Nippon Paint Marine’den Yeni Ürün: Fastar

Nippon Paint İş Geliştirme ve Ticaret Direktörü Cengiz Karabüber yeni çıkan ürünleri FASTAR ve şirketlerine dair Deniz Ticareti Dergisi’ne özel bilgiler paylaştı.

Dünyanın önde gelen boya üreticilerinden Nippon Paint Marine başta kaplama ve boyama olmak üzere ihtiyaç duyulan her yüzeye ileri teknoloji ürünleri ile çözüm sunmaya devam ediyor. Nippon Paint İş Geliştirme ve Ticaret Direktörü Cengiz Karabüber yeni çıkan ürünleri FASTAR ve şirketlerine dair Deniz Ticareti Dergisi’ne özel bilgiler paylaştı.

Nippon Paint Marine uzun zamandır sektörde tanınan bir marka. Kısaca neler söylemek istersiniz?

Şirketimiz, ileri teknolojiye sahip geniş Gemi Boyası ürün gamı ile Türk gemi endüstrisine alternatifli çözümler, teknik servis danışmanlığı ve tedarik hizmeti sunmaktadır. 1881 yılında Japonya’da kurulan ve 140 yıldır dekoratif, otomotiv, endüstri, protektif, marine ana segmentleri başta olmak üzere kaplanma-boyanma ihtiyacı duyulan her yüzeye ileri teknoloji ürünleri ile çözümler sunuyoruz. Firma özellikle Uzakdoğu-Asya pazarının lideri olup, dünyanın önde gelen boya üreticileri arasında yer alıyor. Nippon Paint, çevreci duyarlılığı ve kimliği ile sektördeki rakiplerinden çok daha önce çevre dostu ürünler geliştirmeye başlamış olup, özellikle antifouling teknolojilerine ayrı bir ilgi göstermiş ve bu segmentte daima öncü olmuş, ilkleri başarmıştır. İlk büyük adımımız, 1990 yılında dünyanın ilk kalay içermeyen kendinden çözünen antifouling boyası olan “Ecoloflex”i piyasaya sürmek oldu. O dönemde, bu ürün organik kalayın (Tributiltin – TBT) çevreye olan etkisini azaltarak çok önemli faydalar sağladı. İkinci büyük su altı atılımımız, 2007 yılında dünyanın ilk gerçek yakıt tasarrufu sağlayan, su tutma teknolojisinin kullanıldığı “LF-Sea” ile oldu ve bunu 2013 yılında daha gelişmiş yakıt tasarrufu sağlayan versiyonu “A-LF-Sea” izledi. A-LF-Sea, gemilerden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının ve yakıt tüketiminin önemli ölçüde düşmesine ve çevresel etkilerin azalmasına katkıda bulundu.

2017 yılında dünyanın ilk ve tek biyosit içermeyen, kendinden çözünen antifouling boyası AQUATERRAS’ı piyasaya sürdük. Bu boya, ilaç malzemeleri endüstrisindeki ilerlemelerden geliştirilen ve çığır açan bir teknolojidir. Deniz ekosisteminde biyosit izi bırakmazken, mükemmel ve öngörülebilir bir antifouling boya performansı sağlar. Son olarak, tüm antifouling boya deneyimimiz ve Ar-Ge tecrübemizi kullanarak tasarladığımız ve geliştirdiğimiz, nano-teknoloji ürünümüz FASTAR, 2021 yılı başında pazarın hizmetine sunulmuştur.

Öyleyse biraz FASTAR’dan bahsedelim. Bu ürün hakkında neler söylemek istersiniz?

Biz, sadece türü ve konsantrasyonu açısından antifouling boyanın en etkin maddesi olan biyosite değil, aynı zamanda kaplamanın yüzeysel yapısına da odaklandık. Nano teknolojiyi kullanarak, yüzeysel kaplama katmanında başarılı bir şekilde yeni işlevler sağladık ki, bu yaklaşım ancak üst düzey bir boya üreticisi tarafınca yapılabilir. Fastar’ın nano alan yapısı, temelde alternatif moleküler modellerde düzenlenmiş hem hidrofilik, hem de hidrofobik alanlardan oluşur. “Nano boyutlu” bu yeni etki alanı yapısı, FASTAR’da kullanılan biyositlerin hem verimliliğini, hem de konsantrasyon gücünü artırmayı sağlar. Bu mikro alan yapısı, çok daha kararlı ve hassas çözünme sağlamaya katkıda bulunur ve bu da mükemmel, güvenilir ve öngörülebilir bir antifouling performansı ortaya çıkarır.

FASTAR’ın yakıt anlamında gemilere avantaj sağladığı belirtiliyor. Bu anlamda biraz teknik bilgi alabilir miyiz? Armatör neden bu ürünü tercih etsin?

