Mozolenin Babası: Halikarnas

Ölümlerinden sonra yeryüzünde kendilerini hatırlatacak bir iz bırakmak, birçok insanın düşlerini süsler.

Geçmişte mozoleler yaptırarak, tarih sahnesine adını kazıyan krallar ise, bu hayallerini gerçekleştiren nadir insanlar arasındadır. Peki, birçok dilde yer alan mozole kelimesinin nereden geldiğini biliyor musunuz? Halikarnas Mozolesi (ya da Mausoleion), Kral Mausolos adına karısı ve kız kardeşi Artemisia taraf›ndan Halikarnassos’da yaptırılmış, dünyanın yedi harikasından biri sayılan, kolonlarıyla Yunan mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır mimarisini birleştiren, oldukça büyük boyutlardaki mezardır. Bu öneminden dolayı kendinden sonra gelen, aynı stildeki tüm yapılara mozole adı verilmiştir. Mozole alanı bugün açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. İçeri girildiğinde sağda Bodrum tipi bir ev görülmektedir. Solda görülen uzun yapı içinde Mausoleion ile ilgili kabartmalar, maket ve bazı çizimlerle yapıya ait mimari parçalar sergilenmektedir.

Dünyanın yedi harikasından biri diye tanımlanan mozolenin yükseldiği yer, bugün bir çukur olarak görülür. Bu çukurun ne olduğunu anlamak için öncelikle kapal sergi salonunun gezilmesi gerekir. Taban ölçüleri 32 x 38 metre boyutlarındaki Mausoleion, bir zamanlar uzun kenarı 242,5, kısa kenarı 105 metre olan geniş bir alanın kuzeydoğu köşesinde yükselmekteydi. Latinlerin dünyanın yedi harikası olarak gördüğü Mausoleion’un yüksekliği 180 İon ayağıdır. Bu da yaklaşık 55 metredir. Antik yazarlar yapının mimarının Pytheos olduğunu kaydetmektedir. Ayrıca Satyros’un adı da geçmektedir.

Vitruvius, M.Ö. IV. yüzyılın en önemli dört heykeltraşının bu yapıda çalıştığını kaydetmiştir. Doğuda Skopas, batıda Leokhares, kuzeyde Bryaksis, güneyde Timotheos çalışmıştır. Bryaksis, Karyalı bir sanatçıdır. Diğer sanatçılar Yunanistan’dan getirilmiştir. Dört atlı arabayı Mimar Pytheos’un yaptığı söylenmektedir. Karya satrabı Mausolos, kendi yönetimi zamanında muhtemelen MÖ 355’te yapıya başlamıştır. Onun ölümünden sonra (MÖ 353) karısı ve kız kardeşi Artemeisia anıtın yapımını sürdürmüş; onun da ölümünden sonra (MÖ 351) Mausolos’un diğer kardeşleri inşaata devam etmişlerdir. Anıtı son ayakta görenlerden biri MS XII. Yüzyılda yaşamış Piskopos Eustathios’tur. Bu da, anıtın 1500 yıl ayakta kaldığını göstermektedir. Bu tarihten sonra anıtın bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmaktadır. 1402’de Saint Jean şövalyeleri Bodrum’a geldiklerinde anıtı yıkık olarak görmüşler, hemen tüm taşlarını sökerek Bodrum Kalesi’ni yapmışlardır. Çukurun en derin yerinde bulunan asıl mezar odası, o çağda şövalyeler tarafından bulunamadığı için yok olmaktan kurtulmuştur. Bugün mezar odasının girişini kapatan iki tonluk dikdörtgen bloklardan biri koridorun içinde görülmektedir. İngiliz araştırmacı Newton, 1856-1857 yıllarında burada yaptığı kazı sırasında taş bloğu orijinal yerine götürmüştür. Kazı sırasında bulduğu kabartmaları, Mausolos ve Artemisia’nın heykellerini, dört atlı arabanın parçalarını ise, British Museum’a götürmüştür. Bugün yarı kapalı sergi salonunda, geçen yüzyıl buradan götürülen kabartmaların ne yazık ki alçı kopyaları sergilenmektedir.


 

virahaber.com

GÜNCEL Haberleri

Bozcaada ve Gökçeada'ya Yarınki Tüm Feribot Seferleri İptal Edildi
Karadeniz’e Göç: Tekirdağlı Balıkçıların Umut Rotası
Denizci Hastalığı Türkiye’ye Geliyor
Milli Savaş Gemileri ve Mini İHA’lar Pakistan’da Sahne Alacak
Çanakkale'de Kaçak Avcılığa Geçit Yok