda çok donanımlı bir tatil köyü ama hizmet kalitesi oldukça yüksek. Aslına bakarsanız çok çok pahalı seyahatler değil…
Mesela 5 yıldızlı bir otelle gemi seyahati arasında ne gibi farklar var?
5 yıldızlı bir otelde “her şey dahil” bir konseptte yapacağınız tatilde eğer ekstra araba kiralayıp sağa-sola gitmek istemezseniz otele giriş yapıyorsunuz ve bir hafta boyunca orada kalıyorsunuz. Tatil boyunca da hemen hemen birbirine şovlar, animasyonlar düzenleniyor. En azından aynı şehir sınırları içerisinde oluyorsunuz. Ama bir gemi seyahatinde farklı şehirlere hatta farklı ülkelere gidebiliyorsunuz. Üstelik bu seyahat de tam pansiyon hatta bazılarında her şey dahil konsepti var. İçecekler çok fahiş rakamlarda değil. Nişantaşı’nda bir mekanda içebileceğiz fiyatlarla hemen hemen aynı.
Mesele şuaslında,insanlar gemi deyince vapur zannediyor galiba…
Aslında butamamen bildiğiniz tatil köyü amasuyun üzerinde yüzüyor. Sizi her sabah farklı bir şehre götürüyor, farklı bir şehre gözünüzü açıyorsunuz. Farklı bir ülkeye, farklı bir kıtaya bilegözünüzü açabiliyorsunuz uzun seyahatlerde... Normal tatil köyleri ile kıyasladığınız zaman gemi seyahatlerinde ülke içinde veya yurtdışında hizmet kalitesinin çok daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Hemen hemen üç kişiye 1 personel düştüğü zaman oluyor. Aktivitasyonlar, animasyonlar bildiğiniz tatil köylerinden çok çok daha profesyonel, Brodway sovlarını izliyorsunuz. Royal Caribbean’ın gemilerinde buz pateni, golf sahası gibi bir tatil köyünde olamayacak veya yapılamayacak çok değişik aktiviteler söz konusu. Çocuklu ailelerden tutun da yaşlı kesime kadar her kesime ayrı ayrı hitap edebilecek hizmet ve servis var gemilerde.
Peki, 5 gece 7 gün hizmet alabilen bir kişi hakikaten bu süre içerisinde gemiyi dolaşıp bitirebiliyor mu?
Bu çok mümkün değil. Çünkü gemide yapılabilecek çok şey var. Örneğin dünyadaki en büyük gemimiz olan Oasis Class’ta, öncelikle bütün yiyecekler dahil hizmet anlayışımız var. Yani oda servisi de fiyatlarımıza dahil. Bununla birlikte bir sörf havuzu, kale tırmanma duvarı, golf sahası veya golf similatörleri var. Yine Central Park adını verdiğimiz 12 bin tane canlı bitkinin olduğu çok büyük bir park var. Royal Promenade dediğimiz Türk misafirlerin İstiklal Caddesi dediği çok büyük bir caddemiz, duty freedükkanlar, pek çok farklı restoran, Uzakdoğu mutfağından Meksika’ya, İtalyan Yunan mutfağına kadar çok çok farklı mutfaklarda bir sürü hizmet veriyoruz.Örneğin bir buz patenine gidip günlük programa göre ders alabiliyorsunuz ve bunun için de herhangi bir şey ödemiyorsunuz.
Aslında Royal Caribbean’ın bütün gemilerinde aşağı yukarı bu hizmetler var. Belki en büyük özelliğimiz bu, çok şey yapıyoruz, çok fazla aktivitemiz var ama en çok gurur duyduğumuz yanımız personelimiz. Her gemimizde 64 farklı ülkeden personel çalıştırıyoruz.
Gemilerinizde genel olarak kaç personel çalışıyor?
Oasis Class’dan örnek vereyim; 6 bin 400 yolcu kapasitemiz var, 2 bin 700 personelimiz var. Yaklaşık 2-2.5 müşteriye bir personel düşüyor. Çok sayıda Türk personel çalıştırıyoruz. Royal Caribbean’ın 36 gemisinde ağırlıklı olarak Türkler çalışıyor diyebiliriz. Restoran müdürlerinin çoğu Türk, yine garsonların pek çoğu Türk. En çok öne çıkardığımız ve gurur duyduğumuz yanımız bu. İnsanlar yabancı dil bilmese de Alaska’daki bir geziye veya Avustralya’daki bir geziye de katılsalar ya da İstanbul içi bir gezide bile olsalar garsonun Türk olmasını garanti edebiliyoruz. Bu bizim için çok çok büyük bir avantaj. Çünkü garson sürekli gemide, bütün limanları zaten ezbere biliyor. Yani bir rehberden, bizlerden, seyahat acentasından veya müşterilerden çok çok daha iyi biliyor.
