Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve MBB'nin iş birliğiyle çevrim içi düzenlenen "Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri" başlıklı çalıştayda konuşan Büyükakın, müsilajla ilgili Marmara Denizi'nde 2007-2008 yıllarında benzer bir vaka olduğunu, sebepleri üzerine akademisyenlerin ve araştırma programlarını yöneten yapıların araştırma ve tespitleri bulunduğunu, yapılması gereken ana başlıkların da bilindiğini söyledi.
MBB olarak kuruluş misyonlarının odağına Marmara Denizi'nin sürdürülebilirliğini aldıklarını ifade eden Büyükakın, bununla ilgili bileşenleri yeniden gözden geçirdiklerini kaydetti.
Büyükakın, yeni dönemde MBB'nin misyonuna tekrar dönüp yeni çalışmalar yapmasını teşvik ettiklerini dile getirerek, "Başından beri şunu söylüyoruz; Marmara'yı bir havza olarak ele almak lazım. Çevrelerindeki etkileşim içinde olduğu diğer sistemlerle ele almak lazım ve bütünleşik bir yönetim sistemi oluşturmak lazım. Birliğimizin düzenlediği en önemli etkinliklerden bir tanesi Marmara Urban Forum (MARUF). Önceki yıl yapılmıştı ve çok ciddi bir katılım sağlanmıştı. Forumda da 2 ana tema üzerinde durduk, biri belediyelerin önündeki meydan okuyan konulara yeniden bakmak, pandemiden sonra gördük ki iklim değişikliği gibi konular bize gösteriyor ki birlikte hareket etmeliyiz." diye konuştu.
"Sınır ötesi bir durum da Marmara ekosistemini etkiliyor"
Deniz salyası konusunda da ortak hareket etmeleri ve yeniden düşünmeleri gerektiğini aktaran Büyükakın, "Samimi bir itirafta bulunmak gerekirse, adeta Marmara'yı bir foseptik gibi kullanmışız yani sadece ön arıtmadan geçen bir atık suyu açık denize derin deşarjlarla boşaltmışız, Akdeniz'den Karadeniz'e doğru dip akıntısı yoluyla Karadeniz'e gideceğini düşünmüşüz ve bu yolla devam etmişiz. Aynı zamanda Tuna Nehri üzerinden ve Karadeniz'in diğer bölgelerinden, Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerden ve Karadeniz üzerinden Marmara'ya gelen kirlilik kaynaklarını da düşünmek ve bunu da eylem planımıza dahil etmek gerekiyor. Yani sınır ötesi durum da Marmara ekosistemini etkiliyor." ifadesini kullandı.
Büyükakın, MBB üyelerinin ortak bir eylem planı konusunda hem fikir olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Ortak hareket edeceğiz. Yaklaşık Marmara Denizi'ne yapılan deşarjın yüzde 50'sine, yüzde 52'sine yakını biyolojik ve ileri biyolojik arıtma yapılmadan yapılan deşarjlar. Bunun önüne geçilmemesi halinde, deniz salyasının beslenmesine vesile olan azot ve fosfor giderimi yapılmadan yapılan bütün deşarjların Marmara Denizi'ndeki bu problemi devam ettireceğini biliyoruz. Mesele sadece evsel atıklardan ve kanalizasyondan kaynaklanan azot ve fosfor kaynakları değil aynı zamanda endüstriyel kaçaklar, yüzey sularından gelen özellikle tarımsal faaliyetler nedeniyle yapılan katkıları da düşünmek lazım. Derin deniz deşarjlarının masaya yatırılması lazım. En kontrol edilebilir, en yakınımızda olan değişken arıtma tesisleri, buralarda ileri biyolojik arıtma ve biyolojik arıtma imkanını geliştirmemiz lazım. Bunun da bir bütçe karşılığı var. Belki bunun da üzerinde ayrıca durulmasında yarar var."
Pazar günü "Marmara Denizi'ni Koruma Eylem Planı" açıklanacak
Büyükakın'ın ev sahipliğinde Kocaeli'de yarın yapılacak, Marmara Denizi'ne kıyısı olan bütün illerden su ve atık idaresi yetkilileri ve belediye temsilcilerinin katılacağı toplantıda, çalıştayın sonuçları değerlendirilecek, çözüm önerileri üretilecek.
Pazar günü ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un koordinasyonunda, bakanların ve Marmara Denizi'ne kıyısı olan illerin belediye başkanlarının, milletvekillerinin ve yetkililerin katılımıyla yapılacak toplantıda, "Marmara Denizi'ni Koruma Eylem Planı"na son hali verilecek ve plan kamuoyuna açıklanacak.
Vira Haber