Nezih Bilecik, Arar gemisini kaleme aldı

Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği Başkanı Nezih Bilecik, Türk denizlerinde araştırma yapan ilk gemi olan Arar'ı kaleme aldı.

Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği Başkanı Nezih Bilecik, Türk denizlerinde araştırma yapan ilk gemi olan Arar'ı kaleme aldı. Nezih Bilecik'in kaleme aldığı yazı şöyle:

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne Çağrı Lütfen Arar’ı Yok Etmeyin

Yüzyıllardır denizlere sadece siyasi açıdan bakan ve onun insan beslenmesindeki önemi ile ekonomik gücünü çok geç fark eden bir toplum olduğumuz acı bir gerçektir. Osmanlılardan miras kalan bu zihniyet Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla beraber yıkılmış ve aşamalı olarak denizlerimizin çok yönlü yönetiminde olumlu mesafeler alınma sürecine girilmiştir. Bununla ilgili ilk önemli adım ise 1926 yılında yürürlüğe giren Kabotaj Yasası olmuş, ardından sucul kaynaklarımızın hem işletilmesi hem de bilimsel araştırmaların fiilen başlatılmasıyla ülkemizin önü açılmıştır.

Baltalimanı’nın ayrıcalıklığı

Ülkemiz balıkçılığı ile ilgili ilk planlama ve eğitiminin bilinçli olarak başladığı ana nokta Boğaziçi’ndeki Baltalimanı’dır. Baltalimanı’ndaki tarihi Damat Ferit Paşa Yalısı ile Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından yaptırılan Sahil Sarayı’nın bu konuda göz ardı edilemez konumları vardır. Çünkü bu mekânlar 1920-1925 yıllarında ülkemizin balıkçılık ile ilgili en önemli ilk adım olan eğitimin başlatıldığı yerlerdir. İstanbul Üniversitesinin ilk hayvanat istasyonu 1930 yılında Baltalimanı’nda kurulmuştur. Türkiye’nin ilk İktisat Vekâletine bağlı Balıkçılık Enstitüsü 1931-1936 yıllarında Baltalimanı’nda vücut bulmuştur. İstanbul Üniversitesinin balıkçılıkla ilgili geleceğe yönelik atılımları ilk kez Baltalimanı’nda tasarlanmıştır. O dönemin ilkleri İstanbul Darülfünundan Vehbi Bey ve Fransızların değerli bilimcisi Prof. Dr. Raymound Hovasse ile 1933 yılında gerçekleştirilen Üniversite Reformundan sonra İstanbul Üniversitesinde göreve başlayan fakat çok genç yaşta hayatını kaybeden İsviçreli Prof. Dr. Andre Naville ve en son Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig’dir. Bu kişiler Baltalimanı’nın gelişmesine tanıklık eden/katkı veren bilimcilerdir. Baltalimanı İstanbul Üniversitesinin hidrobiyoloji, balıkçılık biyolojisi, deniz bilimi ve göl bilimi konularının doğduğu, geliştiği, büyüdüğü ve meyvelerini verdiği sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya açılan bir bilim yerleşkesiydi. Damat Ferit Paşa Yalısında ilk kez 1951 yılında Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig tarafından İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Enstitüsüne bağlı olarak bir Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü kuruldu. Bu enstitü sayesinde Türkiye tüm denizlerini ve iç sularını bilimsel yönden mercek altına aldı. Akdeniz’in en önemli kuruluşlarından biri haline gelen bu yerin bir güneş gibi parlamasına katkı sağlayan iki gelişme vardı. Bunlardan birincisi zamanın EBK (Et ve Balık Kurumu) tarafından enstitünün finansal yönden desteklenmesi diğeri ise Marshall yardımı ile Türkiye’ye hibe edilen Arar araştırma gemisinin dönemin Ticaret Bakanlığı tarafından Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsüne tahsis edilmesi olmuştur.

Denizlerimizin Poseidon’u: Arar araştırma gemisi

Arar Gemisi 1951 yılında Almanya’nın Hamburg tezgâhlarında Kuzey Atlantik’te araştırma yapmak üzere imal edilen üç gemiden biriydi. 375 Beygir Gücünde ve 31,27 metre boyundaki bu tekne salt araştırma amacıyla denizlerimizde hizmet veren ilk tekne olmuştur. Arar gemisinin yanı sıra çok daha küçük boyuttaki kardeş teknelerin adları da “Gezer”, “Görür” ve “Bulur”du.

