Azmi, dinamik yapısı ve enerjisiyle gençlere örnek teşkil eden Aqua Chartering’in kurucusu Melike Aysu Gürgan ile firmalarının kuruluş hikayesini, çalışma prensiplerini ve diğer firmalara nazaran ne gibi farklılıklar yarattıklarını konuştuk.
Aysu hanım öncelikle sizi tanıyalım. Ardından da Aqua Chartering maceranız nasıl başladı, hikayeniz nedir ondan bahsedelim?
Öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu güzel bahar gününde sizi ağırlama fırsatı doğdu.
Ben, 9 Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetimi bölümü 2007 mezunuyum. Mezun olmadan bir sene önce de İstanbul’da çalışmaya başlamıştım. 2006 senesinde Eko Gemi Kiralama’da staj yaptım. O zamanın açık ara en büyük Koster filosuydu. Staj yaparken bu fırsatı kaçırmak istemedim çünkü bu insanın her gün karşınıza çıkacak fırsat değildi. Üniversite son sınıfta haftada iki gün dersimiz vardı, iş yerim sağolsun anlayış gösterdi. İzmir’de de sınıf arkadaşlarım çok büyük destek oldu. Çünkü benim yüzümden devam zorunluluğu yüzde 70’ten yüzde 80’e yükseltildi. Haftanın 4 gecesi yolculukta uyumayı göze aldım. Böylece ne ben vazgeçtim ne de iş yerim bu duruma olumsuz baktı.
Mezun olduktan sonra da Eko Denizcilik’te çalışmaya devam ettim. İlk iş yerim Eko’da toplam 4 sene 2 ay çalıştım. Şu an onlara hala müteşekkirim. Çünkü ne biliyorsam yüzde 60’ını en az armatör firmada çalıştığım için öğrendim. Ondan sonra da üzerine koymak nasip oldu tabi. Eko’dan ayrıldıktan sonra Amerikan firması ve bir brokerlik firması olan Mid-Ship’te çalışmaya başladım. O da dünyadaki en büyüklerden bir tanesi.
İlk iş yerinden ayrılma sebebim Karadeniz ve Akdeniz’i çok iyi öğrenmiştim. Koster size’ı çok iyi biliyordum; ama ben Cebelitarık’tan çıktıktan sonra dünyada neler olduğunu Kızıldeniz’e indikten sonra neler değiştiğini, büyük tonaja çıkıldığında neler olduğunu öğrenmek istedim. Deniz ticareti dünyanın fotoğrafını çekmek için çok uygun bir meslek. Büyük denizlerde neler olduğunu merak ettim. O yüzden Mid-Ship çok uygun bir yerdi. 3 yıl boyunca operasyonel ve kiralama anlamında bir çok şeyi görme şansına eriştim. Bambaşka bir perspektif ve vizyon edinmiş oldum.
Daha sonra bir Yunan firması bana Yunanistan’a gelmek için iş teklif etti. Atina’ya çağırdılar. O zamanlar Atina’da yaşamak çok cazip değildi. Yunanistan ciddi bir krizden geçiyordu. Ayrıca Türkiye’de de bir çıkış ivmesindeydim. Düşündüm ve tekliflerini reddettim. Onlarda o zaman Türkiye’de bir firma açalım seni oraya genel müdür yapalım dediler. O şekilde çalışabileceğimizi söyledim. Ondan sonra Nitro Shipping’in genel müdürü olarak Türkiye şubesini açtık. Kosterlerini yapıyordum. Zaten Nitro bir kiracı paneliydi. Biz bir panel brokerlik şirketiydi. Orada az sayıda kiracıya yönelik daha spesifik bir şey yapıyorduk. Ben de kosterlerin tamamını yapıyordum. Yaklaşık 3 sene Nitro Türkiye’nin genel müdürü olarak çalıştım. Orada ben tek başımaydım ama daha sonra ekibe Nergis Ergün katıldı. Nergis benim beraber çalışmak için yetiştirdiğim ilk kişi. Yollarımız 9 Eylül Üniversitesi kariyer günlerinde kesişti. Aysu olarak kendi yolculuğumda bu anılar benim için önemli. Çünkü ben hayatımda ilk defa beraber çalışmak için birini yetiştirdim. Bugüne kadar yerime yetiştirdiğim insanları bırakıp başka bir pozisyona veya firmaya gidiyordum. O zaman bir şeyler uyandı bende. Bir fark ediliş yaşadım.