Üstün “Su tutma teknolojisi” ile FASTAR, akışkan dinamiği mekanizmasındaki sürtünme direncini %12 civarında düşürebilmektedir ve bu sayede serviste %8 civarında yakıt tasarruf sağlayabilir. “A-LF-Sea” ve diğer “geleneksel” antifouling boyalarla karşılaştırıldığında, çok daha düşük kuruma süresi ile FASTAR, uygulama ve havuzlama süresini potansiyel olarak önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olacaktır.

IMO’nun yeni kuralları hepimizin malumu. Bu anlamda yeni ürününüz elinizi özellikle hangi anlamlarda güçlendiriyor?

Ürünlerimizin çevresel etkilerin azaltılmasına küresel olarak katkıda bulunabileceğine inanıyoruz.

FASTAR uygulanması halinde;

1) Biyosit salınımı %50'nin üzerinde azalacaktır.

2) Boya uygulama iş yükü % 37 civarında düşecektir,

3) Yakıt tüketiminin yaklaşık % 8 azalacaktır.

IMO'nun yeni kurallarına ilave olarak, Japon hükümeti 2028 yılına kadar Japonya'da “sıfır sera gazı emisyonu” politikası ile “Sıfır Emisyonlu Çevreci Gemi” operasyonunun liderliğini üstlenmektedir. Avrupa'da ise, ticari faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar neredeyse sıfıra indirecek olan “karbon nötre” ulaşmayı hedefleyen denizcilik şirketleri bulunmaktadır. Nippon Paint, yakıt tüketimini azaltabilen “su tutma teknolojisi” ile bu çevre dostu trendlere uyma gayretine devam etmektedir. Biyomimetik ekstra düşük sürtünmeli antifouling, teknenin hidrodinamik ayak izini düşürmek için patentli bir su tutma fonksiyonu kullanarak çalışır. Düşük sürtünmeli antifouling boyalarımız birçok önemli denizcilik firması tarafından ESG perspektifiyle kullanılmakta ve yüksek performans değeri ölçülmektedir.

Küresel ısınma ve gelişen teknolojilerle birlikte sektörde de değişiklikler gündeme geldi ve gemi operasyonları da çeşitlendi. Bu değişikliklere yanıt vermek için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Nippon Paint olarak, iklim değişikliği ve hava kirliliği sorunlarını önemsiyor ve olumlu yönde katkı sağlamak için gayret sarf ediyoruz. Özellikle son yıllarda antifouling boyaların daha düşük sürtünme sağlayabilecek yüzey yapılarına sahip olması ve bu sayede yakıt tasarrufu sağlaması hedeflenmekte ve tüm çalışmalar bu beklentiyi daha da yükseltecek yöndedir. Denizdeki çevresel faktörlerin değişmesi nedeniyle, antifouling boyanın hidroliz teknolojisinin geliştirilmesinin gerekli olduğunu gördük. Mikro alan yapılarına kıyasla 1/1000 boyutundaki hidrofilik ve hidrofobiknano alan yapısı, FASTAR’ın kirlilik önleyici iyonlarının hassas bir şekilde salınmasını ve bu sayede tüm çalışma koşulları ve dış faktörler (deniz suyu sıcaklığı vb.) altında daha öngörülebilir antifouling boya performansı sağlar.

Ürünlerinizde en çok nelere dikkat ediyorsunuz? Enerji verimliliği, çevre, yeni kurallar… Hangisi en öncelikli gündeminiz?

Enerji verimliliği, çevre ve yeni kurallar aslında iç içe olan ve günümüzde birbirinden ayrı düşünemeyeceğimiz olgulardır. Nippon Paint olarak çevrenin korunmasını çok önemsiyoruz, çalışmalarımızın tamamında bu duyarlılık hakimdir, bu sebeple geliştirdiğimiz ürünlerin kronolojik geçmişine bakıldığında daima önce Nippon’un bulduğu, geliştirdiği, uyguladığı ve sonrasında ulusal ve uluslararası örgütler tarafınca öncüsü olduğumuz o uygulama ile alakalı yeni kuralların yürürlüğe girdiği görülür. “Sıfır Emisyon” hedefi ile 2030 yılına kadar elüsyonsuz çevre dostu teknolojilerimizi geliştirmeyi ve sera gazı emisyonlarının düşürülmesine katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Artık yeni yakıtlar ve yeni gemi tipleri konuşuluyor. Global bir oyuncu olmak artık giderek daha da zorlaşıyor diyebilir miyiz?

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi ve ilerlemesi tabii ki küresel oyuncuların yükünü ve sorumluluğunu artırıyor. Yakıt tasarrufu sağlayan, su tutma teknolojisine sahip “A-LF Sea” ürünümüz ile dünya çapındaki uygulamalarımız ve karbondioksit emisyonlarını azaltmaya yönelik çabalarımız, 2019 yılında Japonya Çevre Bakanlığı tarafından Küresel Isınmayı Önleme Ödülü'ne layık görülmüştür. Önümüzdeki süreçte, yakıt tasarrufu sağlayan, deniz ve çevre dostu, elüsyonsuz antifouling boya teknolojilerimizi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Ar-Ge çalışmalarımız çok boyutlu olarak kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Yukarda da bahsettiğim üzere, çevre ve enerji verimliliği çerçevesinde yeni kurallar dikkate alınarak, araştırma ve ürün geliştirme faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Covid-19 nedeniyle deniz ticaretinin çok önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Sizce önümüzdeki dönemde denizcilik sektörünün masasında öncelikli konular neler olacak?

