Bir kurumun markasından başka kaybedecek hiç bir şeyi yoktur. Küresel rekabetin kıran kırana sürdüğü bir dönemde marka olmak da, markanın devamlılığını yaratmak da çok zor hale geldi. Dilimize pelesenk olan “marka”nın nasıl olacağı konusunda da rivayetler muhteliftir. Bu yüzden markanın nasıl oluşması gerektiği en önemli sorunlardan biridir. Dünyanın en güçlü markalarını oluşturan süreçler ve koşullarla, daha sonra marka olmak için yola çıkanların yaşadığı süreçler aynı değildir. En güçlü markaların oluşma zamanı ile günümüzün markalarının oluşma zamanı arasında derin farklılıklar vardır. Dünyanın en güçlü markaları, rekabetin yoğun olmadığı bir zamanda büyüyüp gelişmişlerdir. Günümüzde ise, aynı sektörde rakip markaların çok olması nedeniyle yoğun bir rekabet ortamı yaşanmaktadır. Öyleyse günümüzün markalar arenasında, marka olabilmek için yeni yol ve yöntemler bulup geliştirmek gerekmektedir.
“Marka denen şey nedir?” sorusuna; bir kuruluşun mal veya hizmetlerini, diğer kuruluşların mal veya hizmetlerinden farklı kılan, ayırt eden işarete marka denir şeklinde açıklayabiliriz. “Peki, bu işaret nedir, ne olmalıdır?” diye sorulduğunda ise en geniş tarif, marka kanununda da belirtildiği gibi şöyledir:“Bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan sözcükler, kişi adları, harfler, şekiller, sayılar, çizimler, görüntülenebilen ya da baskı yoluyla yayınlanabilen her türlü işarete marka denir”. Bu tanıma göre her türlü işaret, sözcük veya şekil marka olabilir.
Peki, marka neden önemlidir? Firmaların yurt içi ve yurt dışı pazarlarda güçlü ve devamlı olabilmeleri, markalarını ön plana çıkarmalarıyla alakalıdır. Ekonomik pazarda sağlam bir yer edinmenin en önemli püf noktasıdır marka. Durum böyle iken, global dünyada marka, ister istemez önemini korumakta ve yoğun rekabet koşulları içerisinde önemli olmaya devam etmektedir.
Marka sahibi kuruluşun neleri kendisine hedef seçtiği, hangi kitleyi ve kimleri hedef aldığı hususunda titiz davranması gerekmektedir. Marka sahibinin markayı oluşturmaya karar verdiği bu süreçler, markaya verdiği değere göre değişkenlik gösterir. İlk yapılması gereken, kuruluşun stratejilerini ve hedeflerini belirlerken kullanacağı markanın hangi kitleye hitap edeceğini, hedef kitle tarafından ne derece algılandığını ve kitleler üzerindeki etkisini iyi bir şekilde analiz etmektir. Marka sahibi markasını değişik kanallar ile duyurmalı ve markası ile hitap edeceği insanlara, marka imajını koruma konusunda duyurular yapmalıdır. Örneğin reklamlar, sponsorluklar, sosyal sorumluluk projeleri markanın tanıtılması açısından yapılması gereken faaliyetlerdir.
Peki, acaba denizcilik sektörümüz bu sürecin neresindedir? Gemi inşa sektörümüz yaptığı spesifik gemilerle rüştünü ispatlamış ve marka olma yolunda hızla ilerlemiştir. Yat inşada, özellikle mega yat konusunda dünya üçüncülüğünü göğüslememiz, sektörün markalaşması yolunda aslında önemli bir fırsat olmuştur. Süreci doğru değerlendiremememiz, marka yolunda bir stratejik planımızın olmaması, uluslararası marka çıkarma hayallerimizi de suya düşürmüştür. Marka olma yolunda ilerleyen, umut vadeden kurumlarımız da, global ekonomik fırtınayla birlikte bu hayallerini bir başka bahara ertelemiş bulunmaktadır.
Denizcilik sektörü son yıllarda sektör, idare işbirliği kapsamında çok önemli başarılara imza atmıştır. Önümüzdeki süreçte, özellikle Ulaştırma Bakanlığı’na yeniden Binali Yıldırım’ın getirilmesi ile denizcilik sektörünün küresel ekonomik kriz sürecinde yaşadığı sıkıntılardan kısa zamanda çıkacağını, uluslararası marka çıkarma konusunda umut vaat ettiğini söylemek mümkün. Bu markalaşma sadece deniz ticaretinde değil, denizin sosyal, sportif, deniz temizliği ve çevre güvenliği konusunda da marka olma yolunda çalışmaların başlatılmasına ivedilikle ihtiyaç vardır. Bu konuda Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek de yoktur. 10. Ulaştırma Şurası’nda yapılan çalışmaların yarısı hayata geçirilse bile, önemli bir yol kat edilmiş olacaktır.
Tabi marka yolculuğu çok uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. Marka olmak zordur, markanın bilinirliliğini, güvenilirliğini sürdürmek ise çok daha zordur. Bu yolculuk asla taviz ve hata kaldırmaz. Markayı oluştururken en önemli nitelik, markanın kaliteli olması ve bu kalitenin devamlılığının korunmasıdır. Sonuç olarak ulaşılmak istenen hedef kitlenin de güvenini kazanarak, markanın seçiciliği oluşturulur. Marka sahibi, markasının özelliklerini tüketiciye yansıtırken, özellikle kalite ve tüketici kitlenin doygunluğunu ön planda tutmalıdır. Bu da; “Marka nasıl olur?” sorusuna en güzel cevaptır. Dileğimiz denizcilik sektörümüzün uluslararası markalar çıkarmasıdır. Bu hem bizim göğsümüzü kabartır, hem de ülkemiz için önemli bir prestij sağlar.