Ardından bizim çalıştığımız firma bir şirket birleşmesine gitti. Yunanistan’da daha büyük bir firma tarafından alındı. Yeni yönetim de tekrar Türkiye’de şubesini kurar mısın dedi. Biz de düşündük taşındık. Çok zor bir şey. Bu zorlu süreci sil baştan kendimiz için kurgulamaya karar verdik. Nergis Ergün, kendi firmamızı kurmamızı önerdi. Deneyelim dedik. Bu süreçte sadece birbirimize güveniyoruz. Her şeyi sıfırdan kuracağız ama gençliğimize güveniyoruz. Gerekirse 48 saat çalışacağız, elimizden geleni yapacağız dedik. İsmimizi de çok düşünüp, araştırdık. Yalın bir isim olmasını istedik ve Aqua Chartering ismi konusunda da çok şanslıydık açıkçası, müsait olması mucize gibiydi. 10 Şubat 2017’de resmi olarak kurulduk.
O günden beri de çok hızlı bir şekilde ekip büyümeye başladı. Yapılan işleri inceledik. Ne oluyor, ne bitiyor bakıyoruz. Bu arada ikimiz de çok genciz. Her şeyin başındayız. Yapı olarak da her zaman emeğin karşılığı olmalı deriz. Kimseden bir şey isteme gibi bir gayemizde yok. Birilerine güvenip çıkmadık yola. Ne fark yaratabiliriz ki uzun vadeli bir çalışma stratejisini burada kurabiliyor olalım dedik ve başarılı şirketlere baktık. Hemen çıkmadık ortaya. İyi bir altyapımız var. Geçmişimize güveniyoruz. İyi bir tecrübeye sahiptik ve kosterde iyiydik. Armatörlerle ilişkilerimiz iyiydi. Çünkü çok dürüst, efendi ve temiz çalışıyoruz. Bence denizcilikte çok önemli değerler bunlar. İş ahlakını ön plana koyarak çalışabiliyor olmak önemli. Yapılan hatalara ve doğru şeylere baktık. Onları inceledik, okuduk. Bir yandan da firma olarak hayatta kalmamız lazım. İstemediğimiz insanlara iş yapmamak adına biz bu firmayı kurduk, mecburen çalışmak zorunda kalıp para için de iş yapmak istemiyoruz. Çünkü para itibar getirmiyor. Ama itibar zamanla her şeyi yoluna sokabiliyor. Bizim için de önemli olan itibar.
Aqua Chartering olarak kuru yük dökme brokeri olarak kurulmuş bir firmayız. Bu sene itibari ile iki departmana hizmet vermeye başladık. Hem tanker departmanımız hem de kuru departmanımız devam ediyor. Brokerlik hizmeti veriyoruz. Bizim Haute Couture bir çalışma sistemimiz var. Sevdiğimiz ve seçtiğimiz insanlarla çalışma odaklı gidiyoruz. Bununla birlikte her firmanın insan gibi şahsi ihtiyaçları doğuyor. İlk defa yapacağı bir iş, ilk defa gireceği bir coğrafya veya ilk defa gireceği bir liman olabiliyor. Biz bu anlamda ihtiyaç duyulabilecek her şeye çalışıyoruz. AR-GE yapıyoruz, bütçesini çıkarıyoruz, gidiyoruz sunuyoruz, toplantı ayarlıyoruz ve farklı çözümler buluyoruz. Katma değerli servis veriyoruz. Bundan da çok memnunuz. Çünkü karşılıklı olarak bizim uzun vadede çalıştığımız insanlar için biz böyle bir efor sarf etmeyeceksek zaten standart bir brokerlik hizmeti verip geçiyorsak hiçbir anlamı yok. Biz daha bütün bir hizmet veriyoruz ama daha fazla para istemiyoruz. Bu yaptıklarımız zaten paketin içinde. Bunu yaratmak durumundaydık; çünkü biz tok bir piyasaya doğduk, kendimize bir yer açtık. Bunu daha fazlasını sunarak açtık. Bizim rakiplerimiz yok, bizim devamlı kendimizle bir derdimiz var. Daha iyisini nasıl yapabiliriz diye. Çünkü insana dayalı bir iş yapıyoruz. Hata payı sıfır olmalı. Burada zoraki giden bir sistem yok, burada kendini adamış işini çok seven ve motivasyonu yüksek gençlerin yürüttüğü bir iş var. Benim buradaki görevim onların motivasyonunu yüksek tutmak. Profesyonel anlamda ihtiyaç duyduklarında her zaman yanlarındayım. Aynı zamanda şahsi ihtiyaçlarında da yanlarında oluyorum. Benim ana işim düzeni sağlamak. İşimi de çok seviyorum. Benim takımım mutluysa benim zaten dışarıda hizmet verdiğim her müşterim de mutlu olur. Benim sermayem zamanım ve enerjim.
