Denizlerimizde egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın sembolü olan 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 98. Yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan Öztürk, dünyada taşımacılığın yaklaşık yüzde 90’ının denizyolu ile gerçekleştiğine, pandemi sonrası artan yeni gemi siparişleri ile dünya deniz filosunun hızla büyüdüğüne dikkat çekti.
REKABET DENİZE İNDİ
Öztürk, “Bugün yakın coğrafyamızdaki savaşlar, denizciliğin ticari ve güvenlik açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya kondu. Karadeniz’de deniz koridoru ile dünyanın tahıl ihtiyacı karşılanırken, Kızıldeniz’de güvenlik tehdidi nedeniyle gemiler rotalarını tamamen değiştirmek zorunda kaldılar. Taşımacılıkta uzayan süre ve artan maliyetler, dünya ekonomisinin işleyişinde çarpıcı değişiklikler yaratıyor. Tedarik zincirinde yeni kırılmalar yaşanıyor. Diğer yandan Çin’in Kuşak Yol Projesi’ne alternatif olarak yeni küresel taşımacılık koridorları inşa edilmeye çalışılıyor. Özellikle ekonomik açıdan gelişmiş ülkeler, karbon emisyonlarını azaltmak ve lojistik maliyetlerini düşürmek için limanlara ve gemi filolarına ciddi ölçüde yatırım yapıyorlar. Denizcilik sektörü, ticaret savaşlarının bir cephesi haline dönüşüyor. Asya ile Avrupa arasında doğal bir köprü olan Türkiye’nin, denizcilikteki bu değişimin dışında kalması beklenemez. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Zaferi, denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır” sözü evrensel bir doğru haline geldi” dedi.
LOJİSTİK AVANTAJI KULLANALIM
Türkiye’nin küresel denizcilik liginde ilerlediğini belirten Öztürk, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın destekleri ile Türk sahipli gemi filosunun son iki yılda yüzde 50’den fazla büyüdüğünü ve dünyada ilk 10’da yer alma hedefine doğru ilerlediğini, Türk bayraklı gemi filosunun da büyümeye devam ettiğini kaydetti. Öztürk, “Bu yılın ilk beş ayında limanlarımızda 5 milyon 644 bin ton TEU konteyner, 225 milyon ton yük elleçlendi. Navlunlardaki artış, Türkiye’yi tedarik merkezi haline getiriyor. Lojistik performansımızı artırarak tedarik merkezi potansiyelimizi güçlendirebiliriz. Bunun için sanayi bölgelerini limanlara bağlayıp, ürünlerimizi en hızlı şekilde ve en düşük maliyetle denize indirmeliyiz. Dekarbonizasyon hedefleri doğrultusunda yeşil liman uygulamalarını artırmalı, deniz ticaret filomuzun yeşil dönüşümünü sağlamalıyız” diye konuştu.
İZMİR LİMANLARI BÜYÜYOR
İzmir ve Ege Bölgesi’nin ülkenin en önemli lojistik merkezlerinden biri olduğuna değinen Öztürk, şunları söyledi: “İzmir tarihi olarak bir liman ve deniz şehridir. Bölgemizde çok farklı yük çeşitlerine hitap eden 20 adet liman ve iskele ile 25’ten fazla yat limanı hizmet vermektedir. Limanlarımızın 220 limanla doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. İzmir Limanlarımızda ilk beş ayda yaklaşık bir milyon TEU konteyner, 41 milyon ton her çeşit yük elleçlendi. Ege’nin imalat gücü ve ihracat potansiyeli doğrultusunda, tüm Batı Anadolu’yu bir lojistik merkez olarak planlamamız gerekiyor. İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi, TCDD İzmir Limanı’na yatırımın devamı, Aliağa limanlarımızın yapıcı rekabet içinde hizmet vermesi, Kuzey Ege Çandarlı Liman Projesi’nin ve Kemalpaşa Lojistik Merkezi’nin hayata geçmesi önem taşıyor. Bu yatırımlar ile Türkiye’nin lojistik açıdan en avantajlı bölgesi Ege’yi, bir adım daha ileri taşıyabiliriz”.
Türkiye’nin deniz ticaretinin yanı sıra deniz turizminde de iddialı bir ülke olduğunu belirten Öztürk, “Ülkemiz turizm gelirlerinin dörtte biri deniz turizminden elde ediliyor. Cennet kıyılarımız ve ülkemizin deniz kapıları marinalar sayesinde yat turizminde Akdeniz’in parlayan yıldızıyız. Kruvaziyer turizminde ciddi bir ivme yakaladık. İlk beş ayda limanlarımıza 264 gemi ile 330 bin yolcu ayak bastı. Kitesörf, windsörf, dalış gibi su sporlarında çekim merkeziyiz. 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 98. yılını coşkuyla kutlarken, “Denizci Millet Denizci Ülke” hedefi doğrultusunda daha fazla çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Vira Haber