Arar araştırma gemisinin sucul dünyamızın biyoloji ilgi alanına giren tüm konularında unutulmaz hizmetleri olmuştur. Arar sayesinde 1950’li yıllardan itibaren tüm denizlerimiz hidrografik ve biyolojik yönlerden detaylı incelenmeye başlanmıştır. Onun varlığı ile başta Karadeniz olmak üzere, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz canlı kaynaklar açısından ele alınmış ve bilimsel işletilmelerine yönelik tüm hususlar değerlendirilmeye başlanmıştır.

Arar araştırma gemisi hem Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsüne hem de Et ve Balık Kurumunun araştırma faaliyetlerine unutulmaz katkılar sağlamıştır. Onun sayesinde onlarca bilimci yetişmiş ve her biri bilim dünyasındaki saygın yerlerini almışlardır. Yine onun sayesinde yapılan çalışmalarla binlerce eser bilim dünyası kervanındaki yerini almıştır.

İÜ Arar araştırma gemisi kimlere ev sahipliği yapmadı ki. Saymakla bitmez. Gelişigüzel akla takılanlardan bazıları. FAO’nun değerli bilimcileri G. A. Rounsefel, S. J. Holt, G.S. Napier, T. B. Lexow, H. Bergs, H. Henriksen, A. J. Lee, O. Aasen. J. B. Einarsson, R. Gudmundsson, H. I. Chapelle, H. Einarsson. W. Nümann, G. F. Losse, K. A. Johanenson vs. Gerek EBK ve gerekse Hidrobiyolojide çalışan değerli araştırıcılardan bazı isimler ise şu şekilde. H. Pektaş, E. Akyüz. İ. Artüz, N. Kutaygil, N. Gürtürk, D. İyigüngör, C. Özalpsan, A. Öker, V. Aras, M. Cebeci, N. Bilecik, , M. Demir, N. Demir, İ. Ünsal, N. Meriç, R. Denizci, N. Ünsal, G. Türgan, A. Acara, F. Gözenalp, R. Yüce, A. Uysal, G. Yurder, N. Çalışkan, M. Atlı, A. N. Tarkan, , N. Gökalp, F. Kara, E. Ören vd.

Bu kişiler tarafından uluslararası platformlarda sunulan yüzlerce tebliğ ve bilim dünyasına yapılan katkılar hep Arar gemisinin varlığı ile gerçekleştirilmişti.

1976 yılında Arar gemisi İstanbul Üniversitesince, DPT’nın da desteği ile Ticaret Bakanlığı’ndan düşük bir bedelle satın alındı. O tarihten sonra da Arar gemisi tamamen üniversitenin kendi araştırmalarında denizlerde iz sürdü. Özellikle çevre kirliliği konusundaki ilk araştırmalar ve projeler yine Arar gemisiyle gerçekleştirildi. Derken Baltalimanı’ndaki Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü zamanının İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün aldığı kararla üniversite mensuplarına bir lokanta ve dinlence tesisi haline getirmek için sudan bahane ile yüzyılları kucaklaması gereken ve yüzlerce bilimci yetiştirmeye aday olan bu bilim yuvası kapatıldı. Ne yazık ki bu kararı verenler de uygulamalı bilimlerin ilgi alanına dâhil bir ekolun mensupları olması yarayı daha da acıtmaktadır.

Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü kapatıldıktan sonra Arar gemisi ilkin İstanbul Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından kullanıldı. Daha sonra Üniversite bünyesinde bugün Vefa’daki Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsünün hizmetine verildi.

Arar gemisi kimleri ağırlamadı ki. Ona misafir olan en önemli konuklarından biri de Finlandiya Kralı Kakkonen olmuştu. O gemi ayni zamanda bir şehit de vermişti. Arar gemisi 09.04.2006’da Yeşilırmak ağzında yapılan bir çalışma esnasında genç bilimcimiz ve geleceği çok parlak olan evladı Prof. Dr. Erdoğan Okuş’u da yitirdiğimiz sahnelere de talihsiz bir şekilde tanıklık yapmıştı.

Arar gemisi bu satırları yazan kişi için bir mabetti. O bir bilgi, o bir gözlem, o bir deneyim ve o gizleri aydınlatan bir bilgi mabedimdi. O sadece benim için değil o gemiye binmiş onunla sayısız fırtınalar atlatmış, onunla denizlerin o harikulade güzelliğini paylaşmış, dört mevsimin gizlerini, canlılarının geçirdiği her dönemini gözlemlemiş olanların da mabediydi Arar. Bunların (onun) değerini ölçmek ne mümkün.