Yaptığımız iş one-man show işi değil. Benim takımımda benden genç olup, benden belli konularda çok daha iyi, kendini geliştirmiş ve benden daha ileride olan insanlar var. Yani benim ilk gün söylediğim şey de hepsine şu oldu zaten: “Arkadaşlar doğal seleksiyon… Boynuz kulağı geçmek zorunda. Ben kendi hocalarımı geçtim. Siz beni geçmezseniz eğer; ben yanlış bir şey öğretmişim, sizden bilgi saklamışım demektir. Burası benim değil; burası bizim”
Bizim ekipte herkesin burada hakkı var. Ve yarında hissesi var. Ki biz içeriden büyüyen, hisse dağılımı yapmaya başlamış bir firmayız. İlk kurduğumuzda yüzde 100’ü bendeydi. Şu anda bende değil. Benim ekibimden içeriden büyüyen ortağım ve ortak adaylarım var. Bu onların hakkedişi. Sadakat esasında herkesin burada bir hissesi olmalı. Patron şirketi perspektifinden çıkmak gerekiyor. Ancak o zaman bu genç insanlar, bu pırıl pırıl beyinler burada kalıyor. İnsan kendine ait olan yerden nereye gidecek. Gidecekse de çok çok iyi fırsatlar çıksın karşılarına. En çok ben gurur duyarım. Ben daha iyi yerlerde göreyim onları. Dünya denizciliğine yön veren kadınlar ve adamlar olsunlar. Tamamen önceliğim bu. Ne mutlu bana eğer hayatlarında böyle bir şeye dokunabiliyorsam. Benim de hayatıma dokunan insanlar, çıkardığım dersler oldu. Fark yarattılar. Yani bugün Türkiye’de emsali görülmemiş bir şey kurabilmiş olduk biz. Bugün 15 kişilik bir firmayız ama baktığınızda biz iki kişi yola çıktık. Tek ortaklı olup bu kadar büyüyen tek firmayız. Arkamızda da bir başka güç yok bizim.
Rakiplerinizden ayrıldığınız nokta nedir diye sorsak bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Tercih edilme nedeniniz nedir?
Ben AQUA’nın içini dizayn ederken şuna baktım. Nasıl bir firmada çalışsaydım bugüne kadar hala çalışıyor olurdum. O zaman bunun altını doldurmalıyız dedim ve yapılan hatalara baktım. Ekip olarak muazzam efendilikte, hanımefendilikte insanlar topluluğu olarak anılıyor olmaktan çok mutluluk duyuyoruz. Ağzımızdan çıkanı tartarız biz. Çünkü ağzımızdan çıkanların her zaman niyetimize denk olsun isteriz. Ne armatörümüze ne de kiracımıza olumsuz herhangi bir şey besleyerek bir yaklaşım sergilemiyoruz. Biz sorun olabileceğini biliyoruz. Bu işin fıtratın zaten sorun yaşamak var. Sorun olmasa zaten bize ihtiyaç yok. Öfkelenmek, egosal davranmak, yukarıdan iletişim kurmak gibi lükslerimiz yok. Biz çözüm odaklıyız. Çözüm ve sonuç odaklı halimizi agresyona girmeden nasıl bir şeyle birleştirebiliriz? Biz bu odaktan bakıyoruz. Süreci yönetirken tarafların huzurlu olması bizim için en önemli. Bu güveni vermek gayretindeyiz. Ve biz her zaman oradayız. Hep muhatap bulurlar. Bizde iş 7/24 takip edilir; bağla-unut kavramı yoktur. Ekipte herkes çok iyi derecede operasyon yapar. Birinci muhatap her zaman biziz. Bizim diğerlerinde farkımız bu.