Bütün gemilerimizde toplam bin 300 Türk personelimiz var. Bu da ortalama her gemide 20 ila 80 arasında değişen Türk personel anlamına geliyor. Bu bütün ülkeler için geçerli. Gemilerimizde Rusça da konuşuyoruz, Arapça da… İngilizce, Fransızca, Portekizce zaten konuşuyoruz ama Türkçe de konuşuyoruz. Bunun bir avantajı da şu;biz başka bir gemi şirketinde olduğu gibi menülerimiziTürkçe’ye çevirmiyoruz. Çünkü zaten garsonumuz Türk. Bu hep öne çıkarttığımız bir özellik. Müşterilerimizin yabancı dil bilmesine gerek yok. Eğer bir Türk grup varsa o gruba yabancı dil bilen personel yanında bir Türk personel de veriliyor. Böylece Türk misafirimiz yabancı dil bilmese de zorlanmıyor. Ayrıca gemilerimiz o kadar memnun ediyor ki misafirlerimizi, en azından bir günü denizde geçirmek istiyorlar, 7 günlük bir seyahatte “bir gün gemi hayatını da yaşayayım” diyorlar. O bir günü denizde geçiren misafirimiz sıkılmıyor, hatta o bir gün yetmiyor bile… Yapılacak çok fazla şey var.
Daha fazla Türk’ün gemilerimizde seyahat etmesi gibi bir misyonumuz var. Burada personel anlamında çok şanslıyız. Çünkü çalışanlarımıza çok ciddi bir kariyer imkanı veriyoruz. Bugün Türkiye’de veya İstanbul’da gördüğünüz pek çok 5 yıldızlı otellerin ya yiyecek-içecek müdürü ya genel müdürleri ya da restoran müdürlerinin çoğu bizim gemilerimizde daha önce garsonluk ya da şeflik yapmış arkadaşlar. Bu da bizi çok çok mutlu ediyor. Hangi otele hangi restoranta gitsek mutlaka bizde çalışmış bir arkadaşla karşılaşıyoruz. Buna şu anda Türkiye’deki çok ciddi 5 yıldızlı otellerin genel müdürleri de dahil. Mesela,10 yıl önce Royal Caribbean’ın bir gemisinde garsonluk yapmış. Bu çok mutluluk verici bir şey. Bizim gemilerimizde çalışan arkadaşlar için çok ciddi bir kariyer imkanı var. Onlarca farklı ülkeden insanlara aynı anda servis verebiliyorlar. Bunun sonucunda çok ciddi bir dünya görüşüne sahip oluyorlar. Bütün dünyayı tanıma şansları oluyor ve bu deneyim onlara Türkiye’ye döndükten sonra önemli bir avantaj sağlıyor.
Royal Caribbean Türkiye Ofisi olarak, dünyanın en büyük gruplarındansınız. Sizin de dediğiniz gibi gazetelerde çarşaf çarşaf devasa gemireklamları, ilanlar çıkıyor ama bu reklamlar insanları biraz da ürkütüyor. Çünkü insanlar bu seyahatleri çok pahalı zannediyor. Oysa orta sınıfın da bu hizmetten faydalanabileceği imkanlar var. Sizce bu konuda PR eksiği yok mu? Biraz bunu anlatmak gerekmiyor mu Türk halkına?