Ama ne yazık ki bu tarihi gemi için İstanbul Üniversitesi idam fermanını çıkartmış bile.  Arar tahminen 48 saat sonra Haydarpaşa Gümrüğünde bağlı bulunduğu noktadan 5 Temmuz 2014 tarihi itibariyle ayrılacak ve kellesinin vurulacağı noktaya son yolculuğunu yapacak. O bilgi mabedi, ülkemizin hidrobiyoloji ve balıkçılık biliminin ana öncüsü parçalanacak ve hurda olarak tarihin çöplüğüne atılacak. Buna yürek mi dayanır.  “Altının değerini sarraf bilir, nalbant değil” darbımeselini atalarımız boşuna söylememişler.

Oysa Türkiye balıkçılığına önderlik yapmış, Türkiye balıkçılığına pozitif katkılar sağlamış. Karadeniz’de 1957 yılında bir benzeri daha sonra yapılamayan bir Pektaş Ekspedisyonunu gerçekleştirmiş, Karadeniz’de 1972 yılında gerçekleştirilen akustik cihazlar aracılığı ile ilk stok çalışmalarını bilim dünyasına nakşetmiş bir geminin sonu bu olmamalıydı.

Bir vefa örneği: Arar müzesi

Bu gemi en azından bir müze konumunda bırakılmalıydı. Ona vefa gösterilmeliydi. O gemide çalışan tüm kaptanlara, makinistlere, yağcılara, gemicilere, balıkçılara ve tüm bilimcilere bir vefa olarak o gelecek kuşaklara yansıtılmalıydı.

Toplumları toplum yapan en önemli öğelerden biri hiç kuşku yok ki geçmişe sahip çıkmalardır. Diğer bir yaklaşımla geçmişe anlam veren tüm unsurların korunması ve onların gelecek kuşaklara aynen yansımasını sağlayan en anlamlı görüntüler özünde vefa kokan uygulamalardır.  Geçmişteki sosyal, bilimsel ve kültürel oluşumlara tanıklık yapan ve tarihin akışında rol alan kişiler ve mekânlar geçen yıllarla beraber belleklerde daha da büyürler ve örnek olarak gelecek kuşaklara yansıtılırlar.

Yapıları sağlam temellere dayanmayan toplumlar kendi bünyelerinde oluşan tüm değerlere de sırt çeviren toplumlardır. Hiç kuşkusuz toplumları nitelikli hale getiren ana öğe eğitimdir. Eğitimin de kurumsal olarak en tepe noktasını üniversite eğitimi teşkil eder. Bu kurumlardaki eğitimciler de bilgi açısından en donanımlı bireyler olarak toplumda kabul görürler. Bu nedenle akademik kuruluşlardaki bireylerin toplumla bütünleşmelerinin yanında topluma örnek olma konusunda da yazılı olmayan yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükten hiç bir akademisyen ve onların üst düzey (eski/yeni) yöneticileri kaçamazlar.

Kararınızı lütfen erteleyiniz

Ülkemizin en köklü eğitim kuruluşu İstanbul Üniversitesidir. Bu üniversitenin kuruluş yılı 1453’tür. Yüzyılları deviren bu camia vefa kavramından yoksunluğu sergileyen bir kuruluş görüntüsü vermemelidir.  İstanbul Üniversitesi eğitim alanında ülkeye güzellikler yansıtan bir bilim deryasıdır. Hal böyle olmakla beraber bazı hususları da gözden kaçırmamalıdır. Özellikle Arar araştırma gemisi ile ilgili durum bir kez daha gözden geçirilmelidir. O gemi bir müze haline dönüştürülmelidir. Gemiyi hurdaya çıkarma kararınızı lütfen erteleyiniz. Sizler balıkçılığımızın tarih yazan gemisine sahip çıkmazsanız ona sahiplenecek sivil toplum kuruluşları mutlaka çıkacak ve sizi mahcup edecektir. 

İÜ Rektörlük kararının ertelenmesini diler saygılar sunarım.

Nezih Bilecik

Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği Başkanı

GÜNCEL Haberleri

TURSSA'da Yeni Dönem: Zihni Memişoğlu Güven Tazeledi
Yeni Karabiga Limanı 10 Bin Tonluk Gemilere Hizmet Verecek
Didim Taşburun Balıkçı Barınağı Görenleri Şaşırtıyor
EKODOSD Başkanı Sürücü: “Yunusların Yaşatılması İçin Havuz Projesi Önerimiz Var”
Gökçeada ve Bozcaada'ya Bazı Feribot Seferleri İptal Edildi