2021 yılını nasıl geçirdiniz? Şu an nasıl gidiyor işler?
Çok şey öğrendiğimiz bir yıl oldu. Ben yıllardır takımımı 2021 için hazırlıyorum. Armatör piyasası geri gelecek diye. Geldiğinde biz hazırdık. Armatörler elbette ki kırılıp gücendiler 2008 sonrası süreçte. İş yapabilmek için mecbur bırakıldıkları pozisyonlarda bulduklarına şahitlik ettiğimiz yıllar oldu. Bu şekilde iş yapmak zorunda kaldılar. Ne oldu? Gün oldu devran döndü lafı çok duyuldu; ama ben hiç duymadım çok şükür. Bu benim için çok önemliydi. Benim her armatörüm döndü. Biz onlara bir işi önerdiğimizde sağolsunlar bize öncelik verdiler, hiç gemisiz kalmadık. Benim hiçbir kiracım satış iptali yaşamadı. Bu bir kiracı için dünyanın en büyük lüksü. Çünkü insanlar servet ödemeye razı geldi ama parayla gemi bulamadı. Biz hiçbir zaman armatörlerimizi gücendirmedik, kiracı brokeri olmamıza rağmen bilindik tarzda kiracı brokerı olmadık, ukalalık yapmadık ve hakkaniyetsizce taraf olmadık. Bir broker ego sahibi olmamalıdır. Duruş sahibi olmalıdır.
Aqua Chartering, çalışma hayatında pandemiyle birlikte dünyada değişen ve gelişen isteklere karşı nasıl bir yol izledi?
Bu kadar büyük değişiklikler olduğunda otomatik olarak beraberinde atalet periyodu oluşuyor. Bu 4-14 gün arası sürüyor. Biz bunu pandemi de de savaşta da gözlemledik. Şimdi o atalet periyodu içerisinde simulatif bilgi kirliliği oluyor. Orada krizi iyi yönetmek lazım. İlk 14 gün hayati dediğimiz bir süreç. Bu krizi ne kadar iyi yönetebiliyorsanız o kadar doğru bir çözüm sunarsınız. Biz 14 günü iyi yönetiyoruz. O arada inanılmaz okuyoruz. Dünyada erişebileceğimiz hangi bilgi kırıntısı varsa ekip olarak geceli gündüzlü çalışıyoruz. Kriz masası bizde de kuruluyor. Önlemimizi alırken öncelikle bilgiye sahip olduk. Bilgiyi nasıl değerlendirebileceğimize baktık. Çalıştığımız insanlar için işlevselliğimizi arttırdık ve onlar adına bilgileri toplayıp birleştirdik.
Biliyorsunuz tüm dünyanın gündemi Rusya-Ukrayna savaşı. Türkiye’de bu savaştan nasibini alacak gibi görünüyor. Bu durumun size bir yansıması oldu mu?
Herkes gibi bize de yansıması oldu. Bu gibi olayların getirdiği yeni düzenler oluyor. Ve şu anda o yeni düzenin içerisindeyiz. Savaş ortamı devam ediyor. Burada dünyaya yön veren verdiği kararlarla dünyada olan biten her şeyi etkileyen ülkelerden bir tanesi Rusya. Ve Rusya’nın verdiği kararlar doğrultusunda yaşanan bir süreci izliyoruz şu anda. Ukrayna tarafında Amerika’nın sesini duyuyorduk ama şimdi duymuyoruz. Onlar kendi içlerinde bambaşka gündemdeler. Burada bir fırsat ekonomisi doğuyor. Yıkılmış bir ülke var bu ülke yeniden inşa edilecek.