Evet, yüzde 100 böyle bir ihtiyaç var. Ben Türkiye’de özellikle PR veya pazarlamanın çok basite indirgendiğini düşünüyorum. Sadece gazete ilanlarıyla yapılıyor. Burada da açıkçası seyahat acentelerinin çok büyük hata yaptığını düşünüyorum. Burada çok rahat konuşabiliyorum çünkü kendilerine de söylüyorum bunu. Sadece gazete ilanıyla pazarlamanın olmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kurvaziyer ve gemi sektörü sadece gazete ilanıyla anlatılabilecek bir hizmet değil. Burada daha çok internet üzerinden insanlara anlatmak veya televizyon reklamları kullanılabilir. Ve Royal Caribbean markası olarak bizim en zorlandığımız yan da bu. Tabii ki bizim de seyahat acenteleri kanalıyla gazetelerle isimlerimiz veya gemilerimiz yer alıyor ama biz o tanıtımlarda en pahalı kalan şirketiz. Ama neden pahalı olduğumuz çok fazla bilinmiyor. Yani 199 Euro’ya lüks Yunan gemisiyle de cruise gezisiyapabiliyorsunuz, 300 Euro’ya İtalyan gemisiyle de veya 990 Euro’ya Amerikan gemisiyle de… Burada ikisine de 5 yıldız derseniz veya üçünü de lüks olarak ifade ederseniz bu çok sağlıklı olmaz. 399 Euro’luk gemi seyahati ile 990 Euro’luk seyahat arasında tabii ki bir fark var. Siz ikisine de 5 yıldız dediğiniz zaman bunu anlatmak çok kolay olmuyor. O yüzden biz genelde internete yatırım yapıyoruz ya da daha çok tüketiciye direk anlatmaya çalışıyoruz. Çok yakın zamanda on-line internet sitemiz açılacak. Tüketiciler kendi web sitemiz üzerinden programları satın alabilecekler ya da gerçek fiyatı görüntüleyebilecekler. Şu anda 2014 turları bugün itibariyle başladı ve 2014 Aralık sonuna kadar bütün turlarımız belli. Yani Türk müşterilerimiz de turları 1.5 yıl öncesinden Amerikalıların aldığı fiyattan alabilecekler veya 40 gün kala, 20 gün kala iptal etmek isterlerse yüzde 100 iptal garantisiyle iptal edebilecekler. Yine de bu işlerin çok daha başında olduğumuzu düşünüyorum. Televizyonun reklamlarına yeni başladık.
Medyayı daha etkin kullanabilirsiniz. Mesela televizyon programlarına konuk olarak, yazılı ve görsel basında röportajlar yaparak direk tüketiciye inmek mümkün değil mi?
Çok ciddiye alıyoruz bunu, çok da ciddi yapabiliriz ama bizim eksiğimiz öncelikle Türkiye’den henüz çok istikrarlı bir şekilde başlamış değiliz. İstanbul, Kuşadası veya İzmir limanlarından hareket eden gemilerimize bu yıl ya da 2014 programlarımıza gelen olmadı. Bundan dolayı biraz arka planda kalmayı tercih ettik. Seyahat acentelerine de hiçbir zaman saygısızlık yapmak istemedik. Çünkü görevleri müşterisine bu ürünü anlatmak, satacağı ürünü tanıtmak ve bunu satmaktır. Biz bugün itibariyle hazırız diyebilirim, çünkü artık İstanbul’dan hareket eden ciddi bir gemimiz programına başlıyor. En azından gelecek yıl için…
Televizyon reklamımız var ama daha çok röportaj yapabiliriz veya daha basında daha çok yer alabiliriz. Bunların hepsi elimizde var ama biraz önce de söylediğim gibi biz çok fazla gündemde olmak istemedik, önde olmaya çalışmadık. Çünkü acentelerimiz bizim müşterilerimiz ve bugüne kadar müşterilerimizin önüne geçmek istemedik.
Gemi seyahatleri ile ilgili zaman zaman kötü haberler de çıkıyor. İşte 90 dolara da var, 350 dolara da, 900 dolara da… Birisinin çıkıp bunu anlatması gerekmez mi?
Gelecek yıl Oasis Class Avrupa’ya geliyor. Dünyanın en büyük gemisi… Eskiden sırf bu gemiyi görmek için insanlar İstanbul’dan Miami’ye gidiyordu. Artık biraz daha yakın olacak. Henüz İstanbul değil ama Barcelona çıkışlı olacak. Gelecek yılCelebrity şirketine ait çok lüks bir gemi olan Celebrity Equinoxda İstanbul’a geliyor. Nispeten fiyatı diğer gemi şirketlerine göre pahalı ama farklı destinasyonlar yapacağız. 7 geceden başlayıp 14 gcceye kadar uzayan farklı programlar düzenlenecek. Yani İstanbul’dan Barcelona’ya kadar uzayıp giden programları olacak. Nisan başı itibariyle satışına başladık. Müşterilerimizin bu programlara çok fazla ilgi göstereceğini biliyoruz. Çünkü Royal Caribbean International firmasının ciddi bir temel müşterisi var. Sadık müşteri dediğimiz 3-5 bin yolcumuz var. Biz, bu müşterilerin üzerine yeni tüketicilere gerçek gemi seyahatinin veya cruising’in ne olduğunu göstermek istiyoruz. Bu yıl itibariyle mesela mayıs ayında gelecek gemilerimiz var. O gemiler de Karaköy’e geldiği zaman gerçek gemi seyahatinin ne demek olduğunu göstereceğiz. Bugünlerde tek amacımız da bu.
virahaber.com