Aslında onu herkes, Kanuni Sultan Süleyman’ın gazabına uğrayan şehzade olarak biliyor. Şüphesiz Osmanlı devlet tarihinin en acı olaylarından birisidir Şehzade Mustafa’nın katli. Öyle ki, Şehzade herkes tarafından sevilen ve Kanuni’den sonra geleceğin padişahı olarak görülürdü. Kimisine göre hünkarına karşı gelen asi bir isyancı, kimisine göre entrikalara kurban giden mazlum bir şehzade.Son dönemdeki Amerika kıtasına kim önce ayak bastı tartışmalarını bir yana koyacak olursak, Yeni Dünya’ya Osmanlı medeniyetinin ayak basamamasının sırrı belki de Şehzade Mustafa’da yatıyor olabilir. Bu yüzden bu yazıda Şehzade Mustafa’nın pek bilinmeyen denizci kimliğine değineceğiz.
Manisa’da dünyaya gelen ve oldukça iyi eğitim alan Osmanlı şehzadesi, devlet yönetimi ve askeri alanda gösterdiği icraatlarla sadece halkın değil, yabancı devletlerin bile dikkatini çekmişti. Öyle ki İtalyan elçiBernardoNavagero bir notunda şehzade için “Cihan padişahı babası gibi adil, atası Sultan Selim gibi yavuz ve korkusuz, büyük atası Sultan Mehmet gibi zeki.Devlet-i Aliye'nin gördüğü en parlak şehzade” diyordu.
Askerler tarafından da oldukça sevilen ve saygı duyulan Şehzade Mustafa, karaları fethetmek kadar denizlere de hakim olmak gerektiğinin farkındaydı. Akdeniz’de korsan faaliyetlerinin bilincinde olan Şehzade, babasının iradesine karşı gelerek Alanya’da tersane kurdurmuş ve kadırgalar yaptırmış. Türk gölü olan Akdeniz’deki Osmanlı hakimiyetini daha da pekiştirmişti.
Türk Denizciliği bu dönemde Salih Reis, Aydın Reis, Murat Reis, Selman Reis, Seydi Ali Reis, Hasan Reis, Piyale Paşa, Kılıç Ali Paşa gibi ünlü denizcileriyle başarıdan başarıya koşmuş; bu yüzyılda Türk savaş gemileri Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda faaliyet göstermiş, bu denizlerde üstünlüğünü rakiplerine kabul ettirmiş, İmparatorluğun dış politikasının ideal bir uygulama aracı olarak, güç göstererek veya güç kullanarak siyasi hedeflerin ele geçirilmesinde önemli rol oynamıştır.
Denizcilik konusunda bu şekilde zirve yapmış bir dönemde şehzade olan Mustafa gelecek içinde denizlere önem vereceğini belli ediyordu.Ayrıca denize olan düşkünlüğü Mustafa’ya, Osmanlı ve dünya tarihinin en önemli denizcilerinin başında gelen Piri Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa’yla yakın ilişkiler içinde olma olanağı sağladı. Hatta o kadar yakındı ki Şehzade, Barbaros Hızır Hayrettin Paşa’nın kızıyla evliydi. Bu evlilik, Osmanlı’nın, geleceğin cihan sultanıyla Barbaros Hızır Hayrettin Paşa’nın, birlikte dünya denizlerindeki hakimiyet planlarının bir habercisiydi aslında. Dönemin sadrazamı ve Şehzade’nin katlinde büyük rolü olan Rüstem Paşa’yla Barbaros Hızır Hayrettin Paşa arasında denizlerle ilgili bir anı tarih sayfalarından şöyle aktarılıyor: “Rüstem Paşa’ya defalarca söyledim. Yeni Dünya’ya yani Amerika’ya sefer düzenleyelim. Çok fazla fayda sağlarız dedim. Her defasında reddetti Akdeniz bize yeter dedi. Ama İspanyol kafiri Yeni Dünya’dan çok faydalandı”. Az önce de bahsettiğimiz gibi Şehzade Mustafa Barbaros Hızır Hayrettin Paşa’nın kızıyla evliydi. Yani denizci bir babanın deniz aşığı kızıyla. Bu arada Kristof Kolomb'u, Yeni Dünya'ya gönderen İspanya Kralı'nın arkasındaki kişinin de denizlere pek ilgili olan karısı olduğunu da unutmamak gerekir.
