Kızıltan sözlerine şöyle devam etti:"Eğer Türkiye Doğu Akdeniz'deki haklarını savunmak istiyorsa ve bu bölgedeki gücünü ve haklarını göstermek istiyorsa işin sadece askeri, siyasi ve uluslararası haklar tarafını değil,aynı zamanda bu Doğu Akdeniz'de özel şirketlerin, araştırma kurumlarının ve diğer sivil toplum kurumlarının yaptığı çalışmalarla burada olduğunu göstermek zorundadır Ülkemizin deniz ekonomisini kullanma anlamına gelen 'mavi ekonomi' yatırımları anlamında da bu alanda söz sahibi olduğunu göstermek zorundadır. Bu noktada nasıl ki kentimizin bir 100 binlik imar planı varsa, denizimizin de bir imar planı olmak zorundadır. Hangi yatırımların nereye yapılacağını veya hangi yatırımların nerede yapılamayacağını, hangi yatırımlar için en ideal noktanın nereler olduğunu deniz üzerinde gösteren bir Akdeniz İmar Planımızın olması en az askeri önlemler kadar Doğu Akdeniz'de egemenliğimizi korumak anlamında ciddi bir sivil insiyatif olacaktır. Devletimizin asli görevi de işte bu özel yatırımları korumaktır. İşte o zaman uluslararası hukukta elimiz de güçlenmiş olacaktır. İşte bu amaca yönelik olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi, MTSO ile Mersin Deniz Ticaret Odası başkanları, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nden akademisyenlerle bir araya gelerek mavi büyüme, mavi ekonomi adıyla kentin deniz potansiyelini ve denizin sunacağı imkanlardan ekonomik alanda daha geniş çerçevede, çevreye zarar vermeden nasıl faydalanılabileceğinin detaylarını değerlendirdik. Özellikle Büyükşehir belediyemizin bu konuda istekliliği, mavi ekonomiye ilgisi ve hazırlığı bizleri memnun etti. Bu proje aslında dediğimiz gibi sadece kentin veya ülkenin denizini ekonomiye planlı ve bilimsel şekilde entegre etmeye yaramayacak, aynı zamanda uluslararası anlamda da Doğu Akdeniz'deki sivil varlığımız güçlendirecektir. Unutulmasın, sivil varlığımız nerede güçlü ise devletimiz de orada güçlüdür" dedi.
Vira Haber