İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsünden bilim insanları, iklim değişikliğinin etkisiyle Marmara Denizi'nde artan yüzey suyu sıcaklığının ekonomik balık türlerine etkilerini araştırdı.
Hamsi, palamut, çinekop ve lüfer balıklarına odaklanılan çalışmada, bu türlerin 2000 ve 2022 yılları arasındaki av sezonları aylık olarak incelendi.
Araştırmada, söz konusu türlerin, ilkbaharda Akdeniz’den Marmara Denizi yoluyla Karadeniz’e anavaşa adı verilen üreme göçü, sonbaharda ise Karadeniz’den Akdeniz’e kışlama amacıyla katavaşa denilen tersine göç yaptıkları, tüm bu göç takviminin su sıcaklığı ve bununla bağlantılı olarak besin bulunurluğu ile ilişkili olduğu belirtildi.
Marmara Denizi'nin yüzey suyu sıcaklıklarının her yıl 0,05 derece arttığı ve bunun havza boyunca etkili olduğu saptanırken, ısınan yüzey suyu nedeniyle balık türlerinin göç takviminin değiştiği tespit edildi.
Çalışmanın sonuçlarına göre, yıllar içinde türlerin av sezonunun başlama ve bitiş dönemlerinde değişimler yaşandı. Lüfer ve palamutta av başlangıcı eylül ayı ortasından ekim ortasına sarkarken, hamside av başlangıcı kasım ortasından ekim ortasına kaydı. Av bitimi tarihlerine bakıldığında ise lüfer ve palamudun ocak ortasında sona eren av sezonu aralık ortasına, hamsinin ise şubattan ocak ortasına geriledi. Çinekop avı dönemlerinde ise bir farklılık görülmedi.
Fotoğraf: Gülseli Kenarlı/AA
"Av datası, değişimin göstergesi"
Çalışmanın sonuçları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yıldız, Marmara Denizi'nin kapalı bir ekosistem olduğunu ve balıkçılık dinamiğinin pelajik (deniz yüzeyine yakın yerlerde yaşayan) balıklar üzerinden döndüğünü söyledi.
Balık türlerinin Karadeniz'e üreme göçü yaptıkları sırada Marmara Denizi'nin birçok noktasında avlandıklarını, bu denizdeki aktif balıkçı teknesi sayısının 3 bin 500 dolayında olduğunu bildiren Yıldız, iklim değişikliğinin öncelikle türlerin dağılım alanlarının değişmesine neden olduğunu vurguladı.
Yıldız, "Su sıcaklığına göre, türlerin üreme gibi biyolojik dönemleri, ilk üreme boyları değişebilir. Sıcaklıların artması türlerin yumurtadan çıkan ve sağlıklı bir şekilde hayatına devam eden birey sayılarını etkiliyor. İklim değişikliğine bağlı suların ısınmasıyla bunların göç zamanları değişiyor ve av datası bu değişimin göstergesi oluyor." dedi.
Araştırma kapsamında denizdeki ısınmaya ve karaya çıkan av miktarlarına baktıklarını ve değişimi saptadıklarını ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
"Bu değişim nedeniyle sabit bir balıkçılık yönetimi uygulamanın doğru olmadığını düşünüyoruz çünkü balıkçılık yönetimi uygulamalarının iklim değişikliğine uyumlu olması gerekiyor. İklim değişikliği gibi bir fenomen varken türlerin dağılım alanları, göç zamanları değişiyorsa balıkçılık yönetiminin de değişmesi gerektiğini düşünüyoruz ve makale çalışmamızda da bu sonuca vardık."
"Hamsi fazla avlanmamalı ki palamut ve lüfer döndüğünde yiyecek bir türü olsun"
Yıldız, mevcut kurallarla devam edilmesi durumunda, iklim değişikliği nedeniyle durumun daha da kötüleşeceği, balık miktarlarının azalacağı ve bundan ilk balıkçıların etkileneceği değerlendirmesinde bulundu.
Çalışmalarının sonucunda bazı tavsiyeler çıkardıklarını aktaran Yıldız, söz konusu tavsiyeleri şöyle sıraladı:
"İlk adım olarak iklim değişikliğine balıkçılık yönetimini adapte etmek için balıkçılık sezonumuzun takvimini yeniden ayarlamalıyız. Mevcut av yasaklarımız 45 gün ileri alınarak 15 Ekim'de başlamalı. Hamsi fazla avlanmamalı ki palamut ve lüfer döndüğünde yiyecek bir türü olsun. Böylece hamsi, palamut ve lüferi düzgün yönetmiş olalım. Tabii ki bununla bitmeyecek, başka birçok kurala daha dikkat etmemiz, kota koymamız gerekiyor. Bizim kültürümüze göre hamsi kasımın ortasından önce yenmez, bu tüketici algısını da kullanarak av mevsimini ileri tarihe almamız mümkün. Mevcuttaki av mevsiminde yakalanan hamsiler tüketici tarafından tercih edilmiyor ve balık unu, balık yağı fabrikalarına gidiyor."
Vira Haber