Bu noktada şöyle bir hususta var, Şehzade Mustafa’nın arasının çok iyi olduğu Piri Reis, Osmanlı’nın en büyük denizcilik seferlerinden olan ve Hint Okyanus’unda Portekizlilerle karşılaşılan Hint Seferi sonrası idam edilmişti. Bu seferleOsmanlı denizcileri ilk defa bu kadar uzaklara gitmiş, her seferinde Portekizlilere karşı yenik düşmüşlerdir. Bu seferler sonrası Piri Reis kimilerince Portekiz ajanlığı ile suçlanmış, başarısızlığı sonucu ise idam edilmiştir. Piri Reis’ten sonra Endonezya’daki AçeSultalığı’nın yardım çağrısıyla Osmanlı donanması Hint Okyanusu’na açılsa da yine başarısız olmuştur. Belki bu başarısızlıklar Osmanlı denizciliği üzerinde bir aşağılık kompleksi oluşturdu diyebiliriz. Yapılan bu seferlerin başarısız olması ve Piri Reis’in de ölmesiyle Osmanlılar denizcilik defterini yavaş yavaş kapatmaya başlamışlardır.
Bu geriye gidiş sürecinde Kanuni Sultan Süleyman’ın da ölmesiyle denizcilik konusunda zayıflayan Osmanlı ilk acı deneyimi, 1571 yılında İnebahtı Deniz Savaşında yaşanmıştır. Bu savaşta, Osmanlı Donanması’nın üçte ikilik bir kısmı, Kıbrıs Adası’nı almak üzere tesis edilen Haçlı Donanması tarafından yok edilmiştir. Donanmanın Sol Kanat Komutanı ve Cezayir Beylerbeyi olan Uluç Ali Reis, ancak 40 gemiden oluşan kendi birliğini başarılı taktik manevralarla kurtarmayı başarabilmiştir. Peki Osmanlı’nın en iç burkan olaylarından biri olan Osmanlı şehzadesi Mustafa’nın katli gerçekleşmeseydi ve Kanuni’den sonra tahta geçseydi Türk ve dünya denizciliğinde ne gibi gelişmeler yaşanabilirdi?
Öncelikle Şehzade Mustafa'nın en büyük destekçisi Piri Reis ile denizcilikte Osmanlı şaha kalkabilirdi. Denizlere giderek daha fazla ağırlık verilmesi Yeni Dünya yani Amerika’da Türk kolonilerinin oluşmasına olanak sağlayabilirdi. O zamanlar dünyanın dört bir yanına seferler düzenleyen Osmanlı denizcilileriyle birlikte Şehzade Mustafa, coğrafi keşiflerin önünü açabilirdi. Bununla birlikte Türkler, Amerika kıtasına akınlar düzenleyebilir, yeni ticaret yollarının keşfedilmesiyle birlikte hem Osmanlı’nın dünyada olan hakimiyeti pekişebilir hem de ekonomik yönden daha güçlü bir hazineye sahip olunabilirdi. Bugün Amerika kıtasında 40 milyon nüfuslu Portekiz'in yaptığı coğrafi keşifler sonucu Amerika kıtasında Portekizce konuşan 260 milyon nüfuslu Brezilya var. Güney Amerika'nın tamamı İspanyolca konuşuyor. Eğer Türkler o seferleri gerçekleştirebilseydi, Amerika kıtasında birçok Türk devleti hüküm sürebilir, Türkçe ve Osmanlıca etkin bir şekilde kullanılabilirdi.
Elbette bunların hepsi birer varsayım, gerçekleşememiş planlar. Ütopya bile denilebilir. Ama gerçekleşebilme olasılıkları da olan senaryolar. Tarihi, tarihin şartlarına göre değerlendirmek gerekir. Eğer Şehzade Mustafa katledilmeyip, tahta geçseydi olacakları tarihin sayfalarından öğrenebilirdik. Lakin bu acı olay, Osmanlı gibi güçlü bir devletin Kanuni’den sonra tecrübesiz kişilerin hükmüne girmesine imkan sağlamış ve Anadolu’nun çok uzun sürecek olan İstanbul’a küskünlüğünün başlamasına sebep olmuştur. Ta ki bir başka Mustafa’yla Mustafa Kemal Atatürk’le Anadolu’nun İstanbul’la kucaklaşmasına kadar.
virahaber.com