Bu arada Türkiye olarak inanılmaz bir dış politika izledik. Tarafsızlığımızı koruduk. Ama kendi bulunduğumuz konumu da unutmadık. Möntro’yu devam ettirdiğimiz sürece zaten bize hiçbir şey olamayacaktı, bizde bunu devam ettirdik. O yüzden gönlümüz çok ferah bir şekilde bu noktada durabiliyoruz. Bizim tek devam ettirmemiz gereken şey aynı dış politika. Yani taraf olmadan devam etmemiz gerekiyor.
Şu anda bir coğrafya fiziksel olarak yıkıma uğruyor. Ukrayna’dan önümüzdeki iki sene içerisinde alışık olduğumuz hububat ve yağ çıkışını göremeyeceğiz. Ülke ancak kendi yaralarını saracak.
Rusya’ya gelecek olursak oyun dışına bırakılamayacak kadar dünyada büyük bir ölçek. Dünya ticaretinin yüzde 10’u Rusya’dan çıktığı için dünya ölçeğinden çıkarmak mümkün değil. Rusya ile iş yapma devam edecek.
Özetlemek gerekirse Ukrayna’da savaştan sonra devam edecek bir fırsat ekonomisi var. Türkiye’nin bu anlamda duruşu çok önemli; en fayda sağlayan ülke potansiyeli taşıyor. Burada ülkelerin verdiği kararların bedellerini oradaki insanlara vatandaşlara ödetmemek lazım.
Denizcilik sektörüne bakış açınız, yorumlarınız nedir? Sizce işleri kolaylaştırmak adına neler yapılabilir?
Ben her zaman gençlerden yanayım. Gençleri desteklemek gerekiyor. Bir ülke eğer geleceğine yatırım yapacaksa gençlerine yapacak. Dünyadaki sayılı denizcilik merkezlerinden biriyiz. Bizdeki fakülte, yüksekokul ve denizci öğrenci sayısına baktığınızda çok fark yaratıyoruz. Şu an Avrupa’da 1 numarayız. İnanılmaz bir rüzgarla gidiyoruz. Eğitim anlamında tek eksiğimiz akademisyen yetiştirmek. Çok zahmetli bir şey bu. Şu anda orada devletin ciddi anlamda desteğine ihtiyaç var. Çok iyi akademisyenlerimiz var. Ve o akademisyenlerin ödenek ihtiyacı var. Çünkü çok kutsal bir iş yapıyorlar. Bizim onlara, onların bize ihtiyacı olduğundan çok daha fazla ihtiyacımız var. Her biri özel sektöre geçerse son derece iyi paralar kazanabilecekken, devlet için çalışmaya devam edip, bu kutsal vazifeyi devam ettirmek isteyen gönlü kalbi bambaşka değerlerle çarpan insanlar. Çok kıymetliler. Bu insanları bizim küstürmememiz lazım. Ve okullarımızı desteklememiz gerekiyor. Çok iyi akademisyenlerimiz var, daha da ihtiyacımız var. Mesela yüksekokullarımız var, onları fakülteleştirmek için bölüm açmak gerekiyor ama o bölümlere koyulabilecek hocalar yok. Yüksekokullar açılıyor, eksik dersler var. Marmara bölgesindeki okullarda bile bizim karşımıza çıkıyor. Bu okullarda öğrenciler Türkçe eğitim görüyor. Türkçe eğitim gören bir denizciden biz ne kadar fayda görebiliriz! Biz bu çocukları okutuyoruz ama kendi haline bırakıyoruz. Bu çocukları biraz daha donanımlı hale getirmemiz gerekiyor. Buna bir fon ayrılması lazım. Geleceğinden medet ummayan bir ülke; geleceği olmayan bir ülkedir. Biz bu çocuklara geleceğimizi emanet edecek kadar güveniyor, yatırım yapıyor olmamız gerekiyor. O yüzden önce gençler. Ben her zaman oraya bakıyorum. Denizcilikte fark yaratmak istiyorsak bizim yapmamız gereken eğitimimizi ve gençlerimizi desteklememiz gerekiyor.
