İstanbul’da olacağı belirtilen büyük depreme yönelik yapılan çalışmaların, yasadışı, bilinçsiz avlanan balıkçılar ile kimliği belirlenemeyen bir Rus milyarderin teknesi nedeniyle beş yılı aşkın süredir sekteye uğradığı ortaya çıktı.
Sismik hareketliliği tespit etmek için denize döşenen fiber optik kabloları trol teknelerinin parçaladığı ortaya çıktı. 5 yıldır durmuş vaziyetteki araştırmalar bu ay tekrar başlıyor.
İstanbul’da binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olacağı belirtilen büyük depreme yönelik yapılan çalışmaların, yasadışı, bilinçsiz avlanan balıkçılar ile kimliği belirlenemeyen bir Rus milyarderin teknesi nedeniyle beş yılı aşkın süredir sekteye uğradığı ortaya çıktı.
Milliyet Gazetesinin haberine göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) öncülüğünde düzenlenen Deprem Çalıştayı’na katılan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Haluk Özener, Marmara Denizi tabanına yerleştirilen fiber optik kabloların trolle avlanan balıkçılar nedeniyle zarar gördüğünü belirterek, şunları anlattı:
“Fiber optik kablolarla veriler anlık olarak merkezde toplanıyordu. 2008’de farklı üllke ve kuruluşlarla bilgi alışverişi yapmaya başladık. Deniz tabanının bin 200 metre derinliğine bile cihazlar yerleştirdik. Ölçüm ve takip sistemleri için 70 kilometre fiber optik kablo döşedik. Trolle avlanan balıkçılar, kıyıya yakın yani 20-30 metrelik yerlerden geçen fiber optik kabloları parçaladılar. Ayrıca yaklaşık beş yıl önce bir Rus milyardere ait tekne de, yanlış yerde demirlediği için cihazlara zarar vermiş.”
Bu ay döşenecek
“Kabloların kopması ile beraber, elektrik akımındaki bozulmadan dolayı cihazlar da zarar gördü. Tüm cihazları toplamak zorunda kaldık. Bizden önce Prof. Dr. Mustafa Erdik hocamız da defalarca uyarılarda bulunmuş, kabloların zarar görebileceğini söylemişti. Ancak tüm uyarılara rağmen bilinçsiz avlanma nedeniyle kablolar ve beraberinde cihazlar zarar gördü. Şayet hava şartları el verirse, bozulan cihaz ve ilk kabloyu Aralık ayı sonuna kadar denize batıracağız. Diğer kablo ve cihazlar da ilerleyen dönemde denize batırılacak. Sistem çok pahalı olduğu için kişisel girişimlerimiz ile ancak yaptırabiliyoruz. Beş yıldır anlık veri alamıyoruz. Bunun yerine Mamara Denizi içinde, Türk-Japon projesi kapsamında deniz tabanı sismometre cihazlarında depolanan bilgileri belli periyotlarda inceliyoruz. Bu ay içinde ilk fiber optik kabloyu tekrar deniz tabanına atacağız ve anlık veri sağlayacak.”
250 istasyon var
“Türkiye’yi yedi gün 24 saat süreyle, 450 farklı istasyon ile takip ediyoruz. Türkiye’de, 500’den fazla aktif fay var. Marmara’yı 250 istasyonla gözlemliyoruz. Türkiye’de tarihsel olarak baktığınızda 4’ün üzerinde 10 binin üzerinde deprem meydana geldiğini görüyoruz. 2019 yılında Marmara Denizi’nde 2 bin 97 deprem olmuş bu yıl içinde. En son 7’nin üzerindeki deprem Van depremiydi. Üzerinden sekiz sene geçti. Ortalamanın biraz üzerindeyiz.”
“İBB’nin de içinde olduğu bir Avrupa projesi başlattık. Tüm surlar gözlemleniyor. İstanbul’u çevreleyen surların ayakta kalması, gözlemlenmesi çok önemli. Farklı senaryolar çalışılarak elde edilmiş tsunami senaryoları var. Bazı istisnai kıyı bölgelerinde 2 metre, 2 metre 25 santim gibi dalga yüksekliği görmemiz mümkün olacak. Dalga boyunun 2 metreyi bulacağı yerler Silivri, Kadıköy, Bostancı, Pendik, Çınarcık, Bandırma kıyıları olacak.”
Tsunami zayıf
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Sinan Özener, büyük deprem sırasında su altında yaşanacak heyelanın risk oluşturacağını belirterek, şu bilgileri paylaştı: “Büyük depremde ortaya çıkacak tsunami, İstanbul’un Marmara kıyıları, Tuzla ve Kadıköy sahil kesimlerini olumsuz etkileyecek. Şayet fay hattı batıdan, doğuya kırılırsa tsunami ihtimali çok zayıf. Ancak fay doğudan batıya kırılmaya başladığında Adalar segmenti de kırılırsa büyüklüğü 7.5 olan deprem meydana gelir. Ciddi bir tsunami riski söz konusu. Çünkü adalar fayı düşey hareketli. Bu durumda tsunami dalgaları 2.5 metreyi bulabilir.”
Riskli bölgeler
Prof. Dr. Okan Tüysüz ise, mevcut araştırmaların zayıf zeminler üzerinde yoğunlaşması gerektiğini dile getirerek, “İstanbul genel olarak kaya üzerine oturan bir şehir. Ancak bu kayaların yapısal özellikleri konusunda bilgimiz oldukça kısıtlı. Zayıf zeminler, özellikle Karadeniz kıyısı, Asya yakasının sahil kesimi ve alüvyon dolgulu vadilerde yer alıyor. En riskli bölgeler ise Kuşdili, Haramidere, Beylikdüzü, Büyükçekmece bölgeleri” diye konuştu.
Vira Haber