Ticaretin ön saflarında yer alan ve seyahat ve insan etkileşimine bağlı olan uluslararası taşımacılık ile denizcilik sektörü, Covid-19 salgınından hem doğrudan, hem de dolaylı olarak etkilendi. En çok etkilenen sektörler kimyasal tankerler, yolcu gemileri ve kruvaziyer gemileri olmuştur. Bu arada, dökme yük gemileri, konteynerler, genel kargo, petrol tankerleri ve Ro-Ro kargo gemilerinin sayısında sadece küçük bir azalma oldu (yaklaşık %5'e kadar).

Corona virüsü nedeniyle bazı dinamikler değişti, Covid-19 normal deniz hareketlerini etkilediğinden, sevkiyat- tedarik zincirindeki tüm katılımcılar için rehberliğin önemi artmaktadır. Covid-19 salgınının uzun vadeli etkisi henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, tüm göstergeler sektör için önemli acil zorluklara işaret ediyor. Bunlar, deniz taşımacılığı segmentine (örn. konteyner, dökme yük, soğutuculu, tanker) ve nakliye operasyonunun yurt içi veya yurt dışı olmasına bağlı olarak farklılık gösterir. Ayrıca bölgeye, gelişme düzeyine, şoklara ve aksamalara karşı önceden hazırlıklı olma durumuna göre de değişir. İleri ve geri küresel değer zinciri katılımında yüksek paya sahip ülkeler, tedarik zinciri kesintilerine karşı daha savunmasızdır. Geriye dönük değer zinciri katılımında göreceli olarak daha yüksek paya sahip ülkeler, muhtemelen en savunmasız ülkelerdir. Kesintiyle başa çıkmak ve tedarik zincirlerini birbirine bağlamayı sürdürmek ve sorunsuz kargo akışlarını mümkün kılmak için, limanların ve deniz çalışanlarının “kilit oyuncular” olduğu denizcilik tedarik zincirindeki kilit paydaşlar, bir dizi müdahale ve risk azaltma önlemleri benimsediler.

İnsan faktörünün önemi bir kez daha anlaşıldı. Özellikle mürettebat değişimleri, deniz çalışanlarının “Yıpranma Hakkı”, öğrencileri kardeşlerimizin staj sorunu, teşvik ve kredi yapılandırmaları, yeni uluslararası uygulama ve kurallara adaptasyon ve uyum sektörün masasındaki öncelikli konular olacaktır diye düşünüyorum.

Son olarak bu günler için dilek, temenni ve önerileriniz neler?

Türk denizcilik sektörünü önümüzdeki süreçte fırsatların beklediğini söylemem sanırım hayal olmaz. Özellikle pandeminin yaşattığı tecrübeler Avrupa, Akdeniz Çanağı ve diğer potansiyel sahibi komşu ülkelerin, bizim sunabileceğimiz hizmetlere ki bunun başında gemi inşa ve bakım-onarım hizmetlerimiz geliyor, daha fazla ilgi göstereceklerini düşünüyorum. Bu bağlamda hükümetimizin sağlayabileceği birtakım ayrıcalık ve teşvikler ile sektörümüzün bölgesel rekabet gücü artırılabilir, ülkemiz cazibe merkezine dönüştürülebilir. Çok başarılı örneklerini görmekle birlikte tersanelerimizin dış pazarlamaya verdiği değer, ayırdığı tanıtım bütçeleri, temas ve yaklaşımlarını artırmaları da sürece mutlaka olumlu katkı sağlayacaktır. Gemi sahibi ve kiralama şirketlerinin uluslararası rakiplerinden pozitif ayrışabilmesi için yönetim, insan kaynağı ve hizmet kalitelerini yükseltmeleri şarttır.

Bu röportaj ile şahsım ve firmama gösterdiğiniz ilgi ve alaka için teşekkür eder, başta denizcilik endüstrimizin kıymetli mensupları ve aileleri olmak üzere ülkemiz ve tüm insanlık için salgının bir an önce son bulmasını, sağlıklı, güvenli ve özgür günlere en kısa zamanda kavuşmamızı dilerim.

Kaynak: Deniz Ticaret Dergisi

SEKTÖRDEN Haberleri

Doğuş Marine Services, D-Marin Turgutreis’te hizmete başladı
ABS’den AB Emisyon Ticaret Sistemi Semineri
12. Ulusal Gemi ve Yat Tasarım Yarışması Sonuçlandı
CII Derecelendirmesinin Charterer ve Armatörler Arasında Yaratacağı Sorunlar Konuşuldu
GBD Cumhuriyetin 100. Kuruluş Yıldönümünü Büyük Bir Organizasyonla Kutladı