Bu yıl geçtiğimiz yıllarda yapılan kongrelere nazaran bir ilke imza atan DÖDER, en büyük destekçilerinden biri olan Aqua Chartering’in isim sponsorluğunu alarak “Aqua 21. Ulusal Denizkızı Kongresi” adıyla dernek tarihine altın harflerle kazındı. Sizin bu konudaki değerlendirmeleriniz ne olur, neler söylemek istersiniz?
Benim için çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı. DÖDER ile ben 2019 senesinden beri ciddi bir teşrik-i mesaideyim. Aysu olarak gençlerle kurduğum ilişkiye çok güveniyorum. Zaten Aqua Chartering’in de ekibi çok genç ve DÖDER tedrisatindan geçmiş öğrenciler her zaman bizim için de ekip arkadaşı olarak ilk tercih oluyor.
Ben hep vurguluyorum. Bizim gençlere, onların bize ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyacımız var. Onların bize bir gün ihtiyacı var; ama bizim hep ihtiyacımız var. DÖDER ile kurduğumuz gönül bağının bir nişanıdır kongreye adımızı vermemizi teklif etmesi gençlerin. Var olsunlar. Aqua 21. Ulusal Denizkızı Kongresi tarifsiz gururlandığım, beni de büyüten bir tecrübe oldu. Eşsizdi.
Aynı zamanda WISTA’da yönetim kurulu üyesisiniz. Biraz da ondan bahsedelim isterseniz. Oradaki çalışmalar nasıl gidiyor?
WISTA parçası olmaktan çok gurur duyduğum bir topluluk. Kurulduğu günden bu yana üyesiyim. WISTA International olarak dünyada 4 bin tane üyemiz var. WISTA’da hayatıma dokunmuş, hayatımda fark yaratan, gurur duyduğum ve örnek aldığım çok kadın var.
Yönetim Kurulu Başkanı Nazlı Selek de harika iki başkanlık dönemi yaşattı bize. 2021 yılındaki seçimlerde WISTA International’ın 8 yönetim kurulu üyesinden biri olarak seçildi. Bu Türkiye için müthiş bir prestij. Hem bizi daha görünür kılıyor hem de denizcilere daha fazla neler yapabiliriz diye düşünme fırsatı doğuruyor.
Dernek işleri idealist olmadan yapılacak işler değil. Yönetim Kurulu Başkanı Nazlı hanım da böyle bir gurur yaşattı bize.
Biz dünyadaki diğer WISTA’lardan farklı olarak öğrencilerle alakalı müthiş çalışmalar yapıyoruz. WISTA bir networking derneği, ana amacı Denizci kadınların birbiriyle tanışması, temasta olarak birbirlerini iş hayatında desteklemesi. Denizcilik mesleğini seçen öğrencilerin ilk günden beri yanında olup, yalnız olmadıklarını gösterdik. Öğrenciler için bir burs fonumuz var. Başta denizci kız öğrenciler olmakla birlikte her sene sayısını arttırarak burs vermeye çalışıyoruz.
Bu açıdan inanılmaz bir fark yarattık. Şu ana kadar toplam burs verdiğimiz öğrenci sayısı 600’ü geçti. Her sene 100’ün üzerine çıkmaya başladı. 18 Mayıs yemeğimizin de ana amacı tam olarak bu.
Son olarak görüş, öneri ve mesajınızı alalım…
Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin denizcilik ticareti anlamında çok daha ön plana çıkacağı ön görüsündeyim. O yüzden ihtiyacımız olmasını beklemeden, şimdiden kadrolarımızı kurup, çocuklarımızı yetiştirelim; çünkü çok ihtiyacımız olacak. Gençleri görelim. Gençler bizim geleceğimiz. Yarınları şimdiden onlara borçluyuz.
Vira Haber