11. yüzyıldan, koruma altına alındıkları 1935 yılına dek aşırı avlanan ve bu nedenle yok olmanın eşiğine gelen Kuzey Atlantik Balinaları (Eubalaena glacialis) yine yok olma tehdidi altında. Balinaları 80'lerin ortalarından beri izleyen Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), Woods Hole Oşinografi Enstitüsü gibi kurumlardan bilimciler bu sene hiçbir anne-yavru ikilisi gözlememişler. Son yıllarda yaşanan çok sayıda balina ölümlerinin (özellikle dişilerin) ardından gelen bu üreme sorunu nedeniyle uzmanlar, duruma müdahale edilmedikçe balinaların 2040 yılına kadar yok olabileceğini belirtiyorlar.
Bir zamanlar Kuzey Atlantik'in hem doğusunda hem de batısında bolca bulunan bu balinalar, aşırı avlanma sonrası geldikleri yok olmanın eşiğinden kurtuldu ancak bu kez insan kaynaklı başka nedenler yüzünden (ağlara takılma, gemi çarpmaları, iklim değişikliği) sayılarında ciddi bir artış görülmedi. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) hazırladığı Kırmızı Liste'ye göre, aynı zamanda "Gerçek Balina" olarak da adlandırılan Kuzey Atlantik Balinası'nın durumu kritik (CR). Günümüzde yalnızca Amerika'nın ve Kanada'nın doğu kıyısındaki sınırlı bir bölgede varlık gösteren balinaların sayısının 430 civarında olduğu belirtiliyor. Bu sayının içinde yer alan potansiyel annelerin sayısı ise yalnızca 100.
Geçtiğimiz Ocak ayında balıkçı ağlarına takılma sonucu ölen 10 yaşındaki bir dişi balina 2018'in ilk ölüm vakası. 2017'de ise 18 tane prematüre ölüm kaydedilmiş. Araştırmacılar prematüre ölümlerin %82'sinin ağlara takılma sonucu olduğunu belirtiyor. 2004 yılından beri yaklaşık yarısı dişi olmak üzere en az 44 balina yaşamını yitirmiş. Bu ölümlerin % 86'sının nedeninin ise ağlara takılma ve gemilere çarpma olduğu düşünülüyor.
Ağlara takılmanın kaynağında ABD sularında yapılan karides avı ve Kanada sularında yapılan yengeç avı yer alıyor. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nden Mark Baumgartner,yaklaşık 7 yıl önce popülasyonun durumunun iyi olduğunu ancak daha sonra karides balıkçılarının şamandıralarını sepetlerine bağlayan halatları daha sağlam hale getirdiklerini belirtiyor. Bu nedenle yakalanan balinalar artık ağlardan daha zor kurtuluyor, kimileri hemen orada ölüyor. Kurtulanlar düzgün yüzemediği için aç kalıyor ve derilerinin altındaki yağ tabakaları inceliyor. Bu durumdaki dişilerin hamile kalması mümkün değil.
Baumgartner, gerekli uygulamalar acilen yürürlüğe konduğu takdirde karides avcılığı ile balinaların sorunsuz yaşayacağını düşünüyor. Baumgartner, balıkçılık endüstrisinin halatlı şamandıralara gerek kalmadan sepetlerinin yerlerini takip edebilecek teknolojileri geliştirmeleri gerektiğini belirtiyor.
Kuzey Atlantik Balinaları ile deniz taşıtlarının çarpışmasını önlemek amacıyla yürürlükte olan bir takım kısıtlamalar (hız ve güzergâh) var ancak Amerikan Pilot Birliği gibi kimi kurumlar muafiyet talebiyle zaman zaman NOAA'ya başvuruyorlar.
İklim değişikliği de Kuzey Atlantik Balinalarının popülasyonu tehdit ediyor. Balinaların yaşadığı Maine Körfezi'nin sularının hızla ısınmasının nedeninin iklim değişikliği olduğu düşünülüyor. Suların ısınması tüm ekosistemi etkiliyor. Geçtiğimiz on yılda bilimciler, denizel besin ağının en aşağısında yer alan, diğer deyişle Kuzey Atlantik Balinası dahil tüm canlıların yaşamını sürdürmesini sağlayan fitoplanktonların yüzde 80 azaldığını fark ettiler.
Araştırmacılar Kuzey Atlantik balinalarının besinleri arasında yer alan kimi deniz böceklerinin daha soğuk sulara sahip kuzeye, Kanada sularına gittiğini düşünüyorlar çünkü o bölgede artık normalden daha çok balinaya rastlanıyor.
Ağlara takılma, gemilerle çarpışma ve iklim değişikliği gibi insan kaynaklı tehditler nedeniyle soylarının tükenmesi riskini taşıyan Kuzey Atlantik Balinaları, akla 2006 yılında soyunun tükendiği açıklanan Yangtze nehir yunusunu (Lipotes vexilifer) getiriyor.